Notes

Günümüzde, tarihte her zaman süregeldiği üzere, eski kuşak-yeni kuşak çatışması varlığını korumaktadır. Eski nesil, yeni nesilin doğal olarak yeni adetler, yeni teknolojiler ve yeni düşünceler ile karşılarına gelmesini yıllardan beri gördükleri ve kanıksamış oldukları kavramlarla ilişkilendiremediğinden, insanın psikolojinde her zaman olan değişime karşı kaygıyı ve endişeyi taşırlar. Lakin zekanın, kendi fikrimce, en önemli göstergesi uyum sağlama yetisidir ve doğanın acı bir kanunu olarak uyum sağlayabilen hayatta kalır. İnsan, değişimden korkar ve ironik olarak, daha toyken değişimi çok daha iyi şekilde kabullenebilir.
Bu konuyu günümüze uyarlayacak olursak; teknolojinin, özgürlük düşüncelerinin oldukça hızlı geliştiği şu günlerde, tarihte belki de bir ilk olarak nesiller arası çatışma doruğa ulaşmıştır. Çünkü bizim yeni nesilimiz, eski nesilin yıllar yılı geçmekte olduğu çakıl taşlarıyla dolu olan yoldan vazgeçip, sorgulayıp, kendine yeni bir yol yaratabilir. Belki de eskiye böylesine alışılmışlık hisseden eski nesil, yeni nesilin ayaklarının altının yara dolu olmamasını bile ayıplayacak, onları “bir şeyi yordamına göre yapmamak” ile suçlayacaklardır.
Ayrıca değinmek istediğim çok önemli bir diğer nokta da, küreselleşen, globalleşen dünyadır. Günümüzde kültürler o denli iç içe girmeye başlamıştır ki, Malezyalı bir genç rahatlıkla Avrupalı yaşam tarzını benimseyebilir, Amerikan’ın kot pantolonunu giyebilir, başka bir toplumu gözlemleyerek kendi toplumundaki normlarının yanlışlıklarını görebilir, bunları inkar edip düzeltmek isteyebilir. Oysaki eski bir nesil, bunun “böyle süregeldiğini”, ve böyle devam etmesi gerektiğini rahatlıkla söyleyebilir ve genci kınayabilir. Çünkü o yaşamı boyunca böyle yaşamıştır ve artık bunda bir yanlışlık görmez. Burada önemli olan nokta, genç dimağlara olabildiğince gözlem yapma ve eğitim alma şansı vererek, onların dinamik düşüncelerini önyargılardan sıyrılarak değerlendirebilmek ve eski yöntemlerle karşılaştırabilmektir.
Doruğa ulaşan nesiller çatışmasının şüphesiz en önemli etmenlerinden birisi de sosyal medyanın, iletişim teknolojilerinin hızla gelişmesidir. Dünyanın herhangi bir yerinde olan bir gelişme, kolaylıkla saniyeler içerisinde dünyanın öbür yanında yankı uyandırabilmektedir ve gençler, bu teknolojiyi hiç şüphe yok ki daha etkin kullanmaktadır. “Neden?”,”Nasıl?” sorularını başka toplumları görerek daha bir merakla soran gençler, sorgulamayı ve devinimsel düşünceleri geliştirmeyi çok daha kolaylıkla başarabilmektedir. Eski nesilin dogmatik, kalıpçı, dışa kapalı ve gelenekçi düşünce yapısı işte burada yıkılmaktadır ve yıkılmaya devam edecektir. Sosyal medyanın bireylere sunduğu kendini özgürce, ve çıplakça açıklama yeteneği, gençlerin toplumdaki farklılıkları daha iyi kavrayıp, insanların özgürlüklerini ve haklarını daha içtenlikle savunmalarını sağlayacaktır. Elbette burada bahsetmeden geçemeyiz ki, sosyal medyanın gençler arasında bilinçli ve pozitif şekilde kullanılması çok önemlidir.
Umudumuz odur ki, gençlerin insanlara sadece yaşlarına göre değil, düşüncelerine göre hürmet ettiği değişen bir dünya, toplumumuza da egemen olacaktır.