Notes

CÜNEYT ÖZDEMİR
Gezi olayları Kiev'e dönüşmediyse bunun tek bir nedeni var: Gezinin masumiyeti ve sokağa çıkan insanların birbirlerini sahiplenmeleri, bilinçleri ve dayanışmalarının gücü. Gezi olaylarında attığım onlarca tweet, yazdığım köşeyazıları, yaptığım yayınlardan tek bir tweet'i bulup çekebildiler. Bugün Kiev’de yaşanan çatışmalara ve hayatını kaybedenlerin sayısına baktığımızda Gezi olaylarında işin nereye varabileceğini görüyoruz.
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/cuneyt_ozdemir/geziden_kiev_cikartamadilar-1177829
TAHA AKYOL
İktidar bir süredir yasa metinlerini “teklif” ve “torba yasa” halinde, olgunlaşmamış metinler olarak Meclis’e getiriyor. Son zamanlarda çok kritik kanunlar bile “tasarı” değil, vekillerin imzasıyla Meclis’e “teklif” olarak sunuluyor. HSYK’yı ve Adalet Akademisi’ni bakanlığa bağımlı hale getiren torba yasa, İnternet yasası ve dün Meclis’e verilen MİT yasası da hep “teklif” olarak hazırlanmıştır. Yeni MİT yasasına göre, MİT’e ait gizli belgeleri yayınlayanlara, yayınlayan gazete ve sitelerin sahiplerine 3 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası verilecek.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25857800.asp

ERTUĞRUL ÖZKÖK
Ayakkabı kutusundaki paralar” yazın...Google'de 2.5 milyon sayfa açılıyor. Savcıları değiştirebilirsin. Hâkimleri sürebilirsin. Artık dilinin ve baltanın, satırının ucundaki HSYK’ya istediğini yaptırabilirsin. Ama gerçekler bir “tık”lık mesafede...Eğer Gezi’ye katılan insanlar, arabasında çocuğu ile oradan geçen bir kadına saldırıp yerlerde sürüklemiş, dövmüş, tartaklamışsa ve başka şeyler de yapmışsa... Ve bunun delili de varsa... Ve o adamlar veya kadınlar bulunup suçlulukları ispatlanırsa, herkesten önce ben suratlarına tükürmeye hazırım.Ama aradan 8 ay geçti ve hâlâ tek bir delil yok...
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25857849.asp

CENGİZ ÇANDAR
Türkiye’nin ne tür bir rejime doğru sürüklendiğinin son örneği, internet ve HSYK yasalarının çıkarılmasının ardından hazırlanan MİT yasa taslağı. Avrupa Birliği’nin tüm 'demokratik normları'na aykırı gelişmeler söz konusu. İktidar, Kürtlere yönelik 'yem' olarak kullandığı 'demokratikleşme paketi'ni seçim sonrasına ertelemiş. Mücahit Bilici: Cumhuriyet tarihinin en güçlü hükümetlerinden biri olacaksın ama adam gibi bir anayasa yapamayacaksın. Yapmak için uğraşmayacaksın. Çünkü anayasa herkese verilebilecek haklar ve özgürlükleri topluca birden verecekti. Böyle büyük bir hediye hem de karşılıksız verilmemeliydi.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25857183.asp

NAZLI ILICAK
Muhalif düşüncenin kırıntısına dahi tahammül edemeyenler, bir paralel yapıdır tutturmuş gidiyor. İktidarın ses kayıtları Cemaat'inki kadar masum değil. 1) Urla Villaları...2) Bosphorus 360...3) Alo Fatih...4) Havuz medyası...5) TÜRGEV ve bağışlar...6) Rıza Sarraf dosyası...Aydınlanması beklenen çok sayıda soru var ortada. Adalet Bakanı'nın yetkisi var. Yazılı emirle sanık lehine bozma talebinde bulunabilir. İnönü Üniversitesi Rektörü Fatih Hilmioğlu tahliye edildi. Yargıtay, Başbuğ'un aldığı mahkûmiyeti yetkisizlik yönünden bozmak suretiyle, dosyasını Anayasa Mahkemesi'ne gönderebilir.
http://www.bugun.com.tr/hukumete-zarar-vermemek-icin-yazisi-983918

HASAN CEMAL
Tayyip Erdoğan kendini kurtarmak için demokrasiyi boşluyor. Tayyip Erdoğan demokrasiden korkuyor, çünkü gayet iyi biliyor ki, demokraside kendisinden hesap sorulacak. Bunu çok iyi bildiği için de ‘demokratik hukuk devleti’nden uzaklaştıkça uzaklaşıyor. HSYK kanunu bunun için çıktı. İnternet kanunu bunun için çıktı. Yargı bunun için hallaç pamuğu gibi atıldı. Eski Yargıtay Başkanı, değerli hukukçu Prof. Dr. Sami Selçuk uyarıyor: “Kopenhag ölçütleri hoyratça çiğnenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi çiğnenmiştir. Anayasa çiğnenmiştir. Kısaca hukuk çiğnenmektedir ve hükümet ne yazık ki yenilerine hazırlanmaktadır.”
http://t24.com.tr/yazi/tayyip-erdogana-asil-hesabi-biz-degil-siz-vereceksiniz/8593

MEHMET YILMAZ
TBMM çoğunluğunu kullanarak bir sivil darbe yapan hükümet MİT Kanunu değişikliği ile birlikte son hedef için ihtiyaç duyacağı “operasyonel” gücü de yaratmış oluyor. MİT isterse “Önleyici casusluk faaliyetidir” diyerek, yargı kararı olmadan telefonları da dinleyebilecek, haberleşmeyi de kontrol edebilecek. MİT ile ilgili yayınları yapanlara 3 yıldan 12 aya kadar hapis cezası var. Kabataş olayında Paralel yapının polisleri, hükümeti zor duruma sokmak için göstericileri öldürmeye çalıştığına göre, acaba paralel yapının imamlarından biri de cinleri bu amaçla örgütlemiş olmasın?
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25857788.asp
MELİH AŞIK
MİT yasasında değişiklik öngören yasa teklifi Başbakan Erdoğan’ın özlemini çektiği düzenin yapı taşlarını tamamlıyor. AK polis, AK savcı, AK yargıca ek olarak AK MİT kuruluyor. İmralı ile görüşmeler yasal hale getiriliyor. MİT’e yargı kararı olmadan sınırsız dinleme yetkisi veriliyor. MİT’e ait bilgi ve belgeleri izinsiz yayınlayan gazetelere 3 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası verilecek... ABD'li bir grup aydın: ''son gelişmeler şimdiden Türkiye’nin ekonomisini kötüleştirdi, toplumunu polarize etti ve siyasi istikrarını tehlikeye attı.''
http://gundem.milliyet.com.tr/ak-muhaberat-/gundem/ydetay/1840005/default.htm
SEDAT ERGİN
YÖK “Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği”nde yaptığı değişiklikle, suç olarak kabul edilen “yönetimi altında bulunan kurumdan mevzuat dışı herhangi bir menfaat sağlamak'' disiplin suçu kapsamından çıkarmış. “Cumhuriyet’in niteliklerinden herhangi birini değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya yönelik eylem yapmak” diye tanımlanan eylem de artık suç unsuru olarak görülmüyor. “İdeolojik ve siyasal eylem” gibi kavramlar genel ve içeriği belli olmayan suç kapsamında tutuluyor. “Bilimsel tartışma ve açıklamalar dışında, yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına resmi konularda bilgi veya demeç vermek” eskiden olduğu gibi suç sayılmaya devam ediyor.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25857754.asp

SAYGI ÖZTÜRK
MİT Yasası’nda köklü değişiklikler öngören düzenleme, Bakanlar Kurulu’nda görüşülmeden, tartışılmadan yasa teklifi olarak TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Eğitim sistemini imam hatipleştiren yasa da, HSYK tamamen Adalet Bakanlığı’na bağlayan teklifi de yine Bakanlar Kurulu’nda ele alınmadan, bakanlıkların görüşü alınmadan yasalaştırıldı. Savcılar da MİT’e bağlanıyor. MİT mensuplarının İmralı’da terör örgütünün başı Abdullah Öcalan’la, Kandil’de örgütün önde gelen isimleriyle daha rahat ve yasal güvence altında görüşmelerinin yolu da açılmak isteniyor. MİT tam anlamıyla şeffaflıktan uzaklaştırılıyor, hesap verebilir, denetlenebilir olmaktan çıkarılıyor.
http://sozcu.com.tr/2014/yazarlar/saygi-ozturk/kod-adi-kiskano-460284/

ERGÜN BABAHAN
Haşim Kılıç, o günkü Turgut Özal zamanının Türkiye koşullarında ‘‘gerici’’ bir insandı. CHP, hala toplumun yüzde 20’lik Kemalistleri ile, AKP’den rahatsız merkez sağ seçmenin bir bölümüne hitap ediyor. Bu ülkede sorun yolsuzlukta değil, yolsuzluğu kimin yaptığında. AKP’nin kapatılma davasında da, tutuklu vekillerin tahliyesinde de, Fatih Hilmioğlu’nun sağlık nedeniyle salıverilmesinde de kritik bir rol oynadı Haşim Kılıç. Halkın önemli bir bölümünün umut bağladığı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, son kertede hukuk yerine AKP’yi tercih ederek kendisine güven bağlayanları büyük bir hayal kırıklığına uğrattı.
http://t24.com.tr/yazi/yeni-donemin-yeni-yildizi-hasim-kilic/8597

Mümtazer Türköne
Düşman çoğaltmak için istihbarat devleti kurmak
MİT kanunu da kazasız belasız çıkarsa, havuzun varlığını faş eden çatlakların hepsi kapanmış olacak. Ortaya Saddam dönemi Irak'ını veya bugünün Suriye'sini aratmayan otokratik bir devlet çıkacak. MİT kanunu, hukukun evrensel ilkeleri dışına çıkan, devlet içindeki karanlık alanı büyüten bir dizi kanunun sonuncusu. İnternet kanunu, Hükümet'in şeffaflığı üzerine kalın bir perde indirecek, toplumdaki istifhamların gündeme gelmesini bile engellemiş olacak. MİT kanunu ise açıkça Esed'in El-Muhaberat'ına benzeyen bir istihbarat örgütüne vücut verecek. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan iç ve dış operasyon yetkisinin bu teşkilata verilmesinin, ve hiçbir şekilde yargı denetimi altına girmeyecek personelin faaliyetleri böyle bir korku imparatorluğu oluşturmak için yeterli. Türkiye, Başbakan'ın kafasındaki küçük hücreye sığmayacak kadar büyük bir ülke. Tarihin hükmü, halkın elinden gecikmeden gelir. Keşke "hükümet her türlü yolsuzluğu yapma özgürlüğüne sahiptir" gibi tek cümleler bir kanunla yetinseler, devleti bu kadar eğip bükmeseler. http://www.zaman.com.tr/mumtazer-turkone/dusman-cogaltmak-icin-istihbarat-devleti-kurmak_2200882.html

Mustafa Ünal
İnternet, HSYK, MİT... Türkiye nereye?
Kişi hak ve hürriyetleri bu kadar örselenmemişti. 3 milyon şüpheli. Ne Ala memleket.
Eğer 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu olmasaydı ne internet ne HSYK kanunu ne de MİT düzenlemesi gündeme gelecekti. Torba büyüdü büyüdü çuval oldu.
Hâkim ve savcılar AK Parti’ye göre yeniden yapılandırılacak. Yani parti devletinin uzantısı haline getirilecek. Sonra mı? 17 Aralık dosyaları temizlenecek.
Manzara ibretlik değil mi? İnternet, HSYK, MİT... 17 Aralık’tan böyle çıkılmaz. Mukadderattan kaçılmaz.
http://www.zaman.com.tr/mustafa-unal/internet-hsyk-mit-turkiye-nereye_2200883.html

Hüseyin Gülerce
Parlayan ışığımıza ne oldu?
Darbe dönemleriyle, gençliğin çatıştırılmasıyla, tutuşturulan yangınlarla büyütülen Türk-Kürt, Sünni-Alevi, laik-dindar ayrımlarıyla kin ve nefret tuzaklarına çekildik. Millet bünyemizde yaralar açıldı, zaaflar oluşturuldu. Bunların üzerine tuzaklar kuruldu, planlar yapıldı, oyunlar oynandı. Bölgemiz, etrafımız hallaç pamuğu gibi atıldı. Mısır, Suriye, Irak, Libya kan gölüne döndü. Şu anda milletçe biz de endişeliyiz.
http://www.zaman.com.tr/huseyin-gulerce/parlayan-isigimiza-ne-oldu_2200885.html

İhsan Dağı
Uyanmak isteyenler için bir masal!
George Orwell'ın Hayvan Çiftliği romanını günümüz siyaseti üzerinde ele almış. Hayvanlar bağımsız ve her hayvanın eşit olduğu bir çiftlik için İnsanlara isyan eder. Kendilerine göre yasa belirleyip yasaklar koyarlar. Yönetici domuzlar daha sonra işlerine gelmediği için yasakları çiğner ve yol arkadaşlarını öldürür.
http://www.zaman.com.tr/ihsan-dagi/uyanmak-isteyenler-icin-bir-masal_2200884.html

Bülent Korucu
Hakan Fidan’ın hayalindeki MİT bu muydu?
Türkiye’nin, dış, ekonomik ve askerî politikalarını formülize etmek (hatta bazen uygulamak) için, gerekli istihbaratı sağlayacak bir istihbarat teşkilatına ihtiyacı vardır. burası Türkiye, pek çok insanın koltuğa oturmadan önceki görüşleriyle sonrakiler pek uyuşmuyor. Fidan’ın ‘dışarıdan ve bağımsız bir denetleme ve performans gözetimi’ talep ettiği MİT, yargı denetiminin bile imkânsız denecek ölçüde zorlaştırıldığı bir zırha bürünüyor. Zaten bütün personeli için cezaî takibat başbakanın iznine bağlanan MİT, yeni koruma çemberlerine kavuşuyor. MİT ile ilgili çıkaak madde: “İsimsiz, imzasız, adressiz yahut takma adla yapıldığı anlaşılan ya da belli bir olayı ve nedeni içermeyen, delilleri ve dayanakları gösterilmeyen ihbar ve şikâyetler cumhuriyet savcılarınca işleme konulmaz.” MİT’le ilgili ihbarların bir iddianame gibi olması öngörülüyor. Aslında ‘MİT hiçbir hal ve şartta yargılanamaz’ deyip bitirseler, sözü bu kadar uzatmasalar olurmuş. Bugüne kadar Türkiye Malezya olur mu, tartışmalarını geride bıraktık. Artık Suriye olur mu, riskini konuşma zamanı.
http://www.zaman.com.tr/bulent-korucu/hakan-fidanin-hayalindeki-mit-bu-muydu_2200923.html

Ekrem Dumanlı
BEDİÜZZAMAN’IN ÇİLESİ
O, Beyazıt’tan Sultanahmet Meydanı’na kadar kalabalık bir kitlenin önünde yürürken bugün bile kulaklarımızı çınlatan bir meşhur cümleyi haykırır: “Zalimler için yaşasın cehennem!” Heyhat! Abdülhamid gibi eğitim konusunda fevkalade hassas bir Sultan’ın etrafını kuşatan çapsız danışmanlar kendilerine adeta bir misyon biçmişti: Padişah’ı aydınlardan yalnızlaştırmak, herkesten uzak tutmak, yazar çizer insanları Sultan’a jurnallemek, gazete ve dergiler üzerine baskı kurmak, sansür sistemini işletmek. O dönem aydınlarının neredeyse tamamı (Bediüzzaman ve Mehmet Akif başta olmak üzere) ‘istibdat’tan şikâyet etti. Bediüzzaman etten duvarları aşabilseydi sadece çağını aşan bir üniversite modeli ortaya konulmuş olmayacak; Kürtçeye ilim mahfilinde serbestiyet tanınmış, Kürt sorununa ta o yıllardan çözüm kapısı aralayan bir proje ortaya çıkarılmış olacaktı. O gammaz ve sansürcü danışmanlar, kendi ve aile fertlerinin menfaatini düşündüğü kadar alimlerin tekliflerine kafa yorsalardı, tarihî fırsatlar heba edilmemiş olacaktı.
http://www.zaman.com.tr/ekrem-dumanli/bediuzzamanin-cilesi_2200881.html

İsmet Berkan
Yargı bağımsızlığı başka bahara, tarafsızlık Kafdağı’nın ardına
2010 referandumundaki HSYK değişikliği, ‘bağımsızlık’ için önemli bir adımdı ve bu adımın hayata geçmesiyle zaman içinde ‘tarafsızlık’ın da oluşması umuluyordu. Ama hükümet, 17 Aralık’taki yolsuzluk suçlamalarının ardından yargının bağımsız değil ‘bağımlı’ olduğunu, HSYK’yı oluşturan 22 üyeden 13’ünün ‘paralel yapı’ya bağımlı olduğunu öne sürdü; bu iddiasından hareketle de halen Cumhurbaşkanı’nın masasındaki yasayı Meclis’ten geçirdi. Hükümetin yasası, yargı için kısaca ‘Başkasına bağımlı olacağına bana bağımlı olsun’ diyor.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25857966.asp

MURAT YETKİN
Ankara'da ateşten günler
Bölgede güvenlik riski baş döndürücü hızla artarken bedeli, içeride özgürlüklerin kısıtlanması.
Bu noktadayız. Türkiye’nin etrafından baş döndürücü hızla artan güvenlik riskine karşı alınan önemler, içeride ifade özgürlüğü ve bağımsız yargı gibi demokrasi için hayati alanlardaki kısıtlamalarla paralel gidiyor. İşin acı yanı, tıpkı 'Soğuk Savaş' döneminde olduğu gibi, Türkiye’nin demokratik ilerlemesi, Batı güvenliği açısından üstlendiği bölgesel rolün gölgesinde kalıyor. Bu da hem güvenlik hem özgürlükler açısından tablonun biraz daha kararmasına yol açıyor.
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/murat_yetkin/ankarada_atesten_gunler-1177831

Mehmet Tezkan
Yeni devletin temeli atılıyor
Otoriter rejimin yasal yapısı hazırlanıyor da diyebiliriz.. Önce internet yasası geldi.. Sonra HSYK yasası Meclis’ten geçti.. Sırada MİT yasası var.. TİB Başkanı internet dünyasının patronu oldu.. Tek yetkili.. Hoşuna gitmeyen yayına anında müdahale edecek.. Erişimi kesecek, kısaca sansürleyecek.. Sosyal medyayı kontrol edecek..
Adalet Bakanı yargının başına geçiyor.. HSYK’daki daireleri o şekillendirecek, kurulun gündemini belirleyecek, tayin ve terfilerde karar verici olacak, teftiş kuruluna başkanlık yapacak..
Bunun anlamı şu.. İktidar, daha doğrusu Başbakan MİT üzerinden özelimize ulaşacak.. Her türlü bilgiye sahip olacak.. Aklınıza ne gelirse..
Planlanan yeni devlet düzeni bu..
İstihbarata dayalı, müdahaleci, otoriter bir devlet.. İçimizi dışımızı kontrol edebilen devlet.
http://gundem.milliyet.com.tr/yeni-devletin-temeli-atiliyor/gundem/ydetay/1839924/default.htm

Amberin Zaman
Toboski'nin ahı
Yakın tarihimizin en büyük trajedileri arasında anacağımız Roboski katliamının üzeri örtüldü. Daha doğrusu örtülemeye çalışılıyor. Nafile. Eskiden bu tür “sakıncalı” haberlere merkez medya göz yumardı. Hele ki Kürtler sözkonusu olduğunda. Fatih Saraç gibi hükümet komiserlerinin tüm gayretlerine rağmen artık öyle değil. ‘Burası Roboski. İnsanları öldürmenin katletmenin nasılsa cezası yok’ Bildiğim tek şey Roboskililerin âhını alanlar yaptıklarının bedelini bir gün bir ödeyecek.
http://www.taraf.com.tr/amberin-zaman/makale-roboski-nin-ahi.htm