NotesWhat is notes.io?

Notes brand slogan

Notes - notes.io

Herkese merhaba dostlar bugün yepyeni hikaye ile karşınızdayım.Hikaye bana ait değildir ama Yaşanmış bir olaydır. Videoya like atarsanız çok sevinirim. Hazırsak anlatmaya başlıyorum keyifli seyirler

zuhal ablanın kocası salih abi.
sanayide çalışan, evini geçindirmeye çalışan bir adam. sert mizaçlı, fakat dışardan böyle sanırıö. zira bana karşı hep iyi davranırdı.
zuhal abladan 4-5 yaş büyük salih abi. zorla evlendiklerini sanmam. Çünkü yakışıklı bir adamdı.
Zuhal ablayla ilgili bir kaç şey daha ekliyim izninizle.
Üniversite okumuş birisi. tarih bölümü mezunu. Fakat iş bulamadı salih abiyle evlendi o da. Fakat kültürünü çoğu konuda belli eden bir kadındır, bana da çok yardımı dokundu bu konularda. Her neyse olaylara geçelim yavaştan.

Aylardan kasım sanırım. ben 18 yaşındayım, tam sınav dönemi. yoğun bir tempo, köpek gibi abur cubur yemelerle gelen göbek gibi olaylar yaşıyorum. Bir gün bize zuhal abla geldi. Ben odamda test çözüyordum o sırada. Küçüklükten beri muhabbetimiz vardı zaten onunla, geldi açtı kapımı.
"kolay gelsin dedi"
"Zuhal abla hoşgeldin. teşekkür ederim dedim gülerek, ben seni rahatsız etmiyim dedi kapattı kapıyı. Ben zuhal ablayı düşünüp asılmıyordum pek. Fakat asıldığım var mıydı? vardı ara sıra. Kadın güzeldi sonuçta dıbına koyim. Ama ciddi ciddi gibme isteğim yoktu. Daha çok bir abla gibiydi o benim gözümde.Her neyse, o gün böyle geçti. Akşam oldu, ben ev boş kalınca bir posta attım. Ardından bir kaç test daha çözerek uyudum. Ertesi gün dershanede öğlenciyiz, kafam rahat. Sağlam bir uyku çekip öyle gidicem.
O yaşıma kadar pek manitam olmadı beyler. 2-3 kızla çıktım, en fazla 3 hafta sürdü.
Dershanede bir kız vardı. Adı petek. Buna karşı bişeyler hissediyodum. Kız benden ayrı bir okuldaydı, ama güzel bi kızdı. Düz saçlı, siyah gözlü. Ben bu kızdan hoşlandığımı düşünüyordum açıkçası

Her neyse sabah oldu gittim bir duş aldım, kahvaltı yaptım falan. Ordan dershaneye geçtim. Sınıf boştu millet gelmemişti. Bende geçtim bir köşeye, o zamanlarda faust kitabını okuyorum çok sarıyordu beni. Öıkarttım kitabı, okumaya başladım.
O sırada petek gelmiş. Pek muhabbetimiz yoktu bununla, geçti oturdu bir sıraya. Ben okumaya devam ediyodum kitabı. Sınıfta da 4-5 kişi var bizimle beraber.
Petek aa faust mu o dedi
Baktım o tarafa,
"evet. okumuş muydun dedim

"tabii. çok severim ben bu kitabı dedi.
"Bende yeni başladım sevmeye başladım dedim gülerek

İyi okumalar dedi ve döndü önüne.

Neyse o gün petekle daha başka muhabbetimiz olmadı, ders bitti bende eve dönüyodum. O sırada balkondan zuhal abla seslendi.

Bir gelir misin dedi bana

"Tamam zuhal abla dedim ve
gittim bunların apartmana, çıktım yukarı kapıyı açmış bekliyor.

"Hoşgeldin, geç içeri dedi
Tamam diyerek geçtim.

Eeee, nasıl gidiyor dersler?" dedi.

"iyi gidiyor zuhal abla valla, yapıcaz bir şeyler bakalım dedim

"Yaparsın sen zeki çocuksun dedi

"sağol abla dedim

biraz sessizlik oldu
"Bende bu sene tekrar kpss ye girmeyi düşünüyorum. senin de çalıştığını görünce, beraber çalışabiliriz diye düşündüm ara ara. Biliyosun tarih mezunuyum istersen bu konularda ben sana yardım ederim. sende bana matematikte yardımcı olsan yeter dedi.

Sevinmiştim beyler, zuhal abla tarih konusunda gerçekten iyiydi. Hem birilerine bir şeyler öğretmekten hoşlanırdım.

"Tabii zuhal abla harika olur. bende matematik pekiştiririm bu sırada dedim.

"İyi o zaman, bu akşam yemekten sonra bize gelirsin, bakarız biraz olur mu dedi

"Tamam bana uyar dedim.
Böylelikle sözleştik.

Akşam oldu, yemeği falan yedim. Mesaj attım zuhal ablaya müsaitler mi değil mi kontrol etmek için, ardından kitapları alıp evine gittim.
Kapıyı açtı, geçtim salona. Salih abi yok gibi görünüyodu.

"Salih abi yok mu abla dedim.

"Biz ders çalışıcaz diye kahveye gitti o dedi.

Bende o sıralar matematikte pek ilerlemiş sayılmazdım, en baştan beraber çalışmaya başladık. Bir kaç kağıda ben kimi formülleri yazıyor, mantıklarını falan anlatıyordum. Bir sözelciye göre kafası basıyordu açıkçası. Çoğunu anlamıştı.
Soru çözmeler, konular falan derken biz 3 saati hiç farkında olmadan devirmiştik. O sırada da salih abi geldi. Saat 11 olmuş yarın devam ederiz diye sözleşerek ayrıldım ben bunlardan.
Eve geldim, yeterince çalıştığımı düşünüyordum. Geçtim pc başına, biraz şarkı falan dinledim sonra yattım uyudum. Yarın dershane vardı ama bu sefer sabahçıydım.

Kalktım uykulu uykulu, duşumu aldım. Çıktım evden, dershaneye gittim.
Sınıfa bu sefer geç kalmışım, Bi tek peteğin sırasının hemen yanındaki sıra boştu, kader diyerek biraz motive ettim kendimi geçtim oturdum oraya, kitabı çıkartmayı düşündüm fakat 2 dk vardı zile.

2-3 ders geçmişti dershanede.Övünmek gibi olmasın kafam basar derslere.
Dershanede de 2-3 arkadaşım vardı beyler. Asosyal diye nitelendirilicek bir tiptim yani. Fakat petek bunun tam aksi bir tipti. Çevresi sağlam, konuşkan ve girişken bir kızdı. Bu kıza aşık olarak kendi kuyumu kazdığımın farkındaydım.
Neyse , en son dersten çıktık. Çıkartıtm kitabı okuyorum. Petek yine her zamanki girişkenliğini göstererek.

"hala devam ediyosun bakıyorum da? ben kitap ağır gelir sanmıştım dedi hafif gülümsemeyle.

Biraz bozuldum beyler. Faust'u okuyan bilir, zekice bir kitaptır çünkü. Bu lafın altında kalmayı istemiyordum. Sevdiğim kıza kendimi ezdirirsem iyi bir şey olmazdı mantık olarak.

Böyle buyurdu zerdüşt kitabına benzettim. şiirsel bir dil ile, biraz da sembolizm kullanılarak yazılmış gibi duruyor. sence de öyle değil mi dedim.
Asosyal birisine göre güzel konuşmuştum.
Her neyse top kızdaydı. Amacıma ulaştığımı düşündüm.

"Sen durduğundan farklı çıktın dedi.

Lan kız bana ya ikinciye hakaret ediyordu, ya da kendince bir iltifattı bu.
"İyi gözlemleyememişsin demekki dedim gülerek"

"Belki de öyle olmuştur dedi ve gülümsedi .

Kız bana özel bir ilgi göstermiyordu fakat ben normalden fazla seviniyordum bu diyaloglara. Zira herkese karşı böyleydi

En son ders gelmiştik artık. O da bitti ve çıktım, kafam öne eğik eve gidiyorum. O zamanlar özgüvensizliğimi gösteriyormuş bu, fakat farkında değildim. Sonradan kavradığım bir şey. O sırada önümde peteği gördüm. Tek başına yürüyordu o da. Ufak bir lafla muhabbeti kurmam lazımdı ama olmadı. Zütüm yemiyordu. Halbuki kız laf atınca konuşmuştum ne güzel.
İnsan işte, değişik bir yapı.
Adımlarımı yavaşlatarak beni fark etmemesi için çaba harcadım ilk önce.
Lan bir dakka, ya kız benim onun zütünü kestiğimi düşünürse?
Ya sapık damgası yersem?
yolumu değiştirmek en iyisi ama onun içinde 50 metre geri yürümem gerek.
O an bir gaz geldi beyler. Tanrı mıydı şeytan mı hala emin olamadığım birisi tarafından.
Ulan dedim, daha bu sabah kader demiştin. Haydi bak bir şans daha çıktı önüne.
Zaten asosyalin tekisin. Ne kaybediceksin dedim kendi kendime.

Gittim kızın yanına selamlaştık.

"Nereye böyle dedim.

"Tuğrul ile buluşucaktım da, bıla bılanın önüne gidiyorum, sen?"

Ne kaybedebilirdim demiştim dimi?
şuan cevabını almıştım.
Bütün umutlarım o an tsunami altında kalmıştı sanki.
Dıbına koyduğum kaderi estirebileceği en sert rüzgarı, benim umutlarımı yıkmak için harcamıştı.
Ama o an direnmeye devam ediyordu bir tarafım da. İçimden dur oğlum bir sakin ol lan. belki sadece arkadaşıdır. üzüleceğine sor.

Evet arkadaşlar 1.bölümün sonuna geldik hikayenin devamı için like atmayı unutmayın görüşmek üzere esen kalın





Herkese merhaba dostlar hikayemizin 2. Bölümü ile karşınızdayım. Hikaye bana ait değildir ama Yaşanmış bir olaydır. Videoya like atarsanız sevinirim. Hazırsak anlatmaya başlıyorum keyifli seyirler.


Ama olmadı. umutlarımın en tepesinde duruyordu çünkü benim özgüvenim. Garip dimi normalde tam tersi olmalıdır dimi Özgüvenin üstüne inşa edersin umutlarını. Ama bende öyle değildi. Umudumun yıkılmasıyla özgüvenim yerlerdeydi.

"bende eve gidiyordum."
dedim hafif ezik bir ses tonuyla.

"anladım." dedi
O sırada her zamanki kaçma taktiğimi uyguladım. Telefonumu çıkartarak,

"Alo? efendim anne? ha dayımlara mı? tamam geliyorum ben o zaman diye numara yaptım.

Maalesef sosyal ilişkilerdeki en büyük yeteneğim buydu benim. Zor bir durumda çok iyi rol yapmak.
Ordan peteğe görüşürüz diyerek ayrıldım ve geri giderek farklı bir yoldan eve gittim.

Eve geldiğimde kimseye hiçbir şey demeden geçtim yatağa uzandım. Sadece düşünüyordum.
Peteği ve bana yaşattığı hayal kırıklıklarını düşünüyordum.
Oysa ben geleceğimde önemli bir yere koymuştum onu.
Ama bir kız niye bana bakmalıydı ki?
Ben kız olsam kendime bakar mıydım bir kere?
En azından iyi kalpliydim lan, içim güzeldi.
Ama maalesef bu kimsenin gibinde değildi.
Belki gibindeydi. belki önemsiyordu onlar bunu. Ama asosyaldim ben. Kim nerden bilicekti benim kalbim değil mi?
Ben böyle düşünürken, zuhal abla gelmişti bize. Kapımı tıklattı girdi sonra.

Beni yatarken görünce doğal olarak iyi misin diye sordu.

"iyiyim zuhal abla ya, biraz uykusuz kalmışım da dedim

"Ha iyi bari. ben de farklı bir şey sandım dedi hafif güldü.
O zamanlar bu gülüşün anlamını anlayamamıştım.

"bu akşam çalışır mıyız tekrar? hem ben de bir kaç soru kitabı aldım, onlardan da sorularım var beraber bakarız dedi."

"tamam abla, sen haber verirsin bana dedim ."
"tamam dedi ve gitti

Ben uzanmaya devam ettim. uyumuşum, saat 7 gibi annem yemeğe kaldırdı, bir güzel karnımı doyurdum.
Peteği de unutmuştum zaten nasıl olduysa.
Saat 8 gibi zuhal abla mesaj attı bende hazırlanarak çıktım evden.

Zuhal abla kapıyı açtı altında mini etek ben bunu böyle görünce bir hoş oldum. ama alt tarafta hala bir kalkma yok dedim ya, abla gibi görüyordum.

"hoşgeldin kaldığımız yerden devam dimi dedi.

"Öyle yapalım abla. senin soruların vardı bakalım onlara tabi istersen dedim.

"Tabi bakalım, ama kurabiye yaptım bak ondan da getiriyim istersen dedi.

"Ya abla yiye yiye 2 ayda kilo aldım zaten, gerek yok dedim"

"Bak sen, büyümüşte kızlar onu beğensin diye dış görünüşüne önem vermeye başlamış " diyerek güldü

Utandım bende dıbına koyim. Farketti bu da utandığımı

"utanıyor bir de var mı kız durumları dedi.
O an aklıma petek geldi dıbına koyim. Ne güzel unutmuşum halbuki.
"Yok abla ya , derslerime önem veriyorum ben dedim."

"Hayret senin gibi tatlı çocuk boş bırakılır mı?" falan diyerek güldü tekrar, bende güldüm.

Neyse yavaştan ders oturuyorduk bununla.

Çalışma ortamını da anlatıyım size,
salonun ortasında bir masa var. iki tane sandalye var dip dibe. Birinde ben, birinde de zuhal abla oturuyoruz. Ama cidden dip dibe beyler, dizler hep temas halinde.

Masaya yerleştik kitapları çıkarttık. açtı kendi önüne kitabı. Tek tek gösterdi soruları vesaire. Kitap bunun önünde duruyordu, kendi önüme alarak bir tane soruyu çözdüm buna, anlattım.
Diğerine baktım aynı tip soru. Dedim ki zuhal abla bunu da sen çöz bak burda anlattığım gibi olucak.
Tamam dedi bu aldı kitabı önüne. çözmeyi denedi fakat çok ufak bir hatası var bir yerde. Bende hiç kitabı önüme çekmeden, direkt uzandım. Şimdi hayal edebildiniz mi bilmiyorum. Ama ben elimde kalemle kitaba uzanınca, benim kolum bunun göğüslerine temas etmeye başladı.
Şimdi ne kadar abla görürsek görelim. 18 yaşında, hayatında 2 balona ellememiş bir adamız sonuç olarak. Böyle temas olunca bende yavaş yavaş bir hareketlenme oldu. Ama zuhal abla bunun farkında mı bilmiyorum. Her neyse ben soruyu gösterdim ona o şekilde, anlattım.O gün sadece böyle bir temas oldu, diğer yerleri anlatmadan geçiyorum sıkılırsınız zaten.
Ertesi gün yine okul olduğundan gibe gibe gittim eve, saat 11 gibiydi.

Ama o an da aklımdan çıkmıyor dıbına koyim. Evdekilerde uyumaya başlayınca, ben çıkarttım çavuşu bir güzel asıldım. O an peteği falan unutup zuhal ablayı düşünürek uyudum.
Ertesi sabah okul gününü geçiyorum hiçbir tak yoktu okulda, sınıf ortasında el şakası yapan muallak kılıklılar mı dersin, arka sırada çıkartıp derste asılanlar mı, sürekli toplanıp fısıldaşan kızlar mı. tam bir kültürsüzlük abidesiydi yani dıbına koyduğumun yeri.
ben yine döndüm eve. bugün dershane de yoktu.
dershaneni olmadığını düşününce bir mutlu olmuştum. fakat aklıma petek geldi tekrardan. ulan niye aklıma gelmemişti ki? Facedir twitterdır bir baktım sevgilisi olduğunu gösteren bir işaret yoktu aslında. Ama daha flört ediyor olabilirlerdi. Yani hiçbir şey kesin değildi. Bu sebepten içim hala buruktu. neyse biraz ders çalıştım. bugün zuhal ablayla dersimiz yoktu. En son kitaba devam ederek uyudum.

Ertesi gün yine okul. Sınıfımdan hep nefret etmişimdir. Pek konuştuğum da yoktu zaten. Hala kinliyim ki devam ediyorum yazmaya. Neyse geçiyorum buraları.
okuldan çıktım.

dershaneye gidiyorum, hem etrafı izliyorum hem dershaneye gidiyorum.
tuhaftı beyler. herkes arkadaşlarıyla, sevgilisiyle gidiyor. ben tek başıma.
neden böyleydim lan ben?
bende mi bir sıkıntı vardı yoksa?
niye arkadaşlık kuramıyordum?
ben, "niye benim püskevitim yok" havasında hayatı sorgulamaya devam ederken, dershanenin kapısında geldiğimi gördüm.
çıktım yukarı, sınıfta 5-6 kişi var. geçtim bir sıraya oturdum. sizinde tahmin edeceğiniz gibi kitabı çıkarttım.
maalesef asosyalseniz durum bu oluyor beyler.
okuduğunuz kitaplardaki duyguları yaşayarak gideriyosunuz bazı ekgiblikleri. tamamen gidermese de, gideriyorsunuz işte.
yavaş yavaş sınıf dolmaya başlamıştı bu sırada, gürültü artıyordu etrafımdaki.
en son kapattım kitabı. çok kafa gibmeye başladılar.
ben sıçarken bile çıt istemeyen bir adamım beyler.
kitap okurken gürültüye katlanmak...
her neyse, etrafıma bakınıyordum. o sırada farkettim petek önümdeki sıraya oturmuş.
hay dedim gibeyim böyle şansı ben.
zaman geçmişti iyice bu sırada, hoca geldi. test dağıtıp serbest bırakıcakmış.
dağıttılar testleri. ders kimya olduğundan, sorular bana kolay geliyordu.
bir walter white olmasamda gibiciyimdir kimyada.
14-15 soru vardı sanırım. 10 dakikada bitirmiş, tekrar kitabıma devam ediyordum.
o esnada, ön sıradan tanıdık bir sesle indirdim kitabı.

bcd kusura bakma rahatsız ettim. 11.soruyu çözemedik biz bernayla. sen çözdüysen bir bakar mısın?"
petek karşısında özgüvenim kırık olduğundan, biraz hava yapmak istemiştim sanırım ki 11.soruyu arıyor bahanesiyle tüm testi arkalı önlü göstererek, kendi çapımda sizin tabirinizle bir çeşit "inek havası" atmıştım.
petekte farketti bunu
"benimki de soru mu ya" diyerek güldü.
pek aldırış etmeden soruyu anlattım.
"hıııı basitmiş ya"
"iyi anlamana sevindim"
petek bu lafımdaki inceyi sezdi mi bilmiyorum, ama sağlam bi oturtmuştum.
"çok teşekkürler, ben tenefüste sana bir kaç soru daha sorsam olur mu?"
"benim için bi sakıncası yok"
ben tekrar kitaba devam ettim.
tenefüs zili çalmış, petek tekrar arkasına dönmüştü önündeki bir kaç kitap ile birlikte.
ben bi baktım kitaplara
" gözün mü korktu yoksa?"
bu sefer içten gülmüştü. kıza karşı her ne kadar soğuk davranmak istesem de buna karşı koyamamıştım.
hem niye soğuk davranmaya çalışıyordum ki?
kızın sevgilisi olamaz mıydı sonuçta?
bu ufak çaplı mahkememde tavırlarımın yanlış olduğu kanısına vararak,
"senin ananı giberi.."
şaka lan şaka hehe.
"korktu ne yalan söyliyim:)"
"olsun yaparsın sen gibime geliyo benim:)" dedi.
baktım sorularına, çözemediğim sadece 2 soru kalmıştı.
"bcd süpersin yaa. ben sana akşamları da soru atsam olur mu? yani müsait olduğunda falan?"
nerden bilicekse sanki o zamanı.
"tabi ya bakarım bi. çözebiliyosam çözerim yani."
"iyi o zaman çok teşekkür ederim tekrardan."
bunun dışında bi ekstra olay olmadı dershanede.
en son eve giderek, zuhal ablayla ders için hazırlanmaya başladım.

Evet arkadaşlar 2.bölümün sonuna geldik hikayenin devamı için like atmayı unutmayın görüşmek üzere esen kalın


Metrobüs hikayesi

Herkese merhaba dostlar bugün yepyeni hikaye ile karşınızdayım. Hikaye bana ait değildir ama Yaşanmış bir olaydır. Videoya like atarsanız çok sevinirim. Hazırsak anlatmaya başlıyorum keyifli seyirler.

mecidiyeköy- okmeydanı meydanından binmiştim metrobüse.. Gideceğim yer ise Avcılardaki istanbul Üniversitesi... metrobüse binenler bilir ilk durağa gelen otobüs çok kalabalık olur, ikincisi hemen arkasından gelir fazlada kalabalık olmaz hani.. bende alışmışım hep kalabalık olmayana biniyorum..

ben öle zenginim şöyle param var diyemiyorum sizin gibi beyler.. yalan yok babamın memur maaşı ve abimin özel bi fabrikada güvenlik görevlisi olarak çalışmasıyla evi dönderiyoduk.. bende boş zamanlarımda sultanahmette sahaflarda tezgahtarlık yapıordum. Tipim yerinde .. malum kitapçıda çalıştığımız içinde kitap okurum sürekli kısacası kültür seviyem biraz yukardadır.

rahmetli" babam hep okumam için pervane oldu. yıprandı, aç kaldı, ama yılmadı okuttu beni.. sırf ben okuyayım diye abimi bile harcadı.. kaldı ki abimin yüzüne ne zaman baksam yitip giden hayalleri yüzüme bir tokat atar... neyse fazla duygusala bağlamadan olaya geleyim. istanbul üni. elektrik- elektronik mühendisliğini kazandığım ilk sene okmeydanından avcılara metrobüsle gidiyordum.. yine içimdeki gelecek telaşı ile kavga etmekten yorulmuştum

her zaman beklediğim metrobüs bu sefer gelmemişti... yağmurdan sıçan gibi olmuştum.. en sonunda uzaktan metrobüsün silueti gözükmüştü. ulan işte o anda dünyanın en mutlu insanı olmuştum. çünkü labaratuar dersim vardı ve geç kalmadan gitmek istiyordum daha sonra ise hiç durmadan sahaflara çalışmaya gidecektim

Gelen metrobüs mutluluğumu bir anda hüzüne çevirdi bırakın kapılarını açmayı durmadı bile. Bide yoldaki su birikintilerini üzerime gönderdi hediyem olsun sana der gibi. İsyan etmedim annemin bize iyi gelecek veremediğini düşünüp, kahrolması beni daha çok güçlendiriyodu. Çok çalışcan oğlum derdi bana. Mühendis olup ailene sen bakıcaksın derdim hep kendime.. Sonra ulan ya berecemez tökezlersem, ya düşersem korkusu alır götürürdü aklımı...

Neyse herşeye inat dimdik ve sırılsıklam metrobüsü bekledim ... Gecikmiştim derse.. Ve biliyordum bu zorluklar daha başlangıçtı herşey için... Beyler o gün derse sırılsıklam girdiğimde herkes farketmişti beni.. Normalde suratıma bile bakmayanlar durup şöyle baktılar.. Sonrada güldüler

Islaktım tıpkı bi sıçan gibi ve saçımdaki jole yüzüme doğru akmıştı.. Onlar gülümsedikçe ben daha çok güldüm sırf onlara inat..

Mukden hoca beni sınıftan kovdu - " Hem geç gel hem utanmadan gül dedi sert bi tonla. Ardındada biraz insan takliti yap git dışarda insan olmayı prova et sonra rolüne kendini adapte et öyle gir içeri dedi. Bu ne ağır bi laftır içimden keşke dövseydi de bunu demeseydi derken, sınıf iyice kopmuştu... Arkalardan bi ses gruptan ayrı bi biçimde kahkaha atıyodu.. Anırarak gülmesi hocanın gücüne güç katıyodu.. Kaşlarını çatarak dışarı çıkarması koymuştu lan panpalar

Zaten 4 saat aynı hocanın dersiydi diyip derse girmedim. En iyisi işe gitmekti.. Patron çalışkanlığımdan dolayı beni severdi.. Bi de ingilizcem iyi olduğu için diğer tezgahtar arkadastan daha kıdemliydim. Patron üzerime titrerdi.. Oğlum derdi lan bana adamcağız.. Neyse kantinden hemen 1 simit 1 çay aldım. Biraz kurulanayım karnımı doyurayım sonra çıkar giderim dedim.. Masaya oturur oturmaz okunmuş günlük gazeteyi de bulunca keyfim yerine geldi.. 40 dakika kadar oturdum yalnız başıma.. Hiç arkadasım yoktu zaten.. Arkadaslık yapacak zamanım olmadığından dolayı mı yoksa silik bi kişiliğim olduğundan dolayı mı bilmem, ama hiç okulda arkadasım yoktu

Bilenler bilir, kampüsle metrobüs durağı 3-4 dk. yürüme mesafesindedir. Ama o sağanak yağışta yol bitmedi yürüdükçe yürüdüm .. Durağa ulaştığımda, kuyruk sırası dışarıya kadar uzanmıştı... Artık koyvermiştim herşeyi bildiğin mal mal gülüp ıslanıyordum.. Millet bana baktıkça gülümsedi.. Onlar gülümsedikçe ben daha çok güldüm.. Tanrının beni sınadığını düşünmeye başlamıştım. Ama inadım inattı pes etmek yılmak usanmak yoktu... O beni her düşürdüğünde kalkacaktım ayağa bir öncekinden daha güçlü bir şekilde..

Neyse sıra bitti artık kalabalıkmış boşmuş hiç bakmadan daldım içeri... Saçlarımdan gözlerime damlayan yağmur damlalarını sildikten sonra etrafıma baktım.. İkili koltuk boştu hemen ölümüne kendimi koltuğa attım.. Boş koltuğun günahı olmaz beyler... Neyse hemen kulağımdaki suyu kazağımın manşetine silerken birisi oturdu yanıma .. Ama hiç umursamadım beyler.. Dönüp bakmadım bile...

Benim o an tek derdim kulağımı kurulayıp, telefonumun kulaklığını takmaktı.. Ben inatla kulağımı temizlerken yanımdakinin rahatsız edici bakışlarını ensemde hissettim ve dönüp baktım.. Size yemin ediyorum yanımdaki güzelliği görüp kafamı heyecanla tekrar diğer tarafa çevirmem 1.2 saniyemi aldı. Lan elim ayağım boşaldı beyler yalan yok... O heyecanla elimdeki kulaklığa aldırış etmeden saçımı düzeltmeye çalıştım.

Saçımı düzelttikten sonra baktım ki elimdeki kulaklıktan bi tanesi ıslanmış... Ben görünce içimden - "Olum ali allah senin belanı versin. Bi kız güldü diye kendinden geçtin. nefsini gibeyim" dedim. Kız içimden geçirdiğim bu sözleri sanki duymuşçasına güldü... Ama bu sefer karşımdaki gülünce ben gülmedim.. Saatler önce ben dersimi almıştım.. Şimdi sıra insan takliti yapmaktaydı..

Kız bi an bana dönüp bugün şanssız günündesin galiba diyince hemen anladım aynı sınıftaydık.. Bir de o anda dosyasının içinden ders notunu görünce anlamıştım aynı sınıftaydık.. Ama işte anladığım o anda içimi bir hüsran kaplamıştı zaten.. Neden demeyin panpalar.. Rezilliğimi bu dünya güzeli kız görmüştü bi kere... Zaten o saliselik anda binlerce şey kafamda kuruyodum... Kıza cevap vermeden önce anlamıştım ki zaten rezil olsamda bu kız bana bakmaz... Koy zütüne gitsin dedim ve başladım bende mallık serisine..

Size aynen kızla kurduğum diyalogu aynen anlatıyorum.

Ben:Eğer dersten atılmamdan bahsediyosan ona şanssızlık deme.

hande:ne diyeyim peki?

Ben: "kendini insan sananlarla aynı sınıfta okumanın dezavantajları" de

İşte o anda ağzımdan kurşun gibi çıkan bu cümlenin dönüp dolaşıp zütüne bir mermi gibi saplanacağını anlamıştım... bi sessizlik oldu .. zaman durdu

Sonra kırdığım bu potu nasıl düzeltirim diye beyin fırtınası yaparken başlığın konusuna geliyorum, kızılötesi...

sonra diyalog şu şekilde ilerledi

ben: ama şanssızlığımı kulaklıktan dolayı söylediysen çok sanssızım gerçekten haklısın..ama iyi yönden bakıyorum sıkılmıştım aynı şarkıları dinlemekten

hande: "biz insanlar arada telefona yenii şarkılarda atarız ama" dedi ve sustu

İşte o an anladım "-biz insanlar" derken kırmış olduğum potu yüzüme tokat misali vuruyordu..

ben: konuyu değiştirmek yerine daha çok üzerine gittim. biliyorum ki eğer konuyu değiştirmeye çalıştıgımı görürse daha fazla laf sokacak, sonuçta kız milleti siz insanların telefonları ile benim telefonum arasında jenerasyon farkı var dedim

sonra muhabbet içinden çıkılamayacak bir hal almaya başladı ve hande devam etti:

hande: jenerasyon farkı olması normal ama çünkü birisi insan birisi insan takliti yapan bir oyuncu ..

ben: (güldüm.. sözcükler artık boğazımda düğümleniyordu..ne dersem diyeyim bu bataklıktan beni çıkaracak bir insanoğlu yoktu etrafımda..) Dedimki Kızılötesi varsa telefonunda tek tek üşenmezsen gönder şarkılarını bana.. bizim insan takliti yapan hayvan medeniyeti senin şarkılarını dinlerken öğrensin. dedim

hande: olur ama şimdi değil

ben: ne zaman peki?

hande: "gerçekten insan olmayı istediğin zaman" dedi ve ayaklandı..

florya durağına gelmiştik.. o an anladım ki başlamadan biten bir aşk hikayesi daha eklenmişti lügatıma.. işte o anda usulca eğildi ve - adım hande memnun oldum ali dedi..Ne yapacağımı şaşırmıştım. Aklımdaki sorular resmen beynime tecavüz ediyordu .. Bu kız adımı nerden biliyo. Hem kendi adını söyledi güldü demekki benimle konuşmak istiyor? Yoksa hoşlandı mı ?

sorular sorular... ben bunları düşünürken hande gözden kaybolmuştu bile... ama parfümü hala burnumdaydı beyler

Evet arkadaşlar 1. Bölümün sonuna geldik. Hikayenin devamı için videoya like atmayı unutmayın görüşmek üzere esen kalın.



İç Çamaşır dükkanında çalışırken yaşadıklarım

Herkese merhaba dostlar yepyeni bir hikaye ile karşınızdayım. Hikaye bana ait değildir ama Yaşanmış bir olaydır. Videoya like atarsanız sevinirim. Hazırsak anlatmaya başlıyorum keyifli seyirler.

4 sene önce Liseye geçtim. SBS ye çok çalıştım Ama gene de çok iyi bi liseye gidememiştim. Kafa rahatlatayım para kazanayım diye çalışmaya karar verdim. Çarşıda eleman arayan dükkanlara baktım. Baklavacı vardı. O da fazla mesai diyor. Sabah 7 akşam 9 mesaiye göre vereceği maaş ta az.
Neyse Bi iç çamaşırcı vardı. Girdim içeri bi tane abla çıktı karşıma.

Ben Kolay gelsin eleman arıyormuşsunuz galiba dedim.

Abla Evet gülüm buyur geç otur dedi

Bende işe başlamak istiyorum dedim

Abla Daha önce bi yerde çalıştın mı var mı deneyimin diye sordu

Bende yok ama öğretirseniz. Maaşı sıkıntı etmeyin

Ablada tamam yarın 9 da gel madem. Bi başla duruma göre bakarız sevdim seni dedi

Bende Sağol abla dedim çıktım.

İli kapmıştım. Yarın 9 da gidecektim.

Neyse yarın oldu Dükkana geldim. Abla direkt hoşgeldin gülüm dedi. İşi öğretmeye başladı işte. Sabah 8.30 gibi açacaksın yerleri önce süpür paspas yap temiz olsun dedi Bana ve dükkanın anahtarını verdi.
Bende Dedimki abla haftalığı Nasıl yapacağız? Diye sordum

Gülüm dert etme onu dedi. Anlamamıştım ama neyse. Amatör bi öğrenciye ne kadar verebilirdi ki?
Öğle yemeğini karşıdaki lokantada yiyebiliyorduk. Benle beraber çalışan 25 yaşlarında bi genç kız daha vardı. O da dükkan sahibi ablanın Fransa'dan yeğeni oluyormus bu yaz orada çalışacakmış.

İşe gel git 2-3 hafta geçti. Satışlarım iyiydi. Utanıyodım biraz 30 yaşında abla sütyen alıyo ona sütyen veriyosun. Nedense kendimi pekenet yardımcısı gibi hissediyorum.
Neyse işte. Abla dedi. Gülüm seni beğendim. Ağzın laf yapıyo. Ben 2 hafta memlekete gideceğim. Dükkanın anahtarı var zaten sende
Açarsın biliyosun zaten. Eğer teftişe gelirlerse bu günlük çalışıyorum teyzemin dükkanı falan geçiştir işte dedi. Merak etme abla falan memlekete gitti.

O sıralar da işi iyice öğrenmiştim. Ama yaş ta tam ergenlik yaşı. Boş bulunduğum anda çavuş hemen erekte oluyordu. Saat 16 civarı yemeği yedim. Geldim kasanın başına oturdum . Instagram falan yoktu o sıralar. Daha doğrusu akıllı telefon doğru dürüst kimsede yok. En zenginde iPhone 5 vardı. S3 ler yeni yeni piyasadaydı. Ben de akıllı telefon da alırım ümidiyle başladım işe. Bi müşteri geldi. Sarı saçlı bir yetmiş boylarında ama çok güzel. 30 lu yaşlarda.

Geldi

Kadın sen mi bakıyorsun delikanlı dedi

Bende Evet hanımefendi. Buyruk Nasıl yardımcı olayım diye sordum

Kadın ya ben . Uf. Sizde şey var mı diye sordu

Bende Ney abla dedim

Kadın hani olur ya böyle dedi

Ben Nasıl olur dedim

Kadın fantezi iç çamaşırı dedi

Bende var abla getireyim hemen dedim.

Kadın söylerken utandı. Hadi karşısında bayan olsa der acık açık ta. Fransa'daki kuzen de ablayla memlekete gitti. Tektim o sıra. Neyse getirmeye gittim ama. O kadına baktım. Çok güzel. gibtiğimi hayal ediyorum. O derece taş. Ama sonra müşteri velinimettir diyerekten vazgeçtim. Neyse verdim hayırlı işler diyerekten çıktı.

Ama dayanamıyordum.

Kendi kendime iç sesimle muhabbetim

İyi ses:Dükkanda çekilir mi .Bereketi kaçar

Şeytan: Ne bereketi amk. Görmedin mi afeti. Bacakları sütun gibi. Çamaşırı verirken sana öyle baktı. Kesin sana vermek istiyo


Muhabbet böyle uzadı.

Dükkanın her yerinde kadınlar vardı. Kırmızı iç çamaşırları giymiş kızlar falan. Ve kazanan içimdeki şeytan oldu. Önce dışarı baktım. Cadde sakindi. Kepengi hafif indirdim. Önce en güzelinden bi tane kızın fotoğrafını önüme aldım. Elime tükürdüm başladım asılmaya. 2 Posta attım. Nedense yorulmuştum. Normalde 4-5 atardım. 2 dakika bi sakinledim. Sonra dedim. Ne yaptım ben amk.

Şeytanı dürttü. Nası olsa cenabetim birkaç posta atayım dedim. 2 posta attıktan sonra yoruldum. Az soluklandım. Resimdeki kızın her tarafı içimdeki doğmamış çocuklarla bezendi.
Tam kalkıyordum. Bi ses geldi.
Kim lan o ayağına bakayım dedim. Bakmaz olaydım. Abla gelmişti.
Ne yapacağımı bilemedim. Abla beni gördü.

Abla garip bi şekilde bana baktı. Gördüğü şey gayet te garipti. Dükkanında elemanı iç çamaşır kutusundaki kıza bakıp malafatı şakşakiye yapıyordu. Gülüyor gibi oldu ama hani olur ya sinirden güler gibi olur normal gibi olur. Anlayamazsın aynen öyle oldu. Abla bana bakarken ben yerleri temizliyorum o sıra. Abla ne yapacağını bilemedi. Ama acayip utandım. Ablanın suratına bakamıyodum. Ertesi günde kendim işten ayrıldım.


Bu hikayede bu kadardı videoyu beğenmeyi unutmayın. bir sonraki hikayede görüşmek üzere esen kalın
     
 
what is notes.io
 

Notes.io is a web-based application for taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000 notes created and continuing...

With notes.io;

  • * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
  • * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
  • * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
  • * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
  • * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.

Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.

Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!

Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )

Free: Notes.io works for 12 years and has been free since the day it was started.


You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;


Email: [email protected]

Twitter: http://twitter.com/notesio

Instagram: http://instagram.com/notes.io

Facebook: http://facebook.com/notesio



Regards;
Notes.io Team

     
 
Shortened Note Link
 
 
Looding Image
 
     
 
Long File
 
 

For written notes was greater than 18KB Unable to shorten.

To be smaller than 18KB, please organize your notes, or sign in.