NotesWhat is notes.io?

Notes brand slogan

Notes - notes.io

Gerçekten, o kapıdan çıktığım anda ona kin güdüyormuydum? Anneme karşı söylediğim gibi miydim. Bunu o kadar uzun zamandır düşünüyorum ki… Bunu halen bilmiyorum. Onu çok sevdim. Bazen farklı da hissettim. Ama bu hep içimde bir yerlerde kaldı. Acaba o gün, annem benim için bitmişmiydi?

Koşu bandını eze eze koşuyordum. Nefretimle bütünleşiyordum. Çalışmaya odaklanıyordum. Ağırlıklarla savaşıyordum. O ilk günler kolumu kıran tahtaları parçaladım bu gün. Şimdiden başladım zarar vermeye.
Katlanılmaz bir adama dönüyordum. Her şey ‘k’ oluyordu, ben nefret ediyordum.
Çalışmayı bırakıp oturdum.
Bu güne kadar beni hiç bi erkek tam anlamıyla dövememişti, ağlatamamıştı.
Ama nihal gibi kızlar hayatımın amına koymuşlardı. Ve her seferinde ardında gözyaşı kalıyordu. Utanıyordum. Olmuyordu bu şekil. Benden alıyorlardı hep onları. Dayanamıyordum. Oturmuş, ağlıyordum.

Selim abi geldi.
Ağır ağır ilerleyip yanıma oturdu.
‘’Ellerine baksana, naptın kendine’’ dedi. ‘’Seni bu hale getiren nedir, ne oldu’’ dedi.
‘’Bir şey değil, sadece 50 kiloluk bir kadın’’ dedim.
Farkındaydı. Biliyordu. Benden iyi biliyordu. O da kadınını kaybetmişti. Benden farklı olarak, onu seven bir kadını kaybetmişti. Ve bizden farklı olarak, binlerce kat daha fazla seviyorlardı. Sevdiği kadınla bir ailesi vardı. Ve onu kadını asla terk etmemişti. Koluma girip beni kaldırdı ve soyunma odasına götürdü. Aslında kolumu kaldıracak gücüm bile kalmamıştı. Nefretim ayakta tutuyordu beni.
‘’Giyin, seni bir yere götürücem’’ dedi.
Gidip o çocuğu öldürmek istiyordum. Her ne olursa olsun onun elime geçmesini istiyordum. Hayvanlaşmaya başlıyordum galiba. Bir tek dişlerimi gösterip hırlamadığım kalmıştı. Onu da yapardım yakında. Şimdilerde hırlamasam da içimden kükrüyorum.
Giyinip çıktım. Selim abiyle çıktık dışarı. Kapadık salonu. Burada bekle, gelirim birazdan. Dedi. 15 dakika sonra geldi. Arabasını getirdi ve geldi. Gel dedi. Bindim. Uykum geliyordu, hiçbir şeye odaklanamıyordum. Yolda hep uyukladım. Gidiyorduk sadece. Ve sanırım yarım saat sonra araba durdu. İndik. Zar zor ayakta durabiliyordum. Babam gibiydim. Hava soğuktu. Neredeydik bilmiyorum ama bizim oralar değildi. Bahçe gibi bir yerdeydik. Bu çevrede pek ev yoktu. Yıkık bir evin yanındaydık. Bahçesindeydik. Karşımızda yıkık, harap olmuş eski bir ev vardı. Tavansız duvarsız evin içine girdik. Büyük bir eve benziyordu.
Selim abi konuşmaya başladı.
Bir zamanlar bu evde karım, oğlum ve ben vardık, biliyomusun. Bak, ne hale gelmiş. Burası oturma odamızdı. Akşamları yorgun gelir, ve karıma sarılırdım bu odada. Bu bizim evimizdi. Güzel bir evdi. Artık yıkılmış. Kimse dönüp bakmaz bile. Gel.
Burası mutfaktı. Karım bana yemekler yapardı bu mutfakta. Pazar kahvaltısını beraber hazırlardık. Keyifle kahvaltımızı yaptıktan sonra oğlumuzu da alır gezmeye çıkardık. Çok severdim onları. Karımdı o. Evlendiğim kadın. Aşık olduğum kadın.
Yıkık bir duvarı daha geçtik, ve selim abi diz çöktü.
Bu oda da oğlumun odasıydı. Daha bebekti o. Yürümeyi bile öğrenememişti. Büyüyünce bu odayı kullanır diye düşünmüştüm. Burada her şeyi vardı. Bazen onu buraya getirirdim. Yatağı buradaydı. Ona tutunur, ona vururdu minik elleriyle. Hiçbir suçu yoktu.
Selim abinin gözleri doldu. Dişlerimi sıkıyordum. Gözlerim kurumuştu.
Ayağa kalktı.
Onları benden aldıklarına inanabiliyormusun Harun? Sevdiğim kadını, karım olan kadını burada benden alevler aldı. Bu lanet duvarlar. Burada benim oğlum öldü. Yanarak öldüler onlar. Ben bittim. İnanamıyorum bu olanlara.
Gözlerinden bir damla yaş süzüldü. Kolundan tutup çekiyordum. Duvara bir tekme vurdu. Ben de dayanamıyordum. Bıraktım. Oturup kafasını ellerinin arasına aldı.
Bu evin, bu odanın olmaması için her şeyimi verirdim. O küçük çocuk. O küçük elleri, o küçük ayakları unutamıyorum. Hayatımı birleştirdiğim kadını burada bırakamıyorum.
Ona sarılıp beni oğlun gibi gör demek istiyordum. Yanına oturdum sadece. Hep kaybediyordu insanlar ve kayıyordu yıldızları gökyüzünden.
İnsanların hayat hikayelerini dinledikçe iyilerin hep masallarda kazandığını anlıyorum.
Gözlerindeki yaşı sildim ve selim abiyi kaldırdım. Oradan çıktık. Yürümeye başladık. Bir park vardı yakında. Selim abi güçlüydü. Çabuk toparlanıyordu. Konuşuyorduk.
Aslında sadece evi gösterecektim. Daha kötüsü olabilirdi demek için. Kendimi tutamadım ama. Doğru bir kadını kaybettiğin zaman her şey daha kötü olur harun. Seni umursamayan birini kaybettiysen bırakma kendini. Güçlü ol. Dedi.
Sanırım onun da içinde halen umut vardı. Neye tutunduğunu bilmiyorum, ama ayakta kalabiliyordu. Her şey kaybedildiğinde, geriye kalan tek şey, her şey olan umutla devam edilmeliydi. Her ne kadar katılaşmaya, kötüleşmeye devam etsem de umut var içimde. Düzelecek diyorum.
Bu kadar kaybeden insan var, onları ayakta tutan şey de bu. İnanıyorum buna…
İnanç, umut ve soyutluklarla doluyordu her şey. Doluyor, ve taşıyordu. Taşıdığım yük omuzlarımı ağrıtırken ağırlaşıyordu adımlarım.
Ağırlaşıyor ve duraksıyordum. Önümdeki durağın ne olduğunu bilmiyordum…
Parkta biraz dolanıp lafladık. Dertleşmek her zaman iyidir. Belki selim abiyi de o hiç düşünce kavramı ayakta tutuyordur. Benim felsefemin amına koyacak cinsten bir şey bu.
Aslında insanların mutlu olma ihtiyaçlarının olduğu gibi, üzgün olma ihtiyaçlarının da olduğunu düşünüyorum bazen. Belki de yanlış düşünüyorumdur. Bilmiyorum.
Benim görüşümde böyledir, insanlar her duyguyu tadarlar ve bu duygular seyreldikçe rahatsız olurlar. Fazla mutlu olduğum zamanlar bile kötü zamanların olacağı düşüncesine kapılırım. Bu karamsarlığım gibi.
Tekrar geri döndük. Selim abi arabaya yaslanmış, bakınıyordu. Ben de sigaramı yakmış düşünüyordum. Son zamanlarda yaptığım iki icraat buydu.
Burası güzel bir yerdi. Selim abi kaybetmese, mutlu yaşasa ve yaşamına güzel bir şekilde devam etse ne olurdu. Ne olurdu. Kime ne zarar gelirdi. Anlamıyorum hayatı. Anlamıyorum acıları.
Yazıyorum. En azından bunu yapıyorum. Sağlık olsun. İyi yedik.
Sigarayı bir kenara sallayıp selim abiye döndüm. Ellerini göğsünde kavuşturmuştu. Benim de bu gün canım hiçbir şey yapmak istemiyordu. Başım ağrıyordu ama en azından biraz kafam rahatlamıştı. Eve gidip uyuyabilirdim. Bana şu an yanımda duran adam kadar güven veren birine daha önce rastlamadım. Yeri gelince abilik, yeri gelince arkadaşlık, yeri gelince babalık da yapıyordu bana selim abi.
Biraz dalgındı. Her şey bir yangınla kısıtlı değildi bence. Bir insanın nasıl bu kadar üst seviyede olduğunu düşünüyorum , büyük özveri ister. her şeye rağmen sakin kalabilen bir kişiliği içinde barındıran bir beden, bir bedenden daha üstün olmalı.
Bana dönüp ‘’uyumak istiyorsun dimi’’ dedi. Alışmıştım az çok. ‘’Evet abi ama acelesi yok.’’ Dedim.’’ Sonra gider yatarım, şu an iyi’’ Sorun değil, dedi. ‘’Her zaman yanındayım abi’’ dedim. ‘’Gel gidelim, yorgunsun’’ dedi. Arabaya bindik tekrar.
Yarım saat sonra evin önündeydik. ‘’Bir ihtiyacın olsun olmasın, her zaman buradayım.’’ Dedi. Selim abinin nasıl yalnız olduğuna anlam veremiyorum. Aklım almıyo. Çok karmaşık biri o.
Eve gider gitmez kafamı yastığa koydum. Gözlerim kıpkırmızıydı. Çok yorgundum. Yarın nihalin yanına gidip bazı cevapları alacaktım. Hayatıma yılda bir bile bir kadın girmiyor. Ona gidip bazı şeyleri sormalıyım.
Gözümü kapatmıştım ki annem yanıma geldi. Karşımda durmuş, beni izliyordu. Doğruldum. Konuşmasını bekliyordum, bir şeyler söyleyeceğini biliyordum. ‘’Farkındamısın oğlum, her şeyin yalan olabileceğinin farkındamısın? Sevdiklerinin sana sevgi vermeme ihtimalinin farkındamısın.’’ Bu cümleyi duyduğumda, ne bileyim. Farklı bir şeyler oldu sanki. Bana annem bunu demişti. Yüzümün karısı karanlık, kafamı kaldırmış bakıyordum. Ona hiçbir zaman onu kaybetmeyi göze alamayacağımı söyleyemeyeceğim. Onu ne kadar sevdiğimi de. Bu neden, niçin böyle, bilmiyorum. Anasını sikeyim ki bilmiyorum. Zayıflık mı bu, prensip mi bilmiyorum. Ufak bir çocuk olup anneme sarılıp onu öpmek isterdim. Neden büyüyünce sevgi küçülür?
‘’Sevgisiz kaldın oğlum. ‘’ dedi.
Arkasını döndü. Gidiyordu.
Bana neden inanmıyosun anne? İyiyim ben. Dedim.
Durdu. Dönmedi bile. Kapıyı kapatıp gitti.
Hayatımda yeterince yalan var. Bazı cevapları almalıyım.
Kafamı tekrar yastığa koydum. Bir saat yatakta dönüp durdum. Uyuyamadım. Uyuyamadım. Kalktım. Dolabın kapağına bütün gücümle bir tane geçirdim. Dağıttım rafları. Masamı yumrukladım.
Kendime bile vurdum.
Hiçbir şey anlamıyorum. Her şey darmaduman oldu. Her şey başa dönsün istiyorum.
Sigaramı yakıp, masamın başına geçtim. Belki bunları çok sonraları mutlu olduğum zamanlar okuyup eskiyi hatırlayacağım. Eskiden nasıl olduğumu, nasıl düşündüğümü yeniden hissedeceğim. Belki de mutlu olurum, kim bilir. Mutlu bir ailem olur belki. Belki kendim olurum.
Dünyayı anlamıyorum. Ben bunun için mi buradayım. Bunlar tamamen saçmalık. Sanırım bu zamana ait değilim ben. İlahi adaletmiş. Dünyanın kafası güzel.
Beş saat sonra başımı tekrar yastığa koydum. Biraz da olsa iyi düşünerek kendimi rahatlattım. Bi çeşit kendini traş etme yöntemi. Zor olsa da öyledir. Teselli, berberliğe benzer. Kendini traş etmek çok daha zordur.
Uyandığımda okula geç kalmıştım. Hemen kalkıp toparlandım ve giyindim. Lavaboya git gel derken ilk dersi tamamen kaçırdığımı gördüm. Duş falan almadım,kahvaltı yapmadım, saçımı düzeltip çıktım. O kadar hızlı çıktım ki evde ne anneme, ne babama, ne de ahmete rastladım. Annem kahvaltı hazırlamışmı diye de bakmadım. Normalde kahvaltıda 10 yumurta olur. Hazırladıysa ziyan oldu gitti.
Yolda yumurtaları düşünüyordum. Onlardan ne zaman tiksineceğimi merak ediyorum. Bayağı dinç uyanmıştım. İstediğim saatte kalktığımdandır. Okula gelip girdim içeri. Tenefüs saatine 15 dakika vardı. Bekçiyle muhabbet ediyoruz. İlk biraz lafladık. Sonra benim yanımdaki kızın simasını az çok tanırsın dimi dedim. ‘’Hatırlayabilirim galiba’’ dedi. ‘’O kız için kavga ediyosan hiç bulaşma’’ dedi. Napalım. Öyle gerekiyor. ‘’Son günlerde onu gördün mü abi, çok öğrenci var biliyorum ama hatırlamaya değer bir şey görmüşsündür belki’’ dedim. ‘’Galiba gördüm, yanında bir çocukla çıkıyordu’’ dedi. Belki bir arkadaşıdır, belki de yeni olan eski sevgilisidir. ‘’Peki sağol abicim’’ dedim.
Mustafayı gördüğüm yerde onun amına koyacaktım. Bu okulda okuduğunu sanmıyorum. Tenefüs oldu, ben de sınıfa çıktım. Çoğu kişi dışarı çıkmıştı. Nihal oturuyordu. Yerini değiştirmişti.Ön sırasına geçip oturdum.
-Dışarı bi gelirmisin, bazı sorularım var. Dedim.
-Bitirdiğimizi sanıyordum, ne soruları, dedi.
-Nihal ne dediğinin farkındamısın sen? Bir şeyler sormam lazım, dedim.
Sustu. Yüzü kızarmıştı. Ne düşündüğünü yüzüne bakarak anlamaya çalışıyordum. Ama hiçbir şey anlaşılmıyordu.
-Nihal, neden geri döndün ona? Sana ne yaptığını bana anlattın. Avuttum ben seni. Seni kabul ettim ben. İyi mi oldu şimdi? Beni zaten kimse sevmez nihal, bunu biliyorum. Ama neden bana umut verdin? Dedim. Beni bırakıp gittin. Sana içimi açmıştım. Sana değer vermiştim. Dedim.
Sonunun böyle olabileceğini de sezmiştim. ‘’Sana bağlanmaktan korkmalımıyım’’ demiştim ona. Hayır, sakın korkma, demişti. Ne olmuştu yani, oyuncak olmuştum. Kırık adam olmuştum.
O çok mu mutluydu, merak ediyorum.
-Harun, ben onu seviyorum. Bunu başkalarıyla yaşamak çok zor geliyo. İstedim, ama yapamadım. Ben hep onunla bizi düşündüm. Çocuğumuz olacaktı. Her gün onunla iyi olmamız için dua ettim. Dedi.
-Paramparça ediyosun beni nihal. Bilerek mi yapıyosun bunu? Ne söylediğinin farkındamısın sen!
-Harun sakin ol. Dedi.
-Neden benle beraber oldun? O da gitmişti, kendine bir salak arıyordun öyle değil mi? Dedim. Sustu.
-Böyle olur mu sandın? Hayatını mahvederim senin. Dedim.
-İyi biri olmadığımı biliyorum. Bu en son yapmak istediğim şeydi. Dedi.
Kafamı sikiyordu. Hiçbir şey anlamıyordum dediklerinden. Bir anlam çıkaramıyordum. Amacı ne anlamıyordum. Boş boş konuşuyordu. O güzel kız, o kaplan gitmiş, yerine bambaşka biri gelmişti.
-Erkek mi hayal ettiniz, kız mı? Dedim.
-Kız. Dedi.
-Adı ne olacaktı?
-Melike.
Rezil bir tablo vardı ortalıkta. Kızın karşısında durmuş, sırayı yumrukluyordum.
-Bunları biliyorsun harun. Dedi.
Bir şey bilmiyorum. Sadece tahmin ediyorum.
Çıktım sınıftan. Herkes bakıyordu. Bahçeye koşar adım indim. Hırsımı alacak bir şeyler bulmalıydım.
Arkamdan biri koşarak önüme geçti, dönüp bana baktı. Bir iki adım atıp tekrar baktı. ‘’Bekle burda’’ dedi.
Peşinden gidip anasını sikecektim onun. Koşarak gitti. Birilerini çağırmaya gitmişti büyük ihtimal. Ve çağıracağı kişi de mustafa olmalıydı. Onların amına koyucam. Elimde kalacaklar.
Bahçe kapısından çıkıp okulun karşısında durdum. Bekliyordum. Nihalin camdan bakmasını umuyordum. Çünkü birazdan sevdiği adamı darmadağın edecektim.
Ellerim belimde bekliyordum. 10 arkadaşım kapıdan sürü gibi geldiler. Arkadaşım ‘’kavga çıkacak galiba, biri adam toplamaya gitti’’ dedi. ‘’Dert değil, 5-6 kişiden fazlalarsa birkaçınız araya girin’’ dedim. Tamam dediler. Elimi montumun cebine atmış, sigara pakedini tutmuştum ki karşıdan koşarak gelmeye başladılar. Ellerinde kemerler, sopalar, bıçaklar vardı. Yaklaşık 15 kişiydiler. Adamlar bağıra bağıra geliyordu. Bizim buradaki kavgalar böyledir, %90 bağırma, %10 kavga. Ben sakindim. Birazdan hareketlenirdik.
Koşup telefonumu ve sigaramı bekçi kulübesine bıraktım. Adamlar gelmişti. Başlarında mustafa vardı.
‘’Geldi mi o? Götü yiyiyosa çıksın karşıma’’ dedi. Çıktım kulübeden. Sakince yanına gittim. Onu baştan aşağı süzerek ‘’götten yemeye meraklı birine benziyosun’’ dedim. Bizim arkadaşlar kahkaha attı. Bazıları kendini zor tutuyordu. Mustafanın suratında boktan bir ifade vardı. Suratının her zamanki boktan halidir. Seyirci izliyordu. Herkes anladı, konuşma, veya anlaşma, veya başka bir şey yoktu. Sadece kavga vardı.
Mustafanın suratının tam ortasına tüm gücümle bir kroşe vurdum. Geriye uçtu. Birisi bana doğru koşuyordu. Gırtlağına düz bir yumruk vurup gardımı yükselttim.
Duygularımın beni kontrol etmesine engel olmaya çalışıyordum…
Okuldaki herkes izliyordu ve bu sefer atılmaya bile razıydım.
Biri kemeri kafama salladı. Eğilip başka kişiye geçtim. Gelişine sağ eliyle vurmaya çalışıyordu. Sol dirseğimle savuşturup kulağına bir kroşe geçirdim. Arkamdan biri koşuyordu ayak sesleri zaten bangır bangırdı belli ki heyecanlıydı ve elinde muhtemelen bıçak vardı. Korktuğunu biliyordum. Yerdeki sopayı aldım ve arkamı döner dönmez kafasına geçirdim. Sol tarafa savruldu. Elinde sopa vardı amına koyayım.
Mustafa bana doğru geliyordu. Bıçak vardı elinde. Salladı. İki adım çekildim. Tekrar salladı ve tekrar çekildim. Bir daha salladı. Çekildim ve bileğine bir dirsek vurdum. Ardından diyaframına topuk tekmesini geçirdim. Eskiler unutulmaz… arkadaşların da hali iyiydi karşı tarafta on küsür kişi vardı yoktu diyelim. Bizim taraftan iki kişi düşmüştü. Çocuk yerden kalktı. İlk bir yüksek tekme vurdu savuşturdum. Yere değip alçak tekme vurdu ayak bileğine bastım. İyice eziyordum ki bekçi geliyordu. Karışma dedim. Jopunu çıkarıp bekledi. Daha hızlı bitirmem gerekiyordu.Zaten artık daha hızlı, daha güçlü ve daha kızgındım. Montumu çıkardım. Arkadaşlar izliyordu. Bir tanesi bacağıma tekme vuruyordu bloke edip kafasına tekme vurdum. Arkadaşlara gidin buradan, okula girmeyin. Dedim. Uzaklaşmadılar. Bir tanesi bıçakla geliyordu mustafa tekrar kalkmıştı. Bıçaklı olan dayak yemişti ve öfkeliydi. Bıçağı kafama bile saplardı. Geliyordu. Bıçağı vururken montla kolunu tutup çevirdim ve suratına bir dirsek vurdum. Sırtıma bir tekme geldi. Döndüm. Çocuğu sürükleyerek ilerliyordum. Kavga kızışmaya başlıyordu ve hareketlenmişti. Sanırım 3. dakika dolmuştu ve herkes izliyordu.
Bıçağı adam koluma salladı, ağzı burnu dağılmıştı ama vazgeçmiyordu. Bıraktım. Gerilip tüm gücümle karnına topuk tekmesi vurdum. İşi tamamen bitmişti. Arkamdan 3 kişi geliyordu yanıma birkaç arkadaşım gelip ikisini düşürdüler. Tek başına kalan bana yumruk attı, yumruğuna yumruk attım. Elimdeki acıyı unutup kafasına aşağıdan yukarıya doğru dirsek vurdum. Geriye düştü. Biri daha geliyordu. Direkt yanağına dirsek vurdum. Tek kolunu tuttum ve çevirdim. Dayanamazdı. Kolunu arkasına aldı ve eğildi. Kolunu sırtına dayamış önümde koyun pozisyonunda duruyordu. Çenesinden tuttum ve tüm gücümle onu arkadaşlarına doğru fırlattım. Bu darbeyi yakalamaya alışamıyordum tam olarak, belki de mont ile olmuyordu. Montumu kolumun altına almış adamları süzüyordum. 7 kişi falan halen ayaktaydı. Arkadaşlara başınız belaya giricek kaçın atılacaksınız dedim. Bu sefer ciddiydi. Kaşı patlamış olanlar vardı, ağzı burnu dağılanlar. Onları da alıp gittiler. Çıktılar hemen aradan. Biri karşı tarafa son bir yumruk çakıp kaçtı. Ah şu toplu kavgalar.
Kimsede hal kalmamıştı ben zorluyordum. Arkadaşlarım gitmişti bile. Bunu mu dövücez dercesine bakıyorlardı. Biraz durdular, sonra iki kişi yavaşça gelmeye başladı. Biri hızlanıp tekme, biri de kroşe vurdu. Tutamadım, ikisi de geldi. Geriye doğru düşüyordum, ama dengemi topladım.
Not: Adamlar öyle durup beklemiyordu saniyelik bakmalarımı yazıyorum.
Mustafa tekrar kalktı .Gardını almıştı. Bir tekme salladı, ayağını zor da olusa tuttum. Yanıma gelenlerin birine tekme vurup devirdim.
Yavaş yavaş anlıyordum… sadece hareketli tahtalar. Hareketli bir odunu yakalamak gibi bu.
Bahçeye inip seyredenler vardı. Mustafanın ayağını tutup çektim. Yere düştü. Güvenlik geliyordu. Çekildim. Herkese vurmaya başladı. Karşı tarafın anasını ağlatıyordu. Yerdekiler kalkmış kaçıyordu.
     
 
what is notes.io
 

Notes.io is a web-based application for taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000 notes created and continuing...

With notes.io;

  • * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
  • * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
  • * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
  • * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
  • * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.

Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.

Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!

Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )

Free: Notes.io works for 12 years and has been free since the day it was started.


You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;


Email: [email protected]

Twitter: http://twitter.com/notesio

Instagram: http://instagram.com/notes.io

Facebook: http://facebook.com/notesio



Regards;
Notes.io Team

     
 
Shortened Note Link
 
 
Looding Image
 
     
 
Long File
 
 

For written notes was greater than 18KB Unable to shorten.

To be smaller than 18KB, please organize your notes, or sign in.