Notes

___________________________________________________TESS GERRITSEN- BIÇAK SIRTI _____________________________________________

HANGİSİ DAHA KORKUNÇ?
Sevdiğiniz birini kaybetmek, yoksa uğruna her şeyden vazgeçmeye hazır olduğunuz hayalleriniz mi?

Sevgili tanrım, geçmiş bizi lanetlemek için nasıl da geri dönüyor! Doktor Tanaka ofis penceresinden dışaruya, park alanına deli gibi yağan yağmura bakarken, ölmüş zavallı bir ruhun yıllar sonra neden kendisini yok etmek için geri döndüğünü merak etti. Masasının üzerinde duran mektuptan bahsediyordu. Cesaretini topladı ve mektubu okumaya başladı;

𝑺𝒆𝒗𝒈𝒊𝒍𝒊 𝑫𝒐𝒌𝒕𝒐𝒓 𝑻𝒂𝒏𝒂𝒌𝒂,
𝑩𝒂𝒚 𝑪𝒉𝒂𝒓𝒍𝒆𝒔 𝑫𝒆𝒄𝒌𝒆𝒓'ı 𝒕𝒆𝒎𝒔𝒊𝒍 𝒆𝒅𝒆𝒏 𝒂𝒗𝒖𝒌𝒂𝒕 𝒐𝒍𝒂𝒓𝒂𝒌, 𝒐̈𝒍𝒅𝒖̈ğ𝒖̈ 𝒈𝒖̈𝒏𝒍𝒆𝒓𝒅𝒆 𝒉𝒂𝒔𝒕𝒂𝒏ı𝒛 𝒐𝒍𝒂𝒏 𝑩𝒂𝒚𝒂𝒏 𝑱𝒆𝒏𝒏𝒊𝒇𝒆𝒓 𝑩𝒓𝒐𝒐𝒌'𝒂 𝒊𝒍𝒊ş𝒌𝒊𝒏 𝒕ı𝒃𝒃𝒊 𝒈𝒆𝒃𝒆𝒍𝒊𝒌 𝒌𝒂𝒚ı𝒕𝒍𝒂𝒓ı𝒏ı𝒏 𝒕𝒖̈𝒎𝒖̈𝒏𝒖̈𝒏 𝒕𝒂𝒓𝒂𝒇ı𝒎𝒂 𝒈𝒐̈𝒏𝒅𝒆𝒓𝒊𝒍𝒎𝒆𝒔𝒊𝒏𝒊...

Jennifer Brook. Unutmayı umduğu bir isim. Gözleri geçmişten gelen çerçevelenmiş diplomaları, tıp sertifikalarını, fotoğraflaru dolaştı. Her yer, yeni doğmuş bebeklerin, yüzleri sevinçe parlayan anne ve babalarının fotoğraflarıyla doluydu. Dünyaya kaç bebek getirmişti? Sahi bunu saymayı seneler önce bırakmıştı... Koridordan gelen ses onu bu düşüncelerden sıyırdı. Sessizliğin içinden bşr metalin boğuk çınlayışını işitti. Ses muayene odalarından birisinden geliyordu. Koridoru geçerek, üçüncü ve son muayene odasına doğru yöneldi. Ama tam elektirik düğmesine uzanmıştı ki bir üçgüdü olduğu yerde donup kalmasına sebep oldu, aniden onu karanlıkta bekleyen bir varlığın-kötü ve sinsi bir şeyin-varlığını hissetmişti. Tam kaçmak için arkakasına dönmüştü ki davetsiz misafirin orada dikildiğini fark etti.

Bir bıçak havada süzülüp boğazını kesti.
Bilincini yavaş yavaş kaybederken camdan yansıyan ışık tek umudu olmuştu. Bulunduğu yer her bir galibiyetin, her bir neşenin, geri dönüşü olmayan karanlık bir çukura dönüştüğü yerdi işte. Oturdu, başını ellerinin arasına gömdü. Ölümü bekliyordu. Sonunda not defterini çıkardı. Boş bir sayfa çevirdi. Yazmaya başladı.

Bana anlatılanlar şunlar:
❝ Zaman alıyor...
İyileşmek, unutmak zaman alıyor.❞
Bense şöyle diyorum onlara:
Bu iyileşme kayıtsızlık ve unutkanlıkta yatmaz
Onun yattığı yer
Senin hatıralarındır
Denizin tenindeki kokusudur;
Kumda bıraktığın küçük, kusursuz ayak izlerindir.
Sona eriş diye bir şeyin olmadığının anımsanmasındadır.
İşte iyileştim.
İyileştim.

✰✰✰✰✰

DOKTOR KATE CHESNE hemşire arkadaşının ameliyatı için hazırlık yapıyordu. Ameliyathanenin sert ışıkları altında, yüzündeki her bir leke, her bir kusur tüm ayrıntılarıyla ortaya çıkıyordu. Ameliyattan önce EKG, kan tahlilleri ve laboratuar sonuçları Kate tarafından paraflanmıştı. Takip eden on dakika boyunca her şey tıkır tıkır işledi. Kate işlerini her zamanki rutin performansıyla yürüttü. Hasta tanıdığı ve sevdiği birisi olduğu için büyük bir özen gösteriyordu. Ellen iyileşmeliydi safra kesesi dışında sağlığı mükemmeldi. Ellen'ın ameliyat sırasında kaslarını gevşetmesi için kullanılması gereken süksinilkolinden bir şişe kalmıştı. Bir kaç şişe daha istedi oysa Cindy dün arabayı tepeleme doldurduğundan emindi. Küçük bir şaşkınlığın ardından Kate renksiz sıvıdan şırıngaya 5 cc çekip Ellen'in serum hattına enjekte etti. İlaç etkisini bir dakika içerisinde göstereceği için oturdu ve sürenin dolmasını bekledi. Fakat geçen 3 dakikanın ardından kaslarda bir değişim olmamıştı 3 cc daha çekip serum hattına enjekte etti. Kısa bir süre sonra bunun da yeterli olamayacağını düşünürken kalp monitöründen bir sesli ikaz yükselmeye başlamıştı. Kate kafasını kaldırıp dikkatle baktı, ekranda gördüğü şey onu dehşet içinde ayağa fırlamasına sebep oldu. Etraf savaş alanına dönmüş herkes Ellen'ı kurtarmak için çabalıyordu. Stajyer doktorlar kalp masajı yaptılar yine değişen bir durum olmadı. Bu Kate'in hayatının en kötü anıydı ONU KAYBEDİYORUM diye düşündü SEVGİLİ TANRIM, ONU KAYBEDİYORUM. Gözlerine dolan yaşların arkasından osiloskopta amaçsızca boydan boya uzayıp giden çizgiye baktı. Ölmüştü.

✰✰✰✰✰

Kolay geçeceği düşünülen ameliyat hastanın kaybıyla sonuçlanmıştı. Bunun nedeni araştırılırken Guy, Kate'e Ellen O'Brien'ın grafiğini uzattı. Kate şaşkın halde EKG grafiğini incelerken elektiriksel takip kaydını açtı. İlk fark ettiği şey kağıdın tepesindeki kendi parafıydı. Bir an için önündeki on iki, siyah, kısa ve eğri çizgi serisine gözü takıldı. Her şey çok açıktı. Hasta kalp krizi geçiriyordu ve onlar hastayı ameliyat etmişlerdi. İşte ölüm sebebi buydu. Ellen'ın ölümden Kate sorumluydu.

Ellen'ın ailesi Kate'e görev suiistimal davası açtı, bu davayla avukat David Ransom ilgileniyordu. David'in bu zamana kadar kaybettiği bir dava bile yoktu. Ameliyattaki doktorların geçmiş kayıtlarına baktı. Kate ve Guy'un olağanüstü bir geçmişleri işinin ehli olmayan bir doktor profiline hiç benzemiyordu. Nasıl olurda bu kadar basit bir hata yapabilmişti? Yine de mazereti ne olursa olsun gerçekler inkar edilemezdi. Doktor Katherine Chesne hastasını ameliyat masasında ölüme yollamıştı. Şimdi bunun sonuçlarına katlanmalıydı ve o da bunun için elinden geleni yapacaktı.

Kate'den hastane yönetimi tarafından istifası istendi. Kate öfkeyle bunu reddetti.❝İstifa etmenizi istiyoruz❞ öldürücü darbe. Ara ara Doktor Avery'den gelen gergin öksürüklerle kesilen uzun bir sessizlik oluştu. Kate bu düşünceyi işini kaybetmek pahasına reddetti.

David Ransom davayla ilgili evrakları hazırlamış fakat bu işin mahkemede değil ara bulucukla çözümlenmesini istiyordu. Kate avukat David'e ona bahsedilmeyenleri anlattı. EKG'nin başka birisi tarafından değiştirildiğini düşünüyordu çünkü gereğinden fazla üzerinden geçmişti bilgilerin. Kate'in anlattıkları avukata kurulmuş bir senaryo gibi geliyordu. Genelde insanların gözlerine bakarak yalan söyleyip söylemediklerini anlardı ama Kate'in gözleri tam manasıyla sabit ve samimiydi. Bu onda gereksiz bir dinleme isteği uyandırdı.
❝EKG'nin kasten değiştirilmiş olabileceğinin aklıma gelen iki sebebi var. Ya birisi kariyerinizi yok etmeye çalışıyordur❞
❝Ama hiç düşmanım yok ki❞
❝Ya da işlediği cnayeti örtbas etmeye çalışan birisi vardır. Pekâlâ ilkini reddettiğinize göre ve 2. seçeneğin de ilki kadar saçma göründüğüne bakarsak yalan söylediğinizden başka sonuca varamıyorum❞

İnanmamışlardı. Fakat Kate emindi böylesi bir hatayı yapmış olamazdı.
CEHENNEMDEKİ BİR KARTOPU KADAR BİLE şansınız yok. Ann, Ellen'ın neden öldüğünü biliyordu. Kate'e sesli mesaj bıraktı, Kate bu mesajı ancak akşam görmüştü. Hızla hazırlanıp Ann'in evine gitti fakat kapı aralıktı. İçeri girdiğinde donup kaldı Ann'in cesedi bir kan gölü içerisinde yüzüyordu. Sersemledi fakat artık onu hayata bağlayacak bir müdahale yapması anlamsızdı. Bir an için kendi kalbinin sert atışları arasında acımasız ve düzensiz bir ses daha işitti. Nefes alıyordu. Bu kendisi değildi. Odada başka birisi vardı. Arkasına dönmeden çapraz konumlandırılmış aynaya bakınca katille aynada göz göze geldi. Bu kurtuluşu olmayan bir uçurumdu. Kate asansörü beklemeden hızla merdivenle koştu fakat 5. kattan sonra merdivenler kilitliydi kendini bir sonraki katlara atdı. Her seferinde ayak bilekleri acıyordu ama bundan başka şansı yoktu. Kaçmayı başarmıştı.

Olay yerini incelemeye gelen ekipler kesilen şah damarını görünce birkaç haftaki adamı anımsadılar. Tanaka. Onun da şah damarı kesilmişti. Tanaka doktordu ve bu da hemşire.. Göz ardı edilecek bir rastlantı değildi.

Zaman içinde David ve Kate arasında gönül bağı oluştu. David, Kate'in ofisine geldiğinde söylediklerini kanıtlaması için Kate'e yardım ediyordu eğer kanıtlayabilirlerse David davadan çekilebilirdi. Baştan sona ameliyat sırasında yapılan her şeyi anlatmasını istedi. Ona inanmak istiyordu. Sonra fark ettiler ki bu tek bir kişinin yapabileceği tarzda bir cinayet değildi. Gizli bir ittifak vardı. Ve eğer bu doğruysa katilin elinde bir liste mevcuttu. Peki o zaman soru şu? Sıra kimde?

Davide ve Kate ilaçları birisinin değiştirdiği ve bunun için en uygun zamanın pazar günü oldukları ihtimali üzerinde duruyorlardı. İlaçları birisi alıyordu. Karanlıkta yürüken Kate, Avery ile çarpıştı. Cam sesi tüm koridoru doldururken Kate'in bakışları kırık camlara odaklandı. Köpeğinin çok hasta olduğunu ve huzurla bir uykuyla ölmesini istediğini söyledi Avery. KLC etiketi ona dönük duruyordu. Kaşlarını çatarak POTASYUM KLORİT diye düşündü. Damardan verildiğinde ölümcül bir zehirdi ani kalp durmasına sebep oluyordu. Ve bir köpeği öldürebilcek türden zehrin insanı da kolayca öldürebileceğini o an fark etti.. Ertesi gün Avery'in bakımevindeki hasta eşi hayatını kaybetti.

✰✰✰✰✰

Cinayet masası dedektifi Pokie Ah Ching, Kate'in o gün gördüğü katili buldu. David ve Kate bu isim üzerine yoğunlaştılar ve bazı gerçekler gün yüzüne çıktı. Aslında bu işi polis yapmalıydı ama eğer oratada bir liste varsa geriye sadece Kate kalmıştı ve can güvenliği tehlikedeydi. Tanaka çok meşgul bir adamdı ve işindeki tecrübesi de göz ardı edilemeyecek bir gerçekti. Bir gönül ilişkisi vardı büyük olasılıkla Ann Richter'la. Fakat milyon dolarlık soru bu.. Ellen bu konunun neresinde? Belki de bir aşk üçgeni vardı fakat ulaştıkları son kişinin konuyla olan bağlantısı bunu bir üçgen değil de kare olarak tanımlıyordu.

Peggy'nin evine Jenny Brook davasıyla ilgili ziyaret gerçekleştirdiler. Dosyasını istediler araştırma için. Peggy ofisine gitti ve J'lere baktı. Dosya yoktu. Birisini onu almış olmalıydı. Bilgisayar ortamındaki kayıtlara baktılar yine yoktu fakat bir kopya isteği bulunuyordu. Talep Tarihi: 2 Mart. Yani 1 ay önce. Peki bir avukat neden 5 yıl önceki bir ölümle ilgilensin ki diye sordu. Onu tatmin eden bir cevap alamamıştı.

✰✰✰✰✰

Charlie Decker. Katil. Yıllar önce eşinin doğumu sırasında kızını ve sevdiği kadını alan ameliyattaki herkesten intikam alıyordu. Bu arada Jenny Brook'un dosyalarına ulaşmışlardı. Olması gerekenden kısa bilgiler yazılmıştı. Ve bir şey dikkatlerini çekti sayfanın en altında görevli personellerin isimleri yazılıydı. Kate bu isimleri zihnine tek tek kazırken elleri buz kesti:
Henry Tanaka, Doktor
Ann Richter, Lisanslı Hemşire
Ellen O'Brien, Lisanslı Hemşire
Kate burada bir ismin eksik olduğunu vurguladı. Doktor Vaughn. Onun da ölümden kısa bir süre sonra trafik kazasında öldüğünü öğrendi. Hepsi ölmüştü.

İntikam. Sevdiği kadını öldürmüşlerdi. Dolayısıyla o da onları öldürdü.
Kate'i evine bırakırken David takip edildiklerini anladı arkadaki araç uzun bir süredir peşlerindeydi. Kaçmayı başardılar. Takip ediliyorlardı. Sıradaki isim Kate'di.

✰✰✰✰✰

Brook, Kız Bebek. Merhum

Anne: Brook, Jennifer

Gördüğü şey vücuduna bıçak gibi saplanan panik dalgalarına yol açtı. Aynı kadın. Aynı bebek. Guy, Kate'i fark etti ve arkasından koştu. Arabasına son anda yetişti. Konuşmak istiyordu, açıklamalıydı.

❝Bunu ondan sakladım. Beş yıldır bu benim küçük sırrım. Bebeğimiz doğduğunda anesteznin etkisi altındaydı. Bu bir kabustu, acil bi C-kesit yaşanan onca koşuşturma onca panik. O bizim üçüncü bebeğimizdi. Son şansımızdı. Ve ölü doğdu... Susan'a ne diyecektim? O, orada uyuyordu. Çok huzurlu ve mutluydu. Bunu ona yapamazdım artık kaldıramazdı. Bu Tanrı'nın işiydi o çocuğun ne annesi ne babası ne de bir yakını vardı evet bu kesinlikle Tanrı'nın işiydi❞

Kate başta kurtulmak için defalarca kez kendini arabadan atmak için fırsat kollamıştı. Şu anda bundan iyi ortam olamazdı ama gitmiyordu. Guy, Susan'ın başta istemediğini ama bunun bir fırsat olduğunu düşünrek kabul ettiğini belirtti. Sislerin arasında bir yerleden, sert bir metal çatırtısı duyuldu. Ayak sesleri kaldırımı yavaş yavaş döverken Kate ve Guy oldukları yerde kalakaldılar. Alacakaranlığın kasvetli ışığına rağmen Susan'ın saçları parlıyordu. Ancak Kate'in gözlerinin odaklandığı şey solgun gri tabanca oldu. Susan hafif sesle ❝çekil Guy❞ diye emretti. Kate şaşkınlıkla
❝Sendin. Hepsini sen öldürdün. Charlie Decker katil değildi❞
❝Dört değil, üç. Ellen'ı ben öldürmedim. Sen öldürdün❞
❝Şişedeki süksinilkolin değildi. Potasyum kloritti. Ellen'e ölümcül dozda verdin❞ bakışları eşi Guy'a kaydı ❝Senin incinmeni istemedim Guy bu yüzden EKG'yi değiştirdim. Üzerine de onun parafını attım❞

Böyle olanlardan Kate sorumlu tutulmuştu.
❝Her şeyi bilen bir tek sen kaldın Kate. Diğerleri öldü. Sıra sende❞ Kate, mağaraya saklandı fakat Susan onu buldu bulunduğu yerden çıkarak daha yükseğe tırmanmaya çalıştı ama yorulmuştu kolları ve bedeni çok yorulmuştu. Susan arkasından isabetsiz kurşunlar sıkıyordu. Kate'in ayağının altındaki kaya parçası ayakkabısıyla birlikte aşağıya yuvarlandı. Susan son bir kez daha tetiğe bastı. Kate'in omzuna gelmişti. Susan düştü. Kate ise David gelerek kurtardı. Susan'ın ölü bedeni ceset torbasına koyulurken Kate yaşadığına şükretti. Hastaneye götürüldü. Omzundaki kurşunu almak için ameliyata aldılar çok iyi geçmişti. David ona ertesi gün bir buket gül yollamayı düşünerek oradan ayrıldı, bu kazanın ayrılmaları için bir fırsat olabileceğini düşünüyordu. Duygularından emin değildi. Çünkü o sevginin ızdırap için kurulmuş bir düzen olduğunun herkesten çok daha fazla farkındaydı. Oğlunu henüz 7 yaşındayken kaybettiği sırada eşi başka bir adamla evlendiğinde anlamıştı bunu. David ziyarete gittiğinde güller çoktan baş ucunda konumlandırılmış güllerin yanında da karanfil vardı. Konuştular. Fark ettiler ki bu sevgi hiç azalmayacak.. Şimdi emindi David bu aşktı.

✰✰✰✰✰

David oğlunun mezarını her zaman ziyaret gider geçen sefer aldığı kurumuş çiçekleri yenileriyle değiştirdi. Oğlunun mezarının yanında kim bilir kaç kez yas tutmuştu? Oğluyla sessiz bir iletişim içinde ayakta dikilmişti. Diğer ziyaretlerin tümü matemin gri ve kasvetli anımsanışıyla yoğrulmuş gibiydi. Ama bugün David gülümsüyordu Ve zihninde, Noah'ın sesindeki gülümsemeyi de işitebiliyordu.
Sen misin Baba?
Evet Noah, benim. Bir kız kardeşin oldu.
Her zaman bir kız kardeş istemişimdir.
Öyle mi?
Ve odasına her girdiğimde gülümsüyor
Bende öyle yapardım. Hatırlıyor musun?
Evet, hatırlıyorum.
Ve hiç unutmaacaksın, öye değil mi Baba? Söz ver bana hiç unutmayacaksın.
Hayır hiç bir zaman unutmayacağım... Sana yemin ederim Noah, hiç ama hiç unutmayacağım...

David gözyaşları arasında Kate'e sarıldı. O üzücü çimenlik alanda başını Kate'in omzuna yaslayarak yürüdü.
Ve işte iyileşmişti.
İyileşmişti.

___________________________________________________________________________________________________________________________________________