NotesWhat is notes.io?

Notes brand slogan

Notes - notes.io

ABD İRAN'LA ANLAŞIRKEN ARAPLARI KIŞKIRTIYOR
Abulkadir Özkan/Milli Gazete
İşgallerle bölgemizdeki tüm dengeleri alt-üst eden ABD ortaya çıkan karmaşanın sorumluluğunu İran’a yüklerken, öbür yandan da bu ülke ile anlaşma masasında nükleer müzakereleri sürdürüyor. Yani bir yandan Araplarla İran’ı Yemen üzerinden çarpıştırmak için tırnak kaşıyor, öbür yandan da kendisi anlaşma masasında. Öbür yandan ABD ile İran arasında sürdürülen müzakerelerde esas alınan anlaşma metni konusunda ABD’nin ikizi İsrail’den son seçimlerin galibi Netanyahu, “İran ile uzlaşılmak üzere olunan anlaşma korktuğumuzdan da kötü bir anlaşma” şeklinde bir açıklama yapıyor. Hâlbuki ABD’nin İsrail’in istemediği bir anlaşma metnini imzalamasının mümkün olmadığı biliniyor. Böyle olmasaydı BM’nin İsrail’in kuruluşundan bu yana İsrail aleyhine aldığı tüm kararlar ABD tarafından veto edilerek geçersiz kılınır mıydı?
Bu arada sadece Afganistan, Pakistan ve Irak’ta ABD’nin işgalleri sonucunda 1 milyon 300 bin insanın katledildiği gerçeği de düşünülürse, bölgemizde akan kanın birinci derecede sorumlusu ABD’dir. Bunun da iki sebebi vardır. Birincisi bölgedeki petrol zenginliği, ikincisi ise İsrail’in güvenliğidir. Böyle olunca da Yemen’e yönelik Arap Birliği’nin saldırısını doğru değerlendirmek için bu gerçeği gözden ırak tutmamak gerekiyor. Aksi halde yapılan girişimler; barış adına atılan adımlar bölgemize barış getirmekten ziyade ihtilafları daha da körükleyecek, akan kan giderek fazlalaşacaktır. Neticede de Sünni İslam dünyasını İran’a karşı kışkırtan ABD ve yandaşlarının çıkarlarına hizmet edilmiş olacaktır.
Bu arada Suriye’de devam eden çatışmalar karşısında ABD ve yandaşlarının sergilediği tavır ortadadır. Dört yılı aşkın bir süredir bu ülkede devam eden çatışmalarda hayatını kaybedenlerin kesin sayısı bilinmemekle birlikte 250 bine ulaştığı bildiriliyor. Bir yandan Irak ve Suriye’de İran yanlısı Şii milisler çatışmalarda İranlı komutanların emrinde yer aldığı belirtiliyor. Bu tür haberler genellikle ABD ve İsrail kaynaklı. Öbür yandan Tikrit’e yönelik Irak güçlerinin saldırısı sırasında İran yanlısı Şii milisler ABD’nin isteği üzerine cephe gerisine çekiliyor. Kısacası bölgemizde oyun içinde oyun sahneleniyor ama bu oyuna bile bile bir takım ülkelerin yöneticileri teslim oluyorlar.
HABERTÜRK ACUN ARASI KAPIŞMA
Habertürk Gazetesi, Acun Ilıcalı'nın evliyken başka birinden gayri meşru çocuk yaptığını haber yaptı. Ortalık karıştı. Çünkü haberde sözkonusu kadının ismi çocuğun ayrıntıları gibi sağlam unsurlar vardı. Bu haberden sonra Acun ve Habertürk arasında sert tartışma başladı. Acun ve Habertürk'ün karşılıklı açıklamaları şöyle:

ACUN: "Habertürk gazetesi birdendire her hafta bizimle ilgili yalanlarla dolu haberler yapmaya başladı.. Bu konuda yargıya başvurup, birinci sayfadan tekzip yayınlattık. Yapacağınız her haber için yasal haklarımızı kullanmaya devam edeceğiz. Bize zarar vermek adına başlattığını bu karalama kampanyası amacına ulaşamayacak. biz biz halkımızın takdiriyle buralara geldik ve aklımızı insanları karalamaya çalışmak için değil, televizyonculuk yapmak için kullanmaya devam edeceğiz. yapmamız gereken tek şeyi yapıyoruz, o da televizyonculuk. Onları da kendi işlerine bakıp gazetecilik yapmaya davet ediyorum.

HABERTÜRK: "Ilıcalı önceki akşam Survivor yarışmasında, başka biriyle evliyken Şeyma Subaşı'yla nikahsız çocuk sahibi olduğu haberini yapan Habertürk'ü aklınca tehdit etmeye kalktı. Acun bey şunu bilsin ki biz böyle boş tehditlere pabuç bırakmayız. Vay vay Vay Acun Ilıcalı yürek yemiş. Habertürk'ü diline dolayan Ilıcalı, bizi sözde asılsız haber yapmakla 'karalama kampanyası' yürütmekle suçladı.
Başkan biriyle evliyken Şeyma Subaşı'yla nikahsız çocuk yapan Acun bey, bunu haber yaptığımız için bize kızmış. Bu haberin neresi yalan Acun Ilıcalı! Bu yazdıklarımız yaşanmadı mı? Acun bey siz reytihng peşinde koşmaya devam edin, biz haber yapmaya devam edeceğiz."

MİLLİ İRADE Mİ İLAHİ İRADE Mİ
Faruk Köse / Akit
“Devletin nasıl teşekkül edeceği, iktidarın nasıl bir mekanizmayla elde edilip kullanılacağı, bireyin/toplumun devlet nezdinde veya devletin birey/toplum nezdinde konumunun/yetkisinin ne olacağı” hep tartışılageldi. Bu tartışmalar “Demokrasi”yi kutsallaştıran bugünün dünyasında “milli irade” kavramına gelip dayandı.
Demokrasilerde bu sorunun “milli irade” ile çözüldüğü iddia edildi ve iddia, artık “genel kabul” gördü. İktidara sahip olanlar, meşruiyetlerini “milli irade” kavramına dayandırdılar. Ancak bu, sorunlar yumağının başladığı nokta oldu. Zira iktidarı eline geçirenler, “meşru zemin” olarak “milli irade”ye dayandıklarını, kendilerine yetkiyi “milli irade”nin verdiğini, bu sebeple her istediklerini yapabileceklerini ileri sürdüler.
Anayasalara göre “egemenlik millete aittir” ve bu ilke herhangi bir “kayıt ve şarta bağlı değildir.” Buna göre “idarenin dayandığı irade” ile, “milletin ortak iradesi” kastedilir; milletin arzu, kanaat, değer yargıları, duygu, düşünce... gibi ortak değerlerinden oluşan bu irade, devletin ana yapı taşı olan “egemenlik” kavramında kendini göstererek, devletin işleyiş ve işlemlerinin meşruiyetine referans olur.
Ancak, “milli irade”nin, yani “egemenlik”in kullanılması noktasında bu “teorik parıltı” sönüverir. Zira “millet iradesinin egemenliğini kullanmasına dair mekanizma”daki kurgu, “Demokratik yalan”ın tam da kendisidir. Çünkü “milli irade”nin, “egemenliğini doğrudan kullanması imkânsız” olduğundan, bu yetkinin kullanılması bir mekanizmaya bağlanır ve bu mekanizmanın teşekkül biçimi, “hükmetme arzusu”nun “devlet” ile özdeşleşerek “zulüm mekanizması”na dönüşmesine kadar varır. Mekanizmanın esasını ise “milli iradenin, egemenliğini yetkili bir organa devrettiği, o organın, egemenliği milli irade adına kullandığına dair ön kabul” teşkil eder. Lâkin “yetkili organ”ın teşekkülü ve yetkilerini kullanması süreci, “sistem/devlet-birey/toplum çatışması”nın ve sâir istikrarsızlıkların da esas nedenidir.
Teoriye göre iktidarı kullananlar, “milletten onay” alacaklar, “millet iradesi”ne ve “milli iradeyi teşkil eden kimlik ve kişilik değerleri”ne ters düşen biçbir “kurumsal ve hukuksal yapılanma”ya gitmeyecekler, hiçbir “iş ve icraat”a kalkışmayacaklardır. Bunun anlamı, anayasanın, yasaların, temel kurumların işleyişinin, görev, yetki ve sorumluluklarının, kısacası “devlet tüzel kişiliği”ni ve “devletli hayat”ı ilgilendiren tüm hususların, tamamen “milletin istek, ihtiyaç ve değer yargılarına uygun olarak tecelli etmesi” gerekeceğidir.
Ne var ki iktidar sahipleri, bir yandan milletin iradesine dayandıklarını iddia ederlerken, bir yandan da bütün işlerini ve icraatlarını milleti zaptu rapt altına almak, milletin kimlik ve kişilik değerlerini imha etmek, milleti kişiliksizleştirerek ve sorunlar yumağı içine sürükleyerek “güdülecek sürü” haline getirmek, milleti kendi saltanatlarının adı konulmamış köleleri haline getirmek ve ekonomik çıkar sağlamak için bütün idari, yasal, adli, iktisadi, siyasi, tedrisi tedbirleri alırlar.
Sorun, “milli iradeyi temsile yetkili kılınan organ”ın teşekkülünde başlar. Zira, demokrasilerde genellikle bir ideoloji/yapı monarklaşarak “devlet sistemi/rejimi”ni belirlediğinden, “farklı siyasal tercihlerin örgütlenmesi”ne ve “milli egemenliğin kullanılması” esnasında temsil edilmesine imkân verilmez. Zira tüm siyasal tercihler, faaliyetlerini “hakim siyasal tercih”in öngördüğü esaslara göre yürütmek zorundadır. Mekanizma öyle kurulmuştur ki, “egemenliğin asli sahibi olduğu söylenen millet”in tamamı dahi istese, bu mekanizmayı değiştirme ve “yeni bir siyasi-idari sistem” kurma hakkına sahip değildir. Yani, “milli irade”, teorideki söylemin aksine “kayıt ve şart” altına alınmıştır; gerçek egemen, “milli irade” kavramının arkasında sipere yatan “hakim siyasal tercih”in iradesidir.
Siz bakmayın “demokratik yalan”ın “milli irade/egemenlik” söylemine; aslında “çoğulculuk”un aksine, belli bir ideolojinin esaslarına göre yaşamak, duymak, düşünmek... zorunda bırakılan bireyler ve toplumsal bütünlük, hiçbir zaman temel hak ve özgürlüklerini gereğince/hakkıyla kullanamazlar; önlerine hep “resmi ideolojinin güvenlik ve selamati” adına engeller/kısıtlamalar çıkarılır. “Resmi ideoloji”den farklı sosyal, siyasal, kültürel vb. tercihleri olan kişi, kurum ve topluluklar, “yönetimin karar alma süreci”ne “siyasal ve hukuksal” olarak katılamazlar, etki edemezler. Aslında egemenliği, “milli irade” adı altında “resmi ideolojinin iradesi” kullanır; belli bir çerçeveye hapsedilen ve teşekkülü milli iradeyi temsile dayanmayan “yetkili organ”, yani “meclis” de paravandır.
Milli irade adına egemenliği kullanan “yetkili organ” ve bu organa seçilen “temsilcilerin faaliyetleri”nin “hakim ideolojinin iradesiyle kayıt ve şart altına alınma”sına ilaveten, seçilebilmenin yolu olarak siyasi partiler tarafından aday gösterilmek de “parti liderlerinin inisiyatifi”ne bağlıdır. “Lidere rağmen seçilmek” mümkün değildir. Böylece “milli irade”yle birlikte “yetkili organ” da uygulamada “milletin aldatıldığı bir mekanizma”dan ibaret kalır.
Öyleyse Demokrasilerin, “milli irade aldatmacası/yalanı”na kanmamak lazım. Milli irade hiçbir zaman egemen olmamıştır, olmayacaktır da. Bireyin ve toplumun ortak iyiliğini sağlayacak irade, bireyin ve toplumun ortak ihtiyaçlarını gerçekten sağlayacak “ilahi iradedir.” Bunun aksi, “milli irade” adı altında kurulan tahakkümden başkası değildir.

YILMAZ ÖZDİL CHP'Yİ BOMBALADI
Yılmaz Özdil/Sözcü
Kemal Kılıçdaroğlu’nun milletvekili adayı olduğu İzmir 2’nci bölgede…
67 bin üye var.
Sadece 35 bini oy kullandı.
32 bini sandığa gitmedi.
*
İzmir 1’inci bölgede…
63 bin üye var.
Sadece 30 bini oy kullandı.
33 bini sandığa gitmedi.
*
İstanbul’da katılım oranı?
Böyle.
Ankara’da katılım oranı?
Aynı.
*
“Her iki kişiden biri Akp’ye oy vermesin” diye muhalefetten medet umuyoruz… “Her iki Chp üyesinden biri Chp’ye oy vermiyor” sonucu çıktı!
*
“Tıpış tıpış gidecekler” zannedilirken, 3 milyon civarında Chp seçmeni sandığa gitmemişti. Şimdi görünen o ki… Seçmenden vazgeçtik, Chp üyeleri bile Chp’yi boykot eder hale gelmiş.
*
Bülent Arınç’ın yaptığı gibi, bildiklerimi açıklamak için 8 Haziran’ı beklemiyorum, şimdiden söylüyorum…
*
Perşembenin gelişidir.
*
Ön seçim, yani seçimin ön’ü buysa…
Seçimin arkası kaçınılmazdır.
*
Henüz vakit varken, iş işten geçmeden, özerkçi, liboşçu, mezhepçi dayatmasından vazgeçin. Meclis dışındaki partilerle işbirliği yapın. Kontenjanlar için toplumu heyecanlandıracak isimler bulun. Siyasetçi esnafı’nı değil, gençlere umut verecek rol model’leri aday yapın.
*
Aksi takdirde…
Memleketi parsel parsel satarlar.
Siz hâlâ halk tv’de ceviz satarsınız.
     
 
what is notes.io
 

Notes.io is a web-based application for taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000 notes created and continuing...

With notes.io;

  • * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
  • * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
  • * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
  • * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
  • * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.

Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.

Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!

Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )

Free: Notes.io works for 12 years and has been free since the day it was started.


You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;


Email: [email protected]

Twitter: http://twitter.com/notesio

Instagram: http://instagram.com/notes.io

Facebook: http://facebook.com/notesio



Regards;
Notes.io Team

     
 
Shortened Note Link
 
 
Looding Image
 
     
 
Long File
 
 

For written notes was greater than 18KB Unable to shorten.

To be smaller than 18KB, please organize your notes, or sign in.