Notes

KEMAL KARANFİL: OKUNMA SAYISI: 5527 YORUM:66 EVET DİYENLER: 44
KARARNAMEYİ ADİL BULMUYORUM- KINIYORUM
Günlerdir merakla beklenen kararname nihayet yayınlandı.
Kararnamenin kıyım kararnamesi olacağı, özellikle iktidarın istemediği kişilerin tasfiye edileceği söylentileri üzerine sevdiğim ve kendisine seçimde oy verdiğim HSYK üyesi Sn. İsmail AYDIN' Beye facebook sayfamdan endişemi dile getirdim. Kararname kıyım kararnamesi olmasın dedim.Kendileri de sağ olsun bana döndüler." Talepleri olabildiğince karşılamaya çalışacaklarını" söylediler.
Bugün yayınlanan kararnamede birçok ünvanlı meslektaşımın ünvanlarının elinden alındığı, bununla da kalmayıp yerlerinden farklı yerlere tayin edildiklerini gördüm.
Örneğin yaptığı başarılı çalışmalar ve insani ilişkileri nedeniyle adalet.org ve yargı kürsüsünde, birçok meslektaşımızın takdir ve övgüsüne mazhar olan Sn. Başsavcımız Orhan ÇETİNGÜL' ün isteği olmadığı ve Eskişehir'e gelişlerinin henüz ikinci yılı olmalarına rağmen, düz savcı olarak başka yere atanmış olmaları maalesef kaygılarımızı doğruladı.
Elbette makamlar geçici, mahkeme kadıya mülk değil. ,ANCAK ORTADA DOLAŞAN İDDİALARA GÖRE, SIRF HÜKÜMET KANADININ İSTEMEDİĞİ KİŞİLER BU KARARNAMEDE TAYİNE TABİ OLMUŞ VE SIFATLARI ELLERİNDEN ALINDIYSA, DAVRANIŞI HİÇ ETİK BULMUYORUM. TARİH BU KİŞİLERİ AFFETMEYECEKTİR. Siyasetçi, ihtirasına kapılıp yanlış söylem ve eylemlerde bulunabilir. Siyaha beyaz, beyaza kırmızı deyip, dün göklere çıkardığını bugün menfaati için yerin dibine geçirecek davranışlar içine girebilir. Ancak toplumun sigortası olan hukukçuların böyle hatalar yapma lüksü söz konusu olamaz.

Her yer bozulsa bile hukuk ve hukukçu bozulmamalı.
Somut delil olmadan birçok meslektaşımız hakaretlere maruz kaldı.Sayın başbakanın istediği tarzda karar vermediği için meslektaşlarımıza hain dendi.Kışın ortasında yerinden edildi.
Bizzat Masak’ın ihbarı üzerine, 4 bakan çocuğu ve Rıza Zerrap ile ilgili ciddi yolsuzluk iddiaları sonrası birçok meslektaşımız dosyaları sümen altı etmeyip cesaretle yolsuzluk ve hırsızlığın üzerine gittikleri için ödüllendirilmeleri gerekirken hain damgası yediler ve kendileriyle beraber birçok insan yerinden yurdundan edildi.

TÜM BUNLARI GÖRÜNCE MERAK EDİYORUM.ACABA HUKUK HOCALARIMIZ BİZE YANLIŞ EĞİTİM Mİ VERDİLER ???
HUKUĞUN CEZA BÖLÜMÜ SADECE ZAYIFLARA MI İŞLER???
GÜÇLÜLER VE MUKTEDİRLERİN YANLIŞLARINA KARŞI MESLEKTAŞLARIMIZ SESSİZ Mİ KALMALILARDI ???
BÜLENT KINAY:
Televizyon ekranlarında; kararname konusunda kadim ve her daim etkili ve tabi yetkili insanlara, bir kısım meslektaşların neden halâ meslekten atılmadıklarının sorulduğu ve sordurulduğu bir süreçte, kendi içinde muazzam İLKELİ bir kararname olmuş. Tebrikler...
HÜSEYİN YALÇIN:
Birde talepleri karşılamasalardı ne olurdu acaba, herhalde tüm meslektaşların yeri değişirdi.
FAHRİ YÜKSEL:
KARARNAMEDE EMEĞİ OLAN TÜM GÖREVLİLERE (1. DAİRE BAŞKANI, 1. DAİRE ÜYELERİ, GENEL SEKRETER, GENEL SEKRETER YARDIMCILARI VE TETKİK HAKİMLERİNE) MALUM ŞAHSA ÇAKMIŞ OLDUKLARI SELAM SEBEBİYLE (başka emirlerinizi de seve seve yerine getirmeye hazırız mesajını da vererek) KENDİLERİNİ KUTLUYORUM.



ESKİ HSYK, KENDİ DÖNEMİNDE SADECE ERKEĞİ KADIN, KADINI ERKEK YAPAMADIKLARI HALDE, BU HSYK DÖNEMİNDE İSE; YAPILAMAYACAK HİÇ BİR ŞEYİN OLMADIĞINI BU KARARNAME İLE GÖRMÜŞ BULUNMAKTAYIZ.
BU KARARNAME İLE YAPILAN TÜM HAKSIZLIKLARDAN DOLAYI HEPSİNE BEDDUA EDİYORUM.
ŞEREF KAYA:
Bir meslektaşımızın önceki başlıklar altındaki "Kurulun sekretaryası olmasına rağmen BAKANLIKTA hazırlanan bu kararnamenin üyelerin onayına sunulması başlı başına sorundur." yazısı üzerine yazmıştım...
________________________________________________________________
Eğer bu bilgi doğruysa durum vahim.... Toplumsal Sözleşme... Anayasa-Yasa filan hepsi hikaye....
Devlet eliyle tüm "Yargı Camiası" na karşı gayrimeşruluğu ilânın adı, hatta zirve noktası..
İddia edildiği gibi kurumlarda ve özellikle Yargı'da suç işleyen, Anayasayı, yasaları tanımayan, dışarıdan direktif alan kamu görevlileri varsa, -ki insanın olduğu her yerde bu türlü şeyler olabilir... (bknz...Susurluk Raporu.. vs. ) - Devletin meşru kurumlarınca bunlar hakkında gereği yapılır...
Ancak, "bugün olağanüstü bir durum var, hukuk-mukuk önemli değil" diyerek Anayasa ve Yasaları bizzat Devletin meşru organları ihlal ederek ara rejimlerde ancak örneklerini bulabileceğimiz bir şekilde "hukuk rafa kaldırılıyorsa" o zaman ne yapacağız...
Koşullarının varolduğuna inanıyorsa Devlet, yine Anayasa içerisinde kalarak 'olağanüstü hâl' veya 'sıkıyönetim' ilan edebilir.... Kanımca kendisi de buna inanmıyor..
Fakat, yıllardır şikâyet edip durduğumuz ve şimdilerde yine Anayasa ve Yasalarımıza göre yargılamaya ve hesap sormaya çalıştığımız Darbe suçunun failleriyle bugün "hukuku rafa kaldıran görevlilerimiz ve hukukçu" larımız arasında ne fark kalacaktır.
1960 Darbesi'nde ülkenin Başbakanı, Bakanlarıyla birlikte nicelerinin idamının yanında, bu ülkenin vatandaşı 235 general ve 3500 civarında subayı (daha çok albay, yarbay, binbaşı) emekliye sevk edilmedi mi...?
1971 Darbesi'nde yine ülkelerini o mücadele yöntemiyle yükseltebileceklerine inanan 20-25 yaşlarında üç delikanlımız ve daha niceleri idam edilmedi mi?
Şikâyet edip durduğumuz ve durdukları 28 Şubatçılar tarafından yıllarca 'tasfiye' adı altında Ordudan kendi vatandaşları 'irticacı' diye ihraç edilmedi mi?

Ne oldu? Tarihin hükmü karşısında hem sağcısı, hem solcusu, hem 'irticacı' sı bir noktada buluştu ve darbelere hayır demedi ( mi?!)
Rica ederim, bizzat Devlet eliyle açıklamaya çalıştığım şekilde, Hukuk rafa kaldırılmıyor mu?
Daha önce oldu-olmadı bahanesine sığınmadan açık yüreklilikle yanıt vermek gerekirse, haklarında hiçbir soruşturma ve şikâyet yoksa, mevzuata ve teamüllere aykırı olarak şunca meslektaşımıza reva görülen kıyımın yukarıda sıralı darbe dönemleri uygulamalarından hukuk mantığı açısından bir fark var mı?
Var diyen varsa tartışalım, beni ikna etsinler... Hep birlikte hukuk içerisinde mücadele edelim....
Unuttum, şimdi hatırladığım kadarıyla buraya alıyorum... Çın çın kulağımdadır Kenan EVREN' in 12 Eylül 1980 TRT konuşması.....
Ne diyor Netekim, Paşamız; "bozulan devlet otoritesinin yeniden tesisi üçün"... Ülke yönetimine el koymak zorunda kaldık...
Geçenlerde ülkeyi düşman kuvvetlerden temizleme iddiasıyla seferberlik ilân eden bir yargı grubunun seçime yönelik toplantı davetiyesini görünce Kenan Evrenin bu konuşması bir kere daha çınladı kulağımda...
Ne yazıyordu orada "... yargının ve toplumun güvenliği için yargıya karşı oluşan güven kaybının yeniden tesisi amacıyla", toplanalım...
Sanki toplumun güvenliğinden Yargı sorumluymuş gibi...
Sanki yargıya karşı güven duygusu kaybını başkaları oluşturmuş gibi...
Sanki şimdi yanlarına çekmek için her türden makam ihsanlarının yanında bol bol vaadlerle 'birlik' yapmaya çalıştıkları meslektaşlarımızın önceki mağduriyetlerinden kendi sorumlulukları yokmuş gibi...
Ak sütten çıkmış ak kaşık iddiasıyla...
Tüm yargı mensuplarının gözlerinin içine baka baka bir tiyatro sergiliyorlar....
Allah yollarını açık etsin...
Tabi benim dememle edecekse...





CAHİT KARGILI:

BU KARARNAME YARGIYA HAD BİLDİRME VE İTİBARSIZLAŞTIRMA KARARNAMESİ OLARAK TARİHE GEÇECEKTİR.
VELİT DEMET:
Bakırköy adliyesindeki tayinler hem az,hemde hemen .hemen herkes istediği yere gitmiş,gitmeyenlerde İstanbul içine başka yere gitmiş
Ayrıca bizde askerlik gibi uygulama yoktur askerde oramiral ,albay olarak atanmaz ama bizde uygulama değişiktir
BU NEDENLE ÜNVANDA NÖBET DEĞİŞİMİNDEN YANAYIM GİDİLEN BÖLGE İTİBARI İLE BELKİDE İLK SIRADA BİR KARARNAMEDİR BİZDE DEĞİŞEN ÜNVANLILARINDA SEÇİMİNİNDE TAM USULÜNE UYGUN OLDUĞUDA SÖYLENEMEZ BU NEDENLE DEĞİŞİMDE NORMALDİR ÜNVANLI SEÇİMİNDE HALA OTURMUŞ KISTAS OLMADIKÇA BU DEVAM EDECEKTİR
NURULLAH ÇINAR:
HSYK Birinci Daire’de yapılan üye değişikliğinden sonra başlayan süreçte; kararname dönemi olmamasına rağmen, gerek Hâkimler ve Cumhuriyet Savcıları Hakkında Uygulanacak Atama-Nakil Yönetmeliği’ne, gerek mevcut gerekse önceki HSYK’nın yerleşik uygulamalarına ve prensip kararlarına çok açık bir şekilde aykırılıklar içeren kararnameler çıkarılmıştır. Son olarak, ünvanları kaldırılan veya talebi olmadığı veya durumu ilke kararına uymadığı halde yer değişikliğine tabi tutulan meslektaşlarımız hakkındaki bu kararname de aynı mahiyettedir. Söz konusu atamaların, ilke kararları ve süregelen uygulamalar çerçevesinde hukuki bir alt yapıya sahip olmadığı aşikar. Nitekim 1. Daire Üyesi Teoman GÖKÇE'nin istifa gerekçesi ve ataması yapılan meslektaşlarımızın adalet.org'taki yorumları da bu yöndedir.
Bu kararnamenin kıyım kararnamesi olduğu hususu doğrudur. Ancak talebi olmadığı ve durumları ilke kararlarına uymadığı halde ünvanlı görevlerine son verilen veya görev yerleri değiştirilen meslektaşlarımız açısından bir kıyım olmaktan ziyade, karar vericilerin hak ve adalete kıymış olmalarından söz edilebilir. Zira "Zilletle yaşamaktansa izzetle ölmek evladır" sözünden hareketle bu olaya baktığımzda, (ölüm kadar ağır olmamakla birlikte teşbihte hata olmadığını nazara alarak) ataması yapılan meslaktaşlarımıza düşen, işin izzetli kısmıdır ki, bu kararname ile sizler doğruluktan, dürüstlükten, hak ve adalet anlayışınızdan, hukuka bağlılığınızdan, onur, şeref ve haysiyetinizden hiç bir şey kaybetmemektesiniz. Bu kararnameyi kıyıma dönüştüren ise, hukuka, hukukun üstünlüğüne, hak ve adalete, yargıya duyulan güvene, kurul üyelerine duyulan sevgi ve gösterilen teveccühe, birlik ve beraberliğimize kıyılmış olmasıdır.

ŞEREF KAYA:
BÜLENT KINAYA CEVAP:
Meslekten atılmalarının yanında bir de vatandaşlıktan atılmalarını istiyor... Selviboylum ve Alyazmalım...
Merve KAVAKÇI' yı vatandaşlıktan çıkaran darbeci zihniyetten ne farkları var... Varsa, biri çıkıp her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil göstersin, ben 'kör' olduğumu Belediye hoparlöründen tüm ahaliye duyuracağım...
DR.BAHATTİN ARAS:
Yürütmeni selametini muhafaza adına yola çıkanların hazırladığı bir kararnameden daha ne beklenebilir ki. Bu kararname şunu göstermiştir ki; yürütme ve yürütmenin yargı içindeki yandaşları yürütmenin selameti adına her türlü icraati mübah görmektedirler....
DOLAYISIYLA BU YAPILANLAR, BİR SON DEĞİL BİR BAŞLANGIÇTIR...YÜRÜTMENİN GÜDÜMÜNDE BAĞIMLI BİR YARGI...YARGIDA VE YÜRÜTMEDE BİRLİĞİ SAĞLAMAK İÇİN ATILMIŞ ÖNEMLİ BİR ADIM....
EVREN ÖZMEN:
Adalet Bakanımıza, kararname ile ilgili sorulan soruda Sayın Bakanımız kararnameyi bakanlığın değil HSYK'nın çıkardığını söyledi.Bizle ilgisi yok dedi...
GÜRSEL ORER:
Sakin olalım arkadaşlar. Yargıda birliğin tesisini izliyoruz şuan...
AHMET KALKAN:
bu arada kararnameden önce çok konuşup siyai denecek söyulemlerde bulunanlar içlerinin yağı eridiğinden midir nedir suskunlar.
bir de geçenlerde bir savcı bir yazarın yazısını olduğu gibi koyup başlık açmıştı yazı da HSYK'nın bu güne kadar ol dediği olmuş, öl dediği ölmüş deniliyordu, acaba şimdi ne düşünüyor
Adaletin tam anlamıyla içselleştirilmediği her şeyde haksızlık vardır, haksızlığın azıda çoğuda zulümdür,
İBRAHİM PEK:
Bir kararnamenin ilkeli ve adil olup olmadığı Kararnameye tabi olanların istediği yer ve makamlara gitmesiyle ilgili değildir. O Kararnamede ilke kararlarına , ilgili yönetmeliklere uyulup uyulmadigi önemlidir. Yeni görev bölgelerine gideli üç ay olmuş meslektaşların kararnameye alınması muhakkak onları mağdur eder.biraz empati yaparak doğru sonuca ulaşabiliriz.belki bu insanların üniversite sınavına giren çocukları vardır. Bizler istediğimiz yerlere gidiyoruz diye adil kararname oldu demek vicdana sığmaz.



AYDIN BEYHAN:
Herşeyde bir hayır vardır belki ama birde gerçekler var...
Ben hukuk bilgileri,çalışkanlıkları, meslektaşlarına olan tavırları,davranışları ile sadece hukuk ve adalet için çalıştıklarına şahit olduğum sayın Başsavcım ile Başkanımızı hiçbir zaman unutmayacağım...
İBRAHİM PEK:
Siyasetçi, ihtirasına kapılıp yanlış söylem ve eylemlerde bulunabilir. Siyaha beyaz, beyaza kırmızı deyip, dün göklere çıkardığını bugün menfaati için yerin dibine geçirecek davranışlar içine girebilir. Ancak toplumun sigortası olan hukukçuların böyle hatalar yapma lüksü söz konusu olamaz.
Her yer bozulsa bile hukuk ve hukukçu bozulmamalı.
İLYAS ÇOLAKLAR:
Daha 1-2 yıl önce 1.Dairenin oy birliği ile atadığı ünvanlı meslektaşların ünvanlarının elinden alınmasını, süresi dolmadan bir kısım
meslektaşların tayin görmelerini ve yapılan diğer tüm haksızlıkları anladım da henüz 4-5 ay önce çıkarılan kararnameler ile yeni yerlerine atanan meslektaşların tekrar tayin görmelerini bir türlü anlayamadım.
El insaf minel vicdan!..
Allah aşkına daha 4 ay önce siz yapmadınız mı bu görevlendirmeleri, 4 ayda ne değişti?
Bu kararları gerçekten siz mi alıyorsunuz?
Bu kara(r)namenin altına imza atarken hiç mi eliniz titremedi, içiniz daralmadı?
İnsanları parya gibi bir oraya bir buraya sürmekle ne geçti, ne geçecek elinize?
Nerede yargı bağımsızlığı, hakimlik teminatı?
SERDAR YILMAZ:
Daha dün 1. Daire kendinin bizzat seçtiği birçok C.Başsavcısı ve ACM Başkanını
ne değişti de bir anda siliverdi?
İlkesizlik ilke kabul edildikçe bu devran böyle devam edecek gözüküyor.
Malesef olan yine Yargı ya oluyor...
SABIR ÇELİK:
Kararname mi? Kıyımname mi?
KASIM TAŞDAN:
bu mesleğin mensubu olmama rağmen meslektaşlarımla ilişkim ve bağım sınırlıdır. Bizim meslektaşlarla sosyal hayatta görüşme taraftarı değilim, benim tercihim bu, onlardan üstün olduğumdan falan değil. bu nedenle çoğu kişiyi tanımam, hatta dönemimin yarısını bilmem, bu nedenle kime haksızlık yapılmış, kim kıyıma uğramış onu da konuşacak derecede bilgi sahibi değilim.
ama gördüğüm net bir şey var, burada kararnameyi eleştirenlerin, kıyıma uğradıklarını söyleyenlerin, kendilerine yakın olanların tasarrufunda iken kararname, o dönemdeki haksızlıklara sesini çıkarmamalarıdır (istisnalar hariç) o dönemde ellerini ovuşturanlar şimdi feryat figan ediyorlar, ama görüldüğü üzere adalet herkese lazım, bir gün eninde sonunda...zamanında ses çıkartmamışsan şimdi de çıkarmayacaksın.
MURAT ÜZÜM:
hukukun,sistemin,ölçütün ve hakkaniyetin olmadığı bir yerde herşey mümkündür,mesleğe başladığımdan bu yana tüm kararnameleri takip ederim,üç aşagı beş yukarı hepsi,aynı tas aynı hamam,
elbette son kararname hepsine rahmet okutacak türden,
ama şu anda en önemli sorun,hakim savcıların çok ciddi şekilde ayrışması ve birbirlerine karşı kin ve nefret duymaya başlamaları,bu yapılan bilinçli ya da bilinçsiz olabilir ama bizler başkalarının kurguladığı bu oyuna geliyoruz malesef,'adalet mülkün temelidir' deniyorsa bunun sonu da felakettir,
intikam duygularıyla bir yere varılmaz,dün intikama uğrayanlar bugün intikamını almış görünüyor,peki yarın ne olacak,bugün intikam alanlar yine intikama uğrayacak,bu nedenle bu meslek günden güne çekilmez hale gelmeye çoktan başladı bile,
2010 yılında hsyk nın yapısın değişmesini bende çok istemiştim ,ama sonra geldim nokta şu;ben 2010 yılından önceki kurul döneminde kendimi daha bağımsız ve güvence de görüyordum,2010 yılından sonra kendimi çokta güvence de görmedim,inançım o ki 2014 yılında oluşacak hsyk döneminde hepimizin güvencesi daha az olacak,
sonuç olarak;dünyanın en rezil uygulması,'hakkaniyet,adalet ve liyakat ölçütü olmadan,benim hemşehrim olsun,benim cemaatim olsun,benim siyasi görüşümden olsun,benim mezhebimden olsun,benim partimden olsun ,nasıl olursa olsun' zihniyetidir, bu zihniyet değişir mi,mümkün değil,
o zaman bu yazıyı da buna benzer yazıları da yoksayalım gitsin,
bu kararname ,her şeye rağmen, herkese hayırlı olsun.
MUZAFFER İREN:
Eskiden Yargıtay üyelerine, hatta HSYK üyelerine, büyük illerin Başsavcılarına, Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlarına ulaşmak, onlarla aynı ortamda bulunmak, onlara yakın olmak, onların memleketinde görev yapmak, tanıdığı bir akrabası, arkadaşıyla bağlantı kurabilmek BÜYÜK BİR ŞEYDİ. İyi bir tayin veya Ünvan almak için kırk taklalar atılırdı.Şimdi ise, tüm bu ETKİN Yargı Makamlarındakilere ulaşmak o kadar zor olmadığı gibi, bu makamlarda görev yapmak bile o kadar GÜVENLİ değil... Eski taklaları özlediğim YOK. Ancak tümüyle TAKLALAR bitti mi? HAYIR. TAKLALAR ARTIK FARKLI kulvarlarda atılıyor. Artık farklı kişilerin gözüne girmeye çalışanlar VAR. Hatta artık meslekte JURNAL DÖNEMİ yaşandığından farklı platformlarda YÜKSELTİLECEKLER-İNDİRİLECEKLER belirleniyor. Jurnal yapmadan, sadece sıcak dostluklarla bir yere gelenlere, hiç bir zaman YANLIŞ yaptın demem, herkesin kendi seçimidir. Herkes daha iyi ve kendisine en uygun gördüğü konumda çalışmak ister, böylece daha faydalı olur.
Ancak bunla da KALMIYOR. Meslekte AYRIŞMA da yaygınlaşıyor. "YA BENİMSİN, YA DA KARA TOPRAĞIN!". baskısı ARTIYOR. İnsanlar insani sosyal-ilişkilerinde BİLE PARONAYAK... Artık cüzzamlı,uzak durulması gereken sakıncalı PİYADELER var. İlginç olan bu PİYADELER üst rütbelerde görünselerde, EZİLMEYE uygun KIVAMA farklı stratejilerle getiriliyor. Farklı TV kanallarında ve programlarındaki hakim-savcı, hukukçu katılımlarındaki yorumlar da bunu gösteriyor. İlginç olan kararnamedeki sert uygulamaları destekleyen hatta (HSYK üyelerini de eleştirir şekilde) az bulan Bürokratlar VAR. Artık hukuk mesleği yıpranmada zirve noktasında. başka ilkesiz kararnamelerin daha çok mağduriyetlere neden olduğunu düşünsem de; BU KARARNAMEYİ -ÖNCEKİ KARARNAMELERDEN DAHA FAZLA AYRIMCILIĞI GÜNYÜZÜNE ÇIKARDIĞI İÇİN- ADİL BULMUYORUM.
KENAN ŞENLİK:
Bizzat Masak’ın ihbarı üzerine, 4 bakan çocuğu ve Rıza Zerrap ile ilgili ciddi yolsuzluk iddiaları sonrası birçok meslektaşımız dosyaları sümen altı etmeyip cesaretle yolsuzluk ve hırsızlığın üzerine gittikleri için ödüllendirilmeleri gerekirken hain damgası yediler ve kendileriyle beraber birçok insan yerinden yurdundan edildi.