NotesWhat is notes.io?

Notes brand slogan

Notes - notes.io

Dakikalar sonra, sakinleştiklerinde Sadık bir süre daha Ayça’nın içinden çıkmadı. Fakat ellerini çözdü. Sarmaş dolaş yattılar. Ayça çelişkili duygular içindeydi. Aldığı zevkten adeta beyni boşalmış, uyuşmuştu. Tolga’yla da zaman zaman çok şiddetli orgazmlar yaşamıştı. Fakat bu bambaşkaydı. Bir ara zevkten aklını kaçıracağını sanmıştı. Bu kadar zevk almasında herhalde uzun süredir seks yapmamış olmasının da payı vardı. Yine de, bu kıllı, göbekli, kel herifin kendisine bu kadar çok zevk vermiş olmasına inanmak istemiyordu. Bu, sanki kadınlığına yapılan bir hakaretti.

Sadık ise penisi uzun süredir hayranı olduğu Ayça’nın arka deliğinden çıkmadan, onun kollarında yatarken, her şeyin umduğundan çok daha kolay olduğunu, iyice dinlenirse akşama bir kez daha yapabileceklerini düşünüyordu.

– “Saat 10 oldu. Toplantı çoktan başladı. Ne yapacağız şimdi? Tanrım, rezil oldum.”

– “Dert etme. Akşam biraz fazla kaçırdığın için sabah rahatsızlandığını söyleriz. Ben de seni hastaneye götürmüş olurum. Hadi kalkalım şimdi. Bişeyler yiyelim. Sonra da toplantıya gireriz.”

– “Tüm bunlar aramızda kalacak, değil mi? Söz ver bana.”

– “Tabii ki aramızda kalacak. Neden anlatayım ki. Unutma, ben de evli bir adamım.”

– “Neden yaptın bana bunu, neden? Ne yaptım ben sana? Ne suçum vardı?”

– “Ayça, lütfen saçma sapan konuşma. Bir duyan olsa, sana işkence ettiğimi sanır. Senin de en az benim kadar ihtiyacın varmış. En az benim kadar zevk aldın.”

– “Böyle söyleme. Utanıyorum.”

– “Utanacak bişey yok. Anlasana, çok uzun zamandır seni arzuluyordum. Duruşun, yürüyüşün, ses tonun, herşeyin beni tahrik ediyordu.”

– “….”

– “Neyse, hadi daha fazla geç kalmayalım. Bir an evvel aşağı inelim. Ben odama gidiyorum. Giyinip, lobide buluşalım.”

– “Tamam. Duş alıp geliyorum.”


20 dakika sonra, Ayça ve Sadık lobide buluşup kahvaltılarını yaptılar. Ayça vücudundaki morlukları gizlemek için oldukça kapalı giyinmişti. Kahvaltıdan sonra, tüm yaşananlar yaşanmamış, hiç birşey olmamış gibi toplantı salonuna yürüdüler.

Ayça için zor bir gündü. Hastaneden geldiklerini duyunca herkes ona büyük ilgi gösterdi, toplantıyı iptal etmeyi önerdiler. Özellikle Adana bayii Cihat bey, bar teklifini ortaya attığı için kendini sorumlu tutuyor, Ayça’nın etrafında pervane oluyordu. Ayça içinden,

“İnşallah bunları şirkettekiler duymazlar. Rezil olurum. Sevgili ürün müdiremiz Ayça sarhoş olduğundan toplantıya katılamadı! Olacak şey değil.” Yine de şüphe yok ki, işlerin bu şekilde bilinmesi gerçeklerin bilinmesinden çok daha iyiydi.

Toplantının öğleden sonraki bölümünde Ayça çok az konuştu. Kendini çok yorgun hissediyordu. Morali bozuktu. Sadık’la göz göze gelmemeye çalışıyordu. Dün gece resmen tecavüze uğramıştı. Bu sabah dayak yemiş ve yeniden ırzına geçilmişti. Ama içinden bir ses bu sabahki kısmın pek de tecavüze benzemediğini söylüyordu sinsice. Bu fikri başından atmaya çalıştı. Zevk almış olduğu doğruydu, ama zevk almasa da tecavüz sürecekti. Kendi gönüllü olmamıştı Sadık’la sevişmeye.

Yine de huzursuzluğu gün boyu sürdü. Bundan sonra ne yapması gerektiğine karar veremiyordu. Bu olanlar hiç olmamış gibi davranıp, hayatına kaldığı yerden devam mı etmeliydi? Yoksa bir şekilde Sadık’tan intikam mı almalıydı? Pekala onu şikayet edebilirdi. Ama bu ne sağlayacaktı ki? İşler büyüyecek, herkesin gözünde tecavüze uğramış mazlum kadın durumuna düşecekti. Bunu istemiyordu. Piraye’yi arayıp, durumu anlatmayı düşündü. Sonra vazgeçti. Bunu telefonda anlatamazdı. Yarın yüz yüze konuşmak en iyisiydi.

Aklına çılgınca şeyler de geldi bir ara. Mademki başına gelenlerden zevk almıştı, Sadık’la ilişkisini sürdürebilirdi. Evet, ondan nefret ediyordu, ama kendisine müthiş zevkler yaşattığı inkâr edilemezdi. Aynı zevkleri yeniden yaşama isteği bir anda tüm benliğini doldurdu. Sonra kendisinden utanarak bu tür düşünceleri aklından kovmaya çalıştı. Konsantrasyonunu toplantıya vermek için elinden geleni yaptı.

Toplantı sona erdiğinde bayiler o akşamı planlamak için lobide toplandılar. Ayça da yanlarındaydı. Maalesef onlara eşlik edemeyeceğini, kendisini çok yorgun hissettiğini, yemek yiyip odasına çekileceğini söyledi. Anlayışla karşıladılar. Sabahki maceradan sonra kimse ona ısrar etmedi. Bir ara Sadık’la yan yana geldiler.

– “Bu akşam bize katılmayacak mısın?”

– “Hayır. Yorgunum. Hem yarın sabah erkenden yola çıkıcam. Hazırlanmalıyım.”

– “Sen bilirsin. Akşam uğrarım odana.”

– “Neden?”

– “Vedalaşmak için. Bir süre görüşemeyiz. Bir sonraki toplantıya kadar. Ya da, belki ben İstanbul’a gelince sana uğrarım.”

– “Ne sanıyorsun beni? Her canın istediğinde birlikte olacağın metresin mi?”

– “Hoşuna gitmedi mi benimle olmak? Sabah halinden çok memnun görünüyordun.”

– “Bu konuyu konuşmak istemiyorum.”

– “İyi. Akşama görüşürüz o zaman.”

Ve kendinden emin tavırlarla akşam yemeğine çıkan gruba katıldı. Ayça sinirli bir şekilde asansöre yürüdü.

On dakika sonra sıcak suyla doldurduğu küvete uzanmış, sigarasını tüttürürken kendini kesinlikle daha iyi hissediyordu.

“Olan oldu bir kere”, diye düşündü; “ne yapsam geri dönemem artık. Önemli olan bundan sonrası. Dedikodulara bulaşmadan bu işi unutmalı ve unutturmalıyım. Sadık gelirse kapıyı açmıycam ve ısrar ederse resepsiyona haber vericem. Olanlar da kötü bir anı olarak zamanla kafamda eskiycek. Şimdiki gibi berbat hissetmiycem.”

Birden aklına Tolga ve Mirey geldi. Acaba görüşüyorlar mıydı hala? Şu son bir ayda olanlara inanamıyordu. Banyodan çıktı. Güzelce giyindi. Bakımlı olmanın moralini düzelteceğine emindi. Bişeyler yemek için aşağı, havuzbaşı restorana indi. Etrafta tanıdık kimse yoktu. Bayiler topluca yemeğe gitmişlerdi demek.


Bu hoşuna gitti. Yemeğini yiyip, odasına dönüp eşyalarını toplayacaktı. Sabah erkenden Antalya’ya hareket edip, Piraye ile ne zamandır planladıkları tatili yapacaklardı. Bunları düşündükçe morali iyice yükseldi. Yemeğini yedi, kendisini kesen bir takım meraklı bakışların arasından ilerleyerek resepsiyona yürüdü. Hesap özetini aldı, asansörlere gidiyordu ki, birden karşısında Mahmut’u buldu.

– “Merhaba Ayça hanım.”

– “Merhaba.”

– “Nasılsınız bu akşam? Kendinizi iyi hissediyor musunuz?”

– “Evet, çok teşekkür ederim.”

– “Öyleyse benimle bir kahve içersiniz belki.”

– “Teşekkür ederim Mahmut bey. Bir başka zaman. Odama çıkmam lazım.”

– “Ne aceleniz var canım? Hem size söyleyecek önemli şeylerim var.”

– “Çattık”, diye düşündü Ayça. Ne söyleyecekti bu adam şimdi. Ondan hiç hoşlanmamıştı. Önceki gün toplantıda kendisini pis pis kesip durmuştu. Akşam ise barda resmen dans etmişlerdi! İşte buna inanamıyordu.

– “Bana ne söyleyeceksiniz Mahmut bey?”

– “Acele etmeyin. Buyrun şöyle oturalım. Bana ayırdığınız zaman için pişman olmayacaksınız.”

Ve böylece lobideki masalardan birine yanyana oturdular. Ayça, “Allah vere de bizimkiler yemekten erken dönmeseler. Bu adamla birlikte görülmek istemem”, diyordu kendi kendine.

– “Siz yemeğe gitmediniz mi Mahmut bey?”

– “Gittim. Ama bir işim olduğunu söyleyerek erken döndüm.”

– “Nedir bana söylemek istediğiniz?”

– “Çok meraklısınız. Ve beni başınızdan savmak istiyorsunuz. Durun hele, kahvelerimiz gelsin de bir.”

– “Biraz acelem var Mahmut bey. Sabah erken ayrılıcam. Antalya’da tatil rezervasyonum var.”

– “Aaa. Bizi bırakıp nereye gidiyorsunuz böyle çabucak. Belki yarın benimle Mersin’e gelirsiniz diye umuyordum. Orada da çok güzel tatil mekanları var.”

– “Siz ne diyorsunuz Mahmut bey? Nereden çıkardınız sizinle Mersin’e geleceğimi? Üstelik ben evli bir kadınım.”

– “Evet duydum. Eşiniz sizinle pek ilgilenmiyormuş galiba.”

Ayça sinirden kızardığını hissediyordu.

– “Kendinize gelin. Ne cüretle böyle konuşabilirsiniz?”

– “Yemekte Sadık’la konuştuk ta biraz. Birlikte iyi vakit geçirmişsiniz.”

Ayça dondu kaldı. Hiçbir şey söylemedi, ne diyeceğini bilemedi, sustu. Dünya başına geçmişti sanki. Ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Bir süre sonra, “İşte şimdi mahvoldum”, diye düşündü. “Rezil oldum. Tanrım ne yapacağım ben şimdi?” Hemen o an otelden ayrılıp İstanbul’a dönmeyi, şirkete istifasını verip, tüm bu insanlardan sonsuza dek uzaklaşmayı geçirdi aklından.

– – “Neden susuyorsunuz? Sadık’ın yalancısıyım, ama anlattıklarına göre çok istekliymişsiniz. Demek ki, kocanızla problemleriniz var. Hem bana niye kızıyorsunuz ki? Ben mi sizi zorladım Sadık’la sevişmeye? İstemiyorsanız gelmezsiniz Mersin’e. Yine de bu akşam birlikte olmamızı öneriyorum.”

“Küstah! Ne hakla bana bunları söylersin? Seni ne ilgilendirir olanlar? Hiç birşeyi ben istemedim. Sadık sarhoşluğumdan faydalandı. Hem bunlar iki kişi arasında geçen şeyler. Sana ne?”

– “Demek kabul ediyorsun olanları. Güzel, bu da bir aşama sayılır. Hem de önemli bir aşama. Zira artık isteklerimi reddedemezsin.”

– “Ne diyorsun sen?”

Mahmut cebinden küçük bir cihaz çıkardı.

– “Bu bir ses kayıt aleti. Konuştuklarımızı kaydettim. Eğer beni reddedersen, yarın sabah e-mail ile tüm şirket bu kaydı alır. Çok eğleneceklerine eminim. İnsanlar böyle şeylere bayılırlar. Vay be! Ne olay! Şirketin güzel ürün müdiresi Ayça hanım meğer neymiş!” Yüzünde gerçekten iğrenç bir gülümseme vardı şimdi.

Ayça öfkeden kıpkırmızı kesildi. Ağzını açtı ama konuşamadı.

– “Bu kadar öfke sağlına zararlı Ayça. Hem ne var canım, senden canını istemiyorum ya, sadece benimle sevişmeni istiyorum.”

– “Çok adisin. Yaptıklarına inanamıyorum. Allah kahretsin.”

– “Elinde olsa hemen kaçıp gitmek isterdin, değil mi? Ama yağma yok. Elaleme gelince şapır şupur, bize gelince yarabbi şükür. Hadi kalk bakalım. Odana gidiyoruz.”

Ayça ne yapacağına karar veremiyordu. Gidip, bu hayvanla birlikte mi olacaktı? Şantajlarına boyun mu eğecekti? İsteklerine boyun eğmekle, bu mesele kapanacak mıydı? Ama, ya Mahmut söylediklerini yaparsa? İstifa etmek de onurunu kurtaramazdı artık. Erman bey’i, Rıfat bey’i, Sema hanım’ı, yan apartmanda oturan pazarlama şefi Mustafa bey’i, hatta Mirey’i düşündü. Kapana kısılmıştı. Zayıf bir sesle,

– “İstediğini yaparsam, bana o kasedi verir misin?”, dedi.

– “Olabilir. Ama bu daha çok senin yataktaki performansına bağlı. Beni üzmezsen, ben de seni üzmem.”

– ..

Bir süre kimse konuşmadı. Sonra ikisi birlikte ayağa kalktılar ve asansörlere doğru yürüdüler.

812 no’lu odanın kapısı açıldı. Ayça ve Mahmut içeri girdiler. Ayça hiç konuşmadan koltuğa oturdu ve bir sigara yaktı. Mahmut sırıtarak ceketini ve kravatını çıkardı ve kapının arkasına astı. Ağır hareketlerle Ayça’nın karşısına oturdu ve o da bir sigara yaktı. Bir süre konuşmadan oturdular. Ayça yere bakıyor ve Mahmut’la göz göze gelmemeye çalışıyordu. Mahmut ise Ayça’yı inceliyordu. Sonunda sessizliği bozan Mahmut oldu.


– “Farkındasın değil mi, bu gece canım sıkılana kadar benimsin. Sana ne istersem yaparım ve sen de ne istersem yapmak zorundasın.”

– …

– “Demek konuşmak istemiyorsun. Tamam, o zaman konuşmadan sevişiriz. Hadi bakalım, ayağa kalk ve soyunmaya başla. Yok yok, önce bu halinle biraz dolaş odada.”

– “Kısa kesmeye ne dersin?”

– “Ne münasebet. İlk gördüğüm andan beri hastayım sana. Tam bir İstanbul bebeği. Canını yakmadan tüm aklımdan geçenleri yapacağım. Az sonra sevişeceğimizi bilerek seni izlemek çok hoşuma gidecek. Hadi kalk!”

Ayça bir anlık kararsızlıktan sonra ayağa kalktı. Hayatında kendini hiç bu kadar kötü, hiç bu kadar aşağılanmış hissetmemişti. Ucuz bir fahişe durumundaydı işte. İstemediği bir adamla mecburen birlikte olacaktı. Ağlamak üzereydi.

– “Hadi. Yürü şöyle. Seni iyice izlemek istiyorum.”

Ayça ağır adımlarla ilerledi, odanın sonuna, kapıya kadar gitti.

– “Yere bişey düşürmüş gibi yap. Eğil. Kalçalarını görmek istiyorum.”

Ayça eğildi. Arkasını Mahmut’a dönmüştü.

Hayatta bazen işler ne kadar ters gidiyor. O akşam Ayça kendine olan güvenini tazelemek, moralini düzeltmek için giyimine dikkat etmişti. Üzerinde beyaz bir dizüstü etek, mavi bir bluz ve beyaz topuklu ayakkabılar vardı. Kısa sarı saçlarının arasından mavi küpeleri görünüyordu. Özenle makyaj yapmıştı. Tüm bu hazırlıklar meğer Mahmut içinmiş, Mahmut’un kendisini biraz daha çok beğenip, daha çok tahrik olması içinmiş! Hayat işte!

– “Eteğini çıkar! Gömleğini de!”

Düne kadar hiç tanımadığı bu yabancının önünde soyunmak Ayça’ya çok zor geliyordu. Sonra kararını verdi. Bu işkencenin bir an önce sona ermesi için ne gerekiyorsa çabucak yapacaktı. Eteğini ve bluzunu çıkardı.

– “Defilede gibi yürü biraz. Seni iyice görmeme izin ver.”

Ayça hızlı adımlarla odada bir aşağı bir yukarı yürüdü. Üzerinde beyaz iç çamaşırları ve topuklu beyaz ayakkabıları vardı.

– “Ohh! Sütun gibisin, taş gibisin. Seni çiğ çiğ yemek istiyorum. Buraya gel.”

Ayça Mahmut’un sandalyesine yaklaştı.

– “Soy beni. Sadece külotumla kalana dek soy beni, hadi!”

Ayça başına gelenlere inanamıyordu. Kendi kendine, “bu hayvanı mı soyacağım şimdi?” diye sordu. “Neyse, başa gelen çekilir. Bir an önce bu iş bitsin.” Acele hareketlerle Mahmut’un gömleğini, kravatını çıkardı. Kemerini çözdü, pantolonunu sıyırdı. Ayakkabılarını çıkardı, ayakları kokuyordu. İğrenerek çoraplarını çıkardı. Mahmut istediği gibi küloduyla kalmıştı.

Ayça onu şöyle bir gözden geçirdi. İri yarı bir adamdı Mahmut. Adeta tüm vücudu siyah kıllarla kaplıydı. Hafif göbeği vardı. Esmer yüzünü kalın, fırça gibi bir bıyık süslüyordu. Ayça daha önce hiç bu kadar esmer ve kıllı bir erkek görmediğini fark etti. Sırtı bile kıllıydı. İğrenç!

– “Arkanı dön ve yatağın kenarına dayan!”

Ayça itaat etti.

– “Keşke tanga tipi külotlardan giyseymişsin. Böyle güzel bir *** saklanmamalı.”

“Tanrım”, diye düşündü Ayça. “Ne kadar kaba.”

– “Külodunun kenarlarını kıvır. Tanga giymişsin gibi olsun.”

– “Şart mı bu? Ne istiyorsan çabucak yapamaz mısın?”

– “Çok konuşma. Ne istersem onu yaparım. Hem neden çabucak yapayım ki? Seni zevkini çıkara çıkara sikeceğim. İyice tadına bakacağım.”

Ayça boğazına bir şeyin düğümlendiğini hissetti. Ağlamak istiyordu, fakat kaskatı kesilmişti.
     
 
what is notes.io
 

Notes.io is a web-based application for taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000 notes created and continuing...

With notes.io;

  • * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
  • * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
  • * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
  • * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
  • * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.

Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.

Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!

Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )

Free: Notes.io works for 12 years and has been free since the day it was started.


You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;


Email: [email protected]

Twitter: http://twitter.com/notesio

Instagram: http://instagram.com/notes.io

Facebook: http://facebook.com/notesio



Regards;
Notes.io Team

     
 
Shortened Note Link
 
 
Looding Image
 
     
 
Long File
 
 

For written notes was greater than 18KB Unable to shorten.

To be smaller than 18KB, please organize your notes, or sign in.