Notes

Yılmaz özdil
İstanbul’da bacıma saldırdılar İzmir’de bacı bana saldırdı
Binali bey imkânsız ama, Rod Steward İzmir’i rahat kazanır.
Çünkü, AKP mitingi diye Rod’un Rio Copacabana’daki yılbaşı konserinin fotoğrafını yayınladılar. 4 milyon 200 bin kişi vardı. Gerçi İzmir’in nüfusu 4 milyondur ama, olsun gari.
İstanbul’da... “Bacıma saldırdılar” diyordu. İzmir’de... “Bacı bana saldırdı” diyor.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/26029638.asp



Ahmet Hakan
Başbakan’ın sorunu: Her şeyi kişisel almak
BİR kadın, İzmir’de Başbakan’a ayıp bir hareket çekti.
Dünyanın her yerinde devleti yönetenlere karşı bu tür kaba, saygısız ve edepsiz tavırlar olur.
Ama dünyanın hiçbir yerinde devleti yönetenler, bu tür davranışları kişisel almazlar.
Meydanlarda gece-gündüz...
“Bana hareket çektiler”, “Bana Atatürk posterleri salladılar”, “Beni protesto ettiler”, “Benim hakkımda manşet attılar”, “Bana demediklerini bırakmadılar”, “Beni eleştirdiler” diye şikâyet eden bir Başbakan’ın...
Yani bütün bunları kişiliğine yönelmiş topyekûn bir saldırı olarak algılayan bir Başbakan’ın...
Sağlam bir sinir sistemine ve sağlıklı bir ruh haline sahip olabilmesi mümkün değildir.
Tapelerden öğrendiklerim
Danışman Mustafa Varank’ın konuşma tarzı bir hoşmuş.
Reza çok bonkör adammış.
Çarşı’ya fena sinir oluyorlarmış.
- Aziz Yıldırım’dan hazzetmiyorlarmış.
- Tuvalette resmi evrak teslimi yapılıyormuş.
- “İki buçuk milyon Euro” aslında büyük para değilmiş.
- Gezi günlerinde Tayyip Erdoğan Nuh diyor peygamber demiyormuş
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/26029645.asp
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/26029645.asp





Cüneyt Özdemir
Hain ve satılmış pazarı kuruldu yine!
30 Mart yerel seçim atmosferi gösteriyor ki kim ne oy alırsa alsın sandıktan sonuç "başkalarına güvenmiyoruz" çıkacak.
İster sağ ister sol fark etmez, bir süre sonra devlet bürokrasisi, partileri kendi etki alanına alıp, bireyi devletin karşısında konumlandırıyor. Alevi, Kürt, cemaatçi, solcu, liberal, ulusalcı, Sünni hangi kimlikle kendinizi ifade ederseniz edin bu devlet anlayışı ve mekanizması karşısında kendinizi ‘güvende’ hissetmeniz kolay değil. Hukuk sisteminin oynaklığı, yasalarda gücü gücüne yetene her şeyi sınırsız yapabilme esnekliği yetmezse dezenformasyonlarla başlayan provokasyonlar bu ülkenin yakın siyasi tarihine kara harflerle kazınmışsa bunun nedeni biraz da bu korku ve güvensizlik cumhuriyetidir.
Murat Belge’nin geçen günlerde bu son atmosferle ilgili çok güzel bir cümlesi vardı, “Erdoğan demokrasiden vazgeçti diye ben de demokrasiden vazgeçecek değildim” diyordu…
Aynen altına imzamı atıyorum.
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/cuneyt_ozdemir/hain_ve_satilmis_pazari_kuruldu_yine-1181823


Ertuğrul Özkök
Alışacaksın kardeşim, alışacaksın
BAŞBAKAN, İzmir’deki kadınlara kızmış. “Bir başbakana bu yapılır mı” diyor. Nedense içinden “Bir insana bu yapılır mı” demek gelmiyor. Hep o başbakanlık zırhının içinde. Gece yatağa bile o zırhla giriyor.
Hani o mahalle kabadayıları vardır ya. Gücünü ya paradan, ya kabadan, taştan sopadan alır...
“Bir dakika kardeşim” diyen mahalle delikanlısına, “Sen benim kim olduğumu biliyor musun” diye mezar kenarı ıslığı ile babalanan kabadayılar. Bir zamanlar Orhan Kemal’in kitaplarında okuduğumuz kalantorlar..
Onlar var ya. Başbakan da işte o havada. Bütün Türkiye’yi mahallesi, kendini de o mahallenin kabadayısı zannediyor.
O kadını evini basıp, pijamaları ile alıp götürdünüz...
Ötekini korumalarınız saatlerce konvoyunuzun arkasından dolaştırdı...
Bak kardeşim. -Sen Beşiktaş’taki ofisinden Kadıköy vapurundan inen kadınlara bakıp bakıp da içinden “Kim bu ahlaksızlar” diye geçiriyorsan. -O kadınlardan bahsederken, cümlenin başına “Ayıptır söylemesi” gibi asıl ayıp hakaretleri koyabiliyorsan. Sen de o kadının parmak işaretine katlanacaksın.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/26029825.asp



Taha Akyol
‘REFERANDUM YOLUYLA’
Üzerinde bilhassa durulması gereken husus, “referandum yoluyla” sınır değiştirmektir. Moskova bunu savunurken Kosova’nın bağımsızlık referandumuyla Sırbistan’dan ayrılmasını ve Batı’nın bunu desteklemesini örnek gösteriyor. Rusya bir bakıma Kosova’nın Sırbistan’dan kopmasının da rövanşını alıyor.
Gözlemciler Ukrayna’da, Rusya Federasyonu’nun uçsuz bucaksız topraklarında ve tüm bölgede “referandum yoluyla” sınır değiştirmenin tetiklenmiş olabileceğine dikkat çekiyorlar.
Çeçenlerin de referandum istediği biliniyor.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/26029766.asp

Yorum: Ülkede çıkabilecek bir iç karışıklık doğuda oluşabilecek bir ayaklanma ve PKK'nın özerklik ve doğuyu koparmak istemesi de yine bu referandum rüzgarına doğru gidiyor. Zira 2012'de PKK büyük bir ayaklanma yapacaktı ama bu KCK operasyonlarıyla önlendi.




Nazlı Ilıcak
Başbakan'a, yasağa rağmen El Kadı'nın himaye edilerek Türkiye'ye girmesi sorulabilirdi. Bosphorus 360 şirketiyle ilişkisi olup olmadığı herkesin merak ettiği bir başka konu. Bunun üzerinde hiç durulmadı.
Ayrıca, Yasin El Kadı, hâlâ ABD'nin terör finansmanı kara listesinde yer alıyor.
Erdoğan, Kanal 7'de, 17 Aralık'ta Bilal Erdoğan'la konuşmasına da atıfta bulundu. "O kadar para bir odaya nasıl sığdırılır" diye sordu. Oysa insan, o konuşmalardan, bu paranın, tek bir odada değil, birkaç evde saklandığı kanaatine varıyor. Kaldı ki, bir belge daha ortaya çıktı. Bilal Erdoğan, "Son kalan 30 milyon euronun bir kısmıyla Şehrizar Konakları'nda ev alalım" demişti. Ne tesadüf, Erdoğan ailesinin avukatı Ömer Faruk Akbulut'un ismine, 27 Aralık'ta, 14 milyon liraya, Şehrizar Konakları'ndan tam 6 daire alınmış. Gazeteciler, Ömer Faruk Akbulut'un bir çırpıda 6 daire alacak kadar zengin olup olmadığını da sorabilirlerdi
http://www.bugun.com.tr/ramazan-akyurek-gene-gorevden-alindi-yazisi-1020676



Mümtazer Türköne
Kısaca Erdoğan kendi kazdığı kuyuya düşüyor. Savaş yürüttüğü dar alanda AK Parti’yi, kitle partisi iddialarını bırakıp bir ideoloji partisine dönüştürüyor.
Erdoğan, siyasî yok oluşunu engellemeye çalışırken bırakın çıkarttığı Millî Görüş gömleğini, çok daha kalın bir ideolojik zırh ile kendisini korumaya çalışıyor. İşe yarar mı? Seçimlerde göreceğiz.
http://www.zaman.com.tr/mumtazer-turkone/erdoganin-ideolojisi_2205542.html



Abdulhamit Bilici
Arapların Erdoğan hayal kırıklığı!
Dün bölgedeki tüm ülkeler ve taraflarla iyi ilişkilere sahip olmakla övünen Türkiye’nin, bugün bazı ülkelerde büyükelçisi bile yok. İdealist bir yaklaşımla olsa da ülkelerin iç siyasetlerine gücümüzün ötesinde bir motivasyonla girmek bize pahalıya patlamış durumda. Mısır’da dışlanmış durumdayız. Suriye’de Esed’le muhalefet arasında barışçı bir çözüm sağlayamayan Ankara, savaş ilan ettiği Esed’i devirmeyi de beceremedi. Bağdat’la ilişkileri geliştirmek için Maliki’ye karşı alttan alarak başlatılan normalleşme çabası da hala sonuçsuz.
Katar dışındaki Körfez ülkeleri, AKP’nin İran’la ilişkileri, Mısır politikası ve “siyasi İslam” kayan çizgisi nedeniyle tedirgin.
http://www.zaman.com.tr/abdulhamit-bilici/araplarin-erdogan-hayal-kirikligi_2205620.html


Bülent Korucu
AK Parti’nin seçim vaadi: Cemaat’i bitirmek!
Başbakan’ın acele etmemesinin iki sebebi var. Biri seçimler öncesi aleyhlerine dönme ihtimali. Diğeri ise kendi ifadesiyle ‘gerekli hukukî hazırlıkları’ tamamlamak.
Türkiye, Abdullah Öcalan’ı bile yargılarken lehe düzenlemeler yapmıştı. Apar topar kanun değişikliğine gidilerek DGM’deki asker üye çıkarıldı; yerine sivil yargıçlardan müteşekkil heyet kuruldu. Öcalan’a yapılmayanı Fethullah Gülen’e reva görmek AK Parti’yi zorlayacaktır. Zaten seçim sonrasına ertelemenin sebebi bu.
http://www.zaman.com.tr/bulent-korucu/ak-partinin-secim-vaadi-cemaati-bitirmek_2205543.html


Şahin Alpay
Oy hakkımızı kullanarak bu seçimde Erdoğan ve kliğine ciddi bir ders verebiliriz. Bunun için taktik oy kullanmalı; bulunduğumuz yerde Erdoğan ve kliğinin karşısındaki en güçlü parti hangisiyse ona oy vermeliyiz.
Bu seçimlerde Erdoğan ve kliğine ciddi bir ders verilmesi halinde, aklı başında AKP’lilerin seslerini yükseltmeleri kuvvetle muhtemel. Bu takdirde, hukuk devletini yeniden rayına oturtacak bir hükümetin kurulmasının yolu açılabilir. Çare demokraside.
http://www.zaman.com.tr/sahin-alpay/care-demokraside_2205541.html



Mehmet Y. Yılmaz
Yüzde kaç oyla ne kadar yolsuzluk yapabilirsin?
Başbakan ve AKP ise yolsuzluk ve rüşvet suçlamalarından kurtulmak için “sandığı” işaret ediyorlar.
Bir arkadaşım geçen gün sohbet arasında “Yüzde kaç oy alınırsa yolsuzluk yapmak serbesttir” diye sordu.
Hükümetin olaya bakışını esas alırsak yerinde bir soru.
Acaba vatandaşların kafasındaki bu tür sorulara yanıt verecek bir Anayasa değişikliği gündeme getirilebilir mi?
Mesela, “Yüzde 38 oy alırsan kamu ihalelerine fesat karıştırmak serbesttir” ya da “Yüzde 47 oy alırsan iki milyar dolara kadar yolsuzluk yapılabilir” gibi.
Tabii eli yükseltmek de mümkün: “Yüzde 65 oy alırsan protesto göstericilerinden 20’sini öldürebilirsin” gibi.
Elbette daha çok insanı öldürmek istiyorsan daha yüksek oy oranına ulaşmalısın gibi bir sonuç da çıkıyor bundan.
Örneğin yüzde 90 oy alabilen bir lider, kaç muhalifini yok edebilir?
Hükümet, böyle bir tarife yayınlasa da hepimiz öğrensek, iyi olmaz mı?
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/26029759.asp




Melih Aşık
İzmir geyikleri!
AKP’nin pazar günkü İzmir mitingi ağırlıklı olarak İzmirlilerin katıldığı miting miydi yoksa çevre illerden taşınan komşuların oluşturduğu miting miydi?
İzmir adayı Binali Yıldırım’ın Gündoğdu meydanındaki kalabalığa “İzmir’e hoşgeldiniz” diye seslenmesi yukarıdaki soruya yeterli yanıt sayılır mı, bilemeyiz, diyor geçiyoruz bu mitingle ilgili internette dolaşan esprilere.
Mitingin başlamasına az bir zaman kala bir polisle vatandaş arasındaki diyalog.
Polis - Arabanızı oraya parketmeyin Başbakan geliyor.
Çocuk - Sorun yok memur bey, kilitledim arabayı!
http://gundem.milliyet.com.tr/chp-kosk-adayi/gundem/ydetay/1853209/default.htm



Murat Yetkin
Velev ki yine yüzde 50 aldı
AK Parti 30 Mart beklentisini % 49.5'e yükseltti. Erdoğan yine yüzde 50 alsa da Türkiye'yi eskisi gibi yönetebilecek mi?
Yolsuzluk operasyonu patlayınca AK Parti’nin ilk işi yerel seçim hedefini aşağı çekmek oldu.
Sanki 2011 Haziranı'nda Meclis seçimlerinde yüzde 50 ile haklı olarak onlar övünmüyordu.
Hüseyin Çelik, parti sözcüsü olarak çıktı, yüzde 38.8 hedefini gösterdi.
Tablo bu. Peşin hükümlü olmadan söyleyin, Erdoğan velev ki yüzde 50 alsa, bu Türkiye’yi eskisi gibi yönetebilir mi? Bana biraz zor geliyor ama ben biraz karamsarımdır hep.
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/murat_yetkin/velev_ki_yine_yuzde_50_aldi-1181825



Eser Karakaş
Gerçekleşemediği gibi, işler kötüye de gitti; ister yandaş olun, ister paralel olun, ister başka bir şey olun, kötü giden işlerin sorumluluğunun kimde olduğu tartışması bir yana, muhtemelen herkes, aklı başında, daha güzel bir Türkiye isteyen herkes, 2010 ve 2011 sonuçları sonrasında ve bu sonuçlara rağmen Türkiye’nin bugün geldiği noktadan memnun değildir herhalde.
Bu durumun bir açıklaması olması lazım.
http://haber.stargazete.com/yazar/kadikoy-alsancak-cankayadan-biri/yazi-857169