Notes

Solunum Sisteminin Cerrahi Hastalıkları ve Bakımı

Kapalı göğüs drenajı sisteminin çalışıp çalışmadığı kontrol edilir. Ameliyat sonrası kapalı göğüs drenajı yeterli işlev görmediğinde, plevral insizyon boyunca hava birikimi sonucu oluşabilecek tansiyon pnömotoraksın habercisi olan ciddi dispne, taşipne ve taşikardi, aşırı huzursuzluk ve ajitasyon, gittikçe artan siyanoz etkilenmemiş tarafa doğru larenks ve trakea deviasyonu gibi belirtiler açısından hasta izlenir. Akciğerdeki insizyon bölgesinde biriken havanın, cilt altına kaçmasıyla boy ve boyun bölgesinde oluşan subkutan amfizem açısından hasta gözlenir. Boyundaki ciddi subkutan amfizem, trakeaya basınç yapabilir ve acil trakeostomi açılabilir, gerekli araç gereç, hastanın başucunda hazır bulundurulur. Göğüs cerrahisi sonrası olası ciddi bir komplikasyon ve önemli bir ameliyat sonrası hipoksemi nedeni olan pulmoner embolinin, hastadaki göğüs ağrısı, dispne ve taşipne, ateş, hemoptizi ve sağ kalp yetmezliği, belirtileri izlenir. Göğüs cerrahisi sonrası, vagal tonüs, hipoksi, mediastinal shift, kan Ph düzeyindeki anormallik gibi faktörlerin kombinasyonurnu içeren kardiyak disritmi gelişimi açısndan kalp monitörü bulguları değerlendirilir. Sıvı alım hızı izlenir; göğüs cerrahisi sonrası, dolaşım yüklenmesi nedeniyle, IV sıvı miktarının 125 mi/s'den fazla olmamasına dikkat edilir. Major toraks cerrahisinde, torakstaki büyük çaplı damarların kesildiği insizyon genellikle geniş olduğu için çok miktarda kapiller sızmaya bağlı kan kaybı da büyük olabilir. Bu nedenle, insizyon bölgesi ve pansuman, kanamayı belirlemek için her 4 saatte bir değerlendirilir. Kapalı göğüs drenajı sıvısı da, kanama yönünden kontrol edilir. Vücut, periferik dolaşımdaki kan akımını

azaltıp, yaşamsal organlara olan kan akımı

47

nı arttırarak, kan kaybını kompanse etmeye çalışır; ancak yetersiz kaldığında hipovolemik şok gelişebilir. Hasta, nabız hızında artma, kan basıncında düşme, huzursuluk ve bilinç düzeyinde azalma, idrar atılımında azalma (< 0,5 ml/kg/5), soğuk-soluk ve nemli bir cilt, solunum saysında artma, gibi hipovolemik şok belirtileri açısından dikkatlice izlenir.

* Anestezi ve hareketsizlik nedeniyle azalan

vazomotor tonüs, kanın periferde göllenmesine ve venöz dönüşte azalmaya yol açar. Bağlı olarak gelişebilecek trombofilebitle ilgili bacakta tek taraflı ödem ve baldır bölgesinde duyarlılık gibi belirtiler gözlenir (Smeltzer ve ark., 2008; Hopper, 2015; LeMone ve ark., 2015).

Kapalı Göğüs Drenajı Sistemi

Göğüs cerrahisinde uygulanan tüm cerrahi yöntemler (pnömonektomi hariç) ve bazı göğüs travmaları sonrasında plevral bütünlüğün bozularak, hava, kan ya da sıvının plevra boşluğunda birikmesiyle, göğüs boşluğundaki negatif basınç bozulur ve akciğerler kollabe olur. Bozulan negatif basıncı yeniden oluşturmak, kollabe olan akciğerin tekrar ekspanse olmasına yardımcı olarak solunum ve gaz değişimini sağlamak amacıyla, plevra boşluğundaki sıvı ve havanın boşaltılması için kapalı göğüs drenajı uygulanır. Kapalı drenaj sistemi, pariyetal ve visseral plevra arasına yerleştirilen göğüs dren lerinin, bağlantı tüpleri ile kapalı sisteme bağ lanmasıyla oluşturulur (Şekil 1.5 A ve B). Cerrahi rezeksiyon sonrasında, toraks bo: luğunun üst (havanın drenaj için) ve alt ( kan sıvının drenajı için) bölümüne olmak üzere | kateter yerleştirilebilir. Yerleştirilen kateterler tüp ile birleştirilerek, kapalı sisteme bağlanır. Torakotomi ya da göğüs travması sonı

kapalı göğüs drenajının uygulanma amaçlaı