NotesWhat is notes.io?

Notes brand slogan

Notes - notes.io

TİB’DE ASLINDA NELER OLUYOR?
Ak Parti’yi ipten alan kurumun çalışanlarına vefa borcu: şimdi onlar en öndeki olağan şüpheliler
İLK KAPATMA DAVASI
Zamanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, AK Parti'nin "laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği" gerekçesiyle, 14 Mart 2008'de Ak Parti'nin kapatılması istemiyle hazırladığı iddianameyi Anayasa Mahkemesi'ne sundu. Anayasa Mahkemesi'nce kabul edilen iddianame sonucu 30 Temmuz 2008 tarihinde 6 ya 5 oy oranı ile parti kapanmaktan kıl payı kurtuldu.
Başbakan Erdoğan davanın açılmasını Ergenekon çetesiyle ilişkilendirmişti. Ertuğrul Günay da "derin devletin" Ergenekon çetesi soruşturmasının gidebileceği yerler ve isimlerden rahatsız olarak Başsavcı'ya kapatma davası açtırdığı imasında bulunmuştu. Ak Partiye açılan davaya gazete küpürleri ve internet üzerinden toplanan delillerden dosya hazırlanması demokratik çevrelerden büyük tepki toplamıştı.
12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandum ile Anayasa Mahkemesinin yapısını değiştirilmesi de dahil olmak üzere bir çok değişiklik yapıldı. 2010 referandumunda Anayasa değişikliği kabul edilmemiş olsaydı, Ak Partinin kapatılacağına neredeyse kesin gözüyle bakılıyordu. O günlerde kulislerinde bu konuşmalara şahit olan yüzlerce insan var. Hatta bu sefer kaçacak yerleri yok, deliller çok sağlam gibi lafların edildiği söylenmekteydi.
23 Ağustos 2013 tarihinde Zaman Gazetesi'ne açıklamalarda bulunan TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, sivil iktidar üzerindeki vesayeti kıran 12 Eylül 2010’daki tarihi referandumla ilgili önemli bir ifşaatta bulundu.
26 maddelik Anayasa değişikliği paketi ile partilerin kapatılmasının zorlaştırıldığını ve Anayasa Mahkemesi’nin yapısının değiştirildiğini belirten Kuzu, “Bu değişikliği yapmasaydık ilk defa söylüyorum, AK Parti’ye ikinci bir kapatma davası açılacaktı.” dedi. Kuzu, o dönemde Yargıtay’da yürütülen çalışmaları çok yakından bildiklerini belirterek, şöyle devam etti: “Bununla ilgili müthiş bir hazırlık vardı. Geceleri Yargıtay ışıklarını tekrar yakmaya başlamıştı. Zaten biz de bunun üzerine elimizi çabuk tutup Anayasa değişikliğini hızlandırdık. Anayasa değişiklik sürecine girince o dava açma çalışması durdu. ‘Meclis’ten bu yasa geçer ve halk da kabul eder, en iyisi çalışmayı durduralım’ dediler. Mahkemenin yapısı da değişince artık dava açmanın bir anlamı kalmadı. Biz o fırsatı değerlendirdik, milletimiz de yaptığımız değişikliklere teveccüh gösterdi.”
Burhan Kuzu, Ergenekon Davası’nda alınan kararların ardından AK Parti’nin laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu yönündeki tespitin de boşluğa düştüğünü bildirdi. Kuzu, Google iddianamesindeki delillerin de geçerliliğini yitirdiğine dikkat çekerken iade-i yargılamaya gidileceğinin işaretini vermişti: “İddia edilen suçluların gerçek sahiplerinin Ergenekon Davası’nın içinde yer aldığı ortaya çıktı. Bu çerçevede AİHM’in içtihatları var. Bizim ceza muhakemeleri kanunu ve idari davalarda da içtihatlar var. Dolayısıyla burada yeni delil oluşmuştur. Bizim vereceğimiz bir dilekçe ile (AYM) bu davayı tekrar görebilir.”
SOMUT DELİL
Peki o dönemde Ak Parti'nin kapatılmasına ile ilgili hazırlığı yapılan dosyadaki en somut delil ne olacaktı. Somut delilin ne olacağıyla ilgili soruya ise cevap çok gecikmeden Silivri'den geldi. 03/12/2009 tarihinde Silivri 5 Nolu L Tipi Cezaevinden Serdar ÖZTÜRK isimli şahıs "Yargıtay'ın yasa dışı dinlendiği iddialarını içeren 5 sayfalık bir dilekçeyi Yargıtay Birinci Başkanlığına suç duyurusu olarak gönderdi. Dilekçenin içeriğinde özellikle Başbakanın Yargıtay dâhil bir çok kurumu yasadışı yollarla dinlettiği ifade ediliyordu.
Zaten Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU'nun şikayeti üzerine Sincan 1 Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz'ın talimatıyla TİB'de 5/11/2009 tarihinde bir inceleme başlatılmıştı. Silivri'den gelen bu şikayet dilekçesi ile de soruşturma genişletilmiş oldu.
Genişletilen soruşturmayla beraber TİB'e ikinci ve üçüncü baskınlar geldi. Ankara C. Başsavcı Vekili Nuri Yiğit, TİB'in tüm sistemlerine el koymak ve incelemek istese de TİB yönetiminin kararlardaki gizlilik hususlarını hatırlatması ve sadece belli numaralar için inceleme yapılabileceği konusunda direnmesi üzerine inceleme mahkeme kararında yazılı bulunan numaralarla sınırlı kaldı.
Aynen Burhan Kuzu'nun ifade ettiği gibi; 12 Eylül 2010'da Anayasa değişikliğinin halkın %57,9'unun evet oylarıyla kabul edilmesinden sadece 9 gün önce, Yargıtay'ın yasadışı dinlendiği, bu dinlemelerin de Başbakanın emriyle yapıldığı iddiası ile ilgili yürütülen soruşturmada, Ankara C. Başsavcılığınca kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi.
Kapatma davasına dayanak teşkil edecek en somut delil (!), yapılan Anayasa değişikliğiyle boşa çıkarılmış oldu. Hem Başbakan, hem Ak Parti üst yönetimi, hem de yargı ve güvenlik bürokrasisinden önemli kişiler tarafından bilinmesine rağmen dillendirilmedi ve bu konu basında hiç bir zaman açıkça yer almadı.
NEDEN HEDEF TİB'Dİ
Ergenekon başta olmak üzere görülen önemli davalardaki en önemli delillerden birisi iletişimin tespit bilgileri ve dinlemeye ilişkin tapelerdi. bu delillerin çürütülmesi ya da sakatlanması demek görülen bu davaları boşa çıkartacaktı. Baskın yapanlar Yargıtay'ın Başbakan tarafından yasadışı olarak dinletildiğini iddia ediyorlardı. Eğer o dönemde bununla ilgili herhangi bir husus bulabilselerdi görülen önemli davalardaki dinleme ile ilgili tüm delillerin çürütüleceği kanaatini taşıyorlardı. Bunu da en kolay öğrenebilecekleri kurum TİB'di. O dönemde operasyonların yürütüldüğü KOM birimlerine müdahale etme imkanları bulunmuyordu. Başlangıçta İstanbul KOM şubeye baskın düzenleyip tüm bilgilere el koymak istemişler, ama soruşturmayı yürüten İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin müdahalesiyle buna muvaffak olamamışlardı.
ŞİMDİ HEDEF NEDEN TİB
Senaryo yine aynı. TİB ve TİB üzerinden yapılan işlemler üzerinden herhangi bir şüphe uyandırılabilirse, soruşturmalar dayanak teşkil eden dinleme delilleri çürütülmüş olacak ve soruşturmalar delilsiz kalacak.
2006 yılından bu yana yüzbinlerle ifade edilen soruşturma ve dava dosyasına TİB kanalıyla elde edilen HTS ve dinleme verileri delil olarak girdi. Bu konu Yargıtay ictihatlarıyla da artık sübut bulmuş durumda.
Bu nedenle TİB çok ilginç bir şekilde farklı yasa dışı işlere karışan tüm kesimlerin ortak düşmanı haline geldi. Halbuki TİB bunu kendi başına yapmıyor. Alınan her bir tespit ya da dinleme kararının altında savcıların ve hakimlerin imzası var. O halde tüm adalet teşkilatı hedefte olması gerekmiyor mu? Ancak TİB’e saldıranlar tüm adalet teşkilatını karşılarına alamayacaklarını iyi biliyorlar.
DİNLEME PARANOYASININ KÖRÜKLENMESİNİN SEBEBİ DE AYNI
Evvelden beri toplumumuzda bir dinleme paranoyası var. bu konu çok abartılmış olsa da tamamen haksız sayılmazlar. Levent Ersöz’ler, aydınlıkta çıkan tapeler vs. hatırlayın.
İşte ergenekoncular zaten var olan bu paranoyayı kendi lehlerine kullanmak ve hem emniyet güçlerini, hem de kararı veran savcı ve hakimleri baskı altına almak istiyorlardı.
günümüzde de değişen bir şey olmadı.
17 Aralık soruşturması ile beraber yasal veya yasadışı yollarla elde edilen tapeler ortaya çıkmasaydı bugün bunları konuşuyor olacak mıydık?
Ya da tib havuz medyasının hedefinde olacak mıydı?
MİTİN İSTİHBARİ DİNLEMELERİ NEDEN GÜNDEME GETİRİLMEZ
Bu güne kadar en çok üzerine gelinen kurumlar Emniyet istihbarat ve TİB oldu.
MİT’e neden kimse bir şey söyleyemiyor. Halbuki MİT’in Altan kardeşler ve Yasemin Çongar gibi çok sayıda gazeteciyi sahte isimlerle dinlediği çok önceden ortaya çıkmıştı.
Devletin A kurumu çok kötü, B kurumu da kötü, ama C kurumu masum ve günahsız demenin mantığı nedir?

2009 BASKININDA ADLİ MERCİLERİN VE İLGİLİ KURUMLARIN TUTUMLARI
TİB'e baskın yapıldığı ve dinleme kararlarının incelendiği haberlerinin televizyon kanallarında ve basında yer alması üzerine, hem ilgili mahkeme ve savcılıklardan hem de MİT, EGM, JGK'dan yapılan inceleme ile ilgili TİB'de gizliliğin korunması, korunmaz ise gizliliği ihlal edenlerin sorumlu olacağını ifade eden binlerce karar geldi.
Zamanın TİB yönetimi incelemeyi yapan Ankara Başsavcı Vekili Nuri YİĞİT'in bütün tehditlerine rağmen sistemin tamamına erişilmesine ve kopyalanmasına izin vermedi. Türkiye’nin dört bir tarafından gelen binlerce gizliliğin korunması kararı Başsavcı vekiline gösterildi. bunun üzerine tüm sisteme bakma veya kopyalama konusunda ısrarcı olamayan savcılık ve bilirkişi heyetine sadece soruşturma kapsamındaki Yargıtay ve Ö. Faruk Eminağaoğlu'na ait bir kaç numara ile ilgili inceleme yapma izni verildi.
27/08/2010 tarihli üçüncü keşifte tutulan arama ve elkoyma tutanağında da; "sadece soruşturma kapsamında bulunan telefonların (toplam 9 numara) karar doğrultusunda ilgili arayüzde ve sistemlerde sorgulanması yapıldığı, incelenmek istenip de ulaşılamayan bir veri ve alan bulunmadığı" ifade edilmişti.
BİR SAVCI DA OLSANIZ TÜM DİNLEME KARARLARI NEDEN GÖREMEZSİNİZ?
Soruşturma işlemlerinin düzgün bir biçimde gerçekleştirilebilmesi ve suçsuzluk karinesine uyulabilmesi için soruşturmanın gizlilikle yürütülmesi gereklidir. Hâkim, savcı, tanık, bilirkişi gibi yapılan usûl işlemine katılan kimseler, soruşturmanın gizliliğine uymakla yükümlüdür. CMK’nın 157. maddesi uyarınca, soruşturmanın gizliliği, soruşturma aşamasının başlangıcından sona ermesine kadar devam eder.
Her Cumhuriyet savcısı, bağlı olduğu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kendisine tevdi edilen soruşturma dosyasının sahibidir. Kendisine tevdi edilen soruşturma dosyası üzerinden soruşturmasını yürütür. Bu soruşturma dosyasında yer alan bilgi ve belgeler ile bu dosya üzerinden yapılan ne kadar işlem var ise bunların da güvenliğini ve gizliliğini temin etmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün kapsamı da kanun koyucu tarafından mevzuatta düzenlenmiştir.
Belli başlı düzenlemelerin ne olduğuna bakacak olursak;
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 135 inci maddesinin beşinci fıkrası; “Bu madde hükümlerine göre alınan karar ve yapılan işlemler, tedbir süresince gizli tutulur.” hükmünü ve “Soruşturmanın gizliliği” başlıklı 157 inci maddesi; “Kanunun başka hüküm koyduğu hâller saklı kalmak ve savunma haklarına zarar vermemek koşuluyla soruşturma evresindeki usul işlemleri gizlidir.” hükmünü amirdir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Göreve ilişkin sırrın açıklanması” başlıklı 258 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında;
“(1) Görevi nedeniyle kendisine verilen veya aynı nedenle bilgi edindiği ve gizli kalması gereken belgeleri, kararları ve emirleri ve diğer tebligatı açıklayan veya yayınlayan veya ne suretle olursa olsun başkalarının bilgi edinmesini kolaylaştıran kamu görevlisine, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Kamu görevlisi sıfatı sona erdikten sonra, birinci fıkrada yazılı fiilleri işleyen kimseye de aynı ceza verilir.”
hükmü ve

Yine 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Gizliliğin ihlali” başlıklı 285 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında;
“(1) Soruşturmanın gizliliğini alenen ihlal eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. …
(2) Soruşturma evresinde alınan ve soruşturmanın tarafı olan kişilere karşı gizli tutulması gereken kararların ve bunların gereği olarak yapılan işlemlerin gizliliğini ihlal eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.”
hükmü bulunmaktadır.
Anayasanın “Kanunsuz Emir” başlıklı 137 nci maddesinin ikinci fıkrası; “Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz.” hükmü yer almaktadır.
Anılan düzenlemelerle soruşturma aşamasında yapılan C. Savcılığı işlemleri GİZLİDİR. Bu soruşturmanın gizliliğine dair emredici hükümler soruşturmanın yetkili savcısı haricindeki herkes için geçerlidir. Soruşturmayı yürüten savcı dışındaki kişi ve kurumlar, adları, ünvanları ne olursa olsun yasa ile koruma altına alına “soruşturmanın gizliliği” ne dair hükümleri ihlal edemez. “soruşturmanın gizliliği”nin ihlal edilmesi TCK da suç olarak düzenlenmiş olup ihal eden kişiler hakkında hapis cezası ile tecziye edileceği düzenlenmiştir.
2009 yılındaki TİB incelemeleri sırasında, bu yasal düzenlemelerin varlığı nedeniyle, Adli Merciler ile Kurumlar (Emniyet, Jandarma ve MİT) Tarafından Gizliliğin İhlal Edilmemesi İçin TİB’e Uyarı Yazıları Yazılmıştır:
İletişimin denetlenmesine ilişkin Mahkeme ya da C. savcılığı kararlarının, kararlarda yer alan şüpheli-sanıklara ait bilgilerin, kişilerin hedef numaraların, herhangi bir kişi ya da makam tarafından tespit edilmemesi ve gizliliğin ihlal edilmemesi, ihlal edilmesi halinde suç işleneceği ve sorumlular hakkında Cumhuriyet savcılarınca doğrudan soruşturma yapılacağı, karar gönderen mahkeme ve C. savcılıklarınca Başkanlığa bildirilmiş ve konuya dair sık sık müzekkereler gönderilmiştir.
Bu itibarla; mahkemeler/ savcılık makamlarınca TİB e iletilen dinleme kararları, Anayasa ve kanunlarla güvence altına alınan “haberleşme hürriyeti”, “soruşturmanın gizliliği” ne dair düzenlemelerle sıkı sıkıya bağlıdır. Soruşturmanın gizliliğine dair hükümlere, öncelikle hukuku icra eden C. Savcıları ve mahkemelerden ve diğer resmi kurumlardan beklenir, beklenmelidir. Bir C. Savcısı, başka bir C. Savcısına ait soruşturma dosyasının gizliliğine müdahale etmesi mümkün değildir. Sadece kendi yürüttüğü dosya kapsamındaki bilgi ve belgeleri TİB den talep edebilir. Türkiye’nin tüm il ve ilçelerindeki adli mercilerden gelen dinleme kararlarının toplandığı merkez olan TİB deki dinleme kararlarına ait bilgilerin alınması, kopyalanması, içeriğine vakıf olunması hem iç hukuk hem de evrensel hukuk bakımından bir hukuk skandaldır ve sorumluluk gerektiren hukuksuz işlemdir.



TİB’DE DİNLEME YAPILMIYOR!
TİB'de dinleme yapılmıyor. TİB gelen mahkeme kararlarını uygulayan aracı bir kurum. Karar gereği de dinleme işlemini MİT, EGM, JGK görevlileri yapıyor.
Peki Türkiye’de hangi kurum kendisine gelen mahkeme kararını uygulamama lüksüne sahip. TİB, yahu bu yıl çok dinleme yaptırdık artık biraz ara versek, siz de karar göndermeseniz diyebilir mi? Alınan dinleme kararlarının gerçekten gerekli mi gereksiz mi olduğunu sorgulamak Adalet bakanlığı ve HSYK'nın işi değil mi?
2014 BASKINI
BEŞİR Atalay’ın ifadelerinde bizzat TİB yeni Başkanı Cemalettin Çelik çağırdı deniliyor. Bunun mantığı nedir?
İstanbul C. Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturmanın 17 Aralık 2013 tarihinde operasyona dönüşmesinden iki gün sonra, MİT kökenli Ahmet Cemaleddin ÇELİK, TİB başkanı olarak atanmış ve yeni TİB Başkanının 23 Aralıkta göreve başlamasıyla devlet geleneği ile ve hukukla bağdaştıramadığım bir süreç başlatılmıştır.
Yeni atanan TİB başkanının görev süresi daha henüz bir ayı doldurmadan, tüm daire başkanları görevden alınmış, kurumdaki şube müdürlerinin tamamı ya görevden alınmış ya da görev yerleri değiştirilmiştir, TİB'i kuran en tecrübeli 30 kişi TİB’den gönderilmiştir.
Akabinde basında dezenformasyon kampanyası başlatılmıştır.
Gelinen son noktada TİB'in tüm sistemlerinin kopyalandığına ilişkin haberler basında yer almıştır.
İKİ BASKIN ARASINDAKİ FARKLAR
2009 da yapılan TİB baskınında keşfi yapanlar sadece ilgili (9) numarayı sorgulamışlardır. Tüm sistemlerin incelenmesi ya da sistemlerin bir kopyasının alınması, serverlere el konması söz konusu olmamıştır. Geçen hafta gerçekleştiği basında yer alan baskında ise TİB'in tüm sisteminin imajının alındığı söylenmektedir.
2009 baskınında ilgili mahkemelerden ve kurumlardan (MİT, EGM, JGK) yüzlerce gizliliğin ihlal edilmemesi, soruşturma kapsamındaki herhangi bir kararın, hedef numaranın, şüpheli ya da sanığa ait bilgilerin hiçbir makam ve merciye verilmemesi, kararların güvenliğinin sağlanması, herhangi bir ihlalin olması halinde TİB yetkilileri hakkında doğrudan soruşturma açılacağına dair uyarı yazıları gelmiştir. Nihayetinde yürüyen soruşturmalarla ilgili gizliliğin korunması TİB yönetiminin görevidir. İmaj alma işlemiyle Türkiye çapında yürütülen tüm soruşturmaların gizlilikleri ihlal edilmiştir.
Hatırlanacağı üzere, TSK Kozmik oda baskınında içeriye sadece hakim alınmış, C. Savcısı dahi girememiştir. Hakim ise bırakın sistemlerin kopyasının alınmasını, kozmik odadaki evrakın fotokopisinin alınmasına müsaade edilmemiş, sadece ajandasına not almasına müsaade edilmiştir. Tüm Türkiye'ye ait dinleme işlemlerinin imajının belli bir kurum tarafından alınması, tüm kararların gizliliğinin ihlalidir.
TİB yönetimi 5 ay önce tibden uzaklaştırılmışken, ilgili koordinatörler ve mühendisler tibden veya görevlerinden uzaklaştırılmış, sistemler ve tib tamamen yeni yönetim tarafından kontrol edilir hale gelmişken ve sistemler üzerinde her türlü inceleme yapılabilme imkanı varken kritik tüm bilgilerin, sistemlerin kopyalanmasına ne gerek vardır. Yoksa amaç farklı bir şey midir?
2014 baskınında savcılıklardan tespit edilmiş hiçbir şüpheli, sanık, kişi yokken somut bir suç konusu yokken tüm sistemlerin kopyalanması çok manidardır.
Basında yer alan 2 ihbar mektubunda yer alan unsurlar, TİB uzmanları tarafından yeni TİB yönetimi hakkında yapılan suç duyuruları, (yeni yönetim tarafından eski yönetimi suçlamak için, sistemlere bazı numaraların sonradan girilmesi, girilen numaraların eski tarihli girilmiş gibi gösterilmesi gibi iddialar) dikkate alındığında, sistemlerin imajının alınması serverlere el konması, elde edilen her türlü bilginin şaibeli hale gelmesine neden olmuştur. Bu şaibenin oluşmaması için, bu imaj alma işleminin eski yönetimin görevden alındığı tarihte olması gerekirdi.
Mecliste 17 ve 25 Aralık soruşturmalarında geçen bazı CDR (Telefon trafik bilgilerinin) silinmesi ile önergeler verilmişken, yapılan bu işlem ne anlama gelmektedir?
     
 
what is notes.io
 

Notes.io is a web-based application for taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000 notes created and continuing...

With notes.io;

  • * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
  • * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
  • * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
  • * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
  • * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.

Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.

Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!

Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )

Free: Notes.io works for 12 years and has been free since the day it was started.


You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;


Email: [email protected]

Twitter: http://twitter.com/notesio

Instagram: http://instagram.com/notes.io

Facebook: http://facebook.com/notesio



Regards;
Notes.io Team

     
 
Shortened Note Link
 
 
Looding Image
 
     
 
Long File
 
 

For written notes was greater than 18KB Unable to shorten.

To be smaller than 18KB, please organize your notes, or sign in.