Notes

bu adamın yanlış anlaşılmaya veya hiç anlaşılmamaya müsait çok söylemi var. u.g.'yi dinleyen, okuyan, onunla röportaj yapan insanlar u.g.'yi nereye koyacaklarını daima şaşırmışlardır.

yer yer nihilist, pesimist olduğu iddia edilmiştir. uzak doğu felsefelerine dışarıdan uzaylı gibi merakla bakan batılının tedrisatından geçtiği eğitimin ürünüdür bu iddia. batılının ortalama mürekkep yalamışlarından aklının sınırlarını zorlamaya cesaret edenler, ancak nietzsche'nin, sartre'ın, camus'nun dilini kavramaya müsaittir; bu yüzden u.g.'yi de en tanıdık bulduğu kavramlar havuzuna atmaktan başka çare bulamaz. jiddu krishnamurti, carl jung, alan watts gibiler bile, doğu felsefesini batı toplumuna u.g. gibi birini hazmedebilecekleri kadar aktaramamıştır.

u.g.'nin kendisine nihilist, pesimist denmesine cevabı "komik olmayın"dır. 90 yaşında ölüm döşeğinde bir deri bir kemik kalmış halde bile yatağından ayağa kalkıp yürüme egzersizleri yapan, "i have survived for 90 years! don't tell me anything about fear of death! life is only about survival, death is replacement of atoms. i am ready to go at any moment!" diyecek kadar, son nefesine kadar yaşamın coşkusuyla yaşayan biriydi. ölüme karşı ise en fazla kayıtsız olduğunu ve bunu doğal bulduğunu söyleyebiliriz. ölüm ve ölü sevici bir nekrofil değildi. "bunaltı" ve "varoluş sancısı" üzerine romanlar yazanlarla karıştırmayın.

tüm cevapları verecek bir guru bulmak umuduyla ayağına kadar gelen ama takdire şayan bir sabırla anlattıklarını, egonun gösterdiği dirençten dolayı kavrayamayan ziyaretçilerinin sinirlenmesine karşılık olarak "o zaman niye geldin? burada ne aradığını sanıyorsun? geldiğin cehenneme git" diyebilen bir adam bu. ha bire kapısını yumruklayanlara verdiği mesaj hep aynıydı bana kalırsa: "kapımı çalıp durmayın, bu kapının arkasında sizin aradığınız şey (aydınlanma) yok."