Notes

Özellikle tercih etmeyi düşünenler mutlaka okusun! 5 başlık altında incelememi yazdım. Tek bir başlığı okuyacak zamanınız varsa TACİZ başlığına gidin ve okuyun. Hayatınızın hatası tek tık ötenizde olabilir, tercih yapmadan önce lütfen iyi düşünün.

1- OKULUN SİZE HİÇBİR ŞEY KATMAMASI HUSUSU
2- YOLSUZLUK VE İKİYÜZLÜLÜK
3- TACİZ VAKALARI
4- EBEVEYNLERE ÖNERİLER
5- İYİ ŞEYLER

Aslında “Elon MuSq” adlı kullanıcının yaptığı yorumu gördüğüm an ben de okul hakkında bildiklerimi anlatmak istemiştim, fakat fişlenmekten çekindiğim için biraz daha bekleme kararı aldım. Değer verdiğim bir insanın da bana bu olayı tekrar hatırlatması üzerine bu yorumları yazıyorum. 1 kişiyi bile bu okula gelmekten vazgeçirebilirsem insanlık için kardır, umarım ciddiye alırsınız söyleyeceklerimi.
Yazacak o kadar çok şey var ki arkadaşlar, bazılarını seçmek zorundayım. Neyse başlayalım;
Okuldan yıllar önce mezun oldum, şu anda gayet memnun olduğum bir yerdeyim fakat yine de hayatımın en kötü 4 yılı olarak niteliyorum okuldaki yıllarımı.

OKULUN SİZE HİÇBİR ŞEY KATMAMASI HUSUSU
Bir insanın en önemli gelişimlerinden biri, hem fiziksel hem de zihinsel olarak, ergenlik döneminde oluyor, ki ergenliğin de en yoğun dönemleri lisede geçiyor. Üretken olunması gereken, okunması öğrenilmesi gerekilen bir dönem. Okul bu manada size ne sağlıyor? Neredeyse hiçbir şey.
Ben ve dönemim, alt ve üst dönemlerim, kısacası çoğu herkes, bu okula civardaki en yüksek puanlı üç beş okuldan biri olduğu için geldi. Puanına aldanıp “Fen Lisesi ya hem puanı da yüksek, ne kadar kötü olabilir ki” diye düşüncelere kapıldı. Ama size biyoloji öğretmenimizin kurduğu şu cümleyi söyleyeyim: “Arkadaşlar ben evrime inanmıyorum, o yüzden bu konuyu anlatmayacağım size. Fotokopi veririm okursunuz sınavda da sormam.” Evet, bu özlü sözden sonra devam edelim yazımıza.

Arkadaşlar eğer bu okula gelip tıp yazmayacaksanız hocalar sizi manipüle edip tıp yazdırmaya çalışacak ve bunun için de fazlaca mobbing uygulayacaklar. Ben mezun olduğumda okulda sanat/bilim adına hiçbir şey yoktu. Tubitak fuarı adı altında birtakım etkinlikler yapılır, 1-2 öğrenciye destek verilir gerisine de göstermelik bazı şeyler yaptırılırdı. Bazı arkadaşlarım programlamaya meraklılardı, okuldan bu konuda destek istediler ve “Yazılım ne ya tıp yazacaksınız tıp” şeklinde yorum aldılar. “Mühendislik yazmayın, tıp yazın. Mühendislik yazarsanız kendinizi geliştirmeniz gerek.” Cümlesini eminim çeşitli “hocalarımızdan” duymuştur bu okulda okuyanlar. Evet, cümle kendi içinde iğrenç bir cümle. “Kendinizi geliştirmeniz gerekir” ne demek ya :D biz gençler olarak bu okula ot gibi geldik ve bize hiçbir şey katmayarak ot gibi göndermek istiyorlar. Bu kafayla öğrenci yetiştiriyorlar ve bu yetişen öğrencilerin mühendisinden de doktorundan da kendilerini geliştirmesini beklemiyorlar. Kendinizi geliştirmenizi bekledikleri tek konu daha hızlı ve doğru test çözmeniz. Bunu yaparsanız eğer size çok değer verip sorunuzu çözerler, büyük şans aman kaçırmayın.
Ben mezun olduğumda sanat adına gerçekten hiçbir şey yoktu, sanırım şu an bir müzik öğretmeni gelmiş, şu anki durumunu bilmiyorum ama umarım o öğretmen yeni öğrencilerin ufkunu açabiliyordur. 1 kişinin bile açılsa kâfi.
2. Yabancı dilimiz Fransızca, ama 10’a kadar saymayı kaçımız hatırlıyor bir sormak gerek. O yaştaki bir insandan kendi kendine bunu öğrenmesini beklemek zor, Fransızca dersinde Fransızca öğretilmeli. Bahçeye çıkıp inşaat işi yapılmamalı veya derste din konuşup Osmanlı belgeseli izlenmemeli.

YOLSUZLUK ve İKİYÜZLÜLÜK
Okuldaki idari yolsuzluklar hakkında birtakım dedikodular duymuş olabilirsiniz. Benim dönemimde şahit olduğum bir tanesinden bahsedeyim ve bunu nasıl ikiyüzlü davrandıklarına bağlayayım. Okulun kazan dairesinde bir erkek ve kız öğrenci öpüşürken yakalandı ve okuldan atılmakla yüz yüze geldiler. Fakat o riskle karşı karşıya gelen erkeğin babası okul bir miktar para bağışlayarak olayın üstünü kapattı. Daha sonra okulun çeşitli etkinliklerinde bu kişi bağış yaparak boy göstermeye devam etti zaman zaman.
Okulda ikili ilişkilere izin verilmiyordu, yanınızdaki 1.dereceden kuzeniniz olsa bile karşı cinsten biriyle yan yana yürüyorsanız o gün fişlenip müdürün odasına çağrılırdınız. Ama bu konuda çifte standart uygulanan bir durum vardı, bu durumda olan kişi/kişiler eğer çalışkansa (tıp kazanacağından eminlerse) hiçbir şey demezler, hatta bazen o ilişkiyi destekleri de olmuştur. Akademik olarak başarılı olmayan insanlar sosyal olmamalı zaten değil mi?
Bu şekilde bir erkekle gezen kızlara daha ağır yaptırımlar uygulanırdı. Cinsiyetçiliğin dik alasını görürdünüz okulda her konuda. Buna da bir sonraki başlıkta TACİZ adı altında bahsedeceğim zaten. Kızların ailesi çağrılır, önünde azarlanırdı. Erkeklere ise yüzeysel bir şekilde yapma oğlum etme oğlum denirdi. Hatta bu kulaklar bizzat bir öğretmenden şu sözleri işitti “Oğlum bırak şu or**puyu bununla mı uğraşacaksın, derslerine odaklan” …
Skinny pantolon giydikleri için bu sözleri işitirdi genelde bu kızlar, ne kadar acı. Tişörtü pantolonun içine sokmayın, pantolonlarınızın paçasını daraltmayın gibi saçma sapan uyarılara maruz kalındı.

Tacizci öğretmenlerin gözü kayıyor tabii…


TACİZ VAKALARI
Ağır bir kelime kullanarak suçlama yapıyorum, farkındayım. Dönemimdeki kız erkek çoğu kişi onaylayabilir bu söylediklerimi, şüphem yok.
Ben okuduğum dönemde bu olayda başı çeken iki “öğretmen” vardı. Ben onlara X ve Y olarak sesleneceğim bu yazıda.

X, eğitim fakültesi mezunu, test çözmeyi bilen, “öğretmen” kelimesinin bir harfini bile hak etmeyen birisi. Ders içinde ve dışında tüm öğrencilerini fiziksel olarak taciz eder, herkesin önünde. Göğüs sıkma kasık sıkma kalça sıkma gibi hareketleri mevcuttur. Ve bunları “şaka” diye nitelendirerek yapar. Kendisi çok duyarlı bir insan olduğu için kızlara daha az dokunurdu, şu naifliğe bakar mısınız, keşke herkes X kadar düşünceli olabilseydi… Defalarca istemediğini söylerdi öğrenciler bu hareketleri, ama yine de devam ederdi. Ders sonrası yanına çağırıp bu hareketleri de yapardı çoğu öğrenciye. Eril el şakası yaptığını düşünürdü, umarım o ellerini bir daha süremezsin hiçbir öğrenciye. Aileler sevmeye kıyamadıkları yavrularını işte böyle insanlara emanet ediyor.
X’in siyasi görüşüne ters düşecek bir şey söylerseniz onun için kara listedesiniz.
X’in size dokunmasına kızarsanız kara listedesiniz, izin vermeniz lazım.
X sizi karşı cinsten biriyle görürse size küser ve bir daha konuşmaz, kara listeye yine girersiniz.
Eğer kara listeye girdiyseniz sürekli size mobbing uygulayacaktır, kurtuluşunuz yok. Rıza göstermelisiniz, ya da daha kolayı var, bu okula gelmeyin.

Sırada Y var, bu şahıs daha da şaşırtıcı bence. Kendisinin siyasi görüşüne zıt herhangi ufak bir şey söylediğiniz an, sizinle sokakta selamlaşmayı dahi keserek okulda sorularını çözmüyor, sizi duymazdan geliyor. 5 yaşındaki çocuk yapmaz bu hareketi.
Bu Y denen kişinin birkaç fedaisi vardır, çok sevdiği 3-4 erkek öğrenci. Onları da kendisi gibi yetiştirmeye çalışır. Bizzat şu sözleri duydum bu kişilerle sohbeti sırasında: “Şu kıza ÇAKTIN mı?” “Hangi kızları s*** sizin dönemden?” “Şu kızın da g*tü çok fena ha” “Günde kaç posta atıyorsun?” gibi, kişinin öğrencisiyle asla konuşmaması gereken içerikte ve biçimde konuşmalardı bunlar. Kendisi vatanı için hayırlı insanlar yetiştirmeye çalıştığını söylerdi. Onun yetiştirdiği öğrenciden ancak tecavüzcü olur…
Bir gün bir erkek hocanın bir kızı çağırıp, “telefonun çok güzelmiş” diyerek kalçasındaki cebe koyduğu telefonu böyle iğrenç bir yolla hatırlatması işten bile değil. Eğer bir kadınsanız inanılmaz cinsiyetçilik hissedeceksiniz bu okulda, eğer bir erkekseniz de cinsiyetçilik yapma üzerine yetiştirileceksiniz.
Ülkedeki nesillerin mimarları öğretmenlerdir, öğretmenler nasıl yetiştirirse, öğrencileri de o yoldan ilerler. Biz bir şekilde gözümüzü açtık da kurtulduk, peki ya gözünü açamayanlar? Bunların gelecekte insanları taciz etmeyeceğinin, insanlara tecavüz etmeyeceğinin garantisini verebilir misiniz? Son zamanlarda bu kadar sık ve halkın her kesiminden taciz, tecavüz, kadın şiddeti haberleri görüyorsak, bunun sebebi bu gibi öğretmenlerdir. Siz siz olun kimsenin dediği şeylere koşulsuz inanmayın, araştırın. Cinsiyetçilik yok olacaksa, kadın erkek eşit olacaksa yani feminizm kazanacaksa, bunu bizler sağlayacağız. Değişim isteyen herkese selam olsun!

EBEVEYNLERE BİRKAÇ ÖNERİM:
Çocuğunuz fen lisesine gideceği için heyecanlı olabilirsiniz, ama bunun sadece bir isim olduğunu unutmayın. Türkiye’de bu puana gidilebilecek gerçekten kaliteli okullar var. Çocuğunuz test çözmekten daha fazlasını öğrenerek mesleğini yapsın istemez misiniz? İmkânınız varsa çocuğunuzu İç Anadolu’dan uzaklaştırın. Üniversite bandında liseler var, sosyal/sanatsal/bilimsel olarak geliştirebilirsiniz çocuğunuzu. Okuduğum üniversitede ilk yıllarda “Ot gibi yetiştirmişler” bizi diyordum diğer okullardan insanları gördükçe. Kimisi birkaç yazılım dili öğrenerek gelmiş, kimisi bir enstrüman, iki dil… Bu farkı kapatmak çok zor, kapatırsınız elbette ama lisede çok daha az efor harcayarak koskoca 4 yılda bu birikimi elde edebilir çocuklarınız.
Bırakın uzaklaşsın çocuklarınız sizden, sizden kilometrelerce uzakta okusun. Medeniyetten, medeni düşünmeden uzak olmasından iyidir. Umarım bu ülkeyi iyi yönde değiştirebiliriz, yoksa kaçmaktan başka çare kalmayacak gibi duruyor…

PEKİ İYİ HİÇBİR ŞEY YOK MUYDU YA?
Vardı, evet vardı ama bu saydıklarımın yanında kaybolup gidiyorlardı. Çok değerli insanlar tanıdım bu okuldan gerek okurken gerekse mezun olduktan sonra. İyi ilişkiler kurduğumu düşünüyorum.
Gerçekten iyi öğretmenler vardı, size bir şey katmaya çalışan, sistemi sadece test odaklı olmayan birkaç öğretmen vardı. Onlar hala aklımda, gerçekten iyi insanlardı tanıdığım kadarıyla. Ama bunlar dışında iyi bir özellik sayamayacağım gibi duruyor. Ereğli denilen şehir zaten iğrenç bir yer, insanları yobaz.