Notes
Notes - notes.io |
Temyiz Nedenleri:
l-Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın
Yasası'nın l. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce
yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan
güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini
gerçekleştirrmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı
toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile
olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece
kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı
zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun
içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak
aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin
değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir
olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği
durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık
oluşturımayabilir.Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği
durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması
düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun
sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar
karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir.
Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu
işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı
bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi
verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar
içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan
gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu
tutulmamalıdır.Yayımlanmasında kamu yararı bulunan gerçek ve güncel bir haberin
ya da eleştirinin özle biçim arasında denge kurularak yayımlanması durumunda
hukuka aykırılık ortadan kalkar ve artık basın sorumlu tutulamaz. Bu yasal
düzenlemeler ışığında haberin gerçekliği ve güncelliği,
kullanılan ifadelerde sınırında aşılmadığı, dengenin gözetildiği açıkça
anlaşıldığından yerel mahkemenin manevi tazminat talebi yönünden verdiği kısmen
kabul kararı usul ve yasaya aykırıdır.
2-Bulunulan makam gereği kamuoyu önünde bulunulan kişiler sert eleştirilere
katlanmak zorundadır. Dava konusu haberin güncel ve görünür gerçeğe uygun
olduğu, toplumun bilgi edinme, basının haber verme hakkı kapsamında kaldığı,
habere yönelik toplumsal ilginin bulunduğu, adli bir olayın gazetecilik tekniği gereği okuyucunun
ilgisini çekecek nitelikte verilen başlık ile aktarıldığı, haber içeriğinin
doğru olduğu,basın özgürlüğüne getirilmesi gereken bir sınırlamanın gerekli olmadığı, davacının
kişilik haklarına bir saldırı bulunmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Bu yönüylede verilen karar
usul ve yasaya aykırıdır.
3-Kişilik hakları gereğince hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi
tazminat ödetilmesini isteyebilir. Yargıç, manevi tazminatın tutarını belirlerken,
saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını,
bulundukları makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır.
Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların
bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel
olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda
yargıcın, hukuk ve adalete uygun karar vereceği Medeni Yasa'nın
4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi
huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi olan
özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın
karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına
göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen
doyum duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Bu
değerlendirmeler ışığında yerel mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarı
fazladır. Verilen karar bu yönüylede usul ve yasaya uygun değildir.
4-Verilen karar Anayasanın 26. maddesinde Düzenlenen ifade özgürlüğüne ve
Anayasanın 28. maddesinde yer alan "basın özgürdür, sansür edilemez" düzenlemesine
de aykırıdır.
5-Anayasamızın 25. maddesi uyarınca “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine
sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini
açıklamaya zorlanamaz; düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz."
Anayasamızın 90. maddesine göre usulüne uygun şekilde yürürlüğe konulmuş
Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bu kapsamda Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi de kanun hükmünde sayılmaktadır. AİHS nin 10. maddesinde “Herkes
görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile
kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya
fikir alma ve verme özgürlüğünü de içerir..." hükmü bulunmaktadır.AİHM'si 22
Nisan 2013 tarihli 48876/08 başvuru nolu kararında “ lfade özgürlüğünün,
demokratik bir toplumun vazgeçilmez esasını ve bu toplumun gelişiminin ve her
bireyin kendini gerçekleştirrnesinin temel koşulunu oluşturduğunu, 10. maddenin 2.
fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla ifade özgürlüğünün sadece kabul edilen,
zararsız ya da farklı olan « bilgi » ya da « düşünceler» için değil ama ayrıca hoşa
gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu, bunların,
«demokratik toplumun» onlarsız olamayacağı çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık
İîkirliliğin gereği olduğunu, 10. maddede açıklandığı gibi bu özgürlüğe yapılan
sınırlamaların her halde dar yorumlanması gerektiğini ve herhangi bir sınırlama gereksiniminin ikna edici bir biçimde ortaya koyulması gerektiğini,...” ifade
etmektedir. Mahkeme aynı ifadeleri 69698/01 başvuru nolu ve 16354/06 başvuru
nolu kararlarında da tekrar etmiştir.Bu değerlendirmeler ışığından yerel mahkeme
kararının AİHS 10. Md. Belirtilen ifade özgürlüğüne ayrıkılık teşkil
etmektedir.AİHM tarafından verilen aşağıdaki kararlar bu dayanağımızı destekler
niteliktedir.
(Alıntıdır)
-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi; "Liegens v. AVUSTURYA"
(Başvuru No: 9815/82) davasında;
Eski başbakan ile seçimlerden birinci çıkan siyasi parti başkanı arasında bir
takım olayların yaşandığı, basına yansıyan bir kısım açıklamaların bulunduğu ayrıca
2. Dünya Savaşı sırasında Rusya'daki Alman hattının ötesine geçerek sivilleri
katlettiği iddia olunan ilk SS Tugayında görev yapmakla suçlanan liberal parti
başkanı ile koalisyon kurulması tartışmalarının yaşandığı bir sırada, Gazeteci olan
Liegens, Profil adlı Viyana Dergisinde yayımlanan iki ayrı yazısında; o tarihte
federal hükümetin Başbakanına yönelik olarak 'En Adi Fırsatçılık', 'ahlakdışılık' ve 'şerefsizlik'
biçiminde ifadeler kullanmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi; “...Sözleşme'nin 10. maddesinin (l).
fıkrasında güvence altına alınan ifade özgürlüğünün, demokratik toplumun ana
temellerinden birini ve yine bu toplumun gelişmesi ve her bireyin kendini
geliştirmesi için esaslı şartlarından birini oluşturduğunu hatırlatarak ifade
özgürlüğünün, Sözleşme°nin 10. maddesinin (2). fıkrasının sınırları içinde, sadece
lehte olan veya muhalif sayılmayan veya ilgilenmeye değmez görülen "haber" veya
"fikirler" için değil, ama aynı zamanda muhalif olan, çarpıcı gelen veya rahatsız
eden haberler veya fikirler için de uygulandığını. Bunun, çoğulculuğun, hoşgörünün
ve açık fıkirliliğin gerekleri olduğu, bunlar olmaksızın "demokratik toplum"
olamayacağını...,
Bir siyasetçiye yönelik eleştirilerin kabul edilebilir sınırları, özel bir şahsa
yönelik eleştiri sınırına göre daha geniştir. Bir siyasetçi, özel şahıstan farklı olarak,
her sözünü ve eylemini bilerek ve kaçınılmaz bir biçimde, gazetecilerin ve halkın
yakın denetimine açar; bu nedenle daha geniş bir hoşgörü göstermek zorundadır. Hiç
kuşku yok ki, Sözleşme'nin 10. maddesinin (2). fıkrası, başkalarının, yani bütün
bireylerin itibarının korunmasına imkan verir; bu koruma, siyasetçileri şahsi sıfatları
dışında hareket ettikleri zaman da içine alır. Ancak bu gibi durumlarda söz konusu
korumanın gerekleri, siyasi meseleleri açık biçimde tartışmanın yararıyla bağlantılı
olarak tartılmalıdır.” gerekçesiyle kullanılan sözlerin ifade özgürlüğü kapsamında
kaldığına karar vermiştir.
-Tuşalp-Türkiye davasında ise AİHM;
"44.Mevcut davada başvuran gazeteci köşe yazarıdır ve onun tarafından
yazılan kuşku uyandırıcı makaleler günlük bir gazetede yayımlanmaktadır. Bu
makalelerde başvuranın güncel olaylar ile ilgili fikir ve yorumları bulunmaktadır;
makaleler üst düzey politikacılar ve önemli kişilerin iddia edilen yasadışı eylemleri
ve yolsuzlukları ve Başbakan'ın bazı olaylara karşı göstermiş olduğu agresif tutumlar ile ilgilidir. Şüphesiz bunlar halkın bilgilendirilme hakkının bulunduğu
demokratik toplumlarda önemli konulardır ve siyasi tartışma kapsamında
görülmektedir. Mahkeme bu bağlamda basının demokratik toplumlarda önemli bir
işlevi olduğunu yinelemektedir. Her ne kadar özellikle kişilerin itibarı ve hakları
konusunda belli sınırları aşmaması gerekliyse de, basının görevi halkı ilgilendiren
tüm konularda sorumlulukları ve görevleri ile uyumlu olarak bilgi ve fikirleri
yaymaktır. Gazeteci özgürlüğü, abartı veya hatta provokasyon derecesine olası bir
başvuruyu da içerir (bkz Dalban-Romanya [GC], no. 281 l4/95,ê 49, AİHS 1999- VI
).
-45.Mahkeme iki tazminat işlemindeki davacının üst düzey bir politikacı
olduğunu gözlemlemektedir. Esasında, geçmiste ve hala Türkiye Cumhuriyeti
Başbakanıdır. Bu hususta kabul edilebilir eleştirinin sınırları bir politikacı için
normal bir bireyden dahÃgeniştiğBu bağlamda bir politikacı daha fazla hoşgörü
@ . Fedchenko-Rusya, no. 33333/04, ş 33, ıı Subat 2010). Ancak.
bir politikacının itibarı, tartışmalı olsa bile, Sözleşme tarafından sağlanan korumadan
yararlanmalıdır (bkz, Lindon & Otczankovsky - Laumes ve July, yukarıda
bahsedilmistir).
-46.Başvuranın “İstikrar” başlıklı ilk makalesinde, yerel mahkemeler, Sayın
Recep Tayip Erdoğan°ın itibarının korunması yönündeki kişisel çıkarlarının,
başvuranın ifade özgürlüğü hakkından daha ağır bastığını kabul etmiştir. Mahkeme
bu hususta makalede yer alan ifadelerin kabul edilebilir eleştirinin sınırları aştığını
ve davacının kişisel haklarına haksız saldırı niteliği taşıdığını ifade etmiştir.
Başvuranın “Geçmiş olsun" başlıklı diğer makalesi ile ilgili olarak, yerel
mahkemeler bu makalede yer alan ifadelerin yine kabul edilebilir eleştirinin
sınırlarını aştığını tespit etmiştir. Bu hususta, ilk derece mahkemesi makalenin,
bütünüyle ele alındığında, Recep Tayyip Erdoğanîn akıl hastası olduğunu öne
sürdüğünü belirtmiştir. Bu tip ifadelerin Başbakanı toplum nezdinde ve siyasi
arenada küçük düşürdüğü ve bir Başbakan hakkında bu ifadelerin dile getirilmesinin
hoş olmadığı kararına varınıstır.
47.Mahkeme söz konusu makaleleri ve yerel mahkemelerin kararlarındaki
gerekçeleri, başvuranın ifade özgürlüğüne müdahaleyi doğrulamak amacıyla
incelemiştir. Mahkeme başvuranın profesyonel bir gazeteci olarak, günlük olaylar ile
ilgili görüşlerini ve bir politikacı olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili
eleştirilerini dile getirme hakkını göz önüne almıştır. Bu doğrultuda, Mahkeme, ilk
derece mahkemelerinin de mevcut davada bildirdiği gibi, söz konusu iki makalede
kullanılan dilin ve ilk derece mahkemeleri kararlarında vurgulanan bazı ifadelerin
kışkırtıcı ve kaba olduğunu ve bazı ifadelerin saldırgan olarak nitelendirilebileceğini
ifade etmiştir, ancak bu ifadeler, başvuran tarafından yerel yargılamaların
amaçlarının gösterilmesi için derlenen bazı alıntıların da belirttiği gibi, toplum
tarafından zaten bilinen belli gerçekliklere, olaylara dayanan değer yargılarıdır.
Bundan dolayı yeterli fıili temele sahiptirler. Makalelerde yer alan olayın izahı ile
ilgili olmasından ötürü, Mahkeme yerel mahkemelerin değer yargıları ile olayın izahı arasında bir ayrım yapmadığını ve Sözleşmenin 10 ğ 2 maddesi uyarınca
başvuranın veya yayınevinin “görev ve sorumluluklarının" incelenmediğini ifade
etmektedir. Bu doğrultuda, Mahkemeye göre, yerel mahkemelerin kararları bu
makalelerin iyi niyet kapsamında yayımlanıp yayımlanmadığı hususunda bir
değerlendirme yapmakta başarısız olmuştur.
48.İfadelerin şekline gelince, Mahkeme yazarın sert eleştirilerini hicivsel bir
dil kullanarak ve kendi politik görüşleriyle ve algılarıyla süsleyerek iletmeyi tercih
ettiğini gözlemlemiştir. Bu bağlamda, Mahkeme 10. maddenin sadece zararsız ve
ilgilenmeye değmez olarak görülen “bilgi” veya “fikirler”e değil aynı zamanda,
rahatsız eden, şaşırtan veya gücendirenlere de uygulanabileceğini ifade etmektedir;
bu ifadeler var olmadan “demokratik bir toplum" söz konusu olamaz ve bunlar
çoğulculuk, hoşgörü ve geniş tikirliliğin talepleridir. (bkz, Oberschlick & Avusturya
(n0.l) yukarıda alıntılanan, ğ 57) Mahkeme, örneğin gücendirici ifadenin tek
niyetinin hakaret etmek olması gibi durumlarda, ifade kontrolsüz aşağılama ile
sınırlıysa, ifade özgürlüğü kapsamından çıkacağını eklemek istemektedir (bkz,
Skalka- Polonya, no. 43425/98, ğ 34, 27 Mayıs 2003); fakat kaba ifadeler biçimsel
amaçlarla da kullanılabileceği için tek başına gücendirici bir ifade olarak
değerlendirilemez. Mahkemeye göre biçim bir ifade şekli olarak iletişimin bir
parçasıdır ve ifadenin içeriği ile birlikte koruma altındadır. Ancak, mevcut davada
yerel mahkemeler davayı incelerken bağlamdaki kuşku uyandırıcı ifadeleri ve
kullanıldıkları biçimi incelemeyi göz ardı etmiştir.
49. Sonuç olarak, Mahkeme söz konusu makalelerdeki çeşitli sert ifadelerin,
özellikle yerel mahkemeler tarafından vurgulananların, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'a karşı saldırı niteliği taşımadığı kanısındadır. Bunlara ilaveten, Mahkeme
dava dosyasında makalelerin Sayın Recep Tayyip Erdoğanîn siyasi kariyeri,
mesleği veya özel yaşamına etkide bulunduğunu iddia edecek hiçbir şey olmadığını
gözlemlemiştir.
50.Yukarıdaki değerlendirmeler ışığında, Mahkeme, yerel mahkemelerin
Başbakan'ın kişilik haklarını başvuranın haklarının üzerine çıkarmak amacıyla
zorunlu sosyal ihtiyacı ortaya koyma konusunda ve kamu yararıyla ilgili durumlarda
basın özgürlüğünü destekleme konusunda başarısız olduğu sonucuna ulaşmıştır. Bu
yüzden Mahkeme, yerel mahkemelerin karar alırken takdir yetkilerini aştıklarını ve
başvuran aleyhindeki kararların izlenen meşru hedefler ile orantısız olduğunu
belirtmektedir. Davaların nitelik olarak cezai olmaktan çok hukuki olması gerçeği
hükümetin belirttiği gibi Mahkemenin yukarıdaki görüşlerini etkilemez. Herhangi
bir olayda, Mahkeme, başvuranın yayınevi ile ödemek zorunda bırakıldığı tazminat
miktarı önemli olduğunu ve bu miktarların diğerlerinin kamu yetkililerini
eleştirrnelerini önleyebileceğini ve bilgi ve fikirlerin serbest akışını sınırlayacağını
belirtir (bkz Cihan Öztürk - Türkiye davası, no. 17095/03, ş33, 9 Haziran 2009).
Başvuranın ifade özgürlüğünü kullanmasına müdahale edilmesi, demokratik bir
toplumda, diğerlerinin itibarının ve haklarının korunması için gerekli olarak
görülemez.
Sonuç ve lstem Yukarıda belirtilen gerekeçelerle ve resen gözetilecek
nedenlerle yerel mahkeme kararının bozumasına karar verilmesini arz ve talep ederim
|
Notes.io is a web-based application for taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000 notes created and continuing...
With notes.io;
- * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
- * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
- * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
- * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
- * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.
Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.
Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!
Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )
Free: Notes.io works for 12 years and has been free since the day it was started.
You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;
Email: [email protected]
Twitter: http://twitter.com/notesio
Instagram: http://instagram.com/notes.io
Facebook: http://facebook.com/notesio
Regards;
Notes.io Team