Notes

yorgun bir falçatanın kayması gibi bilekten hafif ama çok sancılı; ilk ergen çağındaydı çocuk yaşamının,kırmızı yanaklarında erkekliğin ilk belirtileri kılcal romatizmalar belirdi...utangaç el hareketleriyle yürüdü çocuk paslı demirlere öyle abanmış bir genç kıza,titrek dudaklarından çıkan her nefeste belki bir kasırga eritiyordu başka masalları...
yürüdükçe kız, küçüldü çocuk karşısında, bembeyaz bacakları dev bir sütun gibi dikilmişti,kusursuz bir afrodit heykeli gibi... dalgalı saçları gülümsüyordu güneşe,simsiyah bir şemsiye gibi bir açılıp bir kapanıyordu gözleri.... dudakları boş sahneleri süsleyen vals posterleri gibi sessiz ama bir o kadarda eğlenceliydi...pusluydu gözleri bir o kadar rengarenk,gökkuşağı saklıydı sanki...

kokusunu almasına bir kaç adım kala durdu çocuk, korkudan kocaman olmuş ıslak gözleriyle bakındı çevresine...belli belirsiz bir tebessüm doğdu yüzüne,konuşacakken tam ''sus'' dedi kız....

o pamuktan işlenmiş elini uzattı eline... zaman tüm akıcılığını bırakıp bir yere tüm çiçekleriyle parka doluştu...
öyle yaklaştılar ki birbirlerine bir rüyaydı sanki....
sahneydi bir rol için biçilmiş karakterlerdi.......
bir rüyaydı sanki......
bir rüyaydı........
rüyaydı......

birden bir gök gürültüsü yankılandı kulaklarında çocuğun,gözlerini açtığında boş bir parkta dönen bir salıncakta öyle yapayalnız ve bir o kadar şaşkın oturuyordu... hayal kuruyordu olmayana dair...

bıkmadı..

o artık hiç bıkmadan uzun hayaller kurabiliyordu her pazar,hayalet parkın dönen salıncaklarında...
yalnızdı kimsesizdi belki ama her gözünü kapatışında ona bir dünya dolusu huzur veren bir sevgilisi vardı.. herkesten sakladı... yalnızdı biliyordu her insan gibi…
saklandıkça, büyüdü sevgisi olmayana... insanlığın kaybettiği sevgiyi o minik yüreğinde taşıyordu... ve hep hayallerle büyüdü..