Notes

Longinus, soğuk bir kış günü yeni yıla girilmesinden iki gün kala dünyaya gelmişti. Annesi dokumacı babası ise güçlü bir derebeyiydi. Longinus'un savaş becerileri eğitimini tecrübeli bir emekli kale kumandanı üstlenmişti. Emekli kale kumandanı, Longinus'ta ki ışığı gördü ve onun daha iyi yere gelmesi için uğraştı ve daha profesyonel bir şekilde zor eğitimlerden geçirdi. On yedi yıl sonra Longinus, bir şövalye kadar ustaca kılıç kullanan biri olmuştu ve diğerlerinden ayıran bir özelliği ise yapılı ve oldukça uzun boyluydu. Çift elli kılıcını belinde taşır ve onu ustaca kullanırdı. Fakat politik konularda pek aklı basmazdı, yani soyluluk ona göre değildi. Bir yıl sonra babası ölümcül bir hastalığa yakalandı ve ölmeden önce varisini seçmek için oğullarını çağırttı. Evet, Longinus'un bir kardeşi vardı. İsmi Bohun'du kendisinden daha zeki ve diğer konularda kafası basardı. Ölmeden önce babaları, seçim hakkını Bohun için kullandı ve varis olarak Bohun'u gösterdi. Longinus, bu durum karşısında yıkıldı ve hüsrana uğradı, artık kendisini buraya ait hissetmiyordu. Bu yüzden soylu gibi davranmamaya başladı. Tavernalarda sabahlara kadar içer ve kadınlarla birlikte olur tabii han kavgalarından eksik kalmazdı. Bazen canı çok sıkkın olduğu zaman nefret ettiği kardeşine uğrar ve kıymet verdiği yeğeniyle kılıç talimi yapardı. Talim zamanlarında ona hep kendi olması gerektiğini ve soylu gibi davranmamasını söylerdi. Birkaç yıl sonra Longinus bir haydut grubuyla tanıştı. Onlarla birlikte yıllarca yol kestiler ve can aldılar. Günlerden bir gün varlıklı bir prensin evlenmek için kardeşinin olduğu bölgeye gideceği haberini aldı ve bunu grubuyla paylaştı. Grup, bu vaktin değerlendirilmesi gerektiğini ve eğer prensi kaçırırlarsa bu işten oldukça karlı ve hatta zengin çıkacaklarının kararını aldı. Longinus, içeride onlarla kalacak ve eşlik edecekti, geri kalanlar ise doğru anı bekleyecek ve işaret geldiğinde harekete geçeceklerdi. Birkaç gün sonra harekete geçtiler ve bölgeye doğru yol aldılar. Longinus, kardeşini ziyarete gittiğinde büyük bir şenlikle karşılaştı, tabii en sevdiği şaraptan bulunuyordu ve birkaç bardak derken görevini unutuverdi. Altıncı bardağı bitirirken bağrış ve çağırışları duydu ve bakmak için gittiğinde görevini hatırlatan şeyle karşılaştı. Prens kapıya gelmiş ve kardeşiyle konuşmaktaydı, ardından yeğeni geldi ve kardeşi ona birkaç tokat attı ardından gülüşmeler eşliğinde onu odasına yolladılar. İçeriye geçtiklerinde yeğenine bakmaya gitti ve onu kanlar içinde gördü...
Günler sonra yeğeniyle beraber birçok macera yaşayacaklardı.