Notes

AKP nin Son Sonar ( En Yakın Tahminlerle tanınan Anket Şirketi ) şirketinin anket sonucunda oylarının %40 ın altında çıkması üzerine :


''yüzde sıfır da çıksa türkiye'de rejim değiştiği için artık hiç bir anlam ifade etmeyecek bulgu.''

davutoğlu'nun başbakan seçildiği günkü sözlerini hatırlayalım:

"restorasyon kararlılıkla devam edecektir"

ve ayrıca, rte ve davutoğlu'nun millet sözcüğünü tam olarak hangi anlam çerçevesinde kullandığı da önemlidir: burada millet zannedildiği gibi akp'ye oy verenler anlamında kullanılmıyor bence:

millet, çok daha geniş anlamda,

"türkiye ve bağlantılı ülkelerde cihad halindeki islam toplumuna" işaret ediyor.

bu varsayımı güçlendiren pek çok emare var: seçim konuşmaları, dış politikada belli islami parti ve örgütlere karşı takınılan olumlu ve hatta destekleyici tavır, suriyeli göçmenlerin kamplarda toplanmak yerine türkiye'ye dağıtılması vb...

yeni osmanlıcılık yorumları da hatalı. çünkü osmanlı, aynı roma gibi bir şehir devletinin idaresi altına girmiş farklı ülke ve toplulukları idare eden bir topkapı şehir devleti idi. aynı roma gibi, emperyal özellik taşıyordu. ve aynı pax romana gibi, pax ottoman tesis etmiş, gücü tek merkezde toplayarak göreceli bir barış sağlamıştı.

burada bir şehir devleti yok, veya sınırları belli bir ulus devlet veya abd gibi güç birliği etmiş federal sistem de yok.

rahmetli erbakan hocanın hayal ettiği emperyalizme karşı birleşmiş müslüman(mazlum) ulusların birliği de değil.

burada farklı bir durum var: recep tayyip erdoğan'ın halife olduğu, farklı ülke sınırları içerisinde yaşayan müslüman kesimin birbirilerini sürekli destekleyerek zaman içerisinde içinde yaşadıkları siyasal düzenleri ele geçirip en nihayetinde tayyip erdoğan ve takipçilerinin idaresinde büyük islam imparatorluğunu kurmak amaçlanıyor...

dünyanın üçüncü bir küresel savaşın eşiğinde bulunduğu şu dönemde çok da hayali bir yaklaşım değil. savaşlar, beraberinde hızlı ideolojik dönüşümü de getiriyor. olmaz olmaz deme olmaz olmaz...

bugün içinde bulunulan duruma gelelim: yakında güneydoğuda bir federal devlet kurulacak. öte yandan, güney sınırında türkiye topraklarında bir genişleme meydana gelecek. dolayısıyla rejim değişikliğinin yanı sıra, coğrafi sınırlarda da bir değişim olacak. (muhtemelen abd başkan yardımcısı biden ile yapılan pazarlıklar bu çerçevede. abd kürt devletini kurmaya kararlı. bunun bir karşılığı olmalı. abd güneyde genişlemeye izin verecektir başka şansı yok)

recep tayyip erdoğan işte bu yeni devletin kurucusu ünvanını alacak ve üçüncü sayfalarda çocuklar atatürk'ün değil erdoğan'ın tam sayfa resmiyle karşılaşacak.

gidişat bu yönde...

hal böyleyken, artık seçimler sadece ve sadece uygun sonuçlar çıktığı sürece bir anlam kazanacaktır. eğer türk halkı seçimlerde verdiği desteği çekerse veya tahammül edilemeyecek kadar azaltırsa seçimler yapılmayacaktır.

çünkü ortada çok büyük bir hedef var. milyarlarca müslümanın ortak amaç etrafında birleştirilmesi gibi bir büyük hayal var.

bu "kutsal savaşı" veren insanlar açısından, şu veya bu vatandaşın vereceği oyun hiç bir önemi yoktur; olamaz...

şimdi tabi akla şöyle bir soru geliyor: bu gidişat bir süre öncesine kadar engellenebilirdi. rte bu kadar güçlenmeden önce harekete geçilebilirdi. neden gereği yapılmadı aydınlar tarafından? neden bu raddeye gelmesine izin verildi?

rte açık açık söylemişti gizli ajanda falan yoktu ortada. siyasete başladığı günden itibaren "biz bu yola kefenle çıktık" diyordu. bu apaçık bir savaş ilanıydı, meydan okumaydı.

sebebi şuydu: liberaller rte'nin ve siyasal islamın gücünü küçümsedi. türk halkını tanımadıkları için, bu topluluğun ne kadar manipülasyona açık olduğunu göremediler.

türk halkının nabzını etiler-nişantaşı taksinin şoförleriyle sohbet ederek tuttuklarını zannettiler.

biz kemalistlerin uyarılarıyla alay ettiler. hatta cemaat tsk'ya savaş ilan etti, her türlü etik değeri, insanlık değerini hiçe sayarak prostatlı yaşlı insanları hücrelere tıktı. kanserli mahkumların ölümünü seyretti ve basın organlarında bunu destekledi.

şimdilerde takip ediyorum: zaman gazetesinin internet sitesi her gün chp'den bir demeç yayınlıyor. genel anlamda bir pişmanlık ve toplumun farklı kesimlerinden, chp dahil bir yardım bir destek arayışı var.

ama geçmiş olsun. herkes günahlarının bedelini ödeyecek. mesela bir kemalist olarak içim acıyor silivride musluklardan akan su içilebilir değilmiş. polis akademisi ve kolejler kapatılıyor oradaki gençlere çok üzülüyorum. elimde olsa ergenekon kepazeliğini unutmaya hazırım ve yardım etmek isterim. ama artık çok geç. artık ne vatandaşın ne de her hangi bir örgütün kurumun mücadele edecek iğne ucu kadar gücü yok. süreç artık engellenemez...

ülkenin gençleri çocukları iş bulamadığı için islam devletine katılıyor, kadınlar işsiz kocasının dayağından bıkıp islam devletine koşa koşa "hicret ediyor".

fakat bizim mahalle hala aksırıncaya tıksırıncaya kadar içiyor, eğleniyor gaflet denizinde yüzüyor. ülke elden giderken reina'larda vur patlasın çal oynasın, zıkkımın pekini yiyin.

bir kaç haftalık içki alem paramı da şu sendikaya bağışlayım şu partiye yardım yapayım demiyor.