Notes

HÜCRE
24, 25 yaşlarında bir genç, hastane odasında son nefesini vermek üzeredir. Tam karşısında ona üzgün gözlerle bakan bir başka genci görürüz. Film bu şekilde başlar.
Selçuk 18 yaşında, üniversite sınavına hazırlanan, edebiyat tutkunu bir gençtir. En büyük hayali ünlü bir yazar olmaktır. Babası bir fabrikada işçi olan Selçuk maddi yetersizlikler içerisinde büyümüştür. Bu nedenle sisteme karşı olan muhalif bir gençtir aynı zamanda. İşçilerin sendikal haklarını aradıkları eylemlerden, köylülerin nükleer karşıtı eylemlerine kadar her eylemde en ön saflarda yer almaktadır. Kitleleri hareketlendiren, onları konuşmalarıyla heyecanlandıran bir insan olan Selçuk Kısa sürede göze batar. Bir sabah dershanesine gitmek için yola koyulduğu sırada polisler tarafından durdurulur. Çantasından çıkan bir pankart sebebiyle gözaltına alınır. Gözaltı süresince işkence yapılan Selçuk, kendisine yüklenen işlemediği suçları kabul etmek zorunda kalır. Çıkarıldığı mahkemece tutuklanır ve Adana F Tipi cezaevine konulur. İşkence onun psikolojisini bozmuştur.
Artık Selçuğun tek amacı cezaevi sürecini en iyi şekilde geçirebilmek olmuştur. Kitaplarını yazmaya karar verir. Fakat kitaplarını yazabilmesi için uygun ortam yoktur. Bu sebeple tekli koğuşa geçmek için dilekçe verir. Tekli koğuşa geçen Selçuk, aradan geçen 3 yılda onlarca şiir yazmıştır. Aynı zamanda ilk kitabını da bitirmiştir. Ama Selçuğun hesaplayamadığı bir şey vardır. İşkence sürecinde zaten bozulan psikolojisi, tek başına kaldığı hücrede tamamen bozulmuştur. 3 yıl boyunca dört duvara bakmaktan, kimseyle konuşmamaktan artık psikolojisi bozulmaya başlamıştır.
Zaman hızla geçmektedir. Selçuk ikinci kitabını yazma arayışlarındadır. Avluda tek başına volta attığı sırada, kendi hücresiyle aynı avluyu paylaşan karşı hücreye yeni bir mahkumun getirildiğini görür. İlerleyen günlerde yeni getirilen mahkumla tanışma fırsatı bulur. Yeni mahkumun adı Denizdir. Deniz Selçuk gibi siyasi görüşü sebebiyle tutuklanmış bir gençtir. Selçuk ve Deniz gün geçtikte iki samimi arkadaş olurlar. Birbirleriyle anılarını, hikayelerini paylaşırlar. Selçuk Deniz’in hayat hikayesinden oldukça etkilenmiştir. Kitabı için konu aramasına gerek kalmamıştır. Karar vermiştir. Deniz’in hayat hikayesini kitaplaştıracaktır. Bu konuyu Deniz’e açar ve Deniz Kabul eder.

Artık kitabını yazması için son aşamaya gelmiştir. Deniz’le her gün anlaştıkları saatte bir araya gelip, sohbet etmeye başlarlar. Selçuk bu konuşmalardan önemli kısımları not alır. Günler böylece geçer. Kitabı bitmek üzeredir. Selçuğun hastalığı cezaevi koşulları nedeniyle artık ölümcül duruma gelir. Film boyunca Selçuğu sürekli öksürürken görürüz. Bir sayım sırasında gardiyanlar tarafından yatağında baygın bir şekilde bulunur. Hastaneye kaldırılır.

Bu sırada geçmişe döneriz. Selçuk volta attığı sırada yanında sohbet ettiği kimse yoktur. Kitabı için notlar alırken aslında yanında kimsenin olmadığını görürüz. Karşı hücrede de kimse yoktur. Deniz, Selçuğun kafasında yarattığı aslında olmayan hayali bir kişiliktir. Filme ilk giriş yaptığımız sahnede yatakta ölüm döşeğinde gördüğümüz genç Selçuktur, fakat Selçuğun baktığı yerde kimse yoktur.

Selçuk ölür, eşyaları ailesine teslim edilir. Babası oğlunun hayallerini gerçekleştirmiştir. Kitap yayımlanmıştır. Filmin sonunda bir kütüphanede genç bir kızın elinde Selçuğun yazmış olduğu bi görürüz. Kasaya doğru hafif adımlarla yürümektedir.

Oğulcan Üğüten