NotesWhat is notes.io?

Notes brand slogan

Notes - notes.io

Koca bir dağın eteğinde oturuyorum. Üstümde sabah evden çıkmadan önce giydiğim botum ve montum. Elimde, bitmek nedir bilmeyen bir şişe bira. Rüzgar olanca hızıyla kükrüyor göklerde. Ağaçlara bakıyorum öylece. Boş boş, dalgın dalgın ve aval aval. Sanki kimsenin içinden çıkamadığı bir bilmecenin sona kalan deneği gibiyim, bir yerlerde biri beni izliyor biliyorum. Ama hepsi bu. Belki o da beni izlerken bira içiyordur. Sanki onu görürcesine hareket etmek geliyor içimden bir anda. Ve gökyüzüne bakıp gülümsüyorum buruk bir inatla. ''Beni yenemeyeceksin!'' der gibi. Evet, yenemeyecek. Ama kim? Bilmiyorum, bildiğim şey daha çok şu yönde. Bütün bunlara sebep olan tek bir kişi var, birden fazla olamaz. Eğer olsaydı öbürü onu durdururdu. Bu kadarı da fazla derdi. Ama her şeyi yaşadık işte. Demek ki onu durduran kimse olmamış. İzlemiş sadece. Birden köpek havlamalarıyla irkiliyorum. Ama sesin nereden geldiği belli değil. Panik oluyorum ben köpekten korkarım. Garip geliyor ama onca şeyi yaşadıktan sonra bile hala köpekten korkmak. Daha beterlerini görmüşken hala bir köpekten korkmak onu mu yüceleştiriyordu yoksa beni mi yeriyordu bilmiyorum. Arada bir biramdan yudumlar almayı ihmal etmiyorum bazen soruyorum kendime. ''Neden bitmiyor bu?''. Her yudumumda dağ daha da yükseliyor, sisli puslu bir yere dönüşüyor. Köpek havlamaları azalıyor azaldıkça kalbim de yavaşlıyor. Bu sefer kartalları görür gibi oluyorum. Tam kafamın üstünde uçuyorlar. Sanki ne görüyorlarsa... Oturuyorum işte. Çantamdan defterimi çıkarıyorum şöyle birkaç satır karalayayım diye. Fakat olmuyor, yazma isteğim ve buna mani olan her şey ölümüne düşman gibiler, yenişemiyorlar. Deniyorlar olmuyor. Zaman o kadar ilerliyor ki zamanı unutuyorum, buraya nasıl geldim? Bu kadar yükseğe nasıl çıktım? Akıl sır erdiremiyorum. Ama inatla soruyorum cevabını bilmediğimi bildiğim halde. Biram hala yanımda, şişe biraz hafiflese de hala içinde bir şeyler vardır elbet. Kafama dikerken şişeyi, gökyüzüne çekiliyor dikkatim. Güneş yok. Gitmiş. Etraf, köpek sesinin yerine cırcır böceklerinin sesini açmış onu dinliyor, bangır bangır. Hafif bir soğuk hissediyorum ama etkilenmiyorum. Sanki içimde koca bir güneş var. Şimdi diyorum, ben buradan atlasam ne olur? Aşağısı gözükmüyor. Acaba canım yanar mı? Bilmiyorum, bilmediğim için deneme isteğim artıyor. Vazgeçmek için zorluyorum kendimi. ''Atlarsam, ölürüm. Ve o kazanır, ben kaybederim.'' Buna inandırıyorum kendimi, atlarsam öleceğimden değil, kaybedeceğimden korkuyorum. Bir gülme tutuyor sonra hafif, nasıl kazanırım bilmiyorum ama nasıl kaybederim çok iyi biliyordum. Belki bir gün işime yarar. Ama o gün bu gün değildi, hissediyorum. Bir yandan da damağım kurudukça yudum yudum içiyorum, sanki içeride bir şelale var gibi. Kana kana içmeye başlıyorum. Saatlerdir buz gibi olan bira, boğazımdan geçerken lava dönüşüyor sanki. Yakıyor bir yerlerimi ama boğazımı değil. Tam konumlandıramıyorum acımı, tarif edemiyorum nerede olduğunu. Dağ yükselmekten usanmıyor. Sonra bir ev beliriyor hafif uzaklarda, dikkat kesilmekten alamıyorum kendimi. Sonra toparlanıp dağın eteklerinde yürümeye, eve doğru yaklaşmaya çalışıyorum. Sonra evin önüne gelince sanki görünmez bir duvara çarpmışım gibi durmak zorunda kalıyorum. Başta ayaklarım ve sonra tüm vücudum tamamen taş kesiliyor. Kanım çekiliyor. Görünmez duvarın önümde olmasına anlam vermek zor değil fakat aynı duvardan bir de arkamda var gibi. Sanki bir güç beni tam o noktada tutmak istiyordu. Belki de beni izleyen yapıyordur. Kim bilir? Yine, önce ayaklarımda sonra tüm vücudumda bir sıcaklık hissediyorum sanki kanım tekrar akmaya başlamış gibi. Etraf bir anda sessizleşiyor, az daha sessiz olsa o tekrar akmaya başlayan kanımın sesini duyabilirim gibime geliyor. Ortamın aksine zihminde bir şeyler aydınlanıyor inatla, evet hatırlıyorum. Burası benim evim, çocukluğumun geçtiği yer. İlk kez düştüğüm, kaldıranın olmadığı yer. Evet burası orası. Ama... Kendi kendime düşünüyorum, daha bu sabah hazırlanıp tam da bu kapıdan çıkmıştım. Şimdi nasıl buraya geri geldim? Bir anda aklıma elimdeki şişe geliyor. Tabii ya, çok içtim hayal görüyorum. Ama o kadar gerçek ki, korkutuyor beni. İlk defa kendi evimden tırsıyorum. O bana güven veren, anılarımın fiziksel bir kopyası olan evden korkuyorum, eski bir düşman gibi bakıyorum ona. Sonra bir cesaret harekete geçiyorum, sanki yaklaştıkça gözümde büyüyor kapı. Ya da ben ufalıyorum. Kim bilir? Sonra nihayet kapıya geliyorum. Ağaçlara baktığım gibi bakıyorum kapıya da. Ne yapacağımdan emin bir şekilde yürüdükten sonra, bir anda zihminim lambaları patlıyor ve ne yapacağımı bilemez bir halde sadece bakabiliyorum o kapıya. Ve tekrar bir cesaretle kapıyı açıyorum. Evin içi, dışarıdan daha karanlık ve soğuk. Bir an donup kalacağım sandım buna yemin edebilirim... Ama sonra içeri girmek için atakta bulunuyorum ve ışığı yakıyorum. Hafif bir ışık bu gece lambası gibi, içerideki eşyaları hayal meyal görebiliyorum. Ortam hala karanlık. Bu beni korkudan çılgına döndürmek için yeterli. Ve öyle de oluyor gördüklerim beni dehşete düşürmek için sıraya girmiş gibiler. Masamda birkaç kağıt var, üstüne bir şeyler karalanmış ama okuyamıyorum. Koltuğun üstünde birkaç parça eşya. Hiç böyle görmemiştim evimi. Dağınık. Sanki bir hırsız girmiş değerli ne varsa bulmuş almış ve kaçmış gibi. Olay yeri gibi aynı. Bir olay olmuş ama haberim yok. Bastığım yerden gıcırtı sesleri duyuyorum, aklımı kaybetmeme savaşını kaybetmek üzere olduğumu hissetmek beni çileden çıkarıyor. Sonra diğer odalara geçsem mi diye düşünüyorum. Çok korkuyorum kalbim yerinden çıkarcasına atıyor. Her an biri çıkıp beni bıçaklayabilir. Bir şeyler seziyorum bir ceset var. Ya da olacak. Sonra dikkatimi solda duran kapı çekiyor. Kapının altına dikiyorum meraklı gözlerimi. Sapsarı bir ışık görüyorum. Bütün ev kapkaranlıkken o odada ışık yanıyor. Ya birileri varsa? Kim bilir? Cesaretim bile cesaret edemiyor kapıya hamle yapmama. O kadar korkuyorum ki evi dahi terk edemiyorum. Ben baktıkça ışık daha da sararıyor. Sanki odada koca bir güneş var. Odaya yaklaşmaya karar veriyorum. Hissediyorum, sanırım kazanmanın yolunu buldum. Gözlerim geceden daha kara oluyor. Ve odaya doğru ilerliyorum, bir yanım gitme diyor bir yanım onu susturmaya çalışıyor. İçimde olup biten kavgalar eşliğinde kapının dibine kadar geliyorum. Tam kapıya hamle yapacakken, kapı açılıveriyor. Kulakları sağır edercesine bir sesle. Odada biri yatıyor. Benim boylarımda. Dehşete düşmek için iyi bir an olsa gerek. Kalbimle beraber bütün organlarım atmaya başlıyor. Ama gözleri kararttık bir kere. O odaya girmem ve bu savaşı kazanmam lazım. Dedim ya, hissediyorum. Bu sefer ben kazanacağım. Odaya girince fark ediyorum ki orada yatan, benim. Kendimi izliyorum yerler kan ve kırık camlar içinde, duvarda değişik yazılar var. Odanın tek camı da gazete kağıdıyla kapanmış. O pasparlak sapsarı ışığın kaynağını göremiyorum ama oda hala apaydınlık. Nefesimi kontrol etmeyi deniyorum ama olmuyor. Sanki ciğerlerim de benimle beraber yerde kanlar içinde yatan beni görüyorlar gibi. Donup kalıyorum. Tek hareket edebilen gözlerim. Ama gözlerimi kendimden ayırmamayı tercih ediyorum çünkü odanın geri kalanında göreceklerime dayanamayabilirim. Yavaşça dikkatimi başka şeyler çekmeye başlıyor, yatağımın hemen yanında duran sırt çantam. Evet o da benim. Hem de şu an sırtımda. Ama bir dakika. Onun ağzı açık ve içinde koca bir bıçak var, ve kana bulanmış bir şekilde. Birden bire o korktuğum şeylerden birini buram buram hissediyorum. Ne evimin korkunçluğu, ne yerde kanlar içinde yatan ben. Hepsi birden duman oluyor. Aynı yerdeyim ama bu sefer başka bir şeyden korkar buluyorum kendimi. Tam ensemde biri soluyor. Hırlaya hırlaya, azılı bir katil gibi. Sonra birden aklımın ucuna çantamdaki bıçak geliyor. Sonra çantam hafifliyor. Hissediyorum, yaklaşıyor. Birden ensemde bir sıcaklık hissediyorum. Güneş kadar sıcak, odanın bütün soğukluğu bir anda kayboluyor. Kasıp kavuruyor ensemi, canımı da yakıyor tabi. Bir anda bacaklarımda derman kalmıyor. Önce ensemden akan kanı üstümden yere doğru akarken görüyorum saniyelik bir şekilde. Ve bir anda elimdeki bira şişesi düşüyor. Parçalanıyor, tuzla buz oluyor. Ama nedense kırılan parçalar sanki zaten orada varmış gibime geliyor ilginç. Sonra aklıma, hala ayakta olduğum geliyor, keşke gelmeseydi... Gücüm kalmıyor ve yere kapaklanıyorum, ama sanki planlanmış önceden çalışılmış gibi, cam kırıkları gibi ben de zaten olmam gereken yerde yerimi alıyorum. Gözlerime yavaşça perde iniyor, sanki sahne perdesi gibi. Ama sahne perdesinin aksine ben gözlerimi kapatmak istemiyorum. Zorluyorum ama her zorlamam sonuçsuz kalıyor. Sonunda pes ediyorum. Beni bir yerlerden izleyense sanki halimi görmekten memnun gibi, öyle seziyorum. Ve sonra diyor ki, ''Kaybettin.''...
     
 
what is notes.io
 

Notes.io is a web-based application for taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000 notes created and continuing...

With notes.io;

  • * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
  • * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
  • * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
  • * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
  • * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.

Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.

Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!

Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )

Free: Notes.io works for 12 years and has been free since the day it was started.


You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;


Email: [email protected]

Twitter: http://twitter.com/notesio

Instagram: http://instagram.com/notes.io

Facebook: http://facebook.com/notesio



Regards;
Notes.io Team

     
 
Shortened Note Link
 
 
Looding Image
 
     
 
Long File
 
 

For written notes was greater than 18KB Unable to shorten.

To be smaller than 18KB, please organize your notes, or sign in.