Notes

İkimiz de sarhoş olmuştuk. Doğrusu, o öyle sanıyordu. Elimi yavaşça beline götürdüm ve kendime çekerek iyice kavradım. Aşkla dolu yaramaz bakışlarını bir an olsun gözlerimden ayırmıyordu. "Rüya gibi..." Omuzlarımdan iki yılan misali boynuma sarmalanan kollarını izlerken başını göğsüme bıraktı. Tek elimin parmaklarını ipeği andıran ince telli, kısa sarı saçlarından aşağı kaydırırken kafamı boynuna gömdüm ve bir öpücük bıraktım. "Merak etme, uyanmayacaksın." Kollarını geri çekmeden gevşetti ve kafasını kaldırıp tekrar gözlerime baktı. "Gerçekten mi?" Kafamı iki kez sallarken en güzel gülümsememi armağan ettim ona. Bana feda edeceği çok önemli bir şeyin yanında bu, küçücük bir özür mahiyetindeydi nazarımda. Kollarımı çözüp ceketimi çıkardım. Şişenin dibinde kalan son viskiyi bardağıma doldurup diğer elimle onu yavaşça yatağına ittim. Viskiden bir yudum alıp yatağın yanındaki komodinin üstüne bıraktım. Ayakkabılarını çıkarıp yatağa uzanırken, çeyrek saat önce bıçağımı sakladığım çekmecenin gözünü açtım ve bıçağı kavradım. Sokak lambasından içeri sızan ışık, parlak çehresine vuruyordu. Yanına oturdum, sonrasında emekler vaziyette üstüne eğildim. "Seni seviyorum Gamy.." Gülümserken elimdeki bıçak yavaşça havalandı. "O nedir?" Dudaklarımı kulağına yaklaştırıp fısıldadım: "Aşkım." Çıkmaya vakit bulamayan çığlığın dönüştüğü ses... İŞTE BU EN SEVDİĞİMDİ! Tüm nefesini boşaltmışçasına ama oldukça sessiz bir "ahğh" duyuldu, babanın yokluğundaki hercai sessizliğin ortasında. Kafamı kaldırırken yüzündeki aldatılmış olmanın verdiği öfkeyi, faltaşı gibi açılmış olan gözlerindeki şaşkınlığı ve titreyen bedenindeki korkuyu izledim. Tatlı bir gülümsemeyle başını okşadım. " Merak etme sevgilim, kocan eve döndüğünde ben seni buradan kaçırmış olacağım. Yarın sabah ikimiz de gitmiş olacağız. Tam planladığımız gibi.. " Kapı tokmağı döndü ve küçük adım sesleri eşliğinde kapı tamamen açıldı. Hızla arkamı dönüp olacakları beklerken 3-4 yaşlarında, kucağındaki oyuncak ayısıyla küçük bir kız çocuğu, tokmağı tuttuğu eliyle gözünü ovuşturur halde göründü. Saçma bir şekilde hesapta olmayan bu talihsizlikle yarım dakika boyunca karşı karşıya durduk. Şimdi şaşkınlıkla, aldatılmışlıkla ve korkuyla açılan -biri kapanmak üzere- üç çift göz vardı melek yüzlü annenin odasında. Sağ gözünden süzülen damla, göğsünden akan kana karışırken göz kapakları yerçekimine karşı koymayı kesti. "Anne?..."