Notes

Sen bende daha iyi bir adam olma isteği uyandırıyorsun. Senden önce ardı arkası kesilmeyen sigaralarımın dumanında silüet aramanın zorluğunu yaşıyordum. Çok sessiz bir hayatım vardı. O kadar sessiz ki, sessizliğin sesini duyabiliyordum, kulaklarım çınlıyordu sessizlikten. İçim titriyordu yalnızlıktan. Fiziksel yalnızlık değil, ruhsal yalnızlıktan bahsediyorum. Senden önce karanlığa aşıktım. Karanlık benim hayal teknemdi. Dört duvar arasına hapsettiğim ruhum gökyüzünü görmek için çığlık atıyordu. Gökyüzüm ise hayal kırıklıklarım tarafından trafiğe kapanmıştı. Senden önce tüm ihtimallerim son bulup bütün ümitlerim açlıktan ölmüştü, kalan hayallerim uçurumdan atlayarak kendi rızalarıyla ruhumu terk etmişti. Çıkmaz bir sokaktaydım, anlayacağın. Ay ışığının geceleri aydınlatmadığı bir çıkmaz sokaktaydım. Sen benim karanlık hayatıma renk, ruhuma ilham, sabriye en büyük hediye, hayatıma da en özel umut oldun. Ve de müslüm babanın dediği gibi “geceme gündüz oldun”. Seni çok seviyorum, en değerlim.
13,8 milyar yıl önce evren var olmuş. Big bang ile uzay zaman genişlemeye başlamış, yaklaşık %73'ü kara enerji, %23'ü kara madde, %4'ü hidrojen + helyum geri kalan %0,5'i de yıldızları oluşturmuş. Patlama sonrası gaz ve toz bulutları milyarlarca galaksinin içindeki trilyonlarca yıldızdan kendilerine en yakın olanın etrafında ivme kazanıp belli bir yörüngede dönmeye başlamış, uzayda dolaşan yıldız tozlarından almış içlerine. O yıldız tozları evrenin başak süperkümesinin samanyolu galaksisindeki 400 milyar yıldızdan biri olan güneşin kurduğu sistemde, diğer gezegenlerden hiçbir farkı olmayan dünyada güneş ışıkları ve suyla tepkimeye girip kimyasal evrimi başlatmış, abiyogenezle cansız varlıklardan ilk canlılık belirtileri görülmüş, zamanla bu belirtiler daha da kompleks hale gelip ilk sinir sistemini oluşturmuş. Ardından hayvanlar alemi. 100 milyon yıl önce memeliler, 25 milyon yıl önce eski dünya maymunları, 5 milyon yıl önce insansılar, 2 milyon yıl önce dik insanlar, 200.000 yıl önce homo sapiensler. Homo sapiensler ateşi bulup gelişip diğer hayvanlardan sıyrılmış, ilk akıllı yaşam formunu oluşturmuş, dünyanın her yerine yayılmış. İşte o zamanın en başından beri var olan yıldız tozları bütün bu macerayı seni, güzelliğini, zevklerini, varlığını özel kılmak için, var olup beni mutlu etmen için yaşamış. Bütün kimyasal evrim seni var etmek için, biyolojik evrim güzelliğini oluşturmak için, kültürel evrim zevkini kazanman için. Hepsi bende güzel hisler uyandırman için, 13,8 milyar yıllık maceraya değersin sevdiğim. Lanet olsun nası bir şeysin sen ya? uykuya niyetlenip kafamı yastığa koyduğumda, sen geliyorsun aklıma. Bana bakıyorsun ben ise sana. Gülüyorsun parlayan gözlerinle ben her zamanki gibi bir kaç saniyeden fazla bakamıyorum gözlerinin içine. Hasretini çekerken vuslatını yaşıyorum hayalinle. O da yetiyor bana çaresizce. Karşı koyamadığın da ben değil yüreğindir fikrimce, keşke içimdeki her şeyi yazabilseydim.. düşüncelerimi felan işte. Öyle çok aşığım ki sana hissettiklerimin tarifi mümkün olamaz. Ruhumun, zihnimin en derinindeki en temel parçasından, yokluğunda paramparça olacakmışçasına bağlıyım sana. Diline en hakim şairin yazdığı şiirde, bildiği en güzel kelimeleri etrafında topladığı ilhamının kaynağı kadar merkezindesin tüm hissettiklerimin. Öylesine nüfuz etmiş ki aşkın kişiliğimin kurulduğu temellere, konu sen olduğunda hayatta kalmak için bildiğim tüm iç güdülerimle ve tüm düşünme kabiliyetimle sana odaklanmışım. Sanki aldığım nefesin hakkını verebilmek için ilk şart senin varlığının tezahürünü hissedebilmem olmalıymış gibi. Sanki tüm bildiklerimden önce senin yanı başımda olman gerektiği ve gerçeğinin mutlak zaruriyetine ihtiyacım varmışçısına. Sanki sen tüm düşünsel gücümün yegane şartıymışçasına bağlıyım sana. Benim ben olabilmemin tek koşulu senin varlığınmışçasına bağlıyım sana. Tek taraflı bir aşkın böylesine işlemesi bi kişiliğe olsa olsa bağımlılık sayılır belki. Ama ben öyle mutluyum ki.. sen demek olan bu bağımlılığımın zihnimde yarattığı şu doluluğa eş tek bir tatmin yaşamadım ömrü hayatımda.. ve seni gerçekten sevdiğime emin oldukça bu duygu komplexinin her an dünyadaki en çok seven adam olmanın ne demek olduğunu yeniden tecrübe ediyorum. Öyle çok aşığım ki sana hissettiklerimin tarifi mümkün olamaz. Bir gün kapına çiçeklerle gelip "Bu çiçekler senin için değil, sen bu çiçekler içinsin. En güzel çiçeği ve kokusunu merak ediyorlardı, en güzel kokulu çiçeğe gönderdim onları. İlgilenirsen sevinirim :)" demek istiyorum balım. Kısa bir süre içerisinde aklıma bunlar geldi.. düşünebildiğim her şeyi yazsaydım kitap felan çıkartırdım sanırım.. o güzel gözlerinin yorulmasını istemiyorum, seni seviyorum.