Notes

08.05.1990 doğumlu, Hayrettin ve Necmiye'nin tek oğulları Ejder Yıkılmaz, Adana'da dünyaya gelmiştir. Babası gündelik işlerde çalışan, annesi evlere temizliğe giden ve geçim sıkıntısı çeken bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Ejder, çok yokluk çekmiştir.
Bulunduğu semtin koşullları çok kötüydü. Ejder okumaya ve öğrenmeye çok hevesliydi, lâkin ailesinin durumu buna imkân sağlamıyordu. Babası Hayrettin son çare olarak tefeciden borç alır ve borç aldığı para ile kuytu köşe bir kahvehanede kumar masasına oturur.
Burada herşeyini kaybeden Hayrettin, üstüne daha da borçlanır. Ejder o dönemde 10 yaşındadır, mahallesindeki devlet okuluna gitmektedir. Bulunduğu mahallede suç oranı en üst safhadadır, bu da Ejder'in arkadaşları vasıtasıyla hayatının bu yöne kaymasını sağlamıştır.
Daha 10 yaşında gasp, kapkaç, hırsızlık gibi suçlara bulaşan Ejder, para kazanıp ailesine destek olmak istemektedir. Ejder her ne kadar okumaya ve öğrenmeye ilgili olsa da, hayat şartları onu bu yola itmiştir. Aradan 2 yıl geçer, babası kumardan kalan ve tefeciden aldığı borcunu ödeyemez.
Akşam 20:00 sularında evine doğru yürümekte olan Hayrettin, tefeciler tarafında yol ortasında infaz edilir. Silah seslerini duyan mahalle halkı olay yerine koşmaya başlar. Hayrettin vücuduna isabet eden 10'dan fazla mermi ile olay yerinde hayatını kaybetmiştir, mahalle halkı başına toplanmış ve biçare bir şekilde ambulansa haber vermeye çalışmaktadır.
Silah seslerini hanımı Necmiye ve oğlu Ejder'de duyup ne oluyor diye olay yerine geldiklerinde kalabalığı yarıp yerde yatan kişiye baktıklarında onun evlerinin direği Hayrettin olduğunu görürler. Necmiye çığlık çığlığa bağırır "Hayrettin kalk, ne olursun kalk! Bizi bir başımıza koma bu zalim dünyada ne olursun kalk!"
Ejder yerde yatan babasının cansız bedenini görünce şoka girer ve kımıldayamacak şekilde dona kalır. Gözünden akan yaşlar, içindeki kini ve nefreti alevlendirir. Bir süre sonra bölgeye sağlık ekipleri ve emniyet birimleri gelir. Polis bölge kamera var mı yok mu diye kontrol ederken, acil tıp teknisyenleri Hayrettin'i bir umut hayata döndürmek için kalp masajına başlarlar.
Kalp masajı devam ederken Hayrettin sedyeye alınır ve hastaneye kaldırılır. Hayrettin çoktan ölmüştür, doktorların çabaları onu hayata döndürmeye yetememiştir. Necmiye sinir krizi geçirir ve acil bölümünde yatırılır. Burada Necmiye'ye sakinleştirici iğne vurulur. Ejder ise hala şokun etkisinde, gözünden akan yaşlar ile sessiz sedasız annesinin yanında bekler.
Akrabalar, dostlar hastaneye akın edip Necmiye ve Ejder'e destek olurlar. Ejder hastaneden alınıp amcasının evine götürülür. Ertesi sabah defin işlemleri için Hayrettin'in cenazesi morgtan teslim alınır ve mahallelerinde bulunan mezarlığa defnedilir. Ejder bu saatten sonra evin direğinin kendisi olduğu farkına varır. Okuldan ayrılır ve sanayi bölgesinde tamirci çırağı olarak işe girer.
Aradan 9 yıl geçer... Bir gün siyah bir mercedes model araç tamirciden içeri girer. Bu gelen kişi Adana'nın yeraltı dünyasının tanınmış kişilerinden Üstün Yurtseven'dir. Yanında silahlı korumaları ve şoförü ile araçtan iner. "Genç delikanlı; aracımın motorunda bir sıkıntı var, bir baksana şuna" diye Ejder'e seslenir.
Ejder; "Hemen efendim, siz şöyle buyrun oturun. Çay, kahve veya soda bir şey içer misiniz?" diye sorduktan sonra Üstün Yurtseven ve adamlarına 4 çay söyleyip aracın motorunu incelemeye başlar. Ejder yılların getirdiği tecrübe ile sorunu hemencecik tespit eder ve motoru tamir eder. Bunu gören Üstün, kendi kendisine "ne yetenekli, ne hızlı bir çocuk" diyerek Ejder hakkında ustasına övgüde bulunur.
Üstün Yurtseven tamir işi bittikten sonra Ejder'in bu saygınlığını ve performansını ödüllendirmek için Ejder'e 200 TL bahşiş bırakır. Aradan 3 hafta geçer, Ejder akşam 19:00 sularında işten çıkmış ve evine doğru yürümektedir. Az ileride bir meyhane vardır ve meyhanede Üstün Yurtseven ve yeraltı dünyasının saygın babaları eğlenmektedir. Ejder meyhanenin önünden geçerken Üstün Yurtseven'in dikkatini çeker.
Hemen korumalarına "şu çocuğu çağırın bakalım, şu geçen gittiğimiz tamircideki çocuk o" der. Korumalar koşarak dışarı çıkıp "şşt çocuk, gel bakalım seni çağıran birisi var" diyerek Ejder'e seslenir.
Ejder ne olduğunu anlayamaz ve korkarak; "Yok abi annem bekler, geç olmadan evime gideyim der." Korumalar; "Lan gel işte patron çağırıyor, geçen arabasını tamir ettiğin Üstün Yurtseven bizim patronumuz" diyince Ejder Üstün'ü hatırlar ve korumalar ile birlikte Üstün'ün yanına gider.
Üstün Yurtseven; "Gel bakalım genç delikanlı, otur şöyle yanıma" diyerek Ejder'i masaya davet eder. Masada tanımadığı karanlık tiplerle birlikte oturan Ejder, belli etmesede korkudan ne yapacağını bilemez. Üstün seslenir; "Garson, genç kardeşime bir kadeh getir bakalım." Garson; "Tabii Üstün baba, hemen" diyerek masaya bir kadeh getirir.
Üstün Ejder'e masadaki rakıdan doldurur ve "vur bakalım aslan parçası" der. Ejder başta içmek istemesede, korkudan içmek zorunda kalır. Üstün sorar; "Anlat bakalım aslan parçası; Nesin, necisin, kimsin?"
Ejder 5-6 kadehten sonra hafif sarhoş olmuş şekilde babasının öldürülmesinden itibaren başlayan hayat serüvenini anlatmaya başlar. Üstün Ejder'in hikayesini dinledikten sonra; "Ahh genç kardeşim ahh, ne acı bir hayat yaşamışsın, aynı ben gibi..." diyerek iç çeker.
Sonrasında sorar; "Ne kadar maaş alıyorsun tamircide?"
Ejder; "Haftalık 200 abi."
Üstün; "200 ne lan, nası geçiniyorsunuz oğlum o parayla?"
Ejder; "Abi ne yapalım, kıt kanaat geçiniyoruz işte."
Üstün; "Gel seni yanımda işe alayım, aylıkta 5000 koyayım cebine" der ve Ejder'in gözleri 5000 maaş lafını duyunca faltaşı gibi açılır.
Ejder; "Abi ne iş yapacağım?"
Üstün; "Sen hele bir kabul et, sana iş çok aslan parçası. Seninde hayatın benim gibi acılarla dolu, isterim ki yanımda ol." der ve Ejder'i adamı olması için davet eder.
Ejder biraz düşündükten sonra; "Tamam abi, kabul ediyorum" der.
Üstün garsondan kağıt ve kalem isteyerek kendi illegal kumarhanesinin bulunduğu kıraathanenin adresini kağıda yazar ve; "Yarın buraya gel başla" der.
Ejder müsaade ister; "Abi geç oldu, annem bekler ben kalkayım hafiften." der ve masadan ayrılıp evine gider. Annesine olan biteni anlatır ve annesi tedirginde olsa onaylar.
Ejder ertesi gün Üstün'ün yanına gider ve üstün ona açık açık mafya olduğunu ve uyuşturucu, adam yaralama/kaçırma gibi işlerle uğraştığını söyler. Çok para kazanıp evini geçindirmek istiyorsan bizimle devam edersin diyerek Ejder'in aklını çeler ve Ejder artık yeraltı dünyasına girmiştir.
Başlarda torbacılık yaparak Üstün'ün uyuşturucusunu satan Ejder, buradan kazandığı para ile annesini güzel bir eve yerleştirir. Aradan 2 yıl geçer ve Ejder'in annesi ani bir kalp krizi sonucu hayatını kaybeder. Bu haber üstüne yıkılan Ejder, sonsuz bir boşluk ve karanlığa düştüğünü hisseder.
Kimi kimsesi kalmamış, akrabaları zaten arkasında durmamıştır. Yıllar boyu tamircilikten kazandığı para ile annesine bakmaya çalışmıştır. Ejder artık tam anlamıya gemileri yakmış, yeraltı dünyasında bir konum sahibi olmak istemiştir. Bu olaylar sırasında Üstün elinde beze sarılı bir şey ile Ejder'in yanına gelir.
Ejder; "Patron o ne?" diye sorar meraklı bir şekilde.
Üstün; "Aç bakalım, kendin gör" diye cevap verir.
Ejder bezi açtığında gıcır gıcır parlayan silahı görür ve "Abi ne yapacağım bunla?" der.
Üstün; "Ejder yıllardır yanımdasın, az çok ne yaptığımızı biliyorsun. Benim için birisini öldürmeni istiyorum, sen o adamı öldürdükten sonra seni Amerika'ya yollayacağız kaçak bir şekilde. Orada adamlarımız var, sana iyi bakacaklar ve bir süre sonra onların başına geçeceksin" der.
Ejder teklifi kabul eder ve Üstün'ün hedef gösterdiği kişiyi öldürmek için yola koyulur. Hedef bir savcıdır ve yeraltı dünyasıyla uğraşmasıyla ünlenmiştir. Üstün ve diğer babalar bu savcıyı ortadan kaldırmak için Ejder'i kullanırlar.
Savcı bir akşam yemeği çıkışında eşiyle aracına bindiği sırada karanlık bir noktadan Ejder koşarak gider ve şarjöründeki bütün mermileri savcının üstüne boşaltır. Savcı olay yerinde hayatını kaybeder ve Ejder hızla ara sokaklara koşarak ordan kaçar ve Üstün'ün yanına gider.
Ejder yoldayken son dakika haberi olarak savcının infaz edildiği haberlere düşer ve Üstün ile birlikte diğer babalar keyif ile bu haberi izlerken, Ejder içeri girer; "Savcı öldü patron" der.
Üstün; "Afferim Ejder, sen benim veliahtımsın bundan sonra" diyerek masada bulunan diğer babalara dönerek; "İyi bakın bu çocuğa, benim veliahtımdır. Üstün Yurtseven giderse bir gün, yerine Ejder Yıkılmaz geçecektir!" diyerek masada bulunanlara racon keser.
Üstün; "Ejder şimdilik seni Amerika'nın Los Santos şehrine yollayacağız, orada adamlarımızın yanında takıl, daha sonra seni oradan alacağız" der.
Olayın üstünden 1 saat geçmesini fırsat bilen Üstün, Ejder'i yakalanmadan uçağa bindirmeyi başarır. 15 saatlik yolculuğun ardından Amerika'ya iner ve onun ismi yazan kağıdı tutan kişilerin yanına gider. Bu kişiler Ejder'i alır ve konakladıkları Los Santos'taki evlerine götürürler.
Aradan 1.5 yıl geçer ve Ejder ortama uyum sağlamaya başlamış, İngilizceyi'de sökmeyi başarmıştır. 3 yılın sonunda Ejder oturma ve çalışma iznini kapar ve kalıcı olarak Los Santos'ta kalmaya karar verir.
Ejder hala Los Santos'ta yaşamakta, yeni bir sayfa açıp mazisini içine atarak yeni bir hayatın temellerini atmaya çalışmakta...
Los Santos Ejder'i acaba nereye doğru sürükleyecek?; Sakin bir hayat mı, yoksa karanlık bir hayat mı?
Bunu zaman gösterecek...

Ejder YIKILMAZ.