Notes

dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğundan müzdarip kişi, tutunamayandır. doktoruma göre bu dehb hastalık değil, durumdur. farklı bir durumdadır yani. çünkü sebebini bilmiyorlar, tedavi edemiyorlar, doğuştan geliyor.

depresyona ve borderlinea yatkın tiplerdir.

yetişkin için konuşacağım, artık çocuk değilsin, koşmak yerine yürümeyi tercih ediyorsun. enerjini aktardığın kanallar da azaldı. büyüdün en başta hayata bakışın değişti. senin devamlı canlı şeyler yaşaman gerekiyor. yoksa inanılmaz bir iç sıkıntın var, senin her gün 35 adet insanla bulunup, farklı farklı muhabbetler çevirmen gerekiyor. aynı şeyleri yapmaman, devamlı farklı uğraşlar bulman gerekiyor -sırf bu sebepten bile depresyona yönelebilirsin- devamlı yeni şeyler olmalı ve bunlar kendini aşmakla alakalı olmalı. enerjini bir yere kanalize edip, geberene kadar onu yapman gerekiyor. onu yaparken kafandan başka şeyler düşünüyorsun. duyguların dikkat tetikleyiciliği var, herhangi bir duygunun yüksek seviyede olduğu zamanlar pür dikkat olabilirsin sadece. milletin önemli bulduğu konularda olmaz bu da çoğunlukla.

bir şeyler üretmeye ve sanata yatkınsın içindeki enerjiyi buraya kanalize edebiliyorsun. devamlı zıplayan düşüncelerin olduğu için yaratıcı olmak daha kolay senin için. böyle diyince hoş geliyor kulağa da iki gün sonra uğraştığın şey seni sıkabilir. çat diye silebilirsin(ilerlediği/genellediği zaman borderline'a hoşgeldin)

verim diye bir şey yok, "metilfenidat" denen madde yeterli miligramda alınmadığı müddetçe saniyeler sürer kafanın başka yöne kayması. yapılan test sonucu 15 saniyede dikkatim dağıldığını söylediler bana.

becerebildiğim kadar kafamın içini dinlemeye çalıştım, düşüncelerin çağrışımlarını analiz etmeye, nereden geliyor olabileceklerini düşünmeye başladım. öyle kaotik ki kafanın içi, fark ettiğin zaman öyle bir canını sıkıyor ki. önemli bir konu var önünde, düzeltebilirsen güzel hissettirecek, düşünmeden de düzeltemezsin, ancak kenara oturup becerip de düşünemiyorsun. örnek verelim konumuz oldukça basit olarak "mesaj atmak" olsun, mesaj atıp atmamayı düşünüyorsun. 15 saniye sonra lacan'dasın, lacan baudrillard'ı çağrıştırdı, ordan fredric jameson'ın nasıl da kasıntı yazdığını düşündün kahve yapmak geldi aklına, ısıtıcıya su koyacaksın bugün dişlerini fırçalyıp fırçalamadığını düşünüyorsun, fırçalamadıysan gidip fırçalıyorsun dönüp pc başına oturuyorsun. e mesaj? uçtu gitti. bir ara gelir aklına o da. kahve suyu? tekrar ısıt.

uğraş verip de sosyal ilişkileri düzeltirsin, bu hastalığın sebep olduğu sorunları minimalize edersin. bu kendini parçalayıp tekrar toplamak, hoş olmayan parçaları çıkartıp yerine yenilerini yaratıp takmak demek.

yani sosyal ilişkilerimiz bizim için ekstra çalışma konusu. devamlı devamlı analizlerle, belirlemelerle hareket etmen gerekiyor. aşırı yorucudur bu. çünkü dürtüsellik vardır sende. kafanın estiği gibisin. düşünmeden konuşuyorsun çünkü aklın konuşmayı da düşünmüyor.


mesela artniyet aranmaması gereken insanlardansın. bu dediğini şundan dolayı mı dedin? bu attığın tivitte şuraya mı gönderme var? böyle sorular anlamsız. hayır, aklıma geldi öyle dedim, aklıma geldi öyle attım. eğer göndermelik bir iş varsa direk onu da derim, belirtmem gereken bir durum varsa onu da belirtirim.

hayatın bir dönem bok gitti(ki hiperaktivite kısa zamanda bu hâle getirebilir) bunu da kolay atlatamadın depresyona girdin. canım benim geçmiş olsun üç kuruş olan dikkatin 0'a indi. ruhunu ve algısını kaybetmiş düz bir bedensin. aynaya bakarsın, göremezsin. oturursun kenara dersin ki "acaba rüyada mıyım?" güzel manada kullanmıyorum bu cümleyi. durumdan çıkarken ilk algıladığın şey aslında hiç bir şey algılayamıyor oluşun. sonra kendi kendine düzeltmelere çalışırsın-ki çoğunlukla radikal kararlardır- düzelir. düzelmez değil. dikkat biraz daha iyiye gider. hayat algını değiştirmen gerekir ki depresyon denen arkadaşla devamlı içli dışlı olmayasın. bu sefer de yabancılaşma başlar.

hiperaktiviteni tatmin edebilmen mutlu olmanın asıl şartı, günlük hayat buna müsait değil. düzenli hayat ondan bana ve benzerlerime gelmez. başta da dedim ya tutunamayan insandır diye. ya devamlı yapılan şey aşılacak ya da bırakılıp yenilenecek.

iki üniversite değiştirmiş, üçüncüye girecek olan. bir düzine sevgilisi değiştirmiş yakın arkadaş kavramı devamlı değişmekte olan çevresini sıfırlayıp ardından tekrar dolduran, çocukluğunda bilgisayar oyunlarında ergenliğinde müziğe ergenikten çıkış aşamasında siyasete ve şuan da görsel sanatlara merak salmış olan parasychotian bildirdi. bildirmesi yaklaşık yarım saatini aldı ve 36 mg concerta etkisinde yazıldı.

aksi hâlde bu kadar uzun bir yazıyı yazmak ya bir kaç saati alacak ya da yazılırken unutulup postlanmadan silinecekti.