Notes
Notes - notes.io |
Bu sırada Gezgin dışlanmış gibi hissetti kendisini ama bunun gereksiz duygusallığı olduğuna karar verdi.
Bir süre sonra arka taraftan çıkmış, yakınlardaki bir ormana doğru gidiyorlardı.
"Orada ne -nefes almak için durakladı- olduğunu biliyor musun?" diye sordu kıza adam.
"Bilmiyorum," dedi hiç güçten kesilmiş gibi görünmeyen beyaz tenli kız . O sırada adam, onun atletik bir vücuda sahip olduğunu farketti. Kendisi de pek güçsüz sayılmazdı ama aşırı fit de değildi.
O bunlara dalmışken arkalarında bıraktıkları yoldan yoğun bir ışık gelmeye başladı. Yolun bozukluğundan dolayı yer yer hafif havaya kalkarak, bütün hızıyla bir arazi arabası geliyordu.
"Bunlar onlar! Çabuk, otların arasına," dedi kız ve yüzü koyun yere attı kendini. Gezgin de aynısını yaparak beklemeye koyuldu.
Araba doğruca ormana gidiyordu, sanki kızın nereye kaçtığını tahmin etmiş gibi. Ancak yolun tam onların önündeki kısmında yavaşlamaya başladı ve durdu. Bayağı heybetli ve yapılı bir adam indi araçtan ve etrafa bakınmaya başladı. Üstünde siyah bir pardesü benzeri giysi vardı, ne olduğu anlaşılmıyordu.
"Sakın kıpırdama," dedi Gece, olabilecek en sessiz şekilde.
O anda devasa adam onların o tarafa döndü ve uzun uzun bakmaya koyuldu.
Gezgin'in kalbi deli gibi atarken aklından bir sürü şey geçmeye başladı. Neden bu işe girişmişti ki? Neden kendini riske atmıştı? Hepsi bu kızın suçuydu, aklını çelmişti. Keşke o olmasaydı, keşke bunların hiç biri yaşanmasaydı...
Yakınlardan bir çıtırtı gelince yüreği ağzına geldi. Şimdi yakalanmışlardı kesin!
Korkarak yan tarafına baktığında bir tilkinin yavaşça ormana doğru gittiğini gördü. Adam da bunu görmüş olmalıydı ki tekrar aracına bindi ve yola koyuldu.
Bütün vücudu rahatlamayla gevşerken, Gece sürünerek yanına geldi.
"Nasıl, eğlenceli olacak demiştim, değil mi?" diyerek sırıttı.
"Sorma," diyerek aklındaki düşünceleri belli etmedi Gezgin.
"N'oldu yahu? Bir tarafına ot kaçmışa benziyorsun," dedi kız ona ve sırt üstü uzanıp gökyüzüne bakmaya koyuldu.
"Ne kadar rahat bir kız," diye geçirdi içinden adam, oysa biraz daha dikkatli olsa onun ortamdaki gerginliği yok etmek için böyle davrandığını farkedebilirdi.
"Yıldızları çok seviyorum," dedi kız elini havaya kaldırarak, "Bir tanesini tutup çekebilecekmişsin gibi, çok narin ve saf. Oysa evrenin en vahşi, güçlü ve büyük varlıkları."
Adam, tekrar, ona ilgiyle baktı. Bir anlığına içinde bulundukları durumu unutmuş ve bu kızın gizemini çözmeyi aklına koymuştu... ardından o bir an geçti.
"Hadi, diğerleri de gelecektir. Bir an önce ormana gitmeliyiz," diye doğruldu Gece.
"Biri beni siksin," diye düşündü adam bezginlik ve biraz da öfkeyle ama "Kaç kişi var arkanda?" diye sordu normal bir ses tonuyla.
"Kim bilir. Artık hangileri umursuyorsa onlar."
Cevaptan tatmin olmasa da onunla birlikte kalktı ve ikisi birlikte ormana doğru yollandı.
İki yoldaş, ormana girerken gecenin en karanlık anı bastırmaya başlamıştı. Bulutlar, yıldızlardan ve aydan gelen ışığı kaparken uzaklarda bir yerden bir gece kuşunun sesi duyuldu. Boğuk ve değişikti. Ne olduğu anlaşılmıyordu ama kesinlikle insanın içinde bir merak uyandırıyordu.
Bölüm müziği: http://youtu.be/T5q04zThdeo
"Bu ağaçlar... bir değişik," dedi adam yürürken. Ormandan anlayamadığı bir nedenden dolayı rahatsız hissettiğini söylemek istemedi kıza.
Gece bir şey demedi ve durdu, önündeki bir şeye bakıyordu.
"Ne var?" diye sorarak yaklaştı adam ona. Daha sonra anladı, karanlığın içinde bir nehir önlerini kesmişti. Çıt bile çıkarmayan su, sessiz ve sakin bir şekilde akıyordu. Karanlıktan dolayı uzaktan görmesi zordu ama nehir yatağı bayağı derin ve genişti.
"Su sığ görünüyor, hadi geçelim," diyen genç adam paçalarını sıvayıp ayakkabılarını çıkardı.
"Evet, ölü bir nehir bu," dedi kız. "Acaba..."
"Hımm?" diye döndü Gezgin ona.
"Yok bir şey, hadi!"
İkisi de derin çukura girdiler ve ilerlemeye koyuldular.
"Çamur çok yumuşak, dedi adam , sanki sular--"
Lafı, uzaktan gelen büyük bir gürültüyle bir anda kesildi.
"Ne? Noluyor!?"
Uzaklara doğru endişeyle bakan kız bir anda harekete geçti.
"Görünüşe göre ölü değilmiş. Çabuk, yarısını geçtik bile, diğer kıyıya çıkmalıyız bir an önce!" diye bağıran kız koşmaya başlamıştı bile.
"Saçmalama, bir anda üstümüze su baskını gelecek hali yo..." derken suların canlıymışçasına onu yutmak için yükseldiğini farketti. Yakınlarda bir baraj varsa ve sel kapaklarını açmışsa böyle bir şeyin olabileceğini düşündü. Konuşmayı bırakıp ileri atıldı. Dik zemine tırmanmaya çalışırken zorlanıyorlardı, çamur bu tarafta daha kaygandı.
"Al!" diyerek bir dal parçası fırlattı adama kız. Kendisi de bir tanesini almış ve çamura saplayıp ondan destek almaya çalışıyordu.
Gezgin de onu taklit ederek yukarılarda bir yere sapladı sopayı ve kendisini çekmeye koyuldu. Bir yandan altındaki köpürmeye başlayan suya bakıyordu. Kalbinin panikle sıkışmaya başladığını hissederek can havliyle asıldı dala.
Çatırt!
Bir anda dengesi bozulan adam aşağı, suyun içine yuvarlandı. Dalgaların ucundaki beyazlıklar gibi bir hal almış olan suyun içinden kafasını çıkardı, gözlerini yakıyordu bu şey her neyse. Onları ovuşturup yukarıya bakındığında kimseyi göremedi.
"Beni terk etti, bıraktı!" diye düşündü. Bir başınaydı, arkasına baktığında dev bir su kitlesinin çığlıklar atarcasına üstüne geldiğini farketti.
"Siktir!"
Kıyıya doğru kulaç atmaya başladı, su yükselmişti ama hala kıyıya tutunamayacak kadar alçak olduğunu gördü. Bir yandan akıntı hızlanmıştı, dalga yaklaşıyordu.
"Siktir siktir siktir!"
Aklı deli gibi çalışırken etrafına bakındı, bir dal, bir sarmaşık, herhangi bir şey. Herhangi bir şey olurdu. Oysa hiç bir şey yoktu. Kontrolden çıkmış adrenalini yüzünden nefesi kesilmeye, başladı. Ölecekti! Arkasındaki dalgaya bakmak için başını çevirdi ve bu yüzden karanlığın içindeki kayayı göremedi. Başını büyük bir hızla çarpan Gezgin'nin beyni zonklamıştı. Görüntüler kaybolur, bilincine karanlık çökerken aklına tek bir şey geldi. Alev...
Sakin ve sevecenlik dolu bir ses şarkı söylüyordu.
Şimdi... kendini bırak.
Ilık sularla birlikte sürüklen,
Bana gel,
Benimle gel...
Gözlerine kızıl bir ışık çarparken rahatsız olarak onları açtı. Ay ışığıyla yıkanan kahverengimsi ağaçların kızıl kızıl parladığını gördü.
"Demek sonunda uyandın, güzel," diyen kızın sesini duydu. Gece'ydi bu.
"Sen, sen gitmiştin. Beni bırakmıştın," dedi adam sersem sersem.
"Suyun yükseldiğini farkedip ilerde bir yere koştum. Akıntıyla birlikte sürükleneceğin ve seviye zamanla artacağı için ordan alabilirdim seni. Baygın olman planımda yoktu ama işe yaradı sonuçta," dedi mutlu mutlu. Turuncu bir şeyi kemiriyordu.
"İster misin?" diyerek uzattı ona da. Ağrıyan başının arkasını tutarak kalkan Gezgin'in eline bir bandaj geldi. Kız onu tedavi etmişti.
"Bu ne -- yani teşekkür ederim," dedi utanarak, zayıflığına lanet etti bir yandan. "İlgilendiğin için sağol."
Gülümseyen kız bir şey demedi.
Bölüm müziği: http://youtu.be/bGkBHKaGM5w
"Bu arada alev ne alaka? Uykunda sayıklıyordun," dedi kız merakla.
Bu soruyu beklemeyen Gezgin şaşırdı ve bir şeyler sayıkladı. Ne dediği anlaşılmıyordu ancak yüzünde acı dolu bir ifade belirmişti. İlk kez onun duygularını ufacık da olsa gizleyemediğini fark eden kız üstüne gitmemeye karar verdi.
"Bu ormanın hikayesini biliyor musun?" diye sorarak konuyu değiştirdi.
"Burasını biliyor musun?"
"Ev-vet! Benim oralarda bayağı ünlüdür. Bak şimdi..." diyerek anlatmaya koyulacaktı ki Gezgin'in dinlemediğini fark etti.
"Hey, ayıp olmuyor mu?"
"Pardon, gözüm Ay'a takılmıştı. Sanki kızıl gibi görünüyor, ağaçlardan dolayı olmalı," dedi adam. "Anlat," diyerek genç kadına dönmüştü ki, onun yüzündeki kanın çekildiğini gördü.
"Kalk, gitmeliyiz."
"Ne?"
"Yolda açıklarım, nasıl bu kadar aptal davrandım ki?!" derken bir hışımla çantasını açtı ve karıştırmaya başladı. Bir şey çıkarıp ona fırlattı. "Dikkatli ol," diye de ekledi. Bir bıçak kabzası dönük şekilde ona gelirken Gezgin heyacanla onu yakaladı. Kız da bir şey çıkarıp cebine soktu, ne olduğunu görememişti.
İki genç hızlıca karanlığın içinde ilerlerken ağaçlar ve Ay daha da kızarmaya başlamıştı. Sanki gökyüzünde bir şey yanıyormuş da her yeri aydınlatıyormuş gibiydi. İçinde hoş bir sıcaklık hissediyordu Gezgin.
"N'olduğunu anlatacak mısın?" diye endişe ve merakla sordu.
"Sonra, sonra!" dedi ve gökyüzüne baktı. Ay'ın dörtte üçü kana boyanmış gibi kızıldı. "Hayır, yaklaşıyor."
İçindeki o hoş his artmaya başlayan Gezgin ilginç bir şekilde rahatladı. Normalde çok ama çok gergin, çabuk telaşa kapılan birisiydi.
"Neden bu kadar gerildin ki?" diye sordu aptal aptal gülümseyerek. "Ne güzel bir ormanın içindeyiz işte, koşmaya ne gerek var?"
Adımlarını yavaşlatırak yürüme temposuna düşürdü.
"Gerizekalı! Hayatında hiç Ay'ın kızıla boyandığını gördün mü? Bir şeylerin yanlış olduğunu söylemem mi gerek illa?!" diye çıkıştı kız ona. Karşısında boş bakışlı birisini buldu.
Şimdi... kendini bırak.
Ilık sularla birlikte sürüklen,
Bana gel,
Benimle gel...
Bu sözler ormanda yankılandı. Gece'ye ölüm ve vahşeti çağrıştırmıştı. Gezgin'e ise sevecenlik ve mutluluğu. Ancak ikisinin de hissettiği ortak bir şey vardı, arzu.
"Onun etkisine kapılmış bile," diye düşündü kız ve adamı bıraktı. Yapabileceği bir şey düşündü. Üstlerine ölümün yaklaştığını biliyordu. O sırada adam bir anda fırladı ve sesin geldiği yöne doğru gitmeye başladı.
"Dur!" diye arkasından seslendi kız ama adam ona dönerek bıçağını çekti, tehditkar bir şekilde baktı. Kızın bir tepki vermediğini görünce yoluna devam etmeye koyuldu.
"Beni çağırıyor," diye düşünüyordu, "Nihayet her şeyden kurtulacağım. Geçmişimin kölesi olmayacağım."
Küçük bir açıklığa çıktığında bir kadın gördü, saçları kan gibi kırmızıydı. Üstündeki kızıl elbise hatlarını bayağı bir belli ediyordu. Narin omuzlarından aşağı koyu yeşil, kadifemsi bir pelerin dökülüyor. Sıkı bacaklarını okşuyordu.
"Demek geldin, Gezgin," diyen kadın sevecen bir tavırla ona döndü ve kollarını çağırır bir şekilde açtı.
Efsunlaşmış gibi sağa sola sendeleyen adamın gözlerinden yaşlar gelmeye başladı. Sevinçten ağlıyordu. Artık bir daha oraya dönmesi gerekmiyordu, bir daha o zamanın yükünü taşımayacaktı.
Kadın ona, zümrüt rengi gözleriyle acıma ve şefkatle baktı, tam o sırada bakışı aşağı kaydı ve adamın elindeki bıçağı gördü. Ani bir değişimle gözleri kızıla dönerken yüzünü vahşi ve korku dolu bir ifade bürüdü.
"Sen! Onu buraya getirmeye mi cüret ediyorsun?" diye saf güç dolu bir sesle sordu.
Ormandaki ışık kararırken Ay tamamen kan rengine boyanmıştı. İçinde bulunduğu garip ruh halinden kurtulan Gezgin şaşkın bir şekilde kaldı.
Yerden bir sarmaşık fırlayarak ayağını deldi. Acıyla bağıran adam yere çöktü. Eğilirken raslantıyla elindeki bıçağın sarı bir ışıkla parladığını gördü. Sarmaşığı keserek ayağını kurtardı.
Derken, her taraftan sarmaşıklar çıktı ve vücuduna saplandı. Bir çığlık koyuveren adam kıvranırken omurgası bir yay gibi gerildi.
Kanı akmıyordu, ucunda sivri, küçük dişlerle dolu ağızlar bulunan dikenlerle dolu sarmaşıklar onu emiyordu. Acı içindeki adam, vücudunda iğrenmeyle karışık bir ürpertinin dolaştığını hissetti. Yüzlerce sülük vücudunun içine girmiş ve iç organlarına yapışarak kanını emiyormuş gibiydi. Dehşet içinde gözlerini kapadı ve ciğerlerini parçalanırcasına haykırırken ölmeyi diledi.
Bir parmak, ağzına dokundu ve onu susturdu.
"Zavallı, aptal adam, daha elindekinin ne olduğunu bile bilmiyorsun. Pekala, bunu daha fazla uzatmayacağım," diyen kadın, adamın yüzünü kendisine doğru çekerken dolgun, kiraz rengi dudaklarını onunkilere yaklaştırdı.
Bölüm müziği: http://youtu.be/PLyi5xHtkb0
"Bu mu yani?"
Derinden gelen tok bir ses zihninin içinde yankılanırken ölmek üzere olan adamın gözleri titreşti.
"Vaz mı geçeceksin? Bu kadar korkak mısın?" diye sordu tekrardan ses.
Adam hareket etmeye çalıştı ama vücudundan çekilen kandan dolayı bir şey yapamıyordu. Kadının dudakları onunkilere yapışırken görüntüler kararmaya başladı. Ruhunun bedeninden ayrılmaya başladığını hissetti.
"Korkuyor musun?"
Evet, elbette korkuyordu. Ölüyordu ve bundan kurtulmak istiyordu.
"Güzel. Sana gücümü bahşedeceğim o zaman..."
Ani bir hareketle yere düşürdüğü bıçağı alan adam onu savurdu. Geri çekilen kızıl kadın, kıl payıyla kurtulmuştu. Güç almak için bir bağırış koyuveren adam aynı anda doğrularak sarmaşıkları kesmeye başladı. İğrenç yaratıklar ölürken alev alıyordu. Bıçağın rengi sarıdan alev turuncusuna dönmüştü.
Kadın ilginç bir şekilde ona müdahale etmek yerine şaşkınlıkla olan biteni izliyordu.
"Bu... bu olamaz," diyen kadının sesinden korku seziliyordu. Ancak bu anlık şoku hemencecik üstünden attı.
Gezgin, yaralarına aldırmayarak onun üstüne atıldı. Bir çılgın gibi kendisine ne olup bittiğini, ölüp kalmayı bile önemsemiyordu. En azından böyle görünüyordu.
Üstüne gelen bir saplama hareketini elinin tersiyle yana doğru savurarak blokladı kadın. Ardından gencin silah tutan kolunu kavradı ve elini büküp zorlayarak bıçağın düşmesini sağladı. Etrafında koyu yeşil bir aura belirirken adamın sırtına dolandı. Yumuşak göğüsleri giysinin üstünden ona değiyordu.
"Ruhunun tadı pek bir acıydı genç adam. İçinde bir çatışma seziyorum, derin ve köklü bir tanesi," diye hafifçe kulağına fısıldadı. Diğer tarafına geçti ve adamın kulağına şarkı söyler gibi fısıldamaya devam etti.
"Sana istediğini verebilirim,
Ona sahip olabilirsin.
Ancak karşılığında ben de sana,
Ruhuna sahip olacağım."
Sıcak nefesi içini gıcıklıyordu.
"Senden bir şey istemiyorum!" diye kendini zorlayarak onu reddetti, Gezgin.
"Ah, onu tekrar görebileceğini söylesem?" dedi kadın.
Son duyduğu karşısında şok içinde kalan adama gözünün kenarıyla şöyle bir baktı ve onun boynunu öptü. Dudakları etine değerken dağlıyordu.
"Bunu bir iyi niyet belirtisi say. Eninde sonunda benim olacaksın."
Bunu dedikten sonra bir rüzgarla ortalıktan kayboldu. Acıdan ve efordan terlemiş adam dizleri üstüne düşerken kadının son sözleri uzaktan yankılandı.
Ben rüyaların kendisiyim.
Bütün isteklerin,
Akıntının, insanın kaynağıyım!
Şimdi... kendini bırak.
Ilık sularla birlikte sürüklen.
Bana gel,
Benimle gel...
Boynunun zonkladığını hisseden adam daha fazla dayanamayarak bayılırken, Gece'nin ağaçların içinden çıkıp ona doğru koştuğunu gördü.
"Saçın!" dediğini duydu, "beyazlamış!"
|
Notes.io is a web-based application for taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000 notes created and continuing...
With notes.io;
- * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
- * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
- * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
- * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
- * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.
Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.
Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!
Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )
Free: Notes.io works for 12 years and has been free since the day it was started.
You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;
Email: [email protected]
Twitter: http://twitter.com/notesio
Instagram: http://instagram.com/notes.io
Facebook: http://facebook.com/notesio
Regards;
Notes.io Team