Notes

Bay ve Bayan Sirke, birlikte eski bir sirke şişesinin içinde yaşarlarmış. Eskilikten dökülmeye başlayan sirke şişesi, bir gün tamamen kırılıvermiş. Bay Sirke bir koluna evin kapısını, bir koluna da Bayan Sirke'yi almış ve evden kaçmışlar. "Mahvolduk Bay Sirke, mahvolduk", demiş Bayan Sirke, "Ne yapacağız şimdi?". "Merak etme sevgilim, bak kapı yanımızda, kendimize yeni bir ev bulacağız", diye cevaplamış Bay Sirke. Az gitmişler, uz gitmişler, dere tepe düz gitmişler, kendilerini gece vakti tekinsiz bir ormanda bulmuşlar. İkisi de çok yorulmuş, Bay Sirke, "Bak canım, şu ağaca çıkayım, şu kovuğa da kapımızı takayım, sen de arkamdan gel." demiş karısına. Zar zor kendilerini içeriye atmışlar, hemencecik uyuyakalmışlar.

Gecenin bir vakti, Bay Sirke, ağacın altından gelen konuşma sesleri ile uyanıvermiş. Kulak kesilmiş, "Al bakalım Ali, sana 10 lira... Al bakalım, Veli, sana 5 lira... Al bakalım, Ahmet, sana 3 lira..." Konuşmalarını dinlerken, Bay Sirke birden aşağıdakilerin ganimetlerini bölüşen haydutlar olduğunu anlamış. Bay Sirke korkmuş, titremeye başlamış. Ne yapacağını bilemeden birden evin kapısını aşağıya fırlatıvermiş! Yukarıdan düşen kapıyı gören haydutlar bir anda korkarak ellerinde avucunda ne varsa bırakarak kaçmışlar, Bay Sirke de uykusuna geri dönmüş. Sabah günün ilk ışıkları ile karı koca uyanmış ve ağacın altından kapıyı almak için aşağı inmişler, bir de ne görsünler! Kapının altında parıl parıl şıkır şıkır 50 adet altın bulmuşlar. Sevinçten uzun süre hoplamış, zıplamışlar.