Notes

HÜCRE
24, 25 yaşlarında bir genç, hastane odasında son nefesini vermek üzeredir. Tam karşısında ona üzgün gözlerle bakan bir başka genci görürüz. Film bu şekilde başlar.
Selçuk 18 yaşında, uzun boylu siyah saçlı yakışıklı bir gençtir. Maddi yetersizlikler içerisinde büyümüş, edebiyat tutkunu bir gençtir aynı zamanda.
Selçuk Odasında şiir yazmaktadır. Odasında ki kitapların üzerinde yazanlardan üniversite sınavına hazırlandığını görürüz. Kapı çalar. Üzerinde işçi tulumu olan babası odaya girer. Selçukla babası kısa bir sohbet gerçekleştirirler. Babası henüz maaşını alamadığını, bu yüzden dershane taksidini geciktireceğini Selçuğa üzgün, birazda mahcup bir şekilde söyler.
Ertesi gün Selçuğu, Boğazpınar köyünde 300 kadar köylü ile birlikte, iş makinelerinin hemen önünde sohbet ederken görürüz. Etrafta polisler ve güvenlik görevlileri önlem almışlardır. Kısa bir süre sonra Selçuk, "Boğazpınarda Nükleer santral istemiyoruz" başlıklı basın açıklamasını okur. Basın açıklamasına müsade etmeyen güvenlik görevlileri arbede çıkarırlar. Çıkan arbede de Selçuk kendisini yaşlıların önünde adeta siper etmiştir. Yüzü yara bere içinde kalmıştır.
Akşam yara bere içerisinde eve gelir. Annesi meraklı ve bir o kadar da üzgün bir biçimde Selçuğa ne olduğunu sorar. Selçuk annesini teselli etmek istercesine arkadaşlarıyla küçük bir tartışma yaşadıklarını, büyütülecek bir şey olmadığını söyler. Odasına çekilir. Odasında kapalı bir şekilde duran YGS kitaplarını görürüz. Fakat Selçuk boş bir a4 kağıdı alır eline ve her zaman yaptığı gibi şiir yazmaya başlar.
Selçuğu dershaneden sınıf arkadaşıyla sohbet ederken görürüz. Selçuğa sınavlarına hazırlanmasını, eylemlerden kendisini uzak tutmasını söyler. Şiir yazmaya ayırdığı vakti test çözmeye ayırmasını da ekler. Fakat Selçuk arkadaşına, insanların yaşadığı sorunlara sessiz kalamayacağını söyler. Ayrıca şiir yazmayı da bırakmayacağını, ilerde bir kitap çıkarmanın en büyük hayali olduğunu söyler. Konuşmalara kulak misafiri olan Ali İsmail, Selçuğu destekler. Selçuğa hayalinin bir gün mutlaka gerçekleşeceğini söyler. Ali İsmail, Selçuğun en yakın arkadaşıdır. 19 yaşında , siyah saçlı beyaz tenli yakışıklı bir gençtir Ali İsmail.
Selçuk ve Ali İsmail'i yine bir eylemde en ön safta görürüz. Ellerinde uzunca bir pankart, pankartta " Tekel İşçilerinin yanında, linçlerin karşısındayız" yazmaktadır. Selçuk ve Ali İsmail Tekel işçi eyleminde, işçilerle birlikte omuz omuza slogan atmaktadır. Bu eylemle birlikte artık göze batmaktadır.
Bir sabah Ali İsmaille birlikte dershaneye gitmek için yola koyulduğu sırada polisler tarafından yolu kesilir. Çantasından çıkan "Simit sat onurunla yaşa" yazılı pankart sebebiyle gözaltına alınır.
Selçuk sorgudadır. Elleri arkasından kelepçeli, ayakları bir iple sıkı sıkıya bağlanmıştır. Vücüdunda morluk kalmaması için polisler tarafından soğuk suyla ıslatılır. Ölümüne dayak yer. Kafasını su dolu bir kovaya dakikalarca çıkarıp, geri sokarlar. Cinsel organına elektrik verirler. Yorgun ve bitap düşen Selçuk, işkenceden kurtulmak için polislerin yazmış olduğu ifadeyi okumadan imzalar. İmzaladığı ifade de işlemediği suçları zorla kabul ettirmiştir polisler. Çıkarıldığı mahkemece tutuklanır. Adana Kürkcüler F Tipi Cezaevine konulur.
Selçuk cezaevindedir artık. 3 kişilik bir odaya yerleştirilmiştir. Oda arkadaşları 50 yaşındaki Hüseyin bey ile 55 yaşındaki Rıza hocadır. Hüseyin bey bir mafya lideridir. 4 kişiyi öldürmekten müebbet hapis cezası almıştır. Rıza Hoca ise emekli bir lise öğretmenidir. Kendisine atılan bir iftira sebebiyle görevinden alınmış, kredi kartı borçlarını ödeyemediği için cezaevine getirilmiştir. Selçuk cezaevindeki yeni oda arkadaşlarıyla tanışır.
Artık Selçuğun tek amacı cezaevi sürecini en iyi şekilde geçirebilmek olmuştur.Bir gün oturup şiir yazdığı sırada, koğuşun ışıkları söner. Hüseyin Bey'in uyku vakti gelmiştir. Kitaplarını yazabilmesi için uygun ortam yoktur Selçuğun. Bu sebeple tekli koğuşa geçmek için dilekçe verir. Dilekçenin üzerinden bir hafta geçmiştir. Koğuşun kapısı açılır. Gardiyan Selçuğa eşyalarını hazırlamasını tekli koğuşa geçeceğini söyler. Eşyalarını hazırlayan Selçuk, gardiyan eşliğinde yeni koğuşuna doğru yürür.
Tek kişilik hücreye gelirler. Yeni koğuşuna hafif bir göz gezdirir Selçuk. Yavaş yavaş eşyalarını yerleştirmeye başlar. Artık dört duvar ve Selçuk başbaşadır. Tek kişilik hücreler 1.5 m²'lik tuvalet ve duş bölümü dahil yaklaşık 11 m²'dir. Bitişikteki üç hücre aynı havalandırma alanını paylaşmaktadır.
Selçuk günlerini şiir yazarak ve kitap okuyarak geçirir. Haftalık görüşlerinde ise 45 dk - 1 saat annesiyle görüşmektedir. Günler bu şekilde geçer. Tam 3 yıl olmuştur.
Artık yalnızlıktan psikolojisi bozulmuştur. Bir gece uyurken, aniden çığlık atarak uyanır. Rüyasında garip sesler duymuştur. İlerleyen günlerde aynı sahneler tekrar yaşanır. Selçuk açık görüşte bu durumdan annesine söz eder. Annesi cezaevinin psikologuyla görüşmesini söyler Selçuğa. Görüş biter. Selçuk annesinin söylediği gibi psikologla görüşmek için dilekçe yazar. Dilekçe üzerine Selçuk psikologla görüşür.
"Adana Kurttepe Ruh ve sinir hastalıkları" hastanesinin tabelası görünür. Hastaneden bir doktor ve Selçuğun annesini konuşurken görürüz. Doktor Selçuğun çok zeki bir çocuk olduğunu, ancak bu durumda daha fazla cezaevinde kalamayacağını, kalırsa hastalığının çok daha ilerleyeceğini söyler. Hastaneden taburcu edilen Selçuk tekrar cezaevinde koğuşuna getirilir. Artık ağır depresan ilaçları kullanıyordur.
Selçuk ve annesini açık görüşte, karşılıklı otururken görürüz. Selçuk annesine kola ve bisküvi ikram eder. Kolayı doldururken elleri titremektedir. Titremekten adeta kolayı dolduramaz. Annesi hafifçe elini atıp, oğluna gülümseyerek kendi doldurur bardakları. Kısa bir sohbetten sonra Selçuk artık ilaçları kullanmak istemediğini, ilaçların beynini uyuşturduğunu düşünemediğini söyler. Fakat annesi ilaçları kullanmasını, kullanmazsa hastalığının ilerleyeceğinden söz eder oğluna. Gardiyan'ın sesi gelir uzaklardan "Görüş bittiiii vedalaşalımm". Bu selçuğun annesini son görüşüdür. Görüşten üç gün sonra annesi kalp krizi geçirip hayata gözlerini yumar. Artık annesi de yoktur Selçuğun.
Annesinin ölüm haberini alan Selçuk, sinir krizi geçirir. Artık cezaevinde tek yaptığı şey duvarlara bakmak olmuştur. Günler bu şekilde geçip giderken, kendi hücresiyle aynı avluyu paylaşan karşı hücreye yeni bir mahkumun getirildiğini görür. Yeni mahkumun adı Denizdir. Deniz Selçuk gibi siyasi görüşü sebebiyle tutuklanmış 24 yaşında uzun boylu bir gençtir. Selçuk avluda tek başına volta atarken, Deniz hafifçe yaklaşıp merhaba der. Selçuk kendisine selam veren genci göz ucuyla süzdükten sonra cevap verir aynı samimiyetle. Bir süre sohbet ederler. Deniz idam talebiyle yargılanan bir gençtir. Amerikan askerleri kaçırmaktan,ABD büyükelçisinin gelişini protestoya, üniversite işgallerine kadar bir çok eylemde rol almış bir gençtir. Deniz ve Selçuk iki yakın arkadaş olmuşlardır. Denizin hayat hikayesinden çok etkilenir Selçuk. Denizinde onayını alarak onun hayat hikayesini kitaplaştırmak ister.
Selçuk kitap için çalışmalara başlamıştır. Denizle her gün havalandırma saatinde buluşup, onunla röportaj yapıp kısa notlar tutmaya başlar. Selçuk ranzasında Denizse masada oturmaktadır. Deniz anlatmaya başlar Selçuk ise önemli yerleri not eder. Araya girip sorular sorar. Bu şekilde tam 3 ay geçmiştir.
Selçuk bir sabah ranzasında kanlar içinde öksürürken gardiyanlar tarafından farkedilir. Önce revire kaldırılır. Sonrasında en yakın hastaneye. Doktorlar ve Selçuğun babasını konuşurken görürüz. Selçuğun işkenceden sonra kötüleşen ciğerleri, cezaevi koşullarında daha beter duruma gelmiştir. Ölüm döşeğindedir artık.
Flashback devreye girer. Selçuk volta attığı sırada ona "merhaba" diyen kimse yoktur karşısında. Selçuk ranzasında otururken, karşısında ki masada röportaj yaptığı sandalye de boştur. Deniz Selçuğun kafasında tasarladığı, belki de olmak istediği kişidir. Filmin başında Selçuğa üzgün gözlerle bakan Deniz, hafifce karararak kaybolur. Bu sırada hastane odasındaki televizyondan son dakika geçmektedir. "Beyin kanaması geçirdiği anlaşılan Ali İsmail Korkmaz 38 gün boyunca komada kalmış ancak bugün öğle saatlerinde hayatını kaybetmiştir." Selçuk televizyondaki haberi duyar ve saniyeler sonra gözlerini kapatır.
Selçuk ölür, eşyaları ailesine teslim edilir. Babası oğlunun eşyalarını teslim alır. Eşyalar arasında bir şiir gözüne çarpar. Şiir Selçuğun "Hücre" isimli şiiridir.