Notes

Hikayenin Devamını Getirme Oyunu


Abisi o gün geç gelceğini söylemişti ama kardeşi onu çok merak etmişti ve onu aramaya çıkmıştı...
Fazla endişelenmiş olmayı umarak evden yavaş yavaş uzaklaşırken kendisinin kaybolduğunun bile farkına vamamıştı.
Kaybolduğunu fark ettiğinde Çantasına telefonu almak için uzandı ama evde unutmuş olmalıydı.
O sırada gökte korkunç bir ışık ile 3 metrelik salyalı, nispeten kokuşmuş ancak alabildiğine tehlikeli görünen bir yaratık belirdi.
Işık yandaki sokağa indi ve o anda abisinin çığlığını duydu. Hızlıca abisinin olduğu sokağa girdiğinde, yaratığın abisinin kafasını ısırıp kopardığını gördü.
Abisinin öldüğünü görünce inanılmaz dercede haykırdı, ağladı, çığlıklar birbiri ardına geliyordu. Bunu gören aşk tanrıçası çocuğun abisinin yanına gitti ve onu öptü.O öpücük o kadar tutkuluydu ki çocuğun abisi, kafası yerinde, hayata geri döndü.
Canavar abisini tekrar ısırdı ve çocuk gülmeye başladı
Korkunç iblis hiddetle aşk tanrıçasına doğru döndü ve bağırdı:
-Burnunu işlerime sokma, bu bölge artık benim klanıma ait!
Aşk tanrıçası ona dönerek;
-Artık senin klanın yok! (dedi)
İblis öfkeyle konuşmaya devam ederken küçük kız korku dolu gözlerle izliyordu:
-Halsion gezegeni yakında tekrar bir araya gelecek. Kehanetteki prensi bulduğumuz zaman sizin için de ölüm çanları çalmaya başlayacak!
Tanrıça;
Kehanet Edward bizimle olduğu sürece asla gerçekleşmicek...
Bunun üzerine tanrı Zeus daha fazla sabredemez ve iblisin kafasına yıldırım yağdırır.
Sonra Süper ötesi bir Saiyajin gelir ve kamehame atar. Hem de iki tane.
Kahramanımız uykusundan uyanır ve "Ne tuhaf bir rüyaydı?" der ve okula gitmek için hazırlanır.
kahramanımız okula giderken karşısına çok güzel bir kız çıkar.Kız, arkadaşlarıyla sohbet edip okula giderken hafif bir rüzgar eteklerini savurur ve kahramanımız kalp krizinden ölür
Kalp krizinden ölen kahramanımız arafa sürüklenir. Arafta, şeytan avukat olduğunu iddia eden biriyle karşılaşır.
Sonra kız kriz geçirdiğini görünce kahramanımızı öper ve kahramanımız tutkudan tekrar canlanır
Sonra araba çıkıp güzel kıza çarpar, o da ölür
Arabadan inen kişinin özel güçleri vardır ve onları tekrar canlandırır
canlandıkları an maya takvimine göre dünyanın sonudur.
Dünyaya dev bir meteor çarpar ve dünya yok olur.
İçindekilerle birlikte.
Sonra yıldızların arasından bir cisim belirir ve zamanı geri alma gücüyle tüm olanları eski haline çevirir
Kahramanımız tekrar uyanmış, rüya içinde rüya görmüştür.. Okuldan sonra arkadaşıyla içmeye gitmiştir ve akşam 11 gibi eve dönerken rüyasında gördüğü ağzından salya akan yaratıkla tekrar karşılaşır.
Bu yaratığın adı "Kabus Yiyici" dir ve kabuslarla beslenerek gerçeğe dönüşür. Yok etmenin tek yolu ise...
Aksakallı dede'nin asasını kullanmaktır.Ama bunu elde etmek hiç kolay değildir,çünkü aksakallı dede asasını kolay kolay kimseye vermez.
Ama aslında öyle görünse de klasik ihtiyardır. Kelimeler üzerinden sığ espriler ve gençliğine dair anılarını dinlediğinizde yumuşar ve asayı verir.
Ancak asayı kullanabilmenin tek yolu daha önceden bir Kabus Yiyici öldürmüş olmaktır.
Kişisel düşüncelerini eklememesi gerektiğine karar vererek hızla kapağı kapatır ve kapaktaki fosforlu yazı parlar "Rüya Günlüğü"...
Başkalarının hayatını görüyor ve onları not ediyordu Rüya Günlüğüne.Geriye yaslandı ve düşündü...
Sürekli insanların hayatını yaşamak kafasını karıştırıyordu, kim olduğunu şaşırmış bir halde boğaziçi köprüsüne gitti.
Köprüden atlamaya cesareti yoktu ancak gözlerini kapatarak kendini bırakmak daha kolaydı. Öldüğünden emindi, ancak gözlerini açtığında...
Hayli şaşırmıştı bir lunaparktaydı. Büyük bir Lunapark yazısı,büyük hız treni, sol köşede dönme dolap, en arkada göze çarpan büyük sirk, solunda ise naçizane bir sihirbaz çadırı. Çok geçmeden farketti günlüğüne en son yazdığı rüyadaydı.Sihirbaz yaklaştı...
Sihirbazı daha önceki rüyalarından gördüğüne emindi, sihirbaz ağzını açmadan lafa girdi; hocam pıçak sokuyoz ölmüyor, kaçıyoz bırakmıyor bu a**** ko****umundan nasıl kurtulurum slenderman gibi heryerden izliyor yav**k dedi ve arkadan büyük bir patlama sesi geldi..
Tuvaletten çıkan güzel bir kadının sesiydi bu :D Rüyasında hatırlayamadığı bu kadının ismi ise..
Muhittin idi :D Babası hep bir erkek evladı olsun istemişti.. 5 kız kardeşin en küçüğü olan Muhittin babasının oğlan beklentisinin taşkınlığına maruz kalarak bu ismi almıştı. Mahkemeye başvurup adını Isabella yapacaktı :D
Muhittin her sabah lunaparktaki işine gitmeden önce erkenden kalkar, duş alır, makyajını yapar ve çay - simit - üçgen peynir yerdi. Dışardan bakıldığında oldukça sıradan bir Muhittin'di, ancak...
Her sabah simit aldığı simitçiye aşkını itiraf edememenin zorluğuyla günlerini geçiriyordu.Evet 1.95 boyunda ,yapılı ve afro amerikan olan Enrico küresel kriz nedeni ile ülkesinden ayrılıp buralara kadar gelmişti.Belkide hayatında ki en önemli şey olan...
Güç arsuzu için her gün 13 saat idman yapıyor, 7 saat simitçide çalışıyor 4 saat uyuyordu. Güçlenmek istemesinin sebebi ise...
Daha küçük bir çocukken anne ve babasının dar bir sokak arasında öldürülmesi sonucu suçla savaşma isteğiydi...İçinde bir yerlerde dizginlenemez bu his onun birşeyler yapmasını,en azından geceleri karanlıkta adaleti sağlayan birisine dönüşmesini sağlamıştı.
O kişinin adı...
O kişinin adı İsmail Yağlıses'ti. Gecenin karanlığında suçla mücadele eder, zor durumdaki kadınlara yardım ederdi. Süper yeteneği ise süper sonik sesiydi...
Ama sadece kadınlara.Çünkü o centilmen bir erkekti.
Bir gün kapkaçcının tekini kovalarken girdiği ara sokakta yalnız olmadığını öğrendi.Karşısında onun gibi bir başka süper insan vardı.Henüz İsmail anlamasa da karşısında ki adamın yeteneği ...
ölümsüzlüktü; ama kahramanımız bunu bilmiyordu...
Zamanın başlangıcından beri var olan bu adam süper kahramanlığı üst düzey bir şeymiş gibi görmüyor gündelik iş olarak yapıyordu... Yere tüküren bir zibidiyi yumruklarken dar bir sokakta onunla karşılaşmıştı... İlk tepkisi ve sorusu...
dam bizimkini sokağa girer girmez farketmişti ve ne bakıyon la accukta sen vur dedi. Vurmazsam kazığa oturtmasın maksadıyla vurmaya başladıktan sonra yanındaki adam zebaniye dönüştü ve yere tüküren elemanı portal açarak zindana yolladı ve portalı kapattı.
Portal açan adam dediki onu zindana gönderdim örümcekler onu kesmezse 97 lw savaşçı onu keser !!!! Nihhaahahahaa
Başbaşa kaldık amcaoğlu der.
Zamanın başlangıcından beri var olan bu adam süper kahramanlığı üst düzey bir şeymiş gibi görmüyor gündelik iş olarak yapıyordu... Yere tüküren bir zibidiyi yumruklarken dar bir sokakta onunla karşılaşmıştı... Adam bizimkini sokağa girer girmez farketmişti ve ne bakıyon la accukta sen vur dedi. Vurmazsam kazığa oturtmasın maksadıyla vurmaya başladıktan sonra yandaki adam bir portal oluşturarak dövdüğü adamı portalın içine sürükledi ve portal kapandı.
Aramaya başlar ancak zindan gizli yollar kadar tuzaklarla da doludur... Dolaşırken gizli bir kapı bulur ve bunun çıkış yolu olduğunu düşünerek içeri girer. Ancak bu bir tuzaktır ve kapı arkasından hızlıca kapanır. İçerde mahzur kalan Muhittin'in etrafı bir dolu gizemli hayalet askerlerle çevrilir ve ona saldırmaya başlarlar. Kahramanımız bir tek çizik almadan ortaya çıkan tüm düşmanları yok eder.
Bu bir geçit kapısıdır.Muhittin bir anlık tereddüt etse de merakını yenemez ve kapıdan geçer.
Kapıdan geçmesiyle kendisini beyaz bir odada bulur.Etrafı sesszice tararken ona doğru yürüyen birinin olduğunu farkeder.gözlerini ksıp biraz daha dikkat ettiğinde bu kişinin hikayenin basında kafası 2 kere kopan abi olduğunu anlar
Abisini karşısında görünce mutluluktan ne yapacağını bilemez , sadece birkaç saniye ağlamanın ardından abisine doğru koşmaya başlar. Tam abisine sarılacakken ...
Sonra anlarlar ki İsmail Yağlıses, Muhittin ve kafası iki kere kopan abi çocukluk arkadaşıdırlar. Üçünün de ortak bir hayali vardı...
Dünyada ki herkesin gizlice rüya kaydını tutan bir makine üretmek, bu amaç için yaptıkları deneyler yüzünden sık sık rüya içinde rüya görür ve kaydını tutarlar
Muhittin bu konu üzerinde çok fazla düşünüyordu. Ancak kafası iki kere kopan abi bu tecrübelerden sonra makinayı tamamlamak için bir fikir edinmişti...
Muhittin: Aaaa abi sen ölmemiş miydin?
Abuzittin Şu anda rüyadasın.Rüyadayken ölüler diyarından sana ulaşabilirim.
ulaşabilirim." ve Abuzittin sözcüğünü bitirdiği anda yer yarıldı, lavlar fışkırdı ve didi reklamındaki teyze göklere yükseldi
derken ekranda mavi ekran çıktı ve didiki error 404
Artık herşey anlamlaşmaya başlamıştı... Muhittin o kapıdan geçtiğinde aslında gerçekliğe değil bir paralel evrene geçmişti. Üstelik herşeyin mümkün kılındığı bir animasyon evrene. Şaşırdı afalladı... Adım attıkça içinde bir yanlızlık duygusu basıyordu. Hava soğudukça üşümeye ve irkilmeye başladı. İçinden...
Ben böyle işin taaa diye sövecekken aslında içinden hiçbir ses çıkmadığının farkına vardı Muhittin artık Muhittin değildi o.....
O artık bir düşünceydi. Soyut bir varlığa dönüşmüştü. Her şeyi 4. boyuttan görüyordu...
Bu boyuttan görmeye başladığı andan itibaren o boyutta kısılı kalmıştı..
İnsanları görebiliyor, duyabiliyor, hissedebiliyordu ancak kendi varlığı tamamen silikti. Acaba ölmüş müydü?
İçinden kendi kendi şöyle seslendi;
-"Hayır hayır ölmüş olamam"

Daha sonra, gördüğü ilk kişiye dokunmaya çalıştı ve...
Elini Muhittin'in omzuna koydu. Muhittin'in bir şeyler hissettiğini fark etti. İletişim kurabilmenin bir yolunu bulabilirdi artık
Muhittinin içinde birşeyler uyanmaya başlamıştı
İçinden garip garip sesler duyuyordu bu ses bu ses çok tanıdıkdı...