NotesWhat is notes.io?

Notes brand slogan

Notes - notes.io

Onu görmüştüm rüyamda. Bir insan rüyasında last seen today görür mü kardeşim, whatsapp durumu iletisi ile ilgili çıkarım yapar mı? Ama gülümsediğini de hatırlıyorum. O gülünce sabah olup Tsubasa başlıyordu, yağmur bitip gökkuşağı doğuyor, yemek bitip çay dökülüyor, Sergen atıyor şampiyonluk geliyordu. Havanın sıcak olması dışında değişen pek bir şey yoktu. Bir bahar günüydü. Yağmur yağıyordu, ağaçların yeşil yaprakları arasından akıp giden bir sam yeli, yağmurdan kaçıp evlerin çatısı altına sığınan kedinin kapanan gözleri.. Saatime baktım, yoktu. Akrepsiz ve yelkovansız kalmışlığıma bilendim. 10 sayfası kalmış kitabı açtım ‘’ Yaz’’ diyordu, başka neyi var ki insanın bir gün bile bırakma kalemi elinden. Oysa ki ben öğretmeni konu verdiği halde yazamayan o çocuklardandım, kal gelirdi bana yaz deyince. Mesela mutluyken de yazamam ben, kalabalıkta yazamam, çişim varken hele hiç. Ama aşk işlemişse umut işlemişse her bir hücremin ağzına kadar, bak o zaman çok yazarım. Boğazıma düğümlenip kalan her bir cümleyi göğsümün üstünde duran her bir ağırlığı. Yazarken dağılırım önce, parça parça olurum. Ama sonrasında öyle bir toparlanırım ki kelimelerim tükenince ben yine ben olurum.
6 Nisan
Ben seni severim. Ben seni çokça severim. Çokça kişinin aynı anda seni sevmesi gibi. Ben seni sevmem de aynı zamanda. sevgisizliğini mesela, içimi burkan görmezden gelmelerini. Ben seni kıskanırım. Bu vurdumduymazlığını, özgürlüğünü, canın sıkıldığında "ben gidiyorum" demelerini. Üzülürüm belki biraz ama yine de saygı duyarım kendini bu kadar dinleyebilmene. Zihnini dışarı kapatman senin için iyi belki, ama isterim ki bazen dinle sessizliğimi. Her zaman konuşmam ben, tamam konuştum mu da çok konuşurum o ayrı, ama mecalim yoksa konuşmaya anlamanı isterim o zaman sessizliğimden. Anlamazsan da dert etmem, henüz beni tanımıyorsun çünkü. Tanımak istiyor musun, onu da bilmem, sanmam da. Her gelişimde kapıyı açıyorsun buyur geç diyorsun, eyvallah, ama hiç sormuyorsun ki ne istediğimi! Benim sana sunacak bir şeyim yok da demiyorsun. İkilemsin çoğu zaman. Evet, ikisin sen. Sen seninle bizi oluşturmuşsun. Ben gelsem mesela, nasıl “biz” oluruz sen düğümlerini çözmeden? Olamayız değil mi? Görüşürüz, yemek yeriz birlikte, şiir okuruz, sevişiriz belki, belki kaçarsın tam sevmeye kalkmışken saçlarını, o kadar. Sen özgür bir korkaksın aslında. İnsanlardan korkuyorsun, onları sevmekten de. Bu yüzden de kendini dinliyorsun ve özgür kılıyorsun. Peki ben bu iki duvarın arasına kendimi nasıl sığdıracağım? Ya da sen izin verecek misin ki buna? İzin versen aslında ben çokça severim seni. Çokça kişinin aynı anda seni sevmesinden de çok.


Onu ilk gördüğümden beridir -ki çekim gücü sebebiyle etrafındakilerin insani ayarlarıyla oynadığına kanaat getirmiştim- şanslı hissediyordum. Binde sekiz virgül bilmem kaç ihtimal… Her bir ayrıntıyı ama her bir ayrıntısını yüzünün,- siyahlara boyanmış yüzün oluşturduğu kontrast sayesinde diş macunu reklamlarından fırlamışçasına, bembeyaz ama buruk bir ten, yüzündeki benlerin yarıçaplarına burnuyla gözlerinin orantısı- gözlerimi kapatıp yüzünü aklıma getirmeye gerek kalmadan söyleyebilirdim. Bunları yüzüne bakmaya utandığım anlardaki saniyenin yarısı kadar olan zamandaki bakışlarımdan zihnime kazımıştım.
Yürümek zorunda kaldığım zamanlarda – market- midemde hala daha tanımlayamadığım biyolojik olaylar silsilesi atplerimi kudurtarak, beni “koşarcasına yürüme” programına almıştı. Maskeli insanların içerisinden mutluluğumla onlara küfredercesine bakışlar atarak hızla geçip ayaklarımın kendi başına karar vermiş olmasını yadırgamaz bir halde, hatta “belki bi bildikleri vardır” diye kendimi onlara teslimi ettim. Bir bildiklerinin olmadığını anlamak için polisin ‘’ abi hoop nereye sahile inmek yasak’’ demesi gerekti. Eve döndüm.
Ne kadar tanıyordum ki onu. Ne kadar açmıştı bana kendini. Bazı insanların çehresi hüzün kokar, tanırım ben. Dudak kıvrımlarında göz yaşları uyur, gülümsemek istese gülemezler, kıyamazlar uyandırmaya. Bir yaz sıcağı taşar bakışlarından, Munzur soğukluğundaki yüzüne bakarken içini ısıtır. Sen bilmediğin kaldırımlarda şarkılarını mırıldanırken, o kahvesinin soğukluğuna aldırmadan dalmıştır uzaklara. Manzaranın bir önemi yoktur kurduğu hayallerin yerleşmesi için. Sonsuzdur, bitiremezsin. Yürümek için değildir attığı adımlar. Varacağı yer kendini dahi ilgilendirmez, öyle yaşar ki hayat bile farkında olmaz yaşadığının. Sen, bir dokunsan o mahmur gözlerinin kapaklarına, yosun tutmuş yanlarını bak o zaman anlarsın.
Bazen kendi kendime konuşurken laf lafı açıyor. Bitmek bilmek konuşmalar esnasında bir korku beliriyor. Yapma onu diyor o adımları atma. Aklıma bir Hint hikayesi gelir böyle zamanlarda.
‘’Kedilerden korkan, sürekli tedirginlikle yaşayan bir fare vardır. Yaşlı bir büyücü bu fareye acır ve onu bir kediye dönüştürür. Fare, sevineceği yerde bu kez de köpeklerden korkmaya baslar. Yaşlı büyücü bu kez onu kaplana dönüştürür. Kaplan olan fare, sevineceği yerde avcılardan korkmaya baslar. Büyücü bakar ki, ne yaparsa yapsın farenin korkusunu yenmeye imkan yok. Onu eski haline döndürür. Ona "sen cesaretsiz ve korkak hayvansın. sende sadece bir farenin yüreği var. o yüzden ben sana hiçbir zaman yardım edemem." der.’’
İnsanın da en büyük çaresizliği korkaklığıdır kabul ama ben bazen hak veriyorum bu fareye, insan elindeki şeyden ne kadar memnun olmasa da onu kaybetmekten korkar. Kendi küçük çemberi içinde mutlu olan kişi yeni limanlar kurmaktan çekinir çünkü o limanı açarsa ve işler biraz kötü giderse elindekileri de kaybedebilir. O yüzden ‘’ insanların çoğu sevmekten korkuyor kaybetmekten korktuğu için’’. Uzun süredir konuşmadığım bir arkadaşım aradı o sıra. Benim de tanıdığım bir arkadaşının öldüğünü söyledi.
Bugün biri, yarın başkası, öbür gün öbürü, uzun bir kuyruktaydım sanki, sıra bana geliyordu sanki normalde hiç ilerlemeyen kuyruk takır takır ilerlemeye başlamıştı o gün, nefesim daralıyordu, beş dakika sonra ölecektim sanki. Ertelediklerimi düşündüm geçmiş zamanın avuntusuyla gelecek zamanın hayaliyle şimdiki zamanı unuttuğumun farkına vardım. Günlere bir şey getirmedikçe günler de karşılığını vermiyordu. Yokuş aşağı inen bir bisiklet gibiydim, dengeyi sağlamanın çoşkusunu değil kafayı gözü yaracak olmanın korkusunu yaşıyordum. Terasa çıktım. Alper’den sigara istedim ,bir aydır içmiyorum bıraktım zaten bir kereden bir şey olmaz dedim. Vermedi. Kitabı açtım. Okuyamadım. Sonra şiir yazdım.
uzatsaydın ellerini
sana gökyüzünü verirdim
uçsuz bucaksız
mavilikte
görebildiğin her şeye
dokunurdun ellerinle
uzatsaydın ellerini
fütursuzca seni izlerdim
baktığım her şeye sen derdim
uzatsaydın ellerini
onlarla yemek yerdim
güneşi batırmaz
gölgeni seyrederdim
uzatsaydın ellerini
bütün yolculuklarda
yanımda götürürdüm onları
geceyi parlatan aydınlık gibi
denizin ortasındaki kayık gibi
sahilde tek başına oturmak gibi
acımak bütün ölümlülere
ve
can vermek gibi

uzatsaydın ellerini
uzatabilseydin
her şey aralıklardan
oluşur
ve
her şey ona karışır.

2 Mayıs
‘’Selam, yine ben. Kelimeleri olabildiğince bir araya getirmeye çalışıp yettiğince derdimi anlatmaya çalışacağım, belki hiç okumayacaksın belki okumaya başlayıp ‘aman yaa’ deyip bırakacaksın ama ben yazmaya devam edeceğim. Seni en iyi senin tanıdığını varsayarsak, olmayacak bir işin rüzgarında olduğumu en iyi bilen sensin. Bir kaç gündür konuşamadık seninle. Bomboş.Gözlerin geliyor aklıma. Onlardaki iradeyi kilitleyen cazibe. Hukukun üstünlüğünü aşan güzelliğin. Bu yörelere bu ülkeye ait olmayan sadece güzel insanların yaşadığı bir yerden gelmiş gibisin. Her neyse. Nerde olup nerde olabileceğini bilsem de merak ediyorum seni. Onda da düşünce ve duygu çatışması yaşıyorum. Kimlik bunalımı yaşatıyorsun bana. Bir tarafım ne yaptığını öğren, diğer tarafım; sana ne, ne yaptığı seni hiç ilgilendirmez diyor. Sıkıştırıyorlar beni, darlanıyorum. Anlatamıyorum derdimi, anlatamıyorum işte. Süreya’lar , Nazım’lar, Ayhan’lar ve daha nice güzel abiler ne güzel demişler bu hali, sen git onları dinle en iyisi.
Senin aşık halini tahayyül edemiyorum ben. Yanakların pembeleşir mi mesela ilk kez seni öpünce, ellerin terler mi, gözlerinin içi güler mi. heyecanlanır mısın. saçmalar mısın mesela, saatlerce boş boş konuşur musun, yoksa hayata karşı tümgeneral görmüş er gibi olan dimdik duruşun devam mı eder ya da sigara içerken komutana yakalanmış gibi mi olursun. Bunların hiçbirini bilmiyorum. Bilmek ister miyim onu hiç bilmiyorum.
Ya büsbüyük hedeflerin var, ya çok inatsın ya da çok büyük acıların var. Bunların herhangi ikisi ya da hepsi olabilir. Umarım seni hep mutlu edecek şeylere doğru adım atarsın ve o adımlardan biri bana doğrudur.

Hoşça kal. ‘’
     
 
what is notes.io
 

Notes.io is a web-based application for taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000 notes created and continuing...

With notes.io;

  • * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
  • * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
  • * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
  • * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
  • * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.

Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.

Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!

Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )

Free: Notes.io works for 12 years and has been free since the day it was started.


You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;


Email: [email protected]

Twitter: http://twitter.com/notesio

Instagram: http://instagram.com/notes.io

Facebook: http://facebook.com/notesio



Regards;
Notes.io Team

     
 
Shortened Note Link
 
 
Looding Image
 
     
 
Long File
 
 

For written notes was greater than 18KB Unable to shorten.

To be smaller than 18KB, please organize your notes, or sign in.