NotesWhat is notes.io?

Notes brand slogan

Notes - notes.io

Gece Cafer abiyi hayal ede ede okşadım kendimi, boşaldım doyasıya, rahatladım. Sabah çocukları okula yolladım. Kapının önünden onları uğurlarken Cafer abi de işe gidiyordu. Kapıdan çıktı, yavaş yavaş geldi, önümden geçerken bana baktı ağır ağır,

“Günaydın” dedi. Başımı öne eğdim, gece bu adamla kendimi sevişirken hayal edip kendimi parmaklayışım geldi gözümün önüne… Utandım.

“Günaydın abi…” dedim.

“Hoşuna gitti mi getirdiklerim? Beğenmediysen, üstüne olmadıysa söyle, başka alayım.”

“Yok, pek beğendim, hepsi de tam geldi üstüme…” Evet, beğendim hepsini… Tangalar, stringler, jartiyer çoraplar… Hepsini…

“Ee, işimiz bu Güllü… Hani aklına bi şey gelmesin, mesleğimiz bu… Kasap olsaydım et getirecektim hediye olarak, manav olsaydım meyve… Ben de çamaşır getirdim işte…”

Yüzüne baktım, yalan söylüyordu zampara… Kasapmış da, manavmış da… Ben o seksi şeyleri neden getirdiğini bilirim de, ne yapayım… Ben de sana bayılıyorum, ben de sana vurgunum işte… Gözlerimi süzüp yalanını yüzüne vurdum dayanamayıp,

“Sağ ol Cafer abi… De, senin pazarda sattığın mallardan değildi ki onlar…” dedim muzip muzip gülümseyerek… “Pek kaliteli, pek güzeldi getirdiklerin, teşekkür ederim.”

“Eh… Şey… Neyse, önemli değil canım…” dedi, yürüyüp gitti.

Arkasından gülerek baktım kapı gibi adamın… O da biliyordu neler döndüğünü, ben de… İstiyordum onu… Beni sevmesini, okşamasını, o kara gözlerinin, bıyıklarının her yerime değmesini istiyordum. Toprağın suyu istemesi gibi istiyordum, yanıyordum onun için, beni sulasın, ateşimi söndürsün istiyordum… O da beni istiyordu, biliyordum bunu… Tek sorun, nasıl, ne zaman, nerede olacağıydı bunun… Bakalım… İçime giydiğim, onun hediyesi string külot am dudaklarımın içine kaymıştı. Düzeltmek için eve girdim.

image
Fazla sürmedi. Kasabanın kurtuluş şenlikleri vardı bir hafta boyunca… Ünlü sanatçılar konser verecekti. Komşularla hazırlanıyorduk. Öğleden sonra resmi geçitle başlayacaktı eğlence, konserlerle gece yarısına kadar sürecek, bütün kasaba orada olacaktı. Belki Cafer abi de…

Çocukları banyo yaptırdım, giydirdim. Onlar oyalanırken ben de banyoya girdim, bir güzel temizlendim. En güzel elbisemi giydim. İçimde Cafer abinin aldığı lüks dantelli iç çamaşırları, ayağımda ince çorap… Makyaj yapıyordum ki telefon çaldı. Kocam olmalıydı gene… İsteksiz adımlarla telefona gittim, bir elimde rujumla… Açtım,

“Ne yapıyorsun?” dedi telefondaki erkek sesi. Cafer abi… Çocuklar çıkıp gitmişler şimdiden, evde yalnızım. İçim hop etti ergen kızlar gibi, ateş bastı.

“Hazırlık yapıyorum abi.” dedim şaşkınlıkla… “Eğlenceler var ya, konser filan… Bütün komşular gidiyoruz.” Lafı ağzıma tıktı.

“Biliyorum, herkes gidiyor. Benim karı da, çocuklar da… Ama sen gitme…” dedi buyurgan bir sesle…

“Nasıl yani? Neden?” diyecek oldum.

“Sen gitmeyeceksin. Bir şeyler uydur, evde kal.”

“Ne uydurayım abi? Nasıl yapayım?” dedim çaresizce…

“Sen bulursun bir yolunu… Çok önemli diyorum sana… Kal…”

“Peki…” diyebildim. Öyle bir emredişi vardı ki… Uymaktan başka seçenek bırakmıyordu insana…

Komşular beni almaya geldiler, tansiyonum düştü, hastalandım, gidemem diye başımdan savdım. Bir beş dakika geçti aradan… Ben bekliyorum… On dakika… Yirmi… Yarım saat… Tam ümidimi kesmiştim ki kapının tokmağını duydum hafiften… Onun çalışı… Sürekli, ama yavaşça, tedirgin, ürkek…

Kapının arkasındayım zaten, hemen açtım, içeriye süzüldü, kapattı arkasından… Holde karşı karşıya durduk, sessizce…

“Hayrola Cafer abi? Kocam mı aradı gene? Para mı getirdin?” dedim lafı açmak için…

Para getirmiş olsa çıkar gelir, bana “sen gitme, kal Güllü” demez ki… Heyecanlıyım… Kalbim küt küt çarpıyor… Gözleri baştan aşağı süzdü yine… İnce kumaştan, yazlık bir elbise var üstümde, önden düğmeli, eteği diz hizasında, daracık, kalçalarımı sarmış… Bacaklarımda onun getirdiği siyah ince çorap… Ev terlikleri siyah yüksek topuklu… İçimde onun hediyesi sütyen, tanga külot… Düğüne gider gibi giyinmişim, süslenmişim konsere gidiyorum diye… Makyaj, parfüm, her şeyim dört dörtlük… İnler gibi konuştu sonunda,

“Oh, çok güzelsin be Güllü…”

“Sağol Cafer abi… Teşekkür ederim.” Utanmıştım, yanaklarım alev alev… “Utandırma beni böyle konuşup… Bunu söylemek için mi geldin?” Uzanıp elimi tuttu, fısıldayarak konuşuyordu,

“Tam da öyle Güllü… Bunu söylemek için geldim. Utanacak bi şey yok. Gerçekten güzelsin. Taş bebek gibisin allahıma kitabıma…”

Utançla elimi çektim, arkama sakladım tekrar elimi tutmasın diye… Bir adımda aramızdaki boşluğu kapattı, belime sarılıp arkamdaki elimi tuttu bir eliyle, öbürüyle saçımı arkadan tutup başımı eğdi, dudaklarıma yumuldu.

image
Başım dönüverdi birden… Kapıya yaslamıştı beni, bedeniyle ezerken dudaklarımı eziyordu dudaklarıyla… Bıyıkları batıyordu tenime… Karşılık vermiyordum öpüşüne ama dizlerim titremeye başlamıştı bile… Dudaklarımdan boynuma indiğinde çırpınıp kurtuldum elinden, bir adım yana kaçtım, oradan holün ortasına… Nefes nefeseydim. Göğsüm inip kalkıyordu.

“Ne… ne yapıyorsun Cafer abi…?” diyebildim. O da benden farksızdı, heyecanlıydı.

“Öpüyorum güzelim…” dedi. “Senin gibi güzeli öpülmez de ne yapılır? Öpüyorum işte… Asıl sen ne yapıyorsun? Her gördüğünde baygın baygın bakıyorsun bana, gözlerini süzüyorsun, yürüyüşün değişiyor ben sana bakınca… Şimdi bu kaçma neyin nesi kızım?”

“Yapma abi… Güzel görünce bakmak başka, bu başka… Ben de evliyim, sen de… Çocuklarımız var. Kocam var… Senin karın…”

“Sikeyim karısını… Senin eline su dökemez o şişko hımbıl…”

“Kocam? Senin en yakın arkadaşın benim kocam… Hani emanettim ben sana? Yenge diyordun hep?”

“Kocanı da sikeyim senin… Beyinsiz kocanı… Senin gibi güzel karıyı yapayalnız bırakıp giden aptal kocanın beynini sikeyim senin… Oh bebeğim benim… Sen benim karım olsan var ya… İşe bile gitmezdim yemin olsun. Gel canım… Ürkek tavşanım benim… Gel kollarıma, sarayım seni… O dudaklarından bir kerecik öpsem gam yemem… Gel güzelim… Oh güzel kadınım benim… Şu memelerinden bicik öpeyim, şu ince belini sarayım aşkım… Kalçalarını mıncıklayayım yavrum… O taş gibi kalçalarını okşayayım senin… Gel…”

image
“Yapma abi… Acı bana… Yapma…”

“Abini de siktirtme bana… Abi deme ulan… Senin erkeğinim ben… Gel kollarıma da erkek neymiş gör bakalım… Senin soğan cücüğü kocana benzemem ben… Zevkten bağırtırım kadınımı… Gel canım… Oh, gel bir kerecik sikeyim seni… Oh, o güzel amına koyayım bir kerecik bebeğim… Taş bebeğim…”

“Abi konuşma böyle şeyler diyorum sana… Yapma…”

Yapma, konuşma diyorum ama… Konuştuğu şeyler de eritiyor beni bir yandan… O güzel amıma koyacakmış benim… Bir kerecik sikecekmiş beni… Memelerimden öpecekmiş. Zevkten bağırtacakmış… Off… Cafer abi offf… Abim benim, hayalimdeki erkeğim… Bir bilsen seni kaç geceler hayal ettiğimi… Altında ezilirken… Beni kollarınla sardığını hayal ede ede kendimi kaç kere parmakladığımı bir bilsen…

Sonunda bir hamle etti, kollarıyla sarmaya çalıştı. Ürkek ceylan gibi geriye kaçtım, kurtuldum. Bir hamle daha… Kolumdan yakaladı, kendine çekti. Kollarının arasında çırpınıyordum. Kurtulmak ne mümkün? Mengene gibi sarmış beni, çıkamıyorum, kurtulamıyorum. Dudaklarımı dudaklarıyla kapatmış, nefes alamıyorum.

Gücüm kesilmeye başladı yavaş yavaş… Bağıramıyorum, herkes konserde, kimse yok ama olur da biri duysa rezalet diz boyu… Komşusunun tecavüz ettiği kadın… Şu işte… Fısır fısır ben geçerken konuşmalar… Çocuklar… Alaylar, imalar, incitici bakışlar…

“Bırak kendini bana… Direnme… Pişman olmayacaksın, inan…” diye homurdandı ağzımın içinde…

Dilini ağzımın içine sokmuş, dilimi okşuyor… Mis gibi nane kokusu, dilinde nane şekeri tadı… Kollarına asılıp gevşetmeye, kurtulmaya çalışıyorum. Gömleğinin üstünden kolunun kaslarını hissediyorum avuçlarımda, sert, taş gibi…

Geniş omuzları, kaslı kollarının arasında bir hapishanedeyim sanki kurtuluşum mümkün değil… Kollarıyla sarmış sımsıkı, kendine bastırıyor beni… Önündeki kabarıklığı hissediyorum karnımda… Nasıl hissetmem? Taş gibi bir şey… Dizlerimin bağı çözülüyor, yığılacak gibi oluyorum. Düşmek üzereyim.

Anladı hemen… Belimden tuttu, eğilip bacaklarımdan, tüy gibi kaldırdı beni… Çırpınmayı bıraktım artık, halsizlikten, çaresizlikten, daha çok benim de istememden… Yapacağımı yaptım artık, bundan fazlasına gerek yok… Adam kararını vermiş, kesin sikecek beni… Eh, ne yapalım, siksin öyleyse, becersin beni…

image
Doğru yatak odasının yolunu tutuyor. Evi kendi evi gibi biliyor piç… Kaç kere misafirliğe gelmiş bu eve karısıyla, çocuklarıyla… Kocamla oturup birlikte içki içmişler zamanlı zamansız… Çoğunda ben hizmet ettim ona… Mezeler hazırladım kendi ellerimle, kocamla beraber afiyetle yedi.

Bana bakıyordu hep, görüyordum… Biliyordum içkisine meze olduğumu… Meze niyetine beni yediğini… Hoşuma gidiyordu o zamanlar… Kocamın yanında bana bir şey yapmaya kalkamaz diyordum. Kırıtıp duruyordum gidip gelirken…

Kalçalarıma bakmasına bayılıyordum. Şalvar giyerdim bakardı, etek giyerdim, bakardı, tayt giyerdim bakardı. Sikecek gibi bakardı hem de… İltifatlar ederdi bana kocamın yanında, şöyle güzel, böyle çalışkan, becerikli yengem diye… Utanırdım ama koltuklarım kabarırdı, kabaran başka şeylerimin yanında…

Ben bulaşıkları yıkarken o masayı toplar getirir, mutfakta benimle çene çalardı. Bankonun içinde bulaşıkları yıkarken kalçalarımı özellikle iki yana çalkalar, adamı deli etmeye çalışırdım. Sonunda kocam sarhoş olur, Cafer abi neden sonra istemeye istemeye kalkar, gözü arkasına baka baka evine giderdi. Ben de bütün gece kudurtup azdırdığım adamın bir yakalasa bana neler yapacağını düşünüp dururdum uykuya dalana kadar, kendimi okşardım.

image
O gün, işte bütün bunların intikamını alır gibiydi Cafer abi… Yatak odasına girdi, yatağın üstüne fırlatır gibi bıraktı beni… Boğuşurken elbisemin üstten alttan bir iki düğmesi açılmış, dekolte bir kıyafet haline gelmişti. Üstten sütyenimin dantelleri görünüyordu, alttan yırtmaç gibi açılan düğmelerin arasından nerdeyse üçgenime kadar siyah çoraplı bacaklarım açıkta kalmıştı.

Yukarıdan soluyarak, beğeniyle uzun bir süre bana baktı… Dirseklerimin üstünde doğrulmaya, elbisemin eteklerini örtmeye çalıştım. Üstüme geldi, omuzlarımdan bastırıp kalkmama engel oldu. Ben durunca omuzlarımdaki ellerini göğsümde kaydırdı, elbisemin iki yakasını tuttu. Düğmelerimi açacak diye beklerken hızla iki yana çekiverdi elbisemin yakalarını, düğmeler pıtır pıtır koptu, etrafa saçıldı. Önüm tamamen açıldı.

“Ohhh…” diye inledi çıplaklığımı görünce… “Çok güzel…”

“Ne yaptın abi? Pahalıydı o elbise…” diye inledim ben de…

“Daha güzelini alırım ben sana, merak etme sen tatlım…” derken cebinden irice bir bıçak sapı çıkardı. Ne yapacak diye beklerken bir düğmeye bastı, şırrak diye bir sesle parlak çelik bıçak çıktı içinden… Sustalı dedikleri bu olmalıydı. Eğilip soğuk çeliği çıplak karnımda dolaştırdı. Ben ürperirken sütyenimin öndeki bağ kısmını, askılarını bıçakla kesti. Elinde kalan parçaları fırlatıp attı.

image
Sütyenin baskısından kurtulan memelerim titreşerek serbest kaldılar. Uçları kabarmıştı olayın heyecanından, duyduğum arzudan… Hayran hayran memelerime baktı. Elini bile sürmedi ama… Tekrar eğilip elbisenin kollarını da kesti. Güzelim elbise altımda bir örtü gibi yatıyordu. Bense üstümde bir tek külotlu çorap, içindeki kırmızı tangayla kalmıştım.

Sustalı bıçağı tekrar çıplak bedenimde dolaştırdı. Ben kesecek diye korkarken o gayet rahat yanaklarımda, boynumda, gerdanımda, memelerimde, karnımda dolandırdı çeliği… Sonra yine dokunmadan kalktı. Bana, çıplak bedenime baka baka yavaşça soyunmaya başladı. Gömleği çıktı, pantolonu, çorapları, ayakkabıları… Pazar tezgahlarında bilenmiş kaslanmış bedeni ortaya çıktı. Bir baksır kaldı altında, önünde kurduğu çadırıyla… Onu da çıkardı yavaşça, bana göstere göstere…

Sertleşmiş aleti bacaklarının arasında dimdik bana bakıyordu. Eliyle şöyle bir sıvazladı baştan aşağıya, rahatlatmak istercesine… Pantolonun baksırın içinde nasıl saklamıştı bunu böyle anlayamadım. Nerdeyse yirmi santimden fazla vardı aletinin boyu… Kalındı… Benim ince kadın bileklerimden daha kalındı. Başındaki soğan irisi şapkasıyla, etrafını saran kan damarlarıyla harika görünüyordu gözüme… Bedenine göre daha karaydı erkekliği, sünnet çizgisi belirgindi. Yırtıcı bir hayvan görüntüsü, bir kobra vardı bacaklarının arasında…

“Öp…” dedi, saçlarımdan tutup başımı o kobraya doğru çekerek… Yüzüne baktım,

“Nasıl yani?” dedim. Erkeğin pipisini öpmek mi? Ne demek bu?

“Öp işte… Sikimi öp… Kocanın sikini öpmedin mi hiç, yalamadın mı?” Şaşkındım.
     
 
what is notes.io
 

Notes.io is a web-based application for taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000 notes created and continuing...

With notes.io;

  • * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
  • * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
  • * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
  • * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
  • * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.

Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.

Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!

Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )

Free: Notes.io works for 12 years and has been free since the day it was started.


You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;


Email: [email protected]

Twitter: http://twitter.com/notesio

Instagram: http://instagram.com/notes.io

Facebook: http://facebook.com/notesio



Regards;
Notes.io Team

     
 
Shortened Note Link
 
 
Looding Image
 
     
 
Long File
 
 

For written notes was greater than 18KB Unable to shorten.

To be smaller than 18KB, please organize your notes, or sign in.