Notes

Bölüm~ İngilizce verilmiş cümleleri anlamlarında değişim yapmadan çeviriniz~

Değişikliklerinizi farklı bir renkle yapınız~

The most beautiful woman in the world danced in the center of the Grand Hall.
Dünyanın en güzel kadını, büyük salonun merkezinde dans etti.

“Since you love roses, I wanted to give you a dress that would remind you of them.”
Gülleri sevdiğinden dolayı, sana onları hatırlatan bir elbise vermek istemiştim.

“What’s wrong with your face, Baron? Why is your expression like that?”
Baron, neyin var ? İfaden neden böyle ?

I lowered down my gaze, once more, and looked at the handkerchief.

Bakışlarımı indirdim, bir kez daha, ve mendile baktım.

An important clue to discovering the Black King’s identity had turned out to be a false lead, so he was annoyed.
Kara Kral’ın kimliğini ortaya çıkaracak önemli bir ipucu yanlış çıkınca çok sinirlendi.


Yeon-woo focused on the summary, ignoring the options and warnings.

Yeon-woo, uyarıları ve seçenekleri yok sayarak özete odaklandı.
If he looked for a few more clues from here, there were only a few gods who could be the Black King.
Eğer buradan birkaç ipucuna daha baksaydı, Kara Kral olabilicek sadece birkaç tanrı vardı.

Then the power of light will not be passed to Diana, and the power will remain within me.
Öyleyse, ışığın gücü Diana’ya geçmeyecek ve benimle kalmaya devam edicem.

After we went back to the crown prince’s palace, Baekhan’s condition got worse.

Taht varisinin sarayına döndükten sonra Baekhan’ın durumu kötüleşti

We moved to the banquet hall in a carriage. It was the Imperial Palace’s hall where the three major festivals of the Empire were held.
Arabayla ziyafet salonuna gittik, burası İmparatorluğun 3 büyük festivalinin yapıldığı İmparatorluk Sarayı’ydı.


Bölüm~ Türkçe verilmiş cümleleri anlamlarını kaybetmeden İngilizceye çeviriniz~

Değişikliklerinizi farklı bir renkle yapınız~

Boş vakitlerini geçirdiği gizli mekanına gidip yere yattı ve bulutları izledi.
He went to his secret place, laid down and watched clouds.

Var gücüyle koşmaya başlamadan önce gözlerini kapatıp üçe kadar saydı.
He closed his eyes and counted to 3 before he started running with an adrenaline rush.

Karşısındaki adama uzun bir süre dik dik baktı.
He stared to the man in front of him.

Onunla konuşup konuşmayacağından emin değildi.
He was not sure if he was gonna talk to him.