NotesWhat is notes.io?

Notes brand slogan

Notes - notes.io

İçi ve Dışı Bölüm 19 (Ansızın yola çıkmak - Rasim Özdenören)
Buraya nasıl geldiğini bilmiyordu. Kendi kendine “demek nasipte bu da varmış” diye geçiriyordu. Başka zaman olsa, bilmediği bir yerde her nasılsa mola verildiğinde, bir yolunu bulup birine: “Hemşerim, burası nere oluyor?” diye sorardı. Bu sorunun, muhatabı karşısında taşıdığı saçmalığı bile bile, sormaktan kendini alamazdı. Saçmalık şurdaydı ve bunu her zaman muhatabın bakışlarından çıkartmakta zorlanmamıştı, bakışlarıyla ona derlerdi ki: “Hemşerim madem bilmediğin bir yerdesin, bilmediğin yerde senin ne işin var?” Öyle ya, benim ne işim var burda? Ama öyle değildi işte; o, buradan geçip gidecek bir yolcuydu; böylece, yalnızca nerden geçmekte olduğunu bilmek istiyordu, o kadar. Ama şimdi? Şimdi nerde olduğunu merak etmiyordu. Çünkü nereye gideceğini bilmiyordu. Yola çıktığında, önünü kesen otobüs kâhyasının: “Yolculuk nereye?” sorusuna, “Nereye götürüyorsunuz?” diye sormuş ve asla aklından geçirmediği bu kente doğru yola çıkmıştı. Sonra da ilk mola yerinde o otobüsü bırakmış, orada rasgele duran bir otobüsün muavinine: “Boş yeriniz var mı?” sorusuna “evet” cevabını alınca bu otobüse binmişti. Şimdiyse kaçıncı kez otobüs aktarması yaptığını da, nereye doğru yol aldığını da bilmiyordu. Günlerdir yolu henüz son durak bir kente uğramamış, ordan oraya savrulup durmuştu. Mola yerlerindeki anonslara aldırmıyordu. Belki de, defalarca ünlenen, filanca yere gitmekte olan filanca otobüsün kalkış saatinin geldiği uyarısı kendisi içindi. Ama umurunda değildi. Artık, kendini yola çıkmaya hazır duyumsadığı anda: “Boş yeriniz var mı?” sorusuna birinden olumsuz yanıt alsa, ötekinden kesinlikle “evet” denmesini bekleyebiliyordu. Acelesi yoktu. Çünkü varacağı menzilde ne yapacağını bilmiyordu. Şimdiyse hiç olmazsa: “düşünüyorum” diye kendini avutabiliyordu.

Böylesine birdenbire başlayacağını bilememişti. Kendine bir yol arıyordu. Aradığı yolu bulduğunu sanıyordu. Şimdi kaldığı evde, daha en az altı veya sekiz ay oturabilirdi, buna hakkı vardı, sözleşmeleri bunu sonuçluyordu. Ama ev sahibesi ona bir kez evden çıkmasının iyi olacağını, çünkü taşrada yaşayan kızlarının buraya geleceğini ve bu evde oturacağını dokundurunca üstelememişti. Sırtında yumurta küfesi yoktu. Bir çantaya tıkıştırdığı birkaç parça çamaşır, bir pantolon, bir mont ve birkaç parça kitaptan oluşan kitaplığı.. dünyalık olarak servetinin tümü buydu. Öylece yola çıkmıştı. Dairenin anahtarını teslim etmek üzere aynı apartmanın bir üst katında oturan ev sahibesine çıktığında, kadın, onun bunca erken ayrılabileceğine inanamamış, bakışları minnet ve şükranla nerdeyse yaşarmıştı. Nerdeyse ondan özür diliyor ve bir acı kahvesini içmesi için onu içtenlikle davet ediyordu. Kadıncığın hatırı kalmasın diye davete icabet etti. Onu, salona değil de, mutfağa almıştı, böylece ona yakınlık göstermiş oluyordu. Bir yandan kahvesini hazırlarken, bir yandan da kızından ve çoktan ölmüş olan kocasından söz açıyordu. Kiraya vermekte olduğu yer, ona rahmetliden kalmıştı. Kiracısı delikanlıdan memnundu. Aslında onun gibisini bir daha bulamayacaktı ve eğer evden çıkartılmakla güç durumda kalacaksa, bir süre kendi dairesini onunla paylaşabilirdi. Aklına geldi ama sormadı: “Daireni benimle paylaşacağına kızınla paylaşsan daha iyi olmaz mıydı?” Son zamanlarda böyle şeyleri yüzlemiyordu. Çünkü her şeyin mümkün olduğunu düşünmeye kendini alıştırmaya çalışıyordu. Her şey mümkündü: kızının kocası olabilir, bu kızın sekiz çocuğu bulunabilir ve her şey..

O sıralarda ben kendim miyim, değil miyim, sorusunu tartışıyordu kafasında. Diyordu ki, ben kendimsem, benim benden ayrılmam, benim benden kaçmam mümkün olmamalı: ama ben kendim değilsem, ben kendimden kaçıp kurtulabilirim. Evden çıkartılma olayı bunu deneme fırsatını verecekti ona. İnsan kendisinin tanrısı olabilir miydi? Böyle bir fikir mümkün müydü? Böyle bir şey mümkünse, büyüklerden birinin değindiği gibi O’nun özdeşi olmak ve ona ayna olmak da mümkün olurdu. Ama bu mümkün müydü? O, hem kendi kendisi olup hem de kendine ayna olabilir miydi? Eğer kendinden kaçabilirse, bunu mümkün kılabilirse, kendine ayna olmayı da başarabilirdi. Öyleyse yola koyulmalıydı.

Ama ev sahibesi bırakmak istemedi onu. Ona öyle geldi ki, bahaneler uyduruyordu. Musluğunun contası çürümüştü, vakti varsa bir bakabilir miydi? Aa, elbette, vakti vardı, çürümüş contayı değiştirdi. Kapının mandalı gevşemişti, sıkıştırabilir miydi? Sözü mü olur, elbette.. böyle böyle oyalanmıştı. Sonunda evden çıkarken, eğer kalacak bir yer bulamazsa gene uğrayabileceğine ilişkin ondan söz aldıktan sonra vedalaştılar. Sokağa çıkıp karşı kaldırıma geçince dönüp pencereye baktı, kadın ordaydı, kendisine el sallıyordu. O da ona el salladı. Ve kadın, pencereden sesini yetiştirme mesafesinde ona: “Dediğimi unutma!” diye bağırdı.

Daha sonra bu olayı aktardığı dostlarından her biri “Ah, aptal! Ah, sersem!” diye serzenişte bulunmuştu ona. Ama o, neyin içinde ve neyin dışında bulunduğunu anlamakla meşguldü ve bunu bir türlü anlayamıyordu.

İşte, o mola yerinde öylesine dolaşıyordu.

Gidip benzin pompalarına bakıyordu.

Hediyelik eşya satan dükkânları yokluyordu.

Galiba kendini buraya getiren otobüs çekip gitmişti.

Yanında, tayyörünü omzuna atmış bir kadın siluetinin belirdiğini duyumsadı.

“Afedersiniz, neredeyiz?”

Bir gün bu sorunun kendisine de yöneltilebileceği aklına bile gelmemişti. Tuhafça gülümsedi.

“Bilmiyorum.” Dedi.

Ama öylesine inandırıcıydı ki sesinin tonu, onun nerede bulunduğunu bilmediğine bunu işiten yabancı biri bile yemin edebilirdi.

“Hay, Allah” dedi kadın “ben de yalnız kendimi aptal sanırdım.”

Bunu söyler söylemez de pot kırdığını anladı ve dudağının kenarında tutuklanmış bir bıçak çiziğiyle:

“Afedersiniz” diyebildi. Bu da aslında pot üstüne pottu: seni aptal yerine koyduğumu ayrımsadım demek istiyordu.

Ama kadın, onun başka bir şey söylemesine fırsat vermeden ve kendisini kesin biçimde düzeltip onarmak için:

“Alış veriş mi yapacaktınız burda?” dedi ve sürdürdü: “Böyle yerlerde” dedi “ne bileyim, ben hep aldatılıyormuşum duygusuna kapılırım.”

“Hayır, zaten benim de alış verişe niyetim yoktu. Öylesine bakınıyordum.”

Birlikte yürümeye başladılar. Kafeteryaya girdiler. İçersi temizdi, tenhaydı, her yana garip bir duruluk yerleşmişti. Garson kıza kahvelerini söylediler. Kadın, kahvelerini içerlerken kısaca serüvenini anlattı. Birkaç yüz metre uzakta, otomobillerinin tekeri patlamıştı. Kocası onu onarmaya durmuş, kendisi de, ondan ayrılıp buraya gelmişti. Sıra kendi serüvenine gelince, o, anlatacak bir şey bulamamıştı:

“Benim ne yaptığımı doğrusu bilmiyorum. Şimdi kendimin içinde mi bulunuyorum, yoksa dışında mıyım, diye düşünüyorum” dedi.

Kadın, bir deliye çattığını hemen ayrımsadı ama çatmıştı bir kez:

“Nasıl yani?” diye sordu. Bu sorusuyla da başına sardığı derdi içinden çıkılmaz hale getirdiğini biliyordu. O ise, sanki bunları anlatacak birini bekliyormuş ve son beklediği insan da bu kadınmış gibi davranarak:

“İnsan kendi kendinin aynası olabilir mi, diye düşünüyorum. Eğer bu mümkünse, insan kendi kendinin dışına çıkma imkânına sahip demektir. Ben şimdi bunu deniyorum. Kendi kendimden kaçıp kaçamayacağımı denemek istiyorum. Bunun için geziyorum.”

“Gezerek mi anlaşılacak bu?”

“Böyle söylediğine göre, senin başka bir bildiğin olmalı.” Dedi.

“Yoo, hayır” diye itiraz etti kadın “bir bildiğim yok, yalnızca sormuş bulundum.”

“Benim bilebildiğim tek şey aramaktır, nerede arayacağımı bilmiyorum, ama aramadan durmanın saçma olacağını düşünüyorum, sonunda bir avuntuyla oyalanmış bile olsam..”

Her şey yoksa bir düşten mi ibaretti?

Kiminle gevezelik etmişti? Allah’ım nerdeydi o şimdi?

Hiç bir yerde bulunmadığını söylemek mümkün müydü?

O kadın nereye gitmişti?

Yoksa öyle biri de mi yoktu?

Çıldırıyor muydu?

Ama hayır, genç bir adamın: “Sevgilim” diye kibarca masalarına yaklaştığını ve: “Her şey tamam, yola çıkabiliriz” dediğini nasıl unutabilirdi? Kadın, kocasına onu “filozof” diye tanıtmıştı. El sıkışmışlar, birbirlerine iyi yolculuklar dilemişlerdi.

Ama o şimdi nerde bulunuyordu?

Burası, bu, penceresinden, dışarsının kıraç tepelerini seyrettiği mola yeri, o kadınla sohbete durduğu yer miydi, yoksa başka bir yer miydi? İşin içinden çıkamadı. Sonunda: “Canı cehenneme” dedi. Yeni bir otobüs yakalamak için kapıya yöneldi. Her yanda tanıdık insanlar vardı. Ona göre herkes kendi içindeydi: kendinin neresinde olduğu belli olmayan bir kendisiydi. Acaba o, kendinin içinde mi duruyordu, yoksa dışında mı?

En iyisi, soruyu baştan alıp düşünmeliydi, en iyisi de yeniden yola koyulmaktı. Yolcularını şimdi boşaltmakta olan otobüse doğru yöneldi.

Ağaçlar arkalara doğru birer birer kaçıyordu Ortalık gölgeleniyordu.

Bir yerlerden çığlık çığlığa şarkı sesleri duyuluyordu.

Yeni mola yerinde onun (yani kendi beninin) kendisini karşılayacağını umuyordu. O umutla, boş yeri olup olmadığını soruyordu otobüs muavinine.
     
 
what is notes.io
 

Notes.io is a web-based application for taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000 notes created and continuing...

With notes.io;

  • * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
  • * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
  • * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
  • * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
  • * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.

Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.

Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!

Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )

Free: Notes.io works for 12 years and has been free since the day it was started.


You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;


Email: [email protected]

Twitter: http://twitter.com/notesio

Instagram: http://instagram.com/notes.io

Facebook: http://facebook.com/notesio



Regards;
Notes.io Team

     
 
Shortened Note Link
 
 
Looding Image
 
     
 
Long File
 
 

For written notes was greater than 18KB Unable to shorten.

To be smaller than 18KB, please organize your notes, or sign in.