Notes

Duru soğuğa karşı dayanmaya çalışıyordu. Sinem onu uyarsa da, o asla dinlemiyordu. Düşmanını öldürene kadar vazgeçmeyecekti. Hançerini eline aldı. Saldırı pozisyonuna geçti. Düşman ise kılıcını kınından çekti ve soğukkanlı bir şekilde onun saldırısını bekledi. Duru bilincini kaybetmek üzereydi. Ayakta zor duruyordu. Tüm gücünü hançerine ve eklemlerine vererek düşmanın üzerine atıldı. Fakat hançer darbesini ıskalamıştı. Üstüne üstlük düşman, bacaklarına tekme darbesi vurmuştu. Yere yığılan Duru, daha ne olduğunu anlamadan bayılıverdi. Düşman kılıcını Duru'ya doğrulttu. Bayıldığından emin olunca son hamlesini yapmaya koyuldu. Kılıcı ile Duru'yu infaz edecekti. Sinem aşağıya indi. Elindeki palayla düşmanı dürttü. "Silahsız birini öldürmen doğru olmaz" dedi. Düşman kılıcını çevirdi ve kınına yerleştirdi. "Bu kural senin için de geçerli olmalı". Sinem'e doğru döndü ve palasını indirmesi için eliyle işaret yaptı. Sinem'in arkasından Rozel de gelmişti. Suratındaki ifade korkunçtu. Büyüsünü aktifleştirdi. Sinem, ona durması gerektiğini söylese de o düşmana çetin bakmaya devam etti. Biliyordu ki o sıradan bir düşman değildi. Bir zamanlar Einzel adına şavaşmış, sert bir savaşçıydı. Einzel'in kaybettiği III. Midant Savaşında bir sürü arkadaşı can vermişti. Fakat o hayatta kalmıştı. Lord Sitroz'un ölümünden sonra ise Einzel Örgütü'nün varlığı sona ermişti. Ama o savaşmaya devam etti. Grimptan Lockshire, Tanrı olmaktan ziyade, Saf Şeytan olmak istiyordu. Ele geçirmekten değil yıkımdan hoşlanıyordu. Ta ki Lord Sitroz'la sohbet ettiği güne kadar. Lord Sitroz'un o gün söylediği sözler çok etkilemişti onu: "Yok etmek benim görevim gibiydi. Hala da öyledir. Ama şunu da söylemeliyim ki; eğer bir gün yok edilecek bir şey kalmazsa veya yok edecek gücüm kalmazsa bu sorunu çözmem için başka bir şeye ihtiyacım olacak. Ve o ihtiyacım olan şeye sımsıkı bağlanmam, onu benimsemem gerekecek. Çünkü yok ettikçe sen de yok olur, var ettikçe sen de var olursun. Sadece yok etmek çözüm değildi. Bu yüzden ben de yok edip yerine yenilerini koymaya karar verdim. Bu hem gücümü arttırdı hem de yıkımı. Çünkü önüne geleni yok etmek sadece aşağılık insanlar için bir yaşam biçmidir. Çünkü gerçek bir yıkım getiren şeytan, yok etmesi gereken şeyleri yok eder ve ele geçirdiklerine hükmeder. Bunu sürekli yapabilir." Aslında her şey Vermakh'a ve Yin Yang'a dayanıyordu. İyi ve kötü olman karanlığı ve aydınlığı nasıl kullandığına bağlıydı. Ve üstünlüğün getirdiği kusurlar da vardı ki bu evreni dengede tutan şeydi.

Lockshire, önünde duran iki rakibe baktı. İkisi de öfkeli ve karanlık görünüyordu. Lockshire, kılıcını salladı ve Sinem'e yaptığı ilk darbeyi ıskaladı. Amacı onları öldürmek değil, etrafından kovmaktı. Onları doğru zamanda yok edecekti. Fakat Rozel'in Karanlık Vuruşu, onu sersemletmişti. Lockshire, kılıcıyla yerden destek alarak doğruldu.