Notes

Tarih: 10.02.1945
Yazar: Sebastian Koehler
/me sağ elinde çok sayfaları olan kalın ve orta boylarda, kapalı bir kitap bulunmaktadır.
Sayın Mahkeme Başkanı ve Sayın Mahkeme Heyeti, bu düzenlenen mahkemede, davalı olan, ve aynı zamanda müvekkili olduğum Sayın Dieter Rothschild'i savunabilmem adına, onun avukatı Sebastian Koehler olarak, tarafıma söz hakkı tanıdığınız, ve şimdiden, heyet olarak beni dinleyeceğiniz için taraflarınıza ayrı ayrı minnet ve şükranlarımı sunduğumu, yüksek makamınız önünde arz ediyorum.
/me sağ elini ağzına doğru götürür ve boğazını temizlemek amacıyla öksürdükten sonra ...
/me ... ses tonunu daha tok bir hale getirerek konuşmaya başlar.
Sayın Mahkeme Başkanı ve Sayın Mahkeme Heyeti,
/me derin bir nefes alır ve bırakarak, gözleriyle mahkeme başkanının gözlerinin içerisine bakar ve ...
/me ... bakışlarını göz kırpması haricinde bir an olsun oradan ayırmaz.
Öncelikle, düzenlenen bu askeri mahkemede, davalı taraf ve aynı zamanda müvekkilim olan Sayın Dieter Rothschild, ardından davacı taraf Sayın Sepp Gutte, ve davacı taraf, yani Sayın Sepp Gutte'yi destekleyen X sayıdaki tanıkların konuşmalarını hep birlikte dinlemiş bulunuyoruz. Nihayet söz sırası işinin ehli olan bir avukata gelmiş bulunuyor. Maalesef, mütevaziliği bir kenara bırakmış ve şu andan itibaren müvekkilini savunan ciddi bir avukat olarak huzurlarınızda bulunuyorum.

Herkesin ağzında bir Rothschild, Rothschild, Rothschild'dir geziyor. Bu kelime adeta dile pelesenk olmuş. Nitekim, bir subayın şikayetçi olması ve ardından söz konusu şikayete ilişkin beş farklı subayın da ilgili şikayete destekçi olması yoluyla, hemen ertesi günü, ve maalesef ki, böylesine alelacele kurulan bir askeri mahkeme gündeme gelmiş bulunmaktadır. Bu sözlerim mahkemeye bir hakaret değil, subaylara yönelik bireysel olarak yaptığım kişisel bir eleştiridir.

Bu mahkemenin kurulmuş olması demek, müvekkilim olan, 33 yaşındaki Sayın Dieter Rothschild'in, 19 yaşında Alman Ordusu'na bir er olarak girmesi, görev aldığı konularda başarı göstermesi, çeşitli madalya ve nişanlarla ödüllendirilmesi, terfi alarak subaylığa kadar Generalmajor Theodor Joachim tarafından bizzat yükseltilmesi, ancak onun Yahudi kökenli Rothschild ailesinin bir ferdi ve Alman halkının kötülüğü için çaba sarf ediyor olduğuna inanılıyor olması ve müvekkilimin orduda yaşadığı 14 sene boyunca Oberleutnant Bald von Bale, Oberstleutnant Baron Friedrich, Generalmajor Theodor Joachim gibi ordu için önemli isimlerin dahil hiçbir üst kademede görevli subay ya da generalin, kendisi hakkında bir bilgi sahibi olmadığı ve bilgi sahibi olunmayan bir insanın kolayca Alman Ordusu'nda yükselebildiğine inanabilmek demektir.

Yani, Yahudi bir insan orduya en baştan, bir er olarak giriyor, yükseliyor, yükseliyor ve yükseliyor. Hiçbir astsubay bunu fark etmiyor. Bu Yahudi tekrar yükseliyor. Hiçbir subay bunu fark etmiyor. Bu Yahudi subay oluyor. Hiçbir general bunu fark etmiyor. Bunu fark edenler, kendisi gibi subay olan ve ona karşı kin, öfke ve nefreti bulunan insanlar oluyor. Ardından bu durumu gayet güzel kullanarak, üstlerine, ve dahi general ya da generallere kadar taşıyıp, içinde bulunduğumuz, kanın su gibi aktığı ve Almanya'nın en zor dönemlerinden birisi olan bugünlerde, şikayetin ertesi günü, SS subayları adeta infaz için gelerek, mahkemenizde davanın dinleyicisi oluyor.

Ben az önce bahsettiğim bu konularda,
/me sağ elini ağzına doğru götürür ve boğazını temizlemek amacıyla öksürür.
Daha doğrusu bu konuların, maalesef ki, ne kadar vahim ve elim olduğunu görebilenlerden yalnızca birisiyim fakat yine de inanmak istemeyenlerdenim. Eğer böyle bir şeye inanacak olursam, Almanya'nın, Alman Ordusu'nun çok önceden Yahudi lobileri tarafından zapturapt altına alınmış olduğuna inanmış olurum. Führerimiz Herr Hitler, yani Adolf Hitler gibi, Tanrı'nın yeryüzündeki elçisi, yürüttüğü bu kutsal davada, böyle bir şeye ne imtiyaz tanımış, ne de böyle bir şeyin şayet varsa, devam etmesine olanak sağlamıştır. Benim bu konuda, müvekkilimin Yahudi kanı ya da Yahudi soyu taşımadığına olan inancımın yegane sebeplerinden yalnızca birisi, budur.

Rothschild demişken, bu konuda biraz bilgilerimizi tazelemek istiyorum. Gün içerisinde çeşitli ansiklopedilerden derlediğim Rothschild Ailesi'ne ilişkin kısa metinleri, yüce mahkeme huzurunda okuyacağım.
/me sağ elinde bulunan kapalı kitabı açar ve sayfaları arasında gezindikten sonra, ...
/me ... 167. no'lu sayfada gezinmeyi bırakır.
/me gözlerini hafifçe kısar ve bakışlarını 167. no'lu sayfanın içerisinde gezdirerek ...
/me ... okuması gereken yeri aramaya koyulur.
/me bir süre sonra, nereyi okuması gerektiğini bulmuştur.
Evet, işte başlıyorum.
"Rothschild ailesi, Avrupa'nın çeşitli merkezlerinde bankaları bulunan Yahudi kökenli Alman bir ailedir. Ailenin asıl soyunun Avusturya'ya dayandığı sanılmaktadır. Bir başka görüş olarak, Avusturya'da başlayan ailenin soyu, çeşitli Avrupa devletlerinde de yayılma politikasıyla, rastlantı izler taşır. Ailenin her üyesinin mal varlığı oldukça fazla ve sayılamayacak derecede çoktur. Refah içerisinde yaşamaktadırlar. Her bir aile ferdi, tek çatı altında toplanır ve belirli periyotlarla bölgesel toplantılar düzenlemektedirler. Ailenin servet rakamları gizli tutulmaktadır. Kuzenler arası evlilik yaparlar ve kendilerinden olmayanlarla değil evlilik, iletişim dahi kurmazlar."
Şu anda, okumayı bitiriyorum.
/me kitabı kapatır ve tekrar mahkeme başkanının gözlerinin içerisine derin derin bakmaya başlar.
Anlayacağımız üzere Rothschildler, tutucu bir ailedir. Kendilerini bir çeşit, üstün ırk ya da üstün soy olarak görmektedirler. Buna ilişkin olarak düşündüğümüzde, müvekkilim Sayın Dieter Rothschild, şayet burada bahsi edilen bir Rothschild soyundan gelmiş aile ferdi olsaydı, birinci olarak 19 yaşında neden Alman Ordusu'na teslim edildi? Führer Herr Hitler, kutlu davasında Yahudileri yok ederken, Rothschildler tehlikeyi sezip, varsayım olarak söylüyorum; ajan Sayın Dieter Rothschild'e neden Alman Ordusu'ndan hemen el çektirmedi ve alıp başını giden daha nice sorular silsilesi...

Bu da, müvekkilim hakkında yapılan asılsız iddialara verebileceğim ve onun Yahudi soyundan gelmediğine inandığım, Sayın Mahkeme Başkanı'na ve Sayın Mahkeme Heyeti'ne sunduğum ikinci bir antitezdir.

Yüksek makamınızda konuşmuş olma şerefine nail olmaktan dolayı, tarafınıza karşı son derece müteşekkirim. Saygılarımı arz ediyor ve sözümü bitiriyorum.