NotesWhat is notes.io?

Notes brand slogan

Notes - notes.io

t et elinde kalmayayım’’ dedim.
Çalışma stilimiz hiçbir yerdekine benzemiyordu. Acayip bi tarzda çalışıyorduk.
‘’İstediğin gibi gardını alabilirsin, fark etmez. Kendini nasıl savunduğun önemlidir. Aklında her şey olmalı, aynı zamanda aklında hiçbir şey olmamalı. Anladınmı?’’
‘’Matematik problemi çözmeye benzer dövüşmek. Vurmak istemelisin ilk önce. Bu işi gözünde büyütürsen başaramazsın. Küçükken dövemediğin o serseri çocuk var ya, muhtemelen onun suratına bir tane bile vurmamışsındır. Hep korkmuşsundur’’ dedi. Gerçekten de sonuna kadar haklıydı. Küçüklüğümde hep dayak yerdim. Hep ezilirdim ben. Hep korkardım.
‘’Hiç düşünce kavramını benimsemelisin’’ dedi.
Zamana aldırmadan eğitimden keyif almaya başlamıştım. Kick bokstan öğrenmiştim gard almayı. Gardımı yükselttim. Sadece dinliyordum.
‘’Başlayalım istersen, benimle tüm gücünü kullanarak dövüşmeni istiyorum’’ dedi.
Gardını yükseltti. Ben de karşısındaydım. Yüzümü koruyordum. Aramızda yaklaşık bir buçuk metre vardı. Gardımı hafif indirip yaklaşmaya başladım. Kasmamam lazımdı, o da bir insandı ve onun da elbette ki zayıf bir noktası vardı. Yaklaşıyordum.
İlk düz bir yumruk , ardından da kroşe vurdum. Ama karşıladı, hızla etrafımdan dolanıp sırtıma vurdu. Öne doğru tökezledim. Sonra toparlanıp gardımı yükselttim. Neye uğradığımı şaşırmıştım.
Yanına yavaş yavaş yaklaşıyordum. Ayaklarıma doğru tekme vurdu ama zıpladım, ardından yüksek tekme vurdu. Hemen eğilip boynuna doğru düz bir yumruk salladım, ama hemen tuttu. İyi yakalamıştı, kan akışım tamamen durmuştu. Ama sağ kolum boştaydı. Kolumu iyice kasıp göğsüne vurdum. Elimi bırakıp bir adım çekildi. ‘’İyiydi’’ dedi. Muhtemelen işlememişti bile. Yakınlaşıp tüm vücudumu öne atarak düz bir yumruk vuruyordum ki beni tutup yere fırlattı. Normalde kask falan takılır ama biz onu da takmamıştık. Normal dövüşüyorduk, böyle daha gerçekçi oluyordu. En azından ben normal dövüşüyordum. Kalkıp diyaframına topuk tekmesi salladım, hızlı olmama rağmen ayağımı tuttu ve çevirdi. Yüzüstü yere düştüm. Tek ayağım halen ondaydı. Bu durumda bir şeyler yapmak çok ama çok zordu. İnanılmaz zorlanıyordum, pes ettim. Zekamı da kullanamamıştım çünkü matematik çözerken bile zekamı kullanamıyordum. Bu işte nasıl kullanayım.
‘’Fena değildin, ilerledikçe beni zorlamanı bekliyorum’’ dedi. Ona aslında tüm gücümle saldıramamıştım, çünkü bunları ona karşı yapmak zordu. Gerçekten zordu. O da biliyordu.
‘’Bu ilk dersimizdi, elbette ki zorlanacaksın.’’ Dedi. Selim abiyle çalışmak gerçekten güzeldi. Onun gibi bi hoca tarafından çalıştırılmak büyük ayrıcalıktı. ’’Kendini zamanla toparlarsın, iyi dövüşmek istiyosan aklını kullanarak dövüşmelisin, iç güdülerin seni bir yere kadar götürür. Düşünmeden dövüşüyorsun gördüğüm kadarıyla. Böyle devam etme, eskisinden de kötü olur işleri karıştırırsan’’ dedi. Bu günlük bu kadardı. ‘’Zaman ilerledikçe değişik stilleri çalışıcaz’’ dedi. ‘’Haftada üç gün antrenman yapabiliriz, istediğin zaman gelirsin, beni bulursun. Acil işim yoksa hemen antrenmana geliriz, işim varsa da anahtarları sana veririm. Hatta ben sana anahtarları veririm bu hafta içinde, istediğin zaman çalışmaya gelirsin’’ dedi. ‘’Abi bana çok iyiliğin dokunuyo ne diyeceğimi bilemiyorum, daha önce kimse bana bu kadar iyi davranmamıştı’’ dedim. ‘’Daha iyilerini hak ediyosun, sen değerli birisin’’ dedi.
Selim abinin yanımda olması gerçekten iyiydi. Bunun için her zaman şükrettim. Yaratana her zaman teşekkür ettim. İyi ki vardı o. Benim örnek aldığım kişilik oydu.
Bu salon önceden ona aitmiş, istediği zaman antrenmana geliyormuş. Tek geldiğini düşünüyorum, çünkü salon halen yeni gibi. Neden buraya taşındığı konusunda bir fikrim yok. Hep tahmin yürütüyordum. Yangının nasıl olduğunu, selim abinin yangından nasıl kurtulduğunu merak ediyordum. Nasıl olur, diyordum. Hep kafamda kurguluyordum. Neden o acı çekiyor diyordum. Milyonlarca umursamaz insan varken dünyada, neden onun başına bu geliyordu.
Salonu kapattık. Yolda biraz muhabbet ettik. Sonra mahalleye geldik. ‘’Kendine iyi bak, görüşürüz. İstediğin zaman gel bekliyorum’’ dedi. ‘’Tamam abi görüşürüz, her şey için sağol’’ dedim. ‘’Aklını kullan’’ dedi, gülümsedi ve gitti. Ben de eve çıktım. Anneme selam verip girdim içeri. Odama geçtim.
Artık abur cubur da yoktu. Yağlı yemek yemek falan da yoktu. Yiyeceğim yemekler ayrı olmalıydı. Eskisi gibi olacaktı. Aslında spor kafamı dağıtıyordu, zaman geçirecek bir şeyim oluyordu. İşler de ters gitmeye başladı, çoğu yönden iyi oluyordu. Yeterince şey kaybettiğimi düşünüyordum. Nihali de kaybedemezdim. Ya o çocuğu adam gibi yamultup yollayacaktım, ya da bu boktan dünyadan silip yollayacaktım. Kararımı çoktan vermiştim. Bu işi düşünmüyordum. Yapardım.
Yemeğe falan oturdum, sonra odama geçtim. Bir film seçip izlemeye başladım.
Filmin adı Yeşil Yol’du. Başlarda pek sevmemiştim ama ilerledikçe film güzelleşiyordu. Çok iyi bir filmdi. Çocukluğumda bunu yarım izlemiştim, ve az da olsa hatırlıyordum. Saate baktım. Saat 8’i geçiyordu. Bilgisayarı açtım. Oyun oynar, sonra da zıbarır yatarım dedim. Sabahtan akşama kadar oyun oynayabilirdim, liseden önce ağır asosyaldim. Sınırsız oyun ve filmim olsun yeter. Asosyaller salak değil ya.
Dövüş oyunları oynardım genelde. Biraz dikkatli olursanız belki size bir şeyler katabilirler. Tek sıkıntı, bunu yapmak gerçekte inanılmaz zordur. Oyunda biraz ilerlemiştim, sonra bi bölümde takıldım ve kapattım. Babam çoktan gelmişti ve gürültü çıkarmadığına göre ayıktı. Saat 9:18’di. Kalkıp odamdan çıktım. Yemek hazır olurdu birazdan. Nihali özlüyordum, onun yanında olmak vardı. Onun yanında zaman güzel geçiyordu, hızlı geçiyordu. Pazartesi görüşecektik. Pazartesi olsun artık diyordum. Bu gün üzülmeye bile enerjim kalmamıştı. Tekrar odama girip etrafı toparladım. Yapacak bir şey de yoktu. Bazı şeyler iyiye gidiyor gibiydi, elimdekilerle mutlu olmalıydım. Odadan çıkıp babamın yanına gittim. Normal konuşuyorduk, aramızda bir problem yoktu. ‘’Nolur bir daha sarhoş gelme baba’’ dedim. Duraksadı. Biraz düşündü. Halen cevap bekliyordum. Tekrarladım. ‘’Bidaha içme baba’’ dedim. ‘’Bilmediğin şeyler var’’ dedi.
‘’Artık çocuk değilim.’’ Dedim.
Gülümsedi. ‘’Sofraya oturalım, önemsiz şeyler zaten. Hatalar falan yaptım. Bu günümüz kötü olmamalı’’ dedi. Aslında zamanla öğrenirdim, ben de kasmayacaktım. Gerek yoktu. Sofraya oturduk beraber. Yemeğimi yiyip tekrar odama geçtim. Pencereyi açıp bi sigara yaktım. Etrafta pek bir ses yoktu, her zamanki gibiydi, sokakta park edilmiş arabalar, etraftan tek tük geçenler ve sokak lambaları.
Yavaş yavaş yağmur yağmaya başlamıştı. Yağmur yağınca yorgana sarılıp yatmak güzel olurdu. Dışarıda olsam götüm donmuştu der, kendimi daha iyi hissederdim. Bu nasıl bir avuntudur anasını satayım. Attım sigarayı, pencereyi kapadım. Saat 10’u geçiyordu.
Ruh halim asansörde 41 saat kalan adamınki gibiydi. Annem babam olmasa eve molotof atardım. Dışarı çıkmak istiyordum. İyice daralmıştım. Bir de ilkokul zamanlarımı düşündüm. Okuldan çıkar çıkmaz koşarak eve, annemin kucağına gelirdim. Amacım neydi, beni hayata bağlayan neydi, aklımdaki düşünceler neydi, hiç bilmiyorum. Sahi , neydi acaba. Gerçi annem okulun önünden alırdı. O daha beterdi. Hay… neyse.
İnsanı programlamak pek iyi bir şey değildir, bu kötü neticelere yol açar. Bunu çabalayan insanların tümü bilir. İnsanın öfkesini çekersiniz. Günün birinde kendinizi bunu yaparken bulursanız, bilin ki siz iyi bir sanatçı olmamışsınızdır. Ve şunu da bilin, küfür etmenin bile bir sanatı vardır.
Bir süre müzik falan dinledim, tekrar bilgisayarı açıp youtube’a girdim. Birkaç psikolojimi bozacak video izledim. Bir girdimmi çıkamam youtube’dan. Bilmiyorum. Küçükken belgesellerde aslanların avlanışını izlerdim. Son birkaç yıldır saçma gelir. O aslan avlanıp karnını doyurabilir, avını parçalayabilir, yüzü kan içinde de kalabilir. Bundan bana ne amk. Bunu izlemekten ben nasıl keyif alırım. Godzilla’yı da izlerdim. Hatta izlerken korkardım da. Belgeselden iyidir.
Boş zamanlarımda hayal kuruyorum. Çok fazla hem de. Çok düşünüyorum, ama boş, boş düşünüyorum.
Küçükken kızlarla sokakta ip atlardım, küçük taşları mermerle ezip toz haline getirir ve saklardım. Acayip bi çocukluk geçirdim. Öyle efendi, öyle terbiyeli bir çocuktum ki, şimdi şaşırıyorum. Ben bu kadar küfürü nerden öğrendim diyorum. Ben böyle olmazdım herhalde tek başıma doğsaydım, ve televizyon olmasaydı diyorum. Aslında çoğumuz böyleyiz, bizi bozanlar olmuştur hep.
Yoğur sayesinde yoğurt olan süt gibi, ilk yoğurdun yerinin yurdunun neresi olduğunu düşünüyorum. Bu gün fazla mı saçmaydı acaba. Ama neyse ki zaman ilerlemişti. Böyle boş düşünceler işe yarardı. Devlete, sisteme, adalete ana avrat küfür edip icraat yapmamak gibi. Boş.
Her neyse. Gidip uyumalıyım.
Üstümü değiştirdim ve yattım.
Pazar günü, yani dün, pek bir hareketlilik olmadı. Normal geçti. Normaldi.
Bu gün de erkenden uyandım. Okula gidecektim, nihalin yanına. Rüyamda nihali gördüm, sınıftaydık, sıramızda oturuyorduk, başını omzuma yaslamıştı. Her şey güzeldi, ama içimde bir anda kontrol edemeyeceğim kadar yoğun bir tedirginlik hissi oluştu. Hatta tepeme bindi, öyle kaldı. Yerimde duramıyordum. Ona bir şeyler söyleyecektim ki… Alarm çaldı. Yerimden tam gaz doğrulup alarmı kapattım ve tekrar uzandım.
Şu sıralar hep böyle rüyalar görüyorum. Çok kısalar. Sanırım öyleler. Bir şey hissedemiyorsun. Saatle kavga etmek gibi. Rüyalarım neden böyle zamansız biterdi ki.İçten içe üzüldüm, o rüya bi garipti. Rüyayı tam net hatırlamasam da halen etkisindeydim. Aman. Neyse ne. Saçmalık hepsi.
Şu iç çatışmalarım var ya.
Kalkıp biraz oturdum, sonra duşa girdim. Hazırlandım ve kahvaltımı yaptım. Çantamı da aldım, ve dışarı çıktım.
Okula geldiğimde her zamanki gibi her şey normaldi, aynıydı her şey. Sınıfa çıktım. Arkadaşlarım falan vardı. Nihal yoktu, gelmemişti daha. Oturup arkadaşlarla muhabbet ettim. Tüm gün dalgayla geçti. Ama nihal gelmemişti. Aradım ama cevapta vermedi, bende mesaj hakkı yoktu, arama hakkım vardı. Arkadaşın telefonundan mesaj çektim, cevap gelmedi. Neyse, dedim, belki evde bir işi vardır.
Ben de çıktım okuldan, koşar adım mahalleye geldim. Hiçbir şeyi siklemiyordum.
Selim abinin dükkanına gittim, ama bu gün yoktu, kapalıydı dükkan. Bir işi vardır herhalde dedim, arkamı dönüp eve doğru yürüdüm. Bizim binanın önüne geldim, karşı taraftan selim abi geliyordu. Selam verdim. ‘’Çalışmayacakmıyız, eve mi çıkıyosun?’’ dedi. Aslında işinin olduğunu düşünüyordum. ‘’Yok abi öyle dolanıyorum, işin varsa dert değil başka zaman çalışırız’’ dedim. ‘’Şu an bir işim yok , antrenmanını aksatma sen’’ dedi. ‘’Eve çıkıp hazırlan ben de dükkana bakıp hazırlanırım’’
‘’Tamam abi’’ dedim. Çıktım yukarı. Adamla bayağı iyiydik, yakınlaşmıştık. Anlaşıyordukta. Tam benim kafadandı o da.
Eve çıkıp çantamı hazırladım, şort, havlu, eldiven vs. Sonra dışarı baktım, dükkan kapalıydı. Muhtemelen selim abi dükkanı kontrol etmişti ve eve çıkmıştı. Adam bayağı hızlıydı. Ben de ufaktan bir şeyler atıştırdım, sonra indim aşağı. Selim abi gelirdi birazdan. Telefonuma baktım. Ne mesaj vardı, ne de arama. Nihalden cevap yoktu. Tedirginleşmeye başlıyordum, ama spora odaklanmalıydım. Selim abi de geldi.
‘’Fazla bekletmedim herhalde’’ dedi. ‘’Hayır abi bekletsen ne olacak o kadar zaman ayırıyosun bana’’ dedim. Umarım hazırsındır diyordu. Eğitime ufaktan başlayacaktık. Salona geldik, açtık salonu, içeri geçtik hemen. Ben üstümü değiştirdim ve ısınma hareketlerine başladım. Tekrardan basit programda biraz ağırlık çalıştım. Selim abi geldi yanıma. ‘’Bu gün biraz farklı çalışıcaz.’’ Ben izliyordum. Tahtadan bir adam vardı, yani adama benzer bir şey. Ama tahtası bayağı sağlamdı. Bir yerimi sakatlamasam iyiydi. ‘’Buna vuracaksın’’ dedi. ‘’Yumruk yok.’’
Zayıf noktalara çalışacaktım. Vuruş şekilleri de alıştığım gibi değildi, farklıydı biraz. El ve bilek kullanılıyordu. Selim abi hareketleri gösterdi. Tekrarlamamı söyledi. Gerçekten de bu şekilde çalışmamıştım daha önce, arasam bulamazdım.
Aklımda kaldığı kadarıyla vurmaya başladım. Başladım, kafa bölgesi, kulak bölgesinden boyuna kadar seri seri vuruyordum, sağa kaçıp sol dize(karşı tarafın sol dizi) topuk tekmesi vuruyorduk. Dansa benzer bir şekildi. Eğlenceli ama zordu. Sert vurdukça bileklerim de ağrıyordu, önceden hiç böyle yapmamıştım. Ki yaptıranın olduğunu da sanmıyorum. 10 dakika falan böyle pratik yaptım. Sol tarafta örtüyle kapatılmış bir şeyler vardı. Selim abi açtı onu. Buna çalışıcaz, dedi.
Birden fazla tahta vardı. Dummy’e benziyordu, ama değildi. Dizilmiş tahtalar vardı. Ne olduğunu pek anlayamadım. Düz bir vuruş yapıyorduk, bileklerimizle destekliyorduk ve tekrar darbeler vuruyorduk. Tekmeler de alçaktı genel olarak. Fazla tekme kullanılmıyordu. Selim abi bir havlu getirdi, çalışacaktık tekrar. ‘’Bir örnek göstericem buna benzer şekilde, rahat ol, yapmaya çalış’’ dedi. ‘’Gardını al ve istediğin gibi başla dövüşmeye.’’
Sanırım asıl şimdi başlıyorduk. Umarım aklımdaki şey olmaz dedim. Biraz geri çekilip gardımı aldım. Selim abi koltuk altına havluyu sıkıştırmış diğer elini uzatmıştı. İlk o başlasa daha iyi olurdu ama yapacak bir şey yoktu. Yavaş yavaş yaklaştım. Havluyu sağ koluyla kavradığı için sağ tarafı boştaydı. Soluma denk geliyordu. Aparkat vurabilirdim. Sol tarafına vuracaktım. Bi an vazgeçtim yumruktan, tekme vurdum ama tek eliyle karşıladı. Ardından sağ aparkat vurdum. Boşluğuna oturur oturmaz elimi havluyla kavradı, havluyu boynuma doladı. Beni çevirip sırtına aldı. Saniyeler içinde olmuştu. Bu alışamayacağım bi hızdı. Ayaklarım boştaydı, elimi çeksem nefes alamazdım. Çırpındım. Tam anlamıyla bir hamle yapamıyordum. Bacağındaki dengeyi bozmaya çalıştım ama bozulmadı. Tüm ağırlığımı arkaya verip takla atacaktım, ilk denememde olmadı. İkincisinde selim abi beni yere fırlattı. Kalkıp gardımı aldım, şimdilik bu kadar yeterli dedi. ‘’Belki biraz anlamışsındır’’ dedi. ‘’Sen de pratik yapacaksın sonraki zamanlarda’’
Mutlu olmuştum, en azından bu antrenmanımız o kadar kötü değildi. ‘’İyi olacaksın, biliyorum.’’ Dedi. Tabii hoca selim abi olunca normaldir.

2 AY SONRA
Saat sabahın 6’sıydı, ve uyuyamıyordum. Hafta sonu olmasına rağmen perdeleri açmadım. Odam kapkaranlık, ve günlerdir dışarı çıkmadım. Karanlığın ortasıyla bütünleşiyorum, ve sigaramdan bir nefes çekiyorum.
Kadının her şeyi sikip atmasından bir hafta sonra işte bu haldeyim. Bir hafta önce nihal bana, beni sevmediğini söyledi. Gitti. Gitti. Buna inanamıyorum. Yediremiyorum. Oysa ki kadınım olmuştu o benim, oysa ki onun erkeği olmuştum. Erkeği olmuştum ben.
Gerçekten bir şey diyemiyorum. Yüzümde boktan bir ifade var günlerdir. Ölüyorum uykusuzluktan. Beni görseler madde bağımlısı derler. Ağır yaralı bir hastayım.
İçimde büyük bir burukluk var.
Geri geldi o eski sevgisiz adam. Hayatın bile istemediği adamdan ne beklenir ki.
Salı günüydü. Erken uyanmıştım her zamanki gibi. Sabahtı. Okula gidecektim. Okula gidip nihali görmek için sabırsızlanıyordum. Bu güne bakınca, o güne tekrar dönmeyi, ve okula gitmeden önce her şeyi geri sarıp, boş boş umutlara kapılmayı çok çok istiyorum.
Tam hayatımı düzene koydum demiştim ki… Tekrar.O gün hayatımı sikti kadın. Beni o bahçe kapısında bekliyordu. Seni sevemiyorum harun, diyordu. Her şey yalan oluyordu. Bana biz için mücadele et diyen kadın, beni terk ediyordu. Benden vazgeçiyordu o. Doğru tahmin. Mustafanın kollarına gitti. Eski sevgilisi. Kocası. Tekrar kollarına aldı onu.Neden böyle oluyor lan her şey? Neden terk ediliyorum ben? Ben kaybediyorum. Neden kaybediyorum? Neden bir kez olsun açılmıyor lan şansım. Neden açılmıyor lan. Yapamıyorum artık. Her seferinde belimi kırıp gidiyorlar. Olmuyor.
Gel bak halime. Görsen dersin hayatı yakılmış, düşleri yıkılıp tek kalmış, bir başına.
Güvertede dikilip sonu olmayan bir okyanusun seyrine dalan kaptan gibiyim. Tek başıma kaldım bu sefer de.
Yerimden zor doğruldum. Başım dönüyordu. Dengede duramıyordum. Gözlerimi ovuşturdum. Kurumuşlardı. Dolabı kapının önünden çektim, ve kapıyı açtım. Oturma odasına geçtim. Annem oturmuş bekliyordu. Yüzü bembeyazdı. En az benim kadar kötü görünüyordu. Beni görünce tutamadı. Ağladı. Yanına gittim. Her şey düzelecek anne, dedim. Düzelecek anne. Geçecek. Atlatamayacağım şey değil, beni tanıyosun!Kendimi kandıramasam da onu kandırmaya çalıştım. Bunlar niye oldu oğlum, dedi. Cevap vermedim. ‘’Anlat bana oğlum, annenim ben senin’’ dedi. Yüzümü çevirdim. Hiçbir şey düşünemiyordum. ‘’Anlat’’ dedi. Ağzımı zor kapatıyordum. Anlatacaktım. Kurumuş gözlerimden bir damla süzülüp yanağımdan çeneme kadar indi.Sarıldım anneme. Uzun zaman olmuştu sarılmayalı. ‘’Anlatıcam anne’’ dedim. ‘’Anlatıcam sana.’’Her şeyimi anlattım ona o gün. Nihali, talihsizliğimi, içimden geçenleri, iç çatışmalarımı, düşüncelerimi, her şeyi anlattım. İçimi ona açtım. Daha önce yapmadığımı yaptım ve anlattım ona.
Nihalin özel durumunu da söyledim. Bana kimseye söylemememi söylemişti. Söyledim anneme.‘’Onunla birlikte olamazsın harun.’’ Dedi. ‘’Aptal olma’’ dedi bana. ‘’Bunu isteme benden anne, sana içimi açtım, söyleme bunu.’’
‘’O kızla birlikte olursan sana hakkımı helal etmem’’ dedi. ‘’Kullanıyo o seni, farkında değilmisin. Senden başka kim kabul edecek onu? Gitti sevdiğine. Orospu o. Sürtük o’’ dedi.
İyice yıpranmıştım.
‘’Sana içmi açtım anne.’’Bana söylediğine baksana. Yazık be anne. Gözümde şu andan itibaren hiçsin. Ölsen bile umrumda olmaz. Benimle sakın bir daha muhatap olma, dedim. Sakince söyledim.
Odama geçip üstümü değiştirdim, çantamı hazırladım, anahtarları alıp hızla çıktım evden. Hava biraz önce aydınlanmıştı. Günlerdir doğru düzgün yemek bile yememiştim. Günlerdir ilk defa dışarı çıkmıştım. Sayamıyorum günleri.
     
 
what is notes.io
 

Notes.io is a web-based application for taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000 notes created and continuing...

With notes.io;

  • * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
  • * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
  • * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
  • * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
  • * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.

Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.

Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!

Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )

Free: Notes.io works for 12 years and has been free since the day it was started.


You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;


Email: [email protected]

Twitter: http://twitter.com/notesio

Instagram: http://instagram.com/notes.io

Facebook: http://facebook.com/notesio



Regards;
Notes.io Team

     
 
Shortened Note Link
 
 
Looding Image
 
     
 
Long File
 
 

For written notes was greater than 18KB Unable to shorten.

To be smaller than 18KB, please organize your notes, or sign in.