Notes

20.05.2000 tarihinde İzmir'de dünyaya gelmiştir. Babası emlakçı, annesi öğretmen olan Yılmaz, ilkokul çağlarında annesinin öğretmen olması vesilesiyle başarılı bir öğrenci olmayı başarmıştır.
Yılmaz çok konuşkan ve cana yakın bir çocuktur, herkes ile muhabbet etmeyi ve eğlenmeyi sever. Lise'ye geçmesiyle birlikte arkadaş çevresi daha da genişleyen Yılmaz'ın Cansu adında bir sevgilisi olmuştur.
İşi güçü partilerde eğlenmek olan Yılmaz, ergenlik dönemlerini doyasıya yaşamıştır. Sevgilisi Cansu'ya aşıktır ve onunla ileride evlenmeyi planlamakta, güzel bir hayat geçirmek istemektedir. Cansu'da Yılmaz'a karşı aynı hisleri taşımaktadır.
Yıllar geçer ve Yılmaz ile Cansu lise 4. sınıfa gelirler. Yılmaz'ı babası o sabah okulun önüne ders saatinden 15 dakika erken bırakmıştı. Yılmaz okula beraber girmek için sevgilisi Cansu'yu beklemeye başlar. Saat 8'de okula girmeleri gerekir, her sabah 7:55 gibi okulun önüne yürüyerek gelen Cansu, o sabah geç kalmıştır.
Yılmaz "herhalde trafiğe takıldı, birazdan geç girsek sıkıntı olmaz herhalde" diye düşünerek ders saati gelmesine rağmen içeriye girmez ve Cansu'yu bekler. 5 dakika daha geçer ve uzaklardan artan şekilde ambulans sireni sesi gelmektedir.
Ses git gide yakınlaşır ve yanından hızlı bir şekilde Cansu'nun her sabah sola döndüğü yoldan girerek hızlı bir biçimde ilerler. Yılmaz aklına bile getirmez ambulansın Cansu için gittiğini.
Biraz aceleci şekilde yürür ve ambulansın gittiği yere doğru ilerler. Bir trafik kazası olmuş, yerde kanlar içinde yatan birisi ve karşı şeritte ters dönmüş bir araç görür. Adımları daha da hızlanır ve etrafta toplanan kalabalığın arasından sıyrılarak yerde yatan kişiye bakar.
İşte o an dünyası başına yıkılır ve yerde yatanın Cansu olduğunu görür. Çantasını fırlatır ve "Cansuuuuuuuuuuu" diye bağırarak yanına gitmeye çalışır. Acil tıp teknisyenleri onu uzaklaştırır ve Cansu'ya ilk yardımda bulunmaya başlarlar.
Cansu kanlar içinde yerde yatmakta, bilinci kapalı ve koma durumundadır. Apar topar sedyeye alınıp ambulansa bindirilir. Yılmaz "bende gelmek istiyorum, o benim kız arkadaşım" der acil tıp teknisyenlerine ve onlar "seni araca alamayız" diyerek gittikleri hastanenin ismini söylerler Yılmaz'a.
Yılmaz hıçkıra hıçkıra ağlar ve babasını arar. Babası telefonu açtığında ne olduğunu anlayamaz ve Yılmaz babasına der ki; "Baba kız arkadaşım Cansu'ya araba çarpmış, durumu çok kötü hemen okulun önünden beni al" der.
Babası bir hışımla emlakçıdan çıkar ve Yılmaz'ı alıp hastaneye geçerler. Cansu'nun ambulanstayken 2 kere kalbi durur ve tekrar çalıştırılır. Hastaneye getirildiğinde vücudunda çok sayıda kırık ve iç kanaması mevcuttur.
Hemen ameliyata alınır 6 saat süren zorlu bir operasyondan sonra yoğun bakıma yatırılır. Olayı duyan Yılmaz ve Cansu'nun sınıf arkadaşları, öğretmenleri ve aile dostları hastaneye akın ederler. Cansu'nun ailesine ve Yılmaz'a iyi dileklerini sunarlar ve moral vermeye çalışırlar.
Yılmaz tam 9 gün yoğun bakımın önünde bekler, yemeden içmeden kesilmiştir ve bu süre içerisinde 2 kere baygınlık geçirmesine rağmen perişan bir halde halâ yoğun bakımın önünde durmak için direnmektedir.
Cansu halâ kritik süreci atlatamamış, hayati tehlikesi devam etmektedir. 10. günün akşamında saat 22:48 sularında Cansu'nun kalbi durur ve Cansu son nefesini verirken titremeye başlar. Bunu gören Yılmaz bağırmaya çağırmaya başlar "doktor yetişin nolursunuz Cansu ölüyor doktor" diye hastaneyi inletir.
Doktorlar hemen koşar ve Cansu'ya müdahalede bulunmaya başlarlar. 15 dakika boyunca müdahale edip elektroşok vermelerine rağmen Cansu'nun duran kalbini çalıştıramazlar. 20. dakikanın sonunda hastanın ex olduğunu kabul ederler ve Cansu'nun yüzüne çarşafı çekerler.
Bunu gören Yılmaz ellerini yüzüne götürür, diz çöker ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlar. Bayılır ve acile götürülüp serum bağlanır, sakinleştirici vurulur. Cansu artık yoktur; Anılarını paylaştığı, şu dünyada en sevdiği ve evlenmeyi düşündüğü kız onu yalnız bırakmıştır.
Ertesi gün Cansu'yu defnederler ve ayakta duracak dermanı olmayan Yılmaz, defin töreninden sonra mezarın üstüne yüz üstü yatar ve gelecekte yaşayabilecekleri şeylerden bahseder.
Yılmaz'ın ve Cansu'nun ailesi ağlamaklı gözlerle Yılmaz'ın bu halini saatlerce seyrederler. Yılmaz'ın babası en son; "Hadi oğlum kalk, yarın tekrar geliriz" der. Yılmaz; "Siz gidin, ben artık burada uyuyacağım" diyerek gelmek istemez. Zorla da olsa Yılmaz'ı ikna ederler ve Yılmaz mezarın hemen yanındaki güllerden bir tane kopartır, öper ve; "Bir gün mutlaka kavuşacağız" diyerek mezarın tam ortasına bırakır.
Yılmaz'ın ailesi derhal Yılmaz'ı psikoloğa götürür ve destek alması için ellerinden gelen tüm imkânı kullanırlar. Psikolog farklı ortamların iyi gelebileceğini söyler. Aylar geçer ve Yılmaz'ı ailesi ilk olarak İngiltere'de bulunan akrabalarının yanına ortamını değiştirip kafasını dağıtması için yollarlar.
Yılmaz 1 yıl İngiltere'de kalır ve bu iyi gelmeye başlasa, yüzü tekrardan gülmeye başlasa da; Kalbinin derinliklerindeki Cansu'yu asla unutmayacaktır. Yılmaz İngiltere'de yabancı dilini daha da geliştirir ve 1 yılın sonunda İzmir'e geri döner.
Annesi ve babası durumundaki iyileşmeyi görür ve sevinirler. Yılmaz tekrardan okula dönmek istediğini söyler ve kaydı tekrar yapılır. Farklı bir okula kaydı yapılmış olmasına rağmen, Yılmaz'ın aklına her sabah okula girerken Cansu gelir ve bu duruma dayanamayacağını anlar.
Yılmaz anne ve babasına "Ben burada okuyamam, yurtdışında liseyi bitirip, üniversiteyi orada devam ettirmek istiyorum" der. Bunun üzerine ailesi Amerika'nın Los Santos şehrindeki tanıdıkları aile dostları aracılığı ile okul araştırmaya başlarlar.
Bu süreç içerisinde Yılmaz'a pasaport ve Amerika için vize çıkartılır. 3 aylık araştırmanın sonunda bir okul bulunur ve Yılmaz'da başarılı, geleceği parlak bir öğrenci olduğu için Amerikan başkonsolosluğu tarafından vize hakkına sahip olur.
Ailesi Yılmaz'ı Amerika'nın Los Santos şehrine ilk uçakla yollar, aile dostlarına emanet ederler. Yılmaz'ın uçağı iner ve isminin yazılı olduğu kağıdı tutan kişilerin yanına giderek tanışır, kaynaşır.
Dost ailenin 2 erkek çocuğu vardır ve tamda Yılmaz gibi eğlenmeyi, sohbet etmeyi ve partileri çok severler. Yılmaz çabucak yeni arkadaşlarıyla kaynaşır ve eski neşesi yerine gelmeye başlar.
Aylar geçtikçe Yılmaz hem okuyor, hem eğleniyordur. Halâ hayatına yeni bir kız arkadaş kabul etmeyi düşünmeyen Yılmaz'ın çok sayıda arkadaşı olmuştur bile. Her ne kadar ona sevgili olma teklifi eden kızlarda olsa kabul etmemiştir.
Yılmaz kafasını bayağa bir dağıtmış, Los Santos'da kalmaya ve hayatını burada kurmaya karar vermiştir. Ailesine bu hem sevindirici, hem de üzücü haberi vermek için telefon açar. Anne ve babası ne kadar üzülseler de, çocuklarının psikolojik sağlığı için bunun en doğru karar olduğunun bilincindedir.
Ailesi Yılmaz'a "Tamam oğlum, bizde buradaki işlermizi ve vizemizi ayarlayıp Los Santos'a bir düzen kurmaya geleceğiz" diyerek konuşmayı sonlandırırlar...

Yılmaz halâ Cansu'yu kalbinin derinliklerine gömmüş, her gece yatmadan önce gözyaşlarını akıtmadan uyuyamamaktadır.
Los Santos onun için yeni bir başlangıç olsa da; Yılmaz acaba bu yeni başlangıça gerçekten hazır mıdır?
Bunu zaman gösterecek...

Yılmaz Korkmaz.