Notes

9 Ocak 1878’de Güney Karolina’da Greenville yakınlarında doğdu. Annesi çok dindardı, babası ise annesinin tam tersiydi.Aşırı dindar, tutucu bir ev içinde yetiştirilmesine karşın karakterinin sürekli bir parçası olarak bir başkaldırı çizgisi geliştirdi. Düşük lise notlarına karşın, 16 yaşında Greenville’in Furman Üniversitesi’ne kabul edildi. Bu okuldan mezun olduktan sonra Chicago Üniversitesi'nde yüksek lisans düzeyinde eğitim almaya başladı. Öğrenimini bitirmesi üzerine, Watson hem psikolojide hem de nörolojide birçok iş teklifi aldı. Aralarında en çekici olanı Chicago’da deneysel psikolojide bir yardımcı öğretim üyesi olarak kalmaktı. 2 yıl sonra Johns Hopkins Üniversitesi'nde profesör olarak kariyerine devam etti.Watson 1920 yılına kadar yani 12 yıl boyunca Hopkins’de kaldı ve burada geçirdiği 12 yıl onun psikoloji açısından en üretken dönemi oldu.

Albert’e beyaz fare, tavşan, maymun ve çeşitli maskeler gösterildi. Albert bebek gösterilen bu nesnelere hiçbir heyecan duymadan, korkusuz ve hissiz bir şekilde yanıt verdi. Fakat Albert bebeğe aynı şekilde beyaz bir fare gösterildi ve saniyeler sonra çelik bir çubuğa çekiçle vuruldu. Sesi duyan Albert her seferinde birden ağlamaya başlıyordu. Deney birkaç gün devam etti. Daha sonra çekiç sesi olmadan fare gösterildiğinde, Albert birden ağlamaya başlıyor ve sürünerek uzaklaşmaya kalkışıyordu. Ek olarak Watson, Albert’in, beyaz farenin özelliklerine benzeyen nesnelere karşı da bir korku geliştirdiğini fark etti. Watson, bu deneyle klasik koşullanmanın fobi oluşturmak için kullanılabileceğini göstermiş oldu.

Terapinin de özellikle davranışsal öğrenme sonucu oluştuklarını düşündükleri fobi, depresyon, madde kullanımı ve kaygı bozukluğu gibi durumlarda büyük oranda etkili olduğunu savunmuşlardır. En bilinen kavramları ile davranışçı kuram, klasik koşullanma, edimsel koşullanma ve sosyal öğrenme kuramıdır.

Davranışçılar, gözlem ve deney yöntemini kullanırlar.
DAVRANIŞÇI KURAMDA TEMEL KAVRAMLAR

Uyarıcı: Organizmayı harekete geçiren iç ve dış olaylardır. Duyduğumuz bir ses, gördüğümüz bir ışık, resim, ağaç, aldığımız bir tada bizim için birer uyarıcıdır (Erden, Akman, 2001).

Tepki(Davranım): Bir uyarıcı karşısında organizmada meydana gelen fizyolojik ya da psikolojik değişmelerdir (Erden, Akman, 2001).

Davranış: Davranımların bir araya gelmesiyle oluşan eylem davranış olarak nitelendirilir (Erden, Akman, 2001). Bana rastgele bir bebek verin, soyu-sopu, yetenekleri, eğilimleri, becerileri, vs. ne olursa olsun, ondan istediğim şeyi yaratayım: bir doktor, avukat, tüccar, hatta bir hırsız, bir katil.'
: Davranışçı kuramı özetleyecek olursak;

•Birey, davranışlarını tecrübeyle kazanır (Ülgen,1997).
•Çevredeki uyarıcılar değiştiği zaman, bireyin davranışları da değişir (Ülgen,1997).
•İlk tecrübeler, daha sonraki tecrübeleri etkiler (Ülgen,1997).
•Bireyin tüm davranışları öğrenilmiştir, yine öğrenmeyle değiştirilir (Ülgen,1997).
•Koşullu öğrenme yöntemleri benimsenmiştir. Sosyal öğrenme kuramından da yararlanılır (Ülgen,1997).
•Gözlenebilen ve ölçülebilen davranışlar dikkate alınır (Ülgen,1997).
•Bireyin zihinsel etkinlikleri, ne düşündüğü, nasıl karar verdiği önemli değildir(Ülgen,1997).