Notes![what is notes.io? What is notes.io?](/theme/images/whatisnotesio.png)
![]() ![]() Notes - notes.io |
Kronik ağrı altı aydan daha uzun süredir devam eden, değişken şiddette veya gittikçe artan düzeydeki ağrıdır.
Fantom ekstremite ağrısının aslında fiziksel bir temeli yoktur çünkü ağrıdığı söylenen organ aslında mevcut değildir.
Ampütasyon (organ kesilmesi)
Ağrı Tedavisinde BDT
Bu alandaki temel varsayım ağrının dört bilgi kaynağından etkilendiğidir;
1) ağrının anlamı (beni çalışmaktan alıkoyuyor) gibi bilişsel kaynaklar,
2) ağrıyla ilişkili duygular (bu ağrı hiç kaybolmayacak diye kaygılanıyorum) gibi duygusal kaynaklar,
3) fiziksel hasar gören bölgeden gönderilen uyarılar gibi fizyolojik kaynaklar
4) ağrıyı artırıp (hiçbir egzersiz yapmama gibi) azaltan (yeterli düzeyde egzersiz yapmak gibi) ağrı davranışlarında olduğu gibi davranışsal kaynaklar.
Plasebo: Belirtinin ortadan kalkmasını sağlayan, herhangi bir etkisi olmayan maddeler (ör., bir şeker hapı aldıktan sonra baş ağrım kayboldu)
Belirtilerde değişikliğe yol açan ancak bir ilacın veya operasyonun spesifik veya gerçek farmakolojik etkisine bağlı olmayan maddeler (ör., kalça kemiği ameliyatından sonra baş ağrılarım sona erdi.)
Psikolojik ve fizyolojik etkilerinden dolayı kullanılan ve özel bir etkisi olmayan genel herhangi bir müdahale (ör., banyo yaptım ve baş ağrım kayboldu)
1)Sağlık İnançları
Plasebonun etkili olması için kişinin müdahalenin etkili olacağına dair bir inancı olmalıdır. Örneğin hap formundaki bir plasebo, eğer kişi sağlık ve hastalığa dair tıbbi bir modeli benimsiyorsa işe yarayacaktır.
Bitki çayı formundaki plasebo yalnızca, kişi alternatif tıbbın işe yarayacağına inanıyorsa ve bu tür müdahalelere açıksa etkili olacaktır.
2) Hastalık Bilişleri
Plasebonun etkili olması için bireyin hastalığa dair bazı inançlara sahip olması gerekir.
Örneğin, bir hastalık etkisinde azalma olmaksızın uzun süreli bir rahatsızlık olarak görülüyorsa spontan iyileşme olmayabilir ve bu da tedavinin etkinliği açısından ele alınamaz.
3) Sağlık Personelinin Sağlık İnançları
Örneğin bir müdahalenin etkili olması için doktorun onun bir etkisi olacağına inanması gerekir. Eğer bir doktor hastalığın yaşam tarzından kaynaklandığını ve yaşam tarzındaki değişiklikler ile düzelebileceğini düşünüyorsa tıbbi müdahile şeklindeki plasebo etkili olmayabilir.
4) Sağlıkla İlişkili Davranışlar
Bir plasebo sağlıkla ilişkili davranışlar yoluyla değişime yol açabilir. Kişi sağlığını olumlu yönde etkileyecek bir şey aldığını veya o yönde davrandığına inanırsa, bu durum diğer sağlıkla ilgili davranışlarda da değişime (ör., Sigara ve alkol kullanımı, egzersiz) neden olabilir.
5) Stres
Plasebo strese yönelik tepkiler yönünden de bir etkiye sahiptir. Plasebonun direkt (fizyolojik değişim) veya dolaylı (davranış değişimi) olarak bir etkisi var ise stres üzerinde de etkileri olacaktır. Ayrıca plasebo hastalığın neden olduğu stresi de azaltabilir. Kişinin hastalığı üzerinde kontrol sahibi olduğuna dair inancı (algılanan kontrol), stres tepkisini azaltabilir ve böylece stresin hastalık üzerindeki herhangi bir etkisi var ise onu da azaltabilir.
HIV
AIDS (Edinilmiş Bağışıklık Eksikliği Sendromu), 1981 yılında yeni bir sendrom olarak tanımlandı.
O zaman eşcinselliğe özgü olarak görülmekte ve “Geylerle İlişkili Bağışıklık Eksikliği Sendromu” olarak bilinmekteydi.
Ancak 1982 yılında AIDS hemofililerde görüldü. Hemofililerin yaşam şekilleri eşcinsel nüfusu ile karşılaştırılabilir görünmeyince bilim insanları AIDS hakkındaki kuramlarını yenilemeye başladılar ve belki de bir virüs nedeniyle olabileceğini dile getirdiler.
HIV virüsü ilk olarak 1983 yılında fark edildi. 1984’te HIV tip 1 ve 1985’te Afrika’da HIV tip 2 tanımlandı.
HIV çoğunlukla insanların davranışlarından dolayı bulaşmaktadır. (Ör., cinsel ilişki, İğne kullanımı)
güvenli olmayan cinsel ilişki ve uyuşturucu kullanımının hastalığın ilerlemesinde rolü olduğunu göstermektedir.
HIV şimdilerde sıklıkla ölümcül bir hastalık olarak değil kronik bir hastalık olarak tanımlanmaktadır.
BİLİŞSEL UYUM
***Yapılan bir çalışma, -ölüme bir anlam yükleyebilenlerin- kontrollerinde CD4 T- yardımcı hücrelerinin seviyesini koruduklarını, -ölümü anlamlandıramayanların- hücre sayılarındaysa bir düşüş olduğunu göstermiştir.
KANSER
Tümör, anormal hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyümesi olarak tanımlanır.
Bunlar iyi huylu (benign) ve kötü huylu (malign-kanser) olarak tanımlanırlar.
Erkeklerde en sık prostat ve akciğer kanseri, kadınlardaysa meme ve Kolorektal kanser görülmektedir.
KANSERİN BAŞLANGICI VE İLERLEMESİNDE PSİKOSOSYAL FAKTÖRLER
1) Davranışsal Faktörler
Araştırmalar tüm kanserlerin %75’e yakınının sigara içme, kötü beslenme, alkol ve cinsel davranışlarla bağlantılı olduğunu göstermiştir.
2) Stres
Stresin de kanserde rol oynadığı gösterilmiştir. Stresör kontrol edildiğinde tümör gelişim hızında bir düşüş olduğu, ancak stresör kontrolsüz olarak algılanırsa kanser gelişiminde artışla sonuçlandığı gösterilmiştir.
Bazı araştırmalar stresteki artışın kanserin başlangıcını değil, gelişimini artırdığını göstermektedir.
3) Baş etme stilleri
Eğer kişi strese maruz kalırsa bu stresle baş etmek için kullandığı yöntemler de kanserin başlangıcıyla ilişkili olabilir.
Örneğin, alkol ve sigara kullanımı gibi işlevsel olmayan geri çekilmeyi içeren baş etme yöntemlerinin kanserin artmasıyla bir ilişkisi olabilir.
4) Kişilik
Kanser ile kişilik arasındaki ilişki apaçık anlaşılır bir ilişki değildir.
Hastalıkla ilişkili olduğu öngörülen farklı kişilik tiplerinin birbirinden çok da ayrı olmadığı ve kanser hastalarının da sağlıklı insanlardan veya kalp hastası olanlardan tutarlı bir şekilde farklılık göstermedikleri öne sürülmektedir.
5) Dayanıklılık
Kobasa ve Arkadaşları “dayanıklılık” adını verdikleri kontrol, bağlılık ve meydan okuma olarak adlandırılan üç bileşenden oluşan bir baş etme stili tanımladılar.
Bu baş etme biçimi az düzeyde kontrol, stresle karşılaşıldığında çaresizlik duygusu gösterme eğilimini göstermektedir.
-Bağlılık- yabancılaşmanın karşıtı olarak tanımlanır. Bağlılığı yüksek olan bireyler yaptıkları işte, değerlerde ve kişisel ilişkilerinde bir anlam bulurlar.
-Meydan okuma- düzeyi yüksek olan bireyler, potansiyel stresli olayları beklenen bir başarı ile sonuçlanması gereken bir meydan okuma gibi değerlendirirler.
Dayanıklılık kansere yakalanmada koruyucu olabilir.
KANSERİN PSİKOLOJİK SONUÇLARI
1) Olumsuz Duygu Durum
Kanser hastalarının %20’ye yakını ağır depresyon, keder, kontrol eksikliği, kişilik değişimi, öfke ve kaygı gösterebilir.
2) Beden İmgesi
Olumsuz duygu durum kanserin tek duygusal sonucu değildir. Örneğin, meme kanseri olan kadınlar dişilik, çekicilik ve beden imgelerinde de değişiklikler bildirmişlerdir.
Yine bazı çalışmalar kadınların, tedavinin onların “kanserli” olduklarını fark edilmesine yol açacağı ve bunun da başkaları ile olan iletişimlerini değiştireceği konusunda kaygılı olduklarını göstermiştir.
3) Bilişsel Adaptasyon
Araştırmalar “savaşçı bir ruhun” kaygı ve depresyonla negatif yönde ilişkili olduğunu öne sürerken “kaderciliğin”, “çaresizliğin” ve “kaygılı bir zihnin” olumsuz duygu durumla ilişkili olduğunu göstermiştir.
4) Fayda Bulma
Kanserin bütün sonuçları olumsuz değildir ve çoğu hasta, hastalığından fayda gördüğünü bildirmektedir. Bu, strese bağlı gelişim, travma sonrası gelişim, fayda bulma, anlam bulma ve varoluşsal büyüme çerçevelerinde açıklanmıştır.
Araştırmalar kanser açısından tanı ve tedavi sonrası olumlu değişikliklerin sıkça görüldüğü ve maneviyat, hastalıkla ilgili konuşma ve anlamlandırma, kadın olma, daha fazla iyimserlik ve fazla sosyal destek gibi faktörlerle daha çok fayda bulmanın yordanabileceğini göstermektedir.
Obezite en yaygın şekliyle beden kitle indeksi (BKİ) üzerinden gösterilir.
Kişinin kilosunun (kg) boyunun karesine (m2) bölümü ile hesaplanan bu indeks, eğer 30’un üzerinde ise obeziteden bahsedilir, 40’ın üzerindeyse aşırı obezite denir.
Obeziteye Ne Neden Olur?
Araştırmalar genetiğin güçlü bir rolü olduğunu göstermektedir. Ayrıca kilonun vücutta dağılımının da kalıtsal olduğu öne sürülmektedir.
Ancak bu genetik yatkınlığın kendini nasıl gösterdiği belirsizdir. Metabolizma hızı ve iştahın düzenlenmesi genetikten etkilenen iki faktör gibi görünmektedir.
Davranışsal kuramlar üzerine yapılan araştırmalar ise fiziksel aktivite ve yeme davranışının obezite üzerinde etkili olduğunu göstermektedir.
Obezitenin egzersiz eksikliği de ilişkisi mutlak bir şekilde gösterilmiştir. Ancak obez kişilerin obez olmayanlara göre daha fazla yedikleri gösterilmemiştir.
Obez olanların kahvaltı ve öğle yemeğini es geçerek gece yeme ihtimallerinin daha yüksek olduğu ve öğün zamanlarında daha büyük porsiyonlar yediği saptanmıştır.
Obez kişiler genel olarak obez olmayanlardan daha fazla yemiyor olsalar da, orantısal olarak daha fazla yağ tükettikleri savunulmaktadır.
Koroner Kalp Hastalığı (KKH) düzgün çalışmayan koroner arterler ile ilgili bir kalp hastalığıdır.
Anjina (kalp spazmı), akut miyokart infaktüsü (kalp krizi) ve ani kalp ölümü bu başlıkta incelenir.
Avrupa’da, erkeklerde tüm ölümlerin %43’ü, kadınlarda ise %54’ünden sorumludur.
Sigara kullanımı, kötü beslenme ve yüksek kan basıncı ile KKH arasında belirgin bir ilişki mevcuttur.
Bununla birlikte A tipi davranışlar ve Stres de KKH risk faktörleri arasındadır.
Kadınlarda lipid profillerini iyileştiren ve kalp-damar hastalıklarına karşı koruyucu olan östrojen hormonunun daha yüksek olması ve evrimsel açıdan kadınların doğumdan sağ çıkabilmeleri için erkeklerden daha güçlü olmaları gerekliliği ölümlerde cinsiyet farklılığını açıklamaktadır
Beslenme düzensizliği (erkekler kadınlara göre daha fazla yağ ve tuz yerken daha az lif, meyve ve sebze yemekte), sigara, alkol ve madde kullanımı erkeklerde daha fazla görülmektedir.
Erkeklerin kadınlara göre daha fazla riskli davranışlarda bulunduğu, sonuç olarak daha büyük olasılıkla yaralandığı ve öldüğü gösterilmiştir.
Yapılan çalışmalarda erkeklerin kendi aile hekimlerine daha seyrek göründükleri, hastaneye daha az başvurup daha az tarama testi veya genel sağlık kontrolü yaptırdıkları belirlenmiştir.
Psikolojik destek arayanların sadece üçte biri erkektir ve problemleri daha ciddi ve kalıcı hale gelene kadar yardım arama davranışını geciktirmektedirler.
Risk Algısı: Genelde erkekler kadınlara göre kendi hastalık ya da yaralanma risklerini küçümsüyor görünmektedir.
Algılanan Kontrol: Bazı çalışmalar erkeklerin kadınlara göre sağlıkları üzerlerinde daha az kontrol sahibi olduklarına inandıklarını göstermektedir.
Algılanan Sağlık Durumu: Erkekler kadınlara göre daha genç yaşta ölmekte ve hastalıklarının daha geç bir evresinde yardım arama eğilimindedir.
Buna rağmen araştırmalar, erkeklerin kendi öznel sağlık durumlarını kadınlarınkine göre “daha iyi” olarak değerlendirdiklerini göstermektedir.
Davranış Değişikliğine Hazır Olma: Araştırmalar erkeklerin davranışlarını değiştirmeye ve sağlıklı davranış değişikliklerini korumaya daha az niyetli olmalarının yanında, davranışlarının problemli olduğunu inkar etmeye daha meyilli olduklarını göstermektedir.
Erkekliğin Sosyal Normları: Bu literatürün merkezinde, herhangi bir bağlamda erkekliğin baskın ideallerini yansıtan “erkek hegemonyası” kavramı bulunmaktadır.
Erkek hegemonyası, erkekleri sağlıksız davranışlara ve hastalandıklarında yardım aramada daha yavaş davranmaya teşvik etmektedir.
Duygusal İfade: Mevcut erkekliğin sosyal normlarının ana bileşenlerinden biri, erkeklerin duygularını paylaşmamaları veya üzgün olduklarında yardım istememelerine odaklanmaktadır.
Duygularını ifade eden erkeğin zayıf göründüğü, erkeklerden duyguları üzerinde hakimiyet kurmaları ve duygularını kontrol etmelerinin beklendiği ifade edilmektedir.
Araştırmalar erkeklerin beklenen yaşam sürelerinin kadınlardan daha düşük olduğunu ve hastalandıkları zaman daha erken öldüklerini göstermektedir.
![]() |
Notes is a web-based application for online taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000+ notes created and continuing...
With notes.io;
- * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
- * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
- * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
- * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
- * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.
Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.
Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!
Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )
Free: Notes.io works for 14 years and has been free since the day it was started.
You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;
Email: [email protected]
Twitter: http://twitter.com/notesio
Instagram: http://instagram.com/notes.io
Facebook: http://facebook.com/notesio
Regards;
Notes.io Team