Notes

İnsanoğlu yıllardan beri çeşitli olayları düşünmüş, açıklamaya çalışmıştır. Sorular sormuş sorularına cevaplar aramıştır. Bu soruların başında muhtemelen şu vardır: ‘Evren de yalnız mıyız?’

Aynı soruyu bir fizik profesörü olan Enrico Fermi amcamız da merak etmiş olacak ki o dönemde bu sorunun tekrar gündeme gelmesini sağlayacak bir söz söyledi: ‘Where is everbody?’

Şimdi bir düşünelim hakikaten “where is everbody?” Bilinen evren 11.5 milyar yıldır galaksimiz 7 milyar yıldır güneşimiz 5.5 milyar yıldır dünyamız ise 4.5 milyar yıldır var. Canlılık 500 milyon önce akıllı insan varlığı ise 250.000 yıldır mevcut yani evren dünyamıza kıyasla 7 milyar yaş daha büyük bu zaman zarfında tekrar başka bir canlılık oluşturmak isteseydik bu hayli hayli mümkündü.

Aynı dönemde bu soru üzerinde düşünen bir kişi daha vardı: Frank Drake. Astronom olan Frank Drake geliştirdiği Drake Denklemi ile tanınır. Drake denklemi evrenin varoluşundan itibaren oluşan -oluşması gereken- medeniyet sayısını belirler. Peki frank amcamız bu denklemi nasıl yazdı, neye göre yazdı? Bulunduğumuz galakside yani Samanyolu galaksisinde yaklaşık 450 milyon yıldız bulunmakta bunların 30 milyonu güneşimizle benzer özellikte bunların 1/5 de dünya yaşamı için uygun uzaklıkta gezegen bulunduyor. Sadece bunlarda yaşam olduğunu düşünürsek galaksimizde 1 milyon medeniyet bulunurdu. (sadece samanyolu galaksisinde) Peki o zaman where is everbody?

Bu soruya cevap vermek için çeşitli teoriler ortaya atıldı. Bunlardan en rağbet göreni Fermi Paradoxu idi. (Evet Bunu da Fermi amca ortaya atıyor) Fermi paradoxu bu durumu evrenin genişlemesi ile izah ediyor. Evrenin genişlemesiyle beraber diğer yaşam formlarına sürekli olarak yollanan sinyaller (Arecibo sinyali) ya da diğer medeniyetlere ait aygıtlar bizden uzaklaşıyor ama hedef gezegenle mesafesini sabit tutuyor. Aynı şekilde diğer galaksilerdeki yaşama da ulaşamıyoruz. (Galaksiler arası mesafe de sabit kalıyor) Peki ya samanyolu galaksisinde bir medeniyet bulsaydık ne olurdu?
Burda ise kardashev skalası devreye giriyor. Kardashev skalasına göre 3 tip uygarlık vardır.

Tip 1 Gezegenindeki enerjinin tamamını kontrol eden uygarlık

Tip 2 Güneşinin enerjisini kontrol altına alabilen uygarlıktır. Bilim kurgu gibi gözükse de teoride yapılması mümkündür. Dyson Küresi projesi adı altında çalışmalar yürütülmektedir

Tip 3 Galaksisindeki tüm enerjiyi kontrol edebilen uygarlıktır. Eğer merak ediyorsanız bir tip 0 bir uygarlığız ve gezegenimizdeki toplam enerjinin sadece 0.73ünü kontrol edebiliyoruz
Eğer bir grup insanı yüz bin yıl taşıyabilecek bir gemi yapmayı başarsaydık yaklaşık 1 milyon yıl sonra tüm galaksiyi koloni haline getirmiş olurduk galaksimizin içerisinde bu kadar gezegen olduğunu düşünürsek ve bizden daha fazla zamana sahip olmuşlarsa NEREDE BUNLAR?

Belki de yaşamın oluşması düşündüğünüzden çok daha komplike bir olay belki de geçmişte evren bu kadar sakin değil her yana meteorlar saçan çılgın bir yerdi. Belki de uygarlıklar belirli bir gelişmişlik seviyesinde kendi ölümlerini hazırlıyorlar (Şuanda da öyle değil mi? ülkeler tüm maddi kaynaklarını bombalar füzeler tanklar silahlar yapmak için harcıyor) ya da 3 . tipten daha da üst bir uygarlık bu evreni başkalarıyla paylaşmamak için diğer uygarlıklar belli bir gelişmişlik seviyesine ulaşınca onları ortadan kaldırıyor.

Belki de yalnızız?
Belki de bu 90 milyar ışık yılı genişliğindeki tek canlı varlıklar biziz. Belki de önümüzde bizi bekleyen muazzam bir evren var. Ya da yok, diğer açıdan bu gezegendeki tüm yaşamın sona erdiğini düşünürsek bu muazzam evren tek başına kalacak belki 11 milyar yıl daha yeni bir medeniyetin gelişmesini bekleyecek.
3. Tip bir medeniyet olmaktan o kadar uzağız ki birbirimizi dinlemiyor durmadan savaşıp kendi türümüzdeki insanları katlediyoruz (uzaylıları katletmemiz gerektiğini söylemiyorum. Hemen yanlış tarafa çekiyorsunuz) Evreni kolonileştiren ilk uygarlık olmak için belki de yapmamız gereken Dünyayı korumak adaletsizliği ırkçılığını kötülüğü engelleyip bilimi insanlara sevdirmek anlatmak. Sonuçta önümüzde bizi bekleyen uzun bir yol var.