NotesWhat is notes.io?

Notes brand slogan

Notes - notes.io

1.

Umurumda değil hava durumu. Gittiğin günün muhalefetinden sağanak sağanak yağıyorsun, sığıntı ve derme çatma barakama. Ayrılıklara mı sattın ayak izini, yoksa bana yıllar gelen yokluk saatlerin mi götürdü seni. En ufak meltemlere teslim ediyorum, umarsızlığımı. Kıyısında saadetin, saçlarından gemiler yapıp yüzdürdüğüm o onuncu aylar. Yalın ve sıra dışı gülümsemenin alıp götürdüğü, kadıköy semalarında yabancı simalara karıştırdığın yalnızlığım. Takındığım eksik tavrıma perde çeken serçe parmaklı ellerin. Haksızlık sayılabilir papatya kokman, koparıp seni avuç içimde sulamam. Önceki mevsimler damla damla ıslanan toprağıma en çok senin çiceklerin yakışmıştı. Unutkanımdır ben, bilirsin. Sen hariç. Hatırlıyor musun elini ilk tutuşumu ve o gün bindiğimiz vapuru. Hava epey soğuktu ve ben ilk defa bir insanla içimi ısıtıyordum. Evet, pek konuşamazdım yanında, bunu sana defalarca söyledim. İfade özgürlüğümü elimde alıyordu gözlerin, ne yapabilirdim?

Ölü bir şairin söyleyemedikleri takılıyordu dilime. Bilmiyordun sana sessiz çığlıklarla şiirler yazdığımı, bilmiyordun. Tanrı, bir sonbahar mevsimi cennetine aldı, yasak elmayı cebinde taşıyan ruhumu. Özlemek, çaresi yoksa eğer uzun vadeli bir ölüm demek. Soğuktan tir tir titrediğim, şiirlere yakışan sesinden, sırf 'rahat bırak kendini' dizesini duymak için üşüdüğüm zamanlar. Artık bıraktım kendimi, rahata değil ama olsun, bıraktım işte.

Bilekleri kesik akşam vakitlerinin müdavimi olmuştum. Köşelerin kuytuluğuna sakladın kanayan yerlerimi. Sonra... Sonrası malum işte, takvimlere yuva kurdum. Saatler, bilincini kaybetti. Geleceğini sanmakta hala her bir saniyem. Kararmışsa gök, gündüz olur dertlerime. Tebessümle karşılanırım, çünkü bilirler az sonra olacakları. İrademi zapt edip, boş bakışlarımı boşluklara asılı bıraktı anılar. Her ayrıntın içimin sessiz sinemalarında başrol. Tıklım tıklım bugün, kendi kalabalığımdan kimselere yer yok. Sadece ben, ben ve bıraktıkların. Alıp götüremediklerin. Kar tanesi bakışların çığ gibi düşüyor fotoğraflara. Hala üşümektedir ellerin, bilirim. Aşkımızın kışında hangimiz bulabildik ki sıcaklığı? Olur olmadık mevsimlerde döküyorum yapraklarımı. Ürkek bir kuş varlığın, ne zaman sevmek için gelsem bulutlara emanet ederdin kendini. Pencere kenarına koyduğum ekmek kırıntıları kurudu. Sahi, ne kadar oldu? Kelebekler kadar kanaatkarım çentiklerle doldururken sayfaları. Durgun, ölü bir kalabalık ve arkadaki boşluklara ilerleyen mülteci kaçışlarımın savaş karşıtı yılgınlığı. Her zaman eksiktin bana ve sanırım bu yüzden yarım kaldı vedalar. Oysa, son cümlen "görüşürüz" olmuştu ve ben formaliteden bir söz için yol yorgunu ümitlerimi çıkmaz sokaklara uğurladım.

Hayali kahkahalar yarattım beklentisiz suratıma. Göz yaşlarımın aşındırdığı yanaklarıma yaranma çabası içinde, gömdüm; yaşayan neyim varsa. Herhangi bir tesiri olmadı. Zaten mesele benden ibaret değildi. Mesele büsbütün sen de değildin. Mesele, kırık uçlu bakışlarını hapsettiğin durakları , omzuna yorgunluğumu bıraktığım o sahili, hakkında tutuklama kararı çıkardığım bu şehri içinde ben varken bir sabah kana bulamaktı.

Tahayyüllere dayanan varlığın, daimi bir yok oluş. Tok sesli ürpertilerle artan , avutkan kimliğimi polyannaya borçluyum. Geçmişe esir düşen günlerime yas da tutmuyorum artık, vasıfsız bir keder içindeyim sadece. Hala yaşıyorsam hayatın her seçeneğe olabilirlik katmasından. Çünkü ihtimaller dahilinde, inceldiğimiz yerden tekrar tutunmak aynalara.



2.

sana ölmek

değil, sende yaşamak,

terimlere sığın sıla

güven bana yaşayacağız

dursa da atmayan nabız ya da

can verse de atmosferde kayan yıldız

açıklayamaz tıbbi çözümlemeler

sana bahşettiğim satırları

senin cümlelerine nükteler

nükleer denemeler,

anımsatan geceye

yorgun bir hafıza

ne kadar dayanırsa

vizyon tekrarlarına

o kadar yaşayacağız sıla

ıslak gözlerimden bak-

ma istanbula

bu şehrin

içinde toplu mezarlar

tekil ayrılıklar

izinin izime karıştığı dar sokaklar

mütemadiyen genişleyen göğüs kafesime

dar sokaklar



beni öp

dinsin

içimin dinmeyen

sana vahyedilen dini

hani ölmüştü tanrı

kimin o zaman bu cehennem

ben

yanıyorum sadece ben

kimin bu kinim

bana şimdi tövbeler

bana şimdi

bir vakti ikindinin

yüzüme bakmadığın fotoğraflar

sunuldu

sevgilim



3.

tutunduğum ayrıntılara can verdim. yarattığım ütopyalardaki uzun betimlemelerin sorumluluğu dokunulmamış tenine ait. uzun soluklu maceralardan, hayallerin eskiyip meyalleştiği mecralardan korkup sana sığındım. dönmeyen ve durmayan zamana inat geometrik hırsızlıklara yeltenip seni sığdırdığım kareleri bir infaz sekli olarak duvara astım. daha sonra çok kere sordum; anne bana neden, ben neden anne yaşarken tutunmak istediğim ölümlere burnum dahi kanamadı.  sonuncusuna varabilmek adına hızlı hızlı aldığım nefes. ben neden, bana neden varamadı. tanrım, varamadığım seylerin pişmanlığı varlığımın canını benim boğazımı sıkmakta.



4.

Bazen bazı fotoğraflar sizden daha canlı ve kanlıdır. Donuk bir küskünlüğe, döndürülemez bir pişmanlığa ev sahipliği yapar. Öğrenilmiş çaresizlik, zincirlerim yokken dahi girememem kapılardan.



Takılıp kaldığım aklımın drenajlarını zorlayan her şeyi sineme çekiyorum. Ciğerlerim zifir içinde yaşam mücadelesi verirken, ben çakmağımı arıyorum.

Yatalak bir bilgeyim, göz ucumda ve yatağımın yanıbaşında cümleler, ıstıraplar var biriktirdiğim. Eziyet ki yalın ayak koşamadım ardından o gün. Eziyet ki yüküm, eziyet dünüm. Kaskatı kesilen zamana bir tebessüm. Omuzlarımı silksem günahım boynuma şu suratsız gökyüzü sırtıma yapışır. Ağlayacaktım.



Fakat riyakar bulutlar.



5.

Kelimeler ağır ve keskin. Kınından çıkardığın her harf saplandığı ve saklandığı an'a yara. Her yanım sızı her yanım kan. Nefes almanın tezahürü revan. Delirme hakkını elinde bulunduran  kapımı çalan başucu pişmanlıklarım ve tabi göz ardı ettiğim özlemler. Bir pazar günü... Sana yarım kalmış cümlelerle gelmek istemezdim. Fakat yarım kalan her şeyi sana yakıştırdım. En sevdiğim filmi yarıda bıraktım; en sevdiğim kitabı, en sevdiğim şarkıyı, hepsini yarıda bıraktım. Bu yüzden kendime ansızın bir ölüm planladım. Arkamdan 'ömrünün baharında gitti' desinler istedim çünkü ben seninle yazı göremedim



6.

Anlıyorum seni, bunu gelişi güzel söylemiyorum inan, anlıyorum seni. Şüphe duyabilirsin "Kendini anlayamazken insan, başkasını nasıl anlayabilir?" diyebilirsin. Ben bunu sorduğumda bir salı günüydü, önemi yok tarihlerin sadece bir salı günüydü haftanın ikinci benim ilk günümdü.

Kapı eşiğinde biraz daha seyret yatık ve dağınık bebeği ile gözlerinin, biraz daha. Ama ben anlıyorum seni çünkü anlaşılır bir his verdin bana, mazisi insanlığa dayanan bende ise milat olan bir his. Karmaşık cümlelerime dudaklarında nokta koyuyorum. Ne kadar tanıyorsam seni o kadar bihaberim varlığımdan ve yokluğunun beni tanımsız kılacağı günün yer etmişliği titrek bırakıyor ellerimi. Oysa daha gün almamıştım bile, seninle uyanılan sabahlardan. Fakat illa sonuçsuz denklemlere boğacaksan ve illa şiirlere yabancı kılacaksan beni, kelimelerim teninden, boynum belinden ince.



7.

Daha önce görmüş gibiydim. Bedenimde az miktarda bulunan uyumak eylemine kesik atan, rüyalarımdaki Kürk Mantolu Madonna'yı canlandıran o idi sanırım. Size bir gece vakti kaldırımlarda rastlamayacağım kesin fakat müsait olursanız, gidemeyeceğim bir saatte gelin. Hatta mümkünse yanınızda biraz sonbahar biraz yıpranmış yalnızlık getirin. Pencere kenarında yıldızları sayıp karasından arındırırız gökyüzünü. Hiç olmadı hikayeler anlatırım, içinde modernize edilmiş Leyla ve Mecnunların hayal kırıklığı bulunan. Sonra bir an uyuyakalırsın. Ben sabaha gitmiş olurum veyahut hayal olurum. Aklı başında deliliklere ihtimal doğar mektuplaşmanın antikalaştığı hayatımızda.



8.

Kabuk bağlamayan gecelerimden akıyor siyah. Damla damla dökülüyorum yarama, yakıyorum kağıdımın beyazlığını. Külden heceler dolduruyor satır aralarındaki boşluğu ve bir koku geliyor geçmişten buram buram. Zaman makinesi icat oluyor götürüyor beni adının mıh gibi işlendiği zamanlara. Her zaman bu kadar güzel miydin sen? Saçlarını kıskanır mıydı hep gündüz? Gözlerin hep mısra mısra konuşur muydu sessizliğin içinde parıldarken. Kalıplaşmış sıfatların betimlediği aşkların arasından sıyrılıp hiç yazılmamış sen cümlelerinin tınısında seviyorum seni. Bizim satır sonumuz hiç gelmesin. Kağıttan ömrümüzün bittiği yerde mezar taşları olsun cümlelerimizin devamı.



9.

Göğüs kafesimde yaşamanın sancısı. Buğulu nefesim aynalarında hayali kahramanlarla meşgul. Yokluğunun, yoksunluğunun tatminkar sabitliğinde bir akşam vakti . Diri diri toprağa değil diri diri hayata gömülmek. Altıncı hissin aldatıcı ümidi, seni bana getirmeyen her dua ve mekan kavramının tanımı yanıbaşın. Boğazıma takılan ayrılık vakitlerini yutkundum, evet Müzeyyen derin bir tutkuydun fakat sana çeyrek kala tedavülden kalktı gecenin dokuzu. Sonra biz büyüdük, içimiz çocukluktan, ellerimiz kan.



10.

Bir gece dünyanın tüm kitaplarını okudum. Kayda değer anıları kayda almadım, biraz unutarak bir süre umarak.



Nefsi müdafaa gereği seni öldürmeliydim. İncinen bir bileğin ne kadar hakkı varsa yeryüzüne nefret beslemeye o kadar seviyordum seni. Düzeltmeye çalışıyordum, sadece varoluşun ile herhangi bir eylemsizlik içinde yarattığın tüm bu kaosu, kanımın çekildiği yana kafamı koyup uyumaya çalışırken hissetmemeye çalışıyordum. Olduramadıklarımı fazla sulamaktan soldururken, suyun çekildiği yana kafamı koyup kendimi boğuyordum. Yangından mal kaçırır gibi bir ateşe yürümenin tüm gerekliliğini yerine getiren gülüşün hakkında söyleyeceklerim yalnız kaldığımda aleyhime kullanılabilirdi. Sustum, aslında tam da bu yüzden sustum.



11.

milattan ve

miadından

sonra varlığının

isa çarmıha gerildi,

avcumda on iki havari

avcumda çiğ çivi

bir yanım nekrofili

bir yanın hala diri

öldüresiye mezarlar kazıp

öldüresiye gömdüm seni

cahiliye devri



sonraları bu orta çağ

güzele dair ne varsa

omuzlarımda engizisyon

omuzlarımda yeşeren

ölü seleksiyon



yanan roma

ve ben

üstüne üstelik mecusi,

yani diyorum ki

hârı kendimden olan bir ateşi

yaktın

ilahi



sanat

ne aslına

ne de halka

yalnızca

senin için, demişti

yüzündeki kutsal nil

sonraları 21. yüzyıl

ayrılıklar

barajlar

ve yanaklarına yapışan

kozmetik sancılar



devrimler acı ile

devinimler acının eşiklerinde

gerçekleşir, derdin

avcunda ihtilal

avcunda intizar

gelsem devrim

gitsem, öldüresiye öleceğim bir vaktiydi

ikindinin



12.

Tezatlığıma uygun adım yürüyorum Hera. Bilmiyorsun çünkü hic anlatmadım yorgunluğumu sana aslında. İnsanlar yaralar insanlar can yakar ama bırak istediklerini yapsınlar. Sen gel, otur yanıma. Çay sevmem, seninle demlensin yeter şu bayat hayat. Denizim seyirlik Hera, ben dalga olsam vursam kıyına, sen sakın tenini. Meydan muhaberesi gözlerin. Kahretsin, yine yenildim. Savaş ganimeti ellerin, Hera. Senin kirpiklerin ıslansa benim şehrim ağva. Yaramı deş beni öldür Hera. Darağacı olsun saçların değsin boynuma. Beni öldür Hera. Gömsünler cesedimi, ayak ucuna. Gidiceksen de adım başın olayım. Ama gitme Hera. Gitmezsen baktığın gök mavi, dokunduğun ciçeğin rengi, içimin çocuksu deliliği, kalır. Sen de kal Hera.

Kök salamadığım ne varsa

Sende biriksin

Duaya ve toprağa

Amin, usulca.



Tezatlığına uygun adım yürüyorsun Hera. Mağrur bakışlarını teslim etme rüzgara, direnelim. Şu, küçük de olsa içini sarmayı bekleyen ellerim. Direnelim, çünkü varlığının olduğu bir omuzla ancak taşınır bu onulmaz gecelerim. Eylül olup sırtlayayım sonbaharı ve bir Ekim vakti ardımca gülsün seni alıp gidemeyişimin kahrı.



Tezatlığımıza uygun adım yürümeliydik Hera.

Bir şiir kitabı misali açılan göz kapaklarını kaldırıp mısralar bırakmalıydın bana ve içimizdeki delilikleri konuk etmeliydik kahkahalara. Kadıköy'ün havasını soluyup beraber yaftalar vurmalıydık İstanbul'a.  Zaman geçiyor Hera. Ramak kalmıştı, sevda kelimesinin literatürümdeki anlamı olmana ama sanırım bu sefer sözünü dinleyip seni yalnız bırakacağim arnavut kaldırımlarda. Bunun bende tezahür ettiği duyguları ne yazmaya mecalim var ne anlatmaya. Boyun eğip uyumak isterken kollarında, boyun eğip sözünü dinliyorum Hera. Vur beni ve iz bırak yarama.
     
 
what is notes.io
 

Notes.io is a web-based application for taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000 notes created and continuing...

With notes.io;

  • * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
  • * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
  • * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
  • * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
  • * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.

Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.

Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!

Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )

Free: Notes.io works for 12 years and has been free since the day it was started.


You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;


Email: [email protected]

Twitter: http://twitter.com/notesio

Instagram: http://instagram.com/notes.io

Facebook: http://facebook.com/notesio



Regards;
Notes.io Team

     
 
Shortened Note Link
 
 
Looding Image
 
     
 
Long File
 
 

For written notes was greater than 18KB Unable to shorten.

To be smaller than 18KB, please organize your notes, or sign in.