Notes

A1 grammer
SVO Subcejt + verb + object
Özne + Yüklem + Nesne + Belirteç + Yer + Zaman
Nesneyi bulmak için yükleme neyi-kimi
Belirteci bulmak için yükleme nasıl-ne şekilde
örnek:
Tom yarın babasını İzmir’e götürecek
Tom götürecek babasını İzmir’e yarın
S V N Y Z (Özne Yüklem Nesne Yer Zaman)
There is /There are (VARDIR ANLAMINDA KULLANILIR)
Is there any milk? (Hiç süt var mı?)
Yes there.(Evet var)
Imperatives
Let him go! (bırak onu)
Let us watch! (izleyelim)
let (izin vermek)
Yer bildiren edatlar
- in front of = önünde,
- between = arasında,
- next to = yanında,
- near = yakınında,
- around = etrafında,
- opposite = karşısında.

‘in’ Kullanım Şekli
‘In’ edatı, belli bir zaman periyodunu anlatmak için sıklıkla tercih edilir.

Haftalardan bahsederken ‘in’ kullanılır. (weeks)
Ör: in 3 weeks- 3 haftada/ 3 hafta içinde
Aylardan bahsederken ayların önüne ‘in’ getirilir. (months)
Ör: in December– Aralık’ta/ Aralık ayında
in June– Haziran’da
Yıllardan bahsederken yılın önüne ‘in’ gelir. (years)
Ör: in 1990- 1990’da
in 1970s- 1970’lerde
in five years- 5 yılda/ 5 yıl içinde
Mevsimlerden bahsederken hangi mevsimse onun önüne ‘in’ gelir. (seasons)
Ör: in winter– Kışın/Kış mevsiminde
Yüzyıl (asır) ve çağlardan bahsederken ‘in’ kullanılır. (centuries, ages)
Ör: in 18th century- 18. Yüzyılda
in the ice Age- Buz Çağı’nda
Günün üç vaktini anlatırken ‘in’ kullanılır.
Ör: in the morning- Sabah/ Sabahleyin/ Sabah vakti,
in the afternoon- Öğlen/ Öğlenleyin/ Öğlen vakti
in the evening- Akşam/ Akşamleyin/ Akşam vakti
Not: ‘in’ edatının kullanıldığı bazı kalıplar var. Yukarıdaki maddelerin dışında kalıplaşmış bazı durumları anlatırken bu sözcük öbeklerini kullanabilirsiniz.

in the future– Gelecekte,
in the past– Geçmişte,
in a few days– Birkaç gün içinde

‘on’ Kullanım Şekli
‘On’ edatı, tarih ve günleri anlatırken sıklıkla kullanılır.

Günlerden önce ‘on’ edatı gelir. (days)
Ör: on Fridays- Cumaları/ Cuma günleri
on Saturday- Cumartesi/ Cumartesi günü
Tarihlerden önce gelir.
Ör: on January 21- 21 Ocak günü/ 21 Ocak’ta
on the 12th of November- Kasım’ın 12’si
Günün bölümlerinden bahsederken belli bir günün belli bir vaktini anlatmak için ‘on’ kullanılır.
Ör: on Sunday morning- Pazar sabahı
Not: Bazı özel günleri anlatmak için ‘on’ edatı tercih edilir. Burada dikkat edilmesi gereken ‘day’ kelimesi geçen kalıplar olmasıdır.

On my birthday– Doğum günümde,
On New Year’s Eve– Yeni yıl arifesinde,
On Christmas Day– Noel Günü’nde

‘at’ Kullanım Şekli
‘at’ edatı, kesin bir zaman dilimini anlatmak için tercih edilir.

Kesin bir saati belirtmek için ‘at’ yapısı kullanılır.
Ör: at 6 o’clock- Saat 6’da
at 11.30 am- Sabah 11:30 ‘da
Gün içerisindeki belli bir zaman dilimi anlatılmak istenildiğinde tercih edilir.
Ör: at night- Gece
at noon- Gündüz,
at midnight- Gece yarısı
Bazı özel kutlama günlerinden önce ‘at’ gelir.
Ör: at Christmas- Noel’de
at Ramadan- Ramazan’da
Kesin bir zaman dilimi varsa bunun önüne ‘at’ gelir.
Ör:at sunset- Gün batımında
at sunrise- Gün doğumunda
at dinner time- Akşam yemeği vakti,
at breakfast time- Kahvaltı zamanında
Not: ‘At’ yapısının kullanıldığı bazı kalıplar ise şu şekildedir;

At the same time– Aynı zamanda,
At the moment– Şu anda
At present– Şu anda/ Şimdi
At the weekend– Hafta sonunda

This morning– Bu sabah
Last night– Dün gece
Next week– Gelecek/Önümüzdeki hafta
Tomorrow– Yarın
Yesterday– Dün
Today– Bugün
Every year– Her sene


any/some/many/much/ a few/ a little
This/that/these/those
How much /How many

My (benim) > Mine (Benimki)

Your (senin) > Yours (Seninki)

Her (onun) > Hers (Onunki)

His (onun) > His (Onunki)

Its (onun) > possessive pronoun hali yoktur.

Our (bizim) > Ours (Bizimki)

Your (sizin) > Yours (Sizinki)

Their (onların) > Theirs (Onlarınki)

January (Jan): Ocak
February (Feb): Şubat
March (Mar): Mart
April (Apr): Nisan
May (-): Mayıs
June (-): Haziran
July (-): Temmuz
August (Aug): Ağustos
September (Sep): Eylül
October (Oct): Ekim
November (Nov): Kasım
December (Dec): Aralık

İlkbahar Spring
Yaz Summer
Sonbahar Autumn / Fall
Kış Winter

Monday (Mon): Pazartesi
Tuesday (Tue): Salı
Wednesday (Wed): Çarşamba
Thursday (Thu): Perşembe
Friday (Fri): Cuma
Saturday (Sat): Cumartesi
Sunday (Sun): Pazar

So Too Very
So’nun Cümleye Kattığı Anlam

– O __ kadar ki

Örn/ The exam is so easy > Bu sınav çok kolay (o kadar kolay ki)
Örn/ My cat is so cute > Kedim çok şirin (o kadar şirin ki)
Örn/ I am so sorry > Çok üzgünüm (o kadar üzgünüm ki)

Too’nun Cümleye Kattığı Anlam

– Aşırı derecede çok

Örn/ The car is too expensive > Araba çok pahalı (Alamayacağım kadar)
Örn/ This t-shirt is too small > Bu tişört çok küçük (Giyemeyeceğim kadar)
Örn/ The weather is too hot > Hava çok sıcak (Dışarı çıkılmayacak kadar)

Not: Too, cümleye olumsuz bir anlam katar. Yani “aşırı derece iyisin” gibi bir cümle kurulamaz. Too, cümleye gereğinden fazla olduğunu ve rahatsız edici olduğunu vurgulamak için kullanılır.

Very’nin Cümleye Kattığı Anlam

– Çok

Örn/ The orange juice is very cold > Portakal suyu çok soğuk
Örn/ My father is very harder > Benim babam çok güçlü
Örn/ My computer isn’t very fast > Bilgisayarım çok hızlı değil

Not: Very, cümleye klasik olarak “çok” anlamı verir. Yani hem olumlu cümlelerde hem olumsuz cümlerle kullanılabilir bu yüzden daha çok tercih edilir. Eğer cümle olumsuz ise olumsuzluğu arttırır, olumlu ise olumluluğu arttırır.

Dipnot: Bazen “çok” demek için “really > gerçekten” kelimesi kullanılabilir. Ve cümleye çok anlamı katar.

Örn/ I am really hungry > Gerçekten acıktım.(çok acıktım)
Örn/ This is really great > Bu gerçekten harika.(çok harika)


too
En bilinen “de, da” ifadesidir. Uzun halinde karşıdakinin söylediği cümle farklı özneyle aynen tekrar edilir ve cümle sonuna “too” eklenir. Kısa halinde ise “özne + yardımcı fiil + too” formülü izlenir.

A: Nice to meet you. B: Nice to meet you, too.

A: My mother is a nurse. B: I’m a nurse, too.

A: I was a student that year. B: I was, too.

A: I hate spinach. B: I do, too.

either
Olumsuz gramer yapılarında bir kişinin yapmadığını ifade ettiği durumlarda, başka bir öznenin de aynı şeyi yapmadığını belirtmek için kullanılır.

A: I wasn’t a student that year. B: I wasn’t either. / Ben de değildim.

A: I don’t like spinach. B: I don’t either. / Ben de sevmem.

A: My brother can’t swim. B: I can’t either. / Ben de yüzemem.

‘me too’ and ‘me neither’
En basit haliyle olumlu bir ifadeyi onaylamak için ‘me too’, olumsuz bir ifadeyi onaylamak içinse ‘me neither’ kullanılabilir.

A: I was a student that year. B: Me too. / Ben de. (Ben de öyleydim)

A: My brother can’t swim. B: Me neither. / Ben de. (yüzemem)

so
Olumlu ifadelerle kullanılan ‘so’ yapısının formülü “so + yardımcı fiil + özne” şeklindedir.

A: My mother is a nurse. B: So am I. / Ben de öyle.

A: I was a student that year. B: So was I. / Ben de öyleydim.

A: I hate spinach. B: So do I. / Ben de öyle.

neither
Olumsuz yapılarla kullanılan ‘neither’ yapısının formülü “neither + yardımcı fiil + özne” şeklindedir.

A: I wasn’t a student that year. B: Neither was I. / Ben de değildim.

A: I don’t like spinach. B: Neither do I. / Ben de sevmem.

A: My brother can’t swim. B: Neither can I. / Ben de yüzemem.

Bütün zamanlarla karşılaştırabilmemiz adına şöyle bir tablo hazırladık:

present simple I don’t like pop music. / Pop muzik sevmem. Neither do I. / Ben de. (sevmem)
present continuous I’m writing an email. / Ben bir email yazıyorum. So am I. / Ben de. (öyle
can / can’t I can dance very well. / Ben çok iyi dans ederim. So can I. / Ben de. (öyle)
past simple (did) I didn’t like the play. / Oyunu sevmedim. Neither did I. / Ben de (sevmedim)
past simple (was) I was bored. / Sıkıldım. So was I. / Ben de. (öyle)
would / wouldn’t I wouldn’t accept that. / ben bunu kabul etmezdim. Neither would I. / Ben de. (kabul etmezdim)
present perfect I’ve been to Italy. / Ben İtalya’da bulundum. So have I. / Ben de. (öyle)
‘I’ dışındaki özneler
Tabi ki bu ifadelerde “I” dışındaki özneler de kullanılabilir. Diğer öznelerde de aynı gramer yapısı özneye uygun yardımcı fiille birlikte kullanılır.

A: I was a student that year. B: So was Ali. / Ali de. (öyle)

A: I don’t like spinach. B: Neither does my son. / Benim oğlum da. (sevmez)

Examples:

I can’t speak Spanish. Neither can I.
I’d like to go to Canada. So would I.
I watched a movie yesterday. So did I.
I can’t play tennis. Neither can I.
I like ice-cream. So do I.

ingilizce bağlaçlar
https://blog.cambly.com/tr/ingilizce-baglaclar-ve-turkceleri/

Would like: Soru Cümleleri (Want ın kibarcası)
Would like ile yapılan soru cümlelerini daha çok bir şey isterken, ikram ederken veya önerirken kullanılırız. Would ile like kelimeleri arasına ilgili şahıs zamiri getirilir ve evet-hayır sorusu oluşturulmuş olur. Eğer soru zamirleri de (what, how vb…)kullanılacaksa en başa gelir.

Simple present tense
I, You, We, They öznelerinde fiil hiçbir ek almaz.
He, She, It yani 3.tekil öznelerinde fiile ‘-s’ takısı gelir.

Olumsuz Cümle
Olumsuz cümlelerde özneden sonra yardımcı fiil gelir.

Subject + Do/Does + Verb + Object / Özne + Do/Does + Yüklem + Nesne

I, You,We, They, He, She, It öznelerinin hiçbirinde fiil ek almaz.
I, You,We, They öznelerinden sonra ‘don’t’ kelimesi eklenip ardından fiil gelir.
He, She, It öznelerinden sonra ‘doesn’t’ kelimesi eklenip ardından fiil gelir.
Olumsuzda dont doesnt kullanıyoruz.
Soruda do does.

Prefer
ı prefer drinking milk.
I prefer to drink milk rather than tea.

Sıklık Zarfları
Always: daima, sürekli
Constantly: daima, sürekli
Often: sık sık, çoğu zaman
Frequently: sık sık
Generally: genellikle
Normally: normalde
Usually: genellikle
Regularly: düzenli olarak
Sometimes: bazen
Occasionally: ara sıra
Infrequently: nadiren
Rarely: nadiren
Seldom: nadiren
Hardly ever: neredeyse hiç
Almost never: neredeyse hiç
Never: asla, hiçbir zaman
Ever: hiç
Hourly: her saat, saatte bir
Daily: her gün
Nightly: her gece
Weekly: her hafta
Monthly: her ay
Yearly: her yıl
Annually: her yıl

Present continuous tense(şimdiki zaman)
am is are + verb+ing

Future Tense(gelecek zaman)
will
olumsuzda wont
am is are going to + verb

Comparatives
Karşılaştırma cümleleri
Comparative Cümle Kurma Formülü
Comparative kullanımı için uymanız gereken temel formül şu şekildedir;

Subject (Noun) + Verb + Adjective + Than + Object (Noun)
Özne (İsim) + Fiil + Sıfat + Than kelimesi + Nesne (İsim)

Cümlenizin öğelerinin sıralaması bu şekilde olmalı. Bu formülde sıfatınızı belirtirken uymanız gereken birkaç basit kural ise şöyle;

Eğer sıfatınız kısaysa yani tek heceliyse sıfatın sonuna ‘-er’ takısı gelir.

Longer, bigger, smaller gibi.

Eğer sıfatınız kısaysa yani 2 heceli ancak sonu -y harfi ile bitiyorsa -y harfi düşer, sıfatın sonuna ‘-ier’ takısı gelir.

Happy -> happier gibi.

Eğer sıfatınız uzunsa yani 2 veya daha çok heceli ise sıfata ek gelmez, sıfattan önce ‘more’ kelimesi gelir.

More expensive gibi.

Örnek Cümleler:

John is taller than Jane.
(John Jane’den daha uzun.)

That film was nicer than this.
(O film bundan daha hoştu.)

He is more popular than his friends.
(O arkadaşlarından daha popüler.)

This car is more expensive than the other car.
(Bu araba diğer arabadan daha pahalı.)

A stone is bigger than a pebble.
(Bir taş bir çakıl taşından daha büyüktür.)

Summer is hotter than winter.
(Yaz kıştan daha sıcaktır.)

A cat is slower than a cheetah.
(Bir kedi bir çitadan daha yavaştır.)

Mr. Smith is older than Mr. Johns.
(Bay Smith, Bay Johns’dan daha yaşlı.)

Superlative Cümle Kurma Formülü
Superlative kullanımı için uymanız gereken temel formül şu şekildedir;

Subject (Noun) + Verb + The + Adjective + Object (Noun)
Özne (İsim) + Fiil + The kelimesi + Sıfat + Nesne (İsim)

Cümlenizin öğelerinin sıralaması bu şekilde olmalı. Bu formülde sıfatınızı belirtirken uymanız gereken birkaç basit kural ise şöyle;

Eğer sıfatınız kısaysa yani tek heceliyse sıfatın sonuna ‘-est’ takısı gelir.

Longest, biggest, smallest gibi.

Eğer sıfatınız kısaysa yani 2 heceli ancak sonu -y harfi ile bitiyorsa -y harfi düşer, sıfatın sonuna ‘-iest’ takısı gelir.

Happy -> happiest gibi.

Eğer sıfatınız uzunsa yani 2 veya daha çok heceli ise sıfata ek gelmez, sıfattan önce ‘most kelimesi gelir.

The most expensive gibi.

Örnek Cümleler:

She is the prettiest girl I have ever seen.
(O, gördüğüm en güzel/ hoş kız.)

Mount Everest is the highest mountain in the world.
(Everest Dağı dünyadaki en yüksek dağdır.)

This must be the hottest day of the year.
(Bu yılın en sıcak günü olmalı.)

He is the most intelligent boy in the class.
(O sınıftaki en zeki çocuk.)

Health is the most important thing.
(Sağlık en önemli şeydir.)

This car is the fastest car.
(Bu araba en hızlı araba.)

This chair is the most comfortable chair.
(Bu sandalye en rahat sandalye.)

Adjective Comparative Superlative
Good Better The best
Bad Worse The worst
Little Less The least
Far Farther/ Further The farthest/ furthest

As + adjective +as (KADAR GİBİ)
As Adjective As Gramer Yapısı
(Özne) + (Yardımcı fiil) + (as) + (adjective) + (as) + (isim)
Örn/ Ali is as intelligent as Cevdet. > Ali, Cevdet kadar zekidir.
Örn/ My shoes aren’t as big as yours. > Ayakkabılarım seninkiler kadar büyük değil.

Not: Dikkat etmeniz gereken nokta, sıfatın direk kendisinin kullanılıyor olmasıdır yani comparative adjectives konusundaki gibi, sonuna -er eki getirilmez. (bknz: big>bigger)

Comparative Adjective’den As Adjective As’e Çevirmek
Comparative bir kıyas etme durumudur ancak As Adjectives As aynı olma durumudur, bu yüzden As Adjective As‘in sadece olumsuz cümleleri Comparative‘e dönüşe bilir.

C/ Planes are faster than cars. > Uçaklar, arabalardan daha hızlıdır.
A/ Cars aren’t as fast as planes. > Arabalar, uçarlar gibi hızlı değildir.

C/ Cevdet is younger than my cousin. > Cevdet, kuzenimden daha gençtir.
A/ My cousin isn’t as young as Cevdet. > Kuzenim, Cevdet kadar genç değildir.

C/ Cats are smaller than dogs. > Kediler, köpeklerden daha küçüktür.
A/ Dogs aren’t as small as cats. > Köpekler, kediler gibi küçük değildir.

C/ Mecca is more beautiful than Paris. > Mekke, Paris’ten daha güzeldir.
A/ Paris isn’t as beautiful as Mecca. > Paris, Mekke kadar güzel değildir.

The Same Noun As Kullanımı
Bu kullanım, sıfat olarak değil isim olarak aynilik belirtir. Örneklerimizde daha iyi anlayacağız.

Örn/ My phone is the same model as yours. > Telefonum seninki ile aynı model.
Örn/ This computer isn’t the same price as mine. > Bu bilgisayar, benimki ile aynı fiyat değil.

Bir çok şeyin aynı olduğu ifade etmek
Örn/ These shirts are the same color. > Bu gömlekler aynı renk.
Örn/ All speakers are the same type. > Tüm hoparlörler aynı tip.

As Adverbs As Kullanımı
As adverbs as, zarfları kıyas ederken kullanılır. Yani As Adjevtive As sıfatları karşılaştırırken, As Adverbs As zarfları karşılaştırır. Zarflar, fiilleri niteleyen sözcüklerdir. Sıfat ise isimleri niteleyen sözcüklerdir.

Örn/ Dogs run as fast as cats. > Köpekler, kediler gibi hızlı koşar.
Örn/ Cevdet doesn’t work as carefully as Ali. > Cevdet, Ali kadar dikkatli çalışmaz.